24 Ocak 2016 Pazar
Blog, otelinizin satışları için çok önemlidir III
23 Ocak 2016 Cumartesi
Ben, brokoli, pazı, yeşil soğan ve karabuğday bir gün..
Bir gün bu saydığım sağlık dostu yiyeceklerle buluştuk. Onlar mutlu… Ben mutlu…
Söyleştik…
Bana, hırsız kebabı için
sitem ettiler. Et yemeyi ne zaman bırakacağımı ve en azından bir vejeteryan olacağımı
sordular. Alındıklarını beyan ettiler..
Şimdi siz bu girişe çok
şaşırdınız… “ Bu ne” der gibi okuyorsunuz..
Baştan anlaşalım…
Ben yiyeceklerin dilinden
anlarım… Onlar da benim ağız tadımı bilirler..
Ağzımın tadı söz konusu ise,
kural, pişirme yöntemi, gelenek tanımam.
Siz de öyle yapın.
Pişirmenin
bir kutsal kitabı yoktur
Paşa gönlünüz hangi yiyeceği
nasıl pişirmek isterse öyle pişirin. Ağzınız ve diliniz hangi yiyecekler,
baharatlar bir araya geldiğinde bayram ediyorsa, onları tercih edin.
Geçmişten beslenen ustalığa,
tarihten süzülüp gelen lezzetlere saygı duyun. Ama sadece bunun için de
birilerini mutfağın ilahı olarak görmeyin.
Aslolan sizin damak
tadınızdır. Sizin bedeninizin doğru beslenmesidir.
Soslara eyvallah..
Baharatlara da kabul..
Sofraların sultanı olan bazı
yemeklerin artık anayasa hükmü olmuş tarifleri de tamam..
Ama bir de mutfakta özgürlük
ve sanatkarlık diye bir meselemiz var.
Ağız, dil, mide sizin..
Benim
rehberim yiyeceklerdir..
Bu mutfakta özgürlük ve
sanat denildiğinde, geleneklere ve kurallara değil, yiyeceklerin bizatihi
kendilerine danışırım. Onlardan esinlenirim.
Malum, artık kendime
‘Yiyeceklerle Konuşan Adam’ dedim…
Bu gün sizi brokoli, pazı,
yeşil soğan ve karabuğdayın ortak macerası ile tanıştırayım. Bunu yaparken biraz
da bu üç yeşil güzelin geçmişi hakkında bilgi vereyim.
Brokoli adeta bir sedir
ağacı gibidir.
Masaya dik olarak
koyduğunuzda ve biraz uzaktan baktığınızda azıcık sedir ağacına benzeyen
brokoli adını Latince, kol anlamına gelen brachium sözcüğünden alır.
Tıpkı insanoğlunda ve dahi
kimi hayvan topluluklarında olduğu gibi soy sop kümelenmesinde Lahanagiller
sülalesine aittir. Karadenizin Batısında ve daha ziyade içerilerde yaşayan köy
ve kasaba ahalisi bunu ‘ilahna’ diye telaffuz eder.
“Romalı yazarlardan doğa
tarihçisi Büyük Plinius'un metinlerinde ve Apicius'un yemek kitabında lahana
benzeri bir sebze olarak tarif edilen bitkinin kesin hükme varılamasa da
brokoli olduğu tahmin edilmektedir”
Pazı
adeta bir ağır ağabeydir
Pazı yeşillikler camiasının
ağır abilerindendir. Sağlamdır. Sözü dinlenir ve saygı duyulur.
Camianın Ispanakgiller
sülalesine aittir. Hatta Pazı Ağabeyi iyice tanımayanlar yabancı ıspanak,
yabanpancarı gibi uymayan isimler takmışlardır.
Rivayete göre, Amerikan
sinema endüstrisi, vakti zamanında, et üretimi yeterli olmadığından, insanları
ıspanak yemeğe teşvik etmek için bolca film ve çizgi romanlar hazırlamış ve
piyasaya çıkarmıştır.
Uyuz ve çelimsiz bir denizci
emeklisi olan Temel Reis, bir konserve ıspanağı ağzından midesine boca ettiği
anda bir terminatöre dönüşür. Bir orduyu dağıtacak güç ve çevikliğe kavuşur.
Aslında pazı da en azından bir kısa filmi hak eder.
Bu pazı, erbabının
tavasında, yağ ve kuru soğan ile dans etmeye başladığında, ne seyrine ne de
tadına doyum olmayan bir sanat eseri ortaya çıkar.
Yeşil
Soğan Hanımefendi
Yeşil soğan hanımefendi de
yeşillikler dünyasında saygın bir sülaleye sahiptir.
Zambakgillerden, salata ve
yemeklere tat vermek için kök yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan, acımsı,
keskin kokulu sebzedir.
Hadi soğan demişken işin
bambaşka bir boyutuna da dalalım;
Rüyada
soğan nasıl yorumlanmalı?
Demedi demeyin… Bakın
görürseniz nelere alametmiş;
Rüyada yeşil soğan görmek,
çok çalışmaya, zorluk çekmeye, alın teri dökmeye, hayatın ağırlığını yük
edinmeye ve bu şekilde geçimini sağlamaya işaret eder.
Rüya sahibinin çetin bir
hayat geçireceği, sahip olduklarını da zarla zorla ve bin bir güçlükle elde
edeceği anlamına gelir. Rahat yaşama ancak onun bedelini fazlasıyla ödeyerek
kavuşmaya rivayet edilir.
Rüyada
Yeşil Soğan Tarlası Görmek
Rüyada yeşil soğan tarlası
görmek, uğursuzluktur.
Rüya sahibinin sevdikleri
ile arasının açılacağı, birbirlerine karşı seslerin yükseleceği ve yumrukların
kalkacağı anlamına gelir. İlişkileri noktalamaya, dostlarla düşman olmaya ve
insanlarla iyi geçimin bozulmasına tabir edilir.
Aman
boş verin, alt tarafı rüya işte..
Peki kardeşim, hepsini
geçelim, bu üç farklı karakter, bu üç değişik yiyecek bana seslenip de bir
araya gelmek istediklerini söylerse…
Şimdi soru şu..
Bu üç farklı karakter, bu üç
havalı güzel bir araya gelirse, bana “ Biz birlikte pişmek istiyoruz” derlerse,
ne olur, nice olur?
Bu ortak maceraya o üç asil
yiyecek birlikte dalarsa… Aralarına zeytinyağını ve karabuğdayı da dahil
ederlerse, birlikte bir yemeğe dönüşürlerse?
Nasıl bir lezzet safarisi
ortaya çıkar? Bu üç güzel, bu muhteşem lezzet safarisinden nasıl çıkar? Bu
bambaşka lezzet, dilinize, damağınıza nasıl bir dokunuşla cin çarpmışa
döndürür?
Hadi
sizi fazla bekletmeyeyim
Küçük boy bir brokoli
Yarım kilo pazı
5-6 dal Yeşil soğan
3-4 diş sarımsak
2 kaşık salça
400-500 gram Karabuğday
Karabiber ( 2 çorba kaşığı )
3 çorba kaşığı nar ekşisi
1 kaşık kuru nane
Birkaç dal taze kişniş
Şu
adımları atalım ve ardından tadımlara hazırlanalım
Brokoliyi çok hafif
haşlayalım. Sonra ince kıyım doğrayalım.
Pazının dallarını keselim. Kaynar
suya batırıp 1 dakika kadar bekletelim. Kısa bir süre haşlanan yaprakları besin
değerlerini kaybetmemesi için; soğuk ya da buzlu su dolu derin bir kaba alıp
şoklayalım. Sarma olacak kıvama getirelim.
Yeşil soğanın kafalarını
salata için ayıralım, sadece dallarını alalım, çok ince kıyım, pirinç tanesine
yakın ölçüde doğrayalım. İçine yine çok ince doğrayarak kişnişi katalım.
Karabuğdayı sıcak suda 2 dakika
kadar bekletin. Biraz yumuşasın.
Brokoliyi, yeşil soğanı,
kişnişi, kuru naneyi, karabiberi, nar ekşisini, bir kaba alıp hafifçe yoğuralım
ve iyice karışmasını sağlayalım.
İşte
zeytinyağı ve sarımsak mucizesi devrede
Tencerede zeytinyağını
kızdıralım. İçine sarımsakları atıp biraz kavuralım. Salçasını ekleyelim. Biraz
daha kavuralım.
Yeşilliklerden
hazırladığımız karışımı tencereye ekleyelim. Yarım çay bardağı su koyalım. 5
dakika sonra ateşten indirelim.
Karabuğday ile bu karşımı
birleştirelim. Hafif soğumaya bırakalım.
İşte vegan tarzı pazı dolmamızın harcı hazır. Lezzet bombardımanına
hazırlanın.
Hazırlamış olduğumuz pazı
yapraklarını temiz bir tepsinin üstüne açalım. Yaprakların orta kısımlarına harçtan
bir yemek kaşığı kadar alıp yayalım. Kenar kısımlarını içe doğru katlayıp çok
sıkı olmayacak şekilde saralım. İç harç bitene kadar tüm yapraklara
uygulayalım.
Dolma
tenceresinin dibi tutmasın, fena kızarım
Tencerenin dibine 1 çay
bardağı su dolduralım. Üstüne hafif sert birkaç lahana yaprağı ve pazının
saplarını koyalım ki dolmalarımız dağılmasın.
Hazırladığımız pazı
dolmalarını dik olacak şekilde tencereye yerleştirelim.
Şimdi bu sanat eserini
pişirecek sos lazım.
Biber salçası, tuz, limon
suyu, zeytinyağı, isot ve su ile bir pişirme sosu hazırlayalım.
Tencereye yerleştirdiğimiz
pazı dolmalarının üstüne yedirerek dökelim.
Aman buraya dikkat!
Kısık ateşte ve kontrol
ederek 25-30 dakika kadar pişirelim.
Ateşi kapatalım.
Biraz dinlensin. Lezzete
kavuşma maratonu yormuştur.
Nefeslensin.
15 dakika yeter. Sonra
yumulun.
Bakın sonra evde bu dolmalar
yüzünden kavga çıkarsa karışmam, ona göre.
22 Ocak 2016 Cuma
Blog, otelinizin satışları için çok önemlidir II
21 Ocak 2016 Perşembe
Blog, otelinizin satışları için çok önemlidir I
Ama bir dakika... Uzun bloglar yazarken çok dikkat göstermelisiniz. Uzun blog derken bir sürü uzun paragraf karalayıp alt alta dizmeyi ve harika sonuçlar beklemeyi kastetmiyoruz. Devam edelim. Blog yazarken en önemli adımları paylaşıyorum.
Devamı var...