27 Aralık 2014 Cumartesi

2015 için bir SWOT analizi


Sevgili dostlar, minik bir şaka yaptım. Özür dilerim. Aslında bu analiz de 2009 kış aylarından kalma. Arada bir korkuyorum, acaba artık yazma becerimi yitirdim de o nedenle mi hep eskilere dadanıyorum, diye…


Ama sanmam.

Gerçekten de tek nedeni var eski yazılarımı bir parça güncelleyip tekrar sizlere sunmamın. Bu yazılarımı okudukça Türkiye’de zamanın donup kaldığı hissine kapılıyorum. Zamanın geçtiğini kanıtlayan tek bir kanıt var adeta, o da kendi ellerimizde kopardığımız takvim yaprakları…

Ne o siz Saatli Maarif Takvimi kullanmıyor musunuz?

Şaka bir yana, bundan 5-6 yıl önce yazdıklarıma bakıyorum da, sanki bu topraklarda yaşar gibi yapmışız, zaman geçer gibi yapmış, Ülke gelişir gibi olmuş..

Aslında bir arpa boyu yol alamamışız..

Yazık!

2009 için bir swot analizi

Dingin bir kış sezonu bitmek üzere ve iki ay içinde perde kalkacak, sektörün oyuncuları sahne alacak. Yatırımcılar, profesyoneller ve çalışanlar, hem endişeli hem de umutlu bir ruh hali içinde yaz sezonunun başlamasını bekliyor.

Ülke içinde ve Dünya'da olup bitenleri doğru okuyanlar, önlemlerini aldılar, beklenti çıtalarını, aşabilecekleri yüksekliğe göre ayarladılar ve zorlu bir mücadeleye hazırlar.

Görünen o ki, 2009'da satış ve pazarlama savaşları yaşanacak.

Satış ve pazarlamanın asli misyonu müşteri algısını etkilemektir. Pazarlarda müşteri algısını en önce, en güçlü ve en çekici tarzda etkileyen ipi göğüsleyecek.

Kurumsal egonun beslediği ürün odaklı çabaların, özellikle bu yıl bir işe yaramayacağını hep birlikte deneyimleyeceğiz.

Benzerler arasında en iyisinin kendi ürünü olduğunu kanıtlama düşüncesine dayalı satış ve pazarlama programları çuvallayacak.

Bu yüzden, 2009'da, rakipler arasında tercih edilen olmayı hedefleyen mesajlardan ziyade, müşteriyi tatil yapmaya ikna edebilen tanıtım ve reklam atakları tercih edilmelidir.

Tam da bu nedenle, müşteri zihninde tatil kavramı ile kendisini özdeşleştirebilen ülkeler bir adım önde olacaklar. Tıpkı, bir zamanlar Sel Pak markasının kağıt mendil ile Gilette'in traş bıçağı ile özdeşleşmesi gibi.

Geçtiğimiz aylarda turizm platformlarında birkaç yanlış yaklaşıma ve mesaja tanık olduk. Küresel durgunluk karşısında sektörün reflekslerini zayıflatacak aşırı özgüven örnekleri sergilendi.

Bir cümle ile "Biz ne krizler gördük" mesajı mevcut durumu tanımlayacak bir derinlik içermemektedir.

Bundan önceki krizler, pazar ülkelerde, Türkiye ile ilgili güvensizlik algısına bağlı olarak patladı. Terör, rakiplerimiz tarafından ustaca kullanıldı ve seyahat edenler güvenlik endişesi ile farklı destinasyonları tercih ettiler.

Şimdi durum çok farklı...

İnsanlar, tatil için, seçenekler arasından seçim yapmakla değil, aile bütçelerine tatil kalemi yazmak ya da yazmamakla ilgili.

Öte yandan, kimi sektör profesyonelleri, Türkiye Turizminin pazarlardaki muhtemel kayıpları üzerine epeyce kehanet yazdılar, seslendirdiler.

Hangi bilimsel çalışmalar temelinde keşfedildiğini anlayamadığımız bu kayıp yüzdelerinin, ne tür bir gereksinime cevap vereceği de meçhul.

Tüketiciler arasında yaygın ve güvenilir anketler mi düzenlendi? Pazar ülkelerin ekonomik verileri üzerinden istatistikler mi yapıldı? Psikologlar ve sosyologların da dahil olduğu bilim insanlarından oluşan ekipler ile beyin fırtınaları mı yapıldı?

Belli değil.

Ama belli olan bir şey var ki, sektörün moraline olumlu katkı yapmadı.

Sabrınıza ve hoşgörünüze sığınarak bir SWOT analizini değerlendirmenize sunmak isterim.

STRENGTHS

Türkiye'nin, son yıllarda hedef ülkelerde yükselen, Tatil Ülkesi imajı

AB Ülkelerine ve Rusya'ya yakınlık

Bütün gelir gruplarına hitap eden uygun bir ürün yelpazesi.

Bütün turizm çeşitlerini içeren ürün portföyü ( sağlık, kongre, tatil, din, termal, doğa, tarih, kültür vb.)

Güçlü sektörel örgütlenme ( TYD, TÜRSAB, TÜROFED ve yerel örgütlenmeler )

Güçlü, dinamik ve krizi yönetme deneyimi olan tur operatörleri.

USD, Euro, Sterling karşısında ucuzlayan TL.

Güvenli tatil algısının güçlenmesi

Türkiye'nin güçlü finansal yapısı

Bir Türk yazarın Nobel Ödülü alması

Nazım Hikmet'e yapılan vatandaşlık iadesi jesti.

Rakip ülkelerin çoğuna göre avantajlı işgücü maliyetleri.

Sabırlı ve dirençli, çalışkan personel profili

Deneyimli yatırımcılar, profesyoneller.

WEAKNESSES

Turizm bölgelerimizdeki çarpık yapılaşma.

Yerel yönetimler arasında turizme yaklaşım konusunda bir ahenk sağlanamaması.
Çevre konusunda sabıkalı ülke imajımız.

Giderek düzelse de, insan hakları konusunda zayıf karnemiz.

Hayvan hakları konusunda başarılı bir performansımızın olmaması

Otellerimizde düşük hizmet ve ürün kalitesi

Pazar ülkelerde yaygın 'ucuz ülke' imajımız.

Pazar ülkelerde, Türkiye'nin muhafazakarlaşmakta olan bir Ülke olduğu algısının giderek belirginleşmesi. Alkol, çıplaklık gibi konularda hoşgörünün azalmakta olduğu kanaatinin güçlenmesi

Tanıtım için yeterince organize olamamak. Tanıtım bütçelerinin durgunluğa karşı mücadele için yeterli düzeyde olmaması.

OPPORTUNITIES

Otel ve tatil köylerinin yaşlı turistler için alt yapıya önem vermeleri neticesinde, AB'de 50 yaş üzerinin Türkiye'yi tercih edecek olması.

Ailelerin tatil destinasyonu kararlarında belirleyici olan çocukların, Türkiye'deki animasyon zenginliği, yeme- içme çeşitliliği gibi etmenlerle Ülkemizi tercih edecek olmaları.

AB Ülkelerindeki Türk nüfusun tanıtım ve satış faaliyetlerimizde doğal müttefik olması. Bu potansiyelin harekete geçirilmesi

Sanayi kentlerinden doğaya kaçış eğiliminin güçlenmesi Türkiye'nin doğasına olan ilgiyi arttıracaktır.

Sağlık amaçlı seyahatlerde öncelikli tercih Türkiye olacaktır.

Türkiye turizmi, giderek güçlenen last minute satışlarını en iyi değerlendiren tur operatörlerine sahiptir.

Uluslararası nakliye yapan lojistik firmalarının faaliyetlerine artış gözlemlenmektedir. Bunun anlamı; Türkiye birkaç aylık bir duraklamadan sonra, son bir haftadır, dış satışlarını arttırmaktadır. AB'de piyasalar toparlanmaktadır. Çok kısa vadede pembe bir tablo ile karşılaşacağımızı iddia etmiyorum, ama psikolojik toparlanma başlamış görünmektedir.

2009, tatil için uzun yolculular gerektiren ve göreceli olarak Türkiye'ye göre pahalı olan tatil ülkeleri için şanssız bir yıl olacaktır. Tatil kalemi bütçelerden silinmeyecek, kısıntı yapılacaktır. Ekonomik tatil seçenekleri ile Türkiye uzak rakiplerinin bir adım önündedir.

AB'nin dev tur operatörlerinin Türkiye operasyonlarını stratejik yatırımlar olarak görmesi. İlişkilerin uzun geçmişi ve geleceğe dönük uzun vadeli beklentileri

THREATS

İspanya ve Mısır gibi stratejik önemdeki rakiplerimizin, turizm sektörlerini desteklemeyi bir Devlet Politikası olarak belirlemeleri

Turizm ürünü arzeden Ülkelerin 2009'u en güçlü dış finansman kaynağı olarak belirlemesi ve sektörlerini güçlendirmek için kampanyalara başlaması.

Artan yatak potansiyeli ile Hırvatistan'ın AB turizminde yükselen aktörlerden birisi haline gelmesi. Bu rakibin, bütün Pazar ülkelerimize ulaşım avantajı, kültürel yakınlık, dini ve siyasi entegrasyonu

Türkiye'de yükselen AB karşıtlığı Toplumu sarmalayan milliyetçilik temelinde vücut bulan Batı karşıtlığı.

Pazar ülkeler medyasında yaygınlaşan Türkiye karşıtı hava.

Batı'nın 2. Dünya savaşında yaşananlar nedeniyle her zaman ve zeminde sahiplendiği İsrail ile gerilen sosyal ve siyasi ilişkiler.

AB ülkelerinde tasarruf eğiliminin kalıcı bir insan davranışına dönüşmesine bağlı olarak, seyahatçilerin 2009'da kendi ülkelerinde tatil yapma tercihi yapması.

Sağlık amacıyla seyahat edenlerin giderlerini karşılayan sağlık sigortalarının zayıflayan mali yapısı

AB Ülkelerinde yaşanan finans krizine bağlı olarak, kredi ile tatil yapan tüketicinin kredi bulmakta zorlanması riski.

Sektörün aktörlerinin ortak tanıtım ve pazarlama platformunda bir araya gelememeleri. Bütçe ve faaliyetlerin entegre olamaması

Sektör yatırımcılarının kısa vadeli iç ve dış borçları. Yeni kredi kaynaklarının bulunamaması nedeniyle borçların çevrilememesi riski

Konaklama tesislerinin kısa ve orta vadeli borçları nedeniyle tedarikçiler ile uyumlu bir ilişki kuramaması riski. Yeterli ve kaliteli satın alma yapılamaması tehlikesi.

Nisan ayında –muhtemelen - diasporanın geçmiş yıllara oranla çok daha güçlü bir soykırım kampanyası başlatması olasılığı.

Sevgili Dostlar,

Bu noktada birkaç hususu eklememe izin verin.

Gelecek yıl 2015 ve bu tarih, Ermenilerin duygusal/siyasal hafızasında 1915’te yaşanan acıların 100. Yıldönümü olarak kayıtlı.

Birkaç ülke dışında, Dünya’nın bütün ülkeleri 1915’te yaşananları Soykırım olarak tanıyor. Bir çoğu da soykırımı inkar etmeyi ceza yasasında suç olarak tanımlıyor.

Ana pazarımız Almanya’nın bu konudaki hassasiyeti malum. Bu yıl Almanya’da ve pazarımızı oluşturan birçok Avrupa ülkesinde yaygın ve canımızı acıtacak kampanyalar başlatılacaktır. Birkaç yıldır ekonomik ve politik krizler ile boğuşan, duygusal dayanıklılığı zayıflamış Avrupa insanının kısa vadede bu kampanyalardan etkilenmesi kaçınılmazdır.

Türkiye’nin AB-Rusya saflaşmasında tamamen Avrupa’ya angaje bir duruş sergilememesi, üstüne üstlük bir de geçtiğimiz ay Devlet Başkanları seviyesinde ziyaret ve anlaşmalar ortalama Avrupalının zihninde olumsuz algılar yaratması beklenmelidir.

2015 Nisan ayında patlayacak küresel suçlama bombardımanının Turizme dönemsel zararlar vermesi muhtemeldir ve henüz bu konuda bir adım da atılmamıştır.


ABD Başkanı'nın Nisan ayında soykırım sözcüğünü telaffuz etme ihtimali. Ki, bu telaffuz hemen ardından güçlü bir sosyal tecrite neden olabilir.

Bakın  durum o kadar da vahim değil aslında.. Her şeyden önce  şunu bilmekte yarar var, 1915’ta Anadolu’da yaşananlar bir Holocaust değil. Buna herkesin inanması gerekir.

Türkiye jenosit suçunu işlemiş bir millet olarak dünya önüne çıkmayı hak etmiyor. Jenosit işlemek üzere olan bir hükümet nasıl iki en önemli bakanlığına Ermenileri koyar? Telgraf ve Posta Nazırı Oskan Efendi ve Bayındırlık Nazırı Zohrab Efendi. 14 Şubat 1915 tarihine kadar Ermeni taburlarının da kendi silahlarını bulundurmasına müsaade etmiş bir ülkeden bahsediyoruz.

O halde hemen Ocak ayında atacağımız birçok adım var. Sertleşmeden ama dik durarak. Turizmciler buna öncü olabilir. TYD, TÜROFED, TÜRSAB ve diğer sektörlerin meslek örgütleri Dünya’daki muhataplarını bilgi ve belge ile aydınlatmaya başlayacaklar. Bir karşı kampanya başlatacağız. Ama akıllı ve sempatik bir kampanya olmalı. Daha bir çok adım var atılabilecek. Ama birilerinin çıkıp önderlik etmesi gerekir.

Benim gözlemlerim bunlar. Amacım, karar vericilere, stratejilerini saptarken bu veriler ile yardımcı olmak. Süreci bir savaş olarak tanımlamak pek yanlış olmaz. Savaş, durumu doğru tahlil etmekle kazanılır.

Her şeye rağmen umudu kaybetmeyeceğiz.

Hiç yorum yok: