24 Ocak 2016 Pazar

Blog, otelinizin satışları için çok önemlidir III

Başkaları hakkında yazın

Bu okuyacağınız öneriye şaşıracağınızı biliyorum. Hatta, bazı 19 yy otelcileri kızacaklar da… Belki de basacaklar kalayı… Rahmetli Ninem sağ olsaydı ve bu işlerden anlasaydı, ağzından çıkan ilk cümle şu olurdu; “ Ha Bismillaaaahhh… El deliye, biz akıllıya hasret kaldık…”

Neyse…

Potansiyel misafirlerinizin blog postlarınızı okumalarını sağlamak için kolay yollardan bir tanesi de, rakip oteller hakkında yazmaktır. Bunun anlamsız olduğunu düşünebilirsiniz. İnanın kendinize özel şöhreti oluşturabilmeniz ve müşterilerinizi çekebilmeniz için büyük bir araç olacaktır.

Bu önerim iyice saçma gelecektir. Ama rakipleriniz hakkında güzel bilgiler paylaşın. Aktiviteleri hakkında yazın.  Yaptıkları güzel şeyleri duyurun. Daha sonra da hakkında güzel şeyler yazdığınız otelin pr ve marketing ekibini arayın. Blogunuzda yazdıklarınız hakkında bilgi verin.

Eğer yazdıklarınızdan memnun olurlarsa, blog postunuzu sosyal medyada takipçileri ile paylaşacaklardır. Dahası, email gruplarına da ileteceklerdir. Düşünün ki, hakkında yazdığınız otelin sosyal medya takipçileri ve email grupları tatilcilerden oluşmaktadır. Emin olun bir bölümü bu paylaşımları gördükten sonra blog postunuzu okuyacaktır. İşte size bir tanıtım ve pr fırsatı.  Muhtemeldir, rakip otel de bir jest olarak sizden bahsedecektir.

Blog postunuz gelecekte size daha fazla sosyal medya paylaşımı ve backlink sağlayabilmeniz için katkı sağlar. Şunu vurgulamak isterim, bu yöntem sağlam bir takipçi kitle yaratmak için ana stratejiniz olmamalı. Ama bu yöntemi de aklınızda tutun. Bu önerime güleceğinizi biliyorum. Ama benden önermesi…

İnsanları ‘harekete geçmeye’ çağırın

Blogunuzu okuyanları otellerinizin konuklarına dönüştürmek için en kolay yol postunuzda ‘harekete geç’ çağrıları yapmaktır.  Harekete geç çağrıları insanları sizin email listenize kaydolmaya çağırmak olabileceği gibi, onları websitenize de yönlendirebilirsiniz. Bu şekilde rezervasyon yapmalarını sağlamış olursunuz.

Genellikle insanların newsletter listenize kaydolmaları en iyisidir. Bunu sağladığınızda insanların otelinizin düzenli misafiri olma olasılığı artar. Onları listenize yapacağınız newsletter gönderimleri ile yerel aktivitelere, eğlenceye, size katılmaya çağırabilirsiniz.

Blog yazarları çoğu zaman harekete geçme çağrısını blog postunun en sonuna yerleştirirler. Oysa call to action mesajlarınızı en sonda değil, postunuzun tamamında kullanmalısınız.  İlk mesajınızı hemen ilk paragrafta yerleştirin. Ortalara da bir mesaj kullanın. Nihayetinde sonlara doğru birkaç mesaj daha yerleştirmeniz yerinde olur.  Harekete geç çağrılarınız insanlara onları imrendirecek ödüller sunmalıdır.

Başarılı blog postlarında göreceğiniz en önemli hamle harekete geçme çağrısıdır. Bu çağrı önemli bir bilginin paylaşıldığı bir pdf dosyasının indirilmesi olabilir. Bu çağrı, otelleriniz için bir indirim kampanyası, özel bir eğlenceyi anlatan bir landing page ya da basitçe bir ‘Şimdi satın al’ düğmesi olabilir.

Call to action hamlesi okurlarınızı potansiyel konuklara dönüştürmek için etkili bir yoldur. Call to action hamleniz ne kadar güçlü ise o kadar çok sayıda okuru otel misafirine dönüştürme şansı elde edersiniz.

Merak uyandıran bir başlık ile çıkın

Yazmaya odaklanmak ve başıboş karalamalar ile oyalanmamak için metni yazmadan önce etkili bir başlık bulun. Çarpıcı bir başlık bulduktan sonra yazacağınız her cümlenin hedefe yönelik hamleler olacağından emin olabilirsiniz. İşte size harika başlıklar yaratabilmeniz için kapsamlı bir rehber. Merak uyandıracak bir başlık için şunlara dikkat edin;

Başlık, temel anahtar sözcüğünüzü içermelidir

Her blog postunun başlığının içermesi gereken ilk kelime bir temel anahtar sözcüktür. Bu anahtar sözcük kısa ve popüler bir kelime de olabilir, bir kelime grubu da. Eğer çok aranan bu anahtar sözcükle ilgili aramalarda üstte çıkmak isterseniz, başlığınıza mutlaka eklemek durumundasınız.

Başlığın gerisi bu anahtar sözcük çerçevesinde oluşturulabilir. Başlığı çok uzun tutmamalısınız.  Birçok arama motoru ilk 60 kelimeyi gösterir ve orada keser.

b.    Bir sayı ile başlayın

Eğer bir liste içeren blog postu yazdıysanız, doğal olarak başlığınızın altında bir çok alt başlık yer alacaktır. Kaç tane alt başlık varsa o sayısı bir şekilde başlıkta kullanın.

Örneğin, Otel Satışlarının Arttırmanın 20 Yolu, Başarılı bir Sosyal Medya Stratejisi için 5 Öneri… Başlıkta sayı içeren blog postları daha çok paylaşılır.

Bu konuda ilginç bir tespit var. Başlığında özellikle 10 sayısını içeren blog postu daha çok sosyal medya ilgisi çekiyor. Tuhaf gelebilir, ama 23, 16 ve 24 sayılarını içeren başlıklar da sosyal medyada çok paylaşılıyor.

c.    Olumsuz nitelemeler kullanın

Olumsuz nitelemeler içeren başlıklar olumlu nitelemeler içerenlere göre yüzde 69 daha fazla hit alıyor. Hiçbir niteleme olmayanlara göre ise yüzde 50 daha fazla ilgi çekiyor.

Bir olumsuz niteleme örneği şu olabilir: ‘ İnsanların Seyahat Ederken Yaptıkları 8 Yanlış’  ya da ‘ Her Zaman Yanlış Oteli Seçmenizin 7 Nedeni’. Bu tarz başlıklar neden başarılı olur? Olumsuz nitelemeler içeren başlıklar olumlu nitelemeler içerenlere göre daha üstün performans gösterir. İnsanlar bu tür başlıkları okuduklarında, yapmakta oldukları hataları hemen görebilmek için meraklanırlar. Hemen bu tür başlıklara tıklarlar. Bu nedenle, eğer çok özel bir konu yoksa, konu başlıklarınızda mutlaka olumsuz nitelemeler kullanın.

Fitzwilliam Otel’in bloğunda yer alan ‘ Ekim Ayında Dublin’de Yapabileceğiniz 23 Sıradışı Aktivite’ postunun başlığı bu alanda güzel bir örnektir. Başlık sadece ‘ Dublin’de Ekim Ayında Neler Yapabilirsiniz’ olarak kalsaydı, okuduğunuzda muhtemelen bunları zaten bildiğinizi düşünür ve devam etmeyebilirdiniz. Başlıkta ‘ Sıradışı ‘ kavramını okumak kafanızda hemen merak uyandırır. Zira daha önceki gezilerinizde bir şeyler kaçırmış olabileceğinizi düşünürsünüz. Bu başlığın uyandırdığı etkiyi içerik pazarlamasının FOMO’su ( bir şeyleri kaçırmış olma korkusu) olarak kabul edebilirsiniz.

d.    Başlık için Headline Analyzer kullanın

Başlığınızın paylaşılma potansiyeli olup olmadığını Headline Analyzer kullanarak kontrol edebilirsiniz. Bu araç başlığınızı analiz eder ve size bir skor sunar. Skor ne kadar yüksek çıkarsa başlığınız o kadar çok sayıda paylaşılmaya adaydır. En ideal başlığı bulana kadar birkaç analiz yapmanız önerilir. Bu önerimizden korkmanıza gerek yok. Sadece deneyin yeter. En azından başlığın ne kadar popüler olduğunu bilirsiniz.

e.    Testler yaparak tepkileri ölçümleyin

Bir başlık hazırlayıp ısrarla bunu daha da iyileştirmek için çalışmaktan ziyade, birkaç değişik örneğini hazırlayın. Bazı çok ünlü blog yazarları konu başlığı için 15 örnek hazırlayıp daha sonra bunların içinden en etkilisini seçmeyi tercih ederler.  Buna benzer bir yöntem deneyebilirsiniz. Hazırladığınız başlık örneklerinden birkaç tanesini yerleştirip gelecek tepkilere göre en güçlü olan başlığı hazırlamak için bir geri bildirim elde etmiş olursunuz.


Bu önerilerimi dikkat alın ve uzun blog postları yazın. Çok sayıda görsel eklemeyi ihmal etmeyin. Rakip oteller için negatif yorumda bulunmayın. Olumlu yönlerine atıfta bulunun. Güzel başlıklar yaratın ve uygulayın. İnsanları okumaya ve paylaşmaya teşvik edin. Özellikle de ‘harekete geç’ çağrılarını unutmayın. Çok okunan bir blog otelinizin satışlarına da, tanıtımına da büyük yarar sağlar.

23 Ocak 2016 Cumartesi

Ben, brokoli, pazı, yeşil soğan ve karabuğday bir gün..

Bir gün bu saydığım sağlık dostu yiyeceklerle buluştuk. Onlar mutlu… Ben mutlu…

Söyleştik…

Bana, hırsız kebabı için sitem ettiler. Et yemeyi ne zaman bırakacağımı ve en azından bir vejeteryan olacağımı sordular.  Alındıklarını beyan ettiler..

Şimdi siz bu girişe çok şaşırdınız… “ Bu ne” der gibi okuyorsunuz..

Baştan anlaşalım…

Ben yiyeceklerin dilinden anlarım… Onlar da benim ağız tadımı bilirler..

Ağzımın tadı söz konusu ise, kural, pişirme yöntemi, gelenek tanımam.

Siz de öyle yapın.

Pişirmenin bir kutsal kitabı yoktur

Paşa gönlünüz hangi yiyeceği nasıl pişirmek isterse öyle pişirin. Ağzınız ve diliniz hangi yiyecekler, baharatlar bir araya geldiğinde bayram ediyorsa, onları tercih edin.

Geçmişten beslenen ustalığa, tarihten süzülüp gelen lezzetlere saygı duyun. Ama sadece bunun için de birilerini mutfağın ilahı olarak görmeyin.

Aslolan sizin damak tadınızdır. Sizin bedeninizin doğru beslenmesidir.

Soslara eyvallah..

Baharatlara da kabul..

Sofraların sultanı olan bazı yemeklerin artık anayasa hükmü olmuş tarifleri de tamam..

Ama bir de mutfakta özgürlük ve sanatkarlık diye bir meselemiz var.

Ağız, dil, mide sizin..

Benim rehberim yiyeceklerdir..

Bu mutfakta özgürlük ve sanat denildiğinde, geleneklere ve kurallara değil, yiyeceklerin bizatihi kendilerine danışırım. Onlardan esinlenirim.

Malum, artık kendime ‘Yiyeceklerle Konuşan Adam’ dedim…

Bu gün sizi brokoli, pazı, yeşil soğan ve karabuğdayın ortak macerası ile tanıştırayım. Bunu yaparken biraz da bu üç yeşil güzelin geçmişi hakkında bilgi vereyim.

Brokoli adeta bir sedir ağacı gibidir.

Masaya dik olarak koyduğunuzda ve biraz uzaktan baktığınızda azıcık sedir ağacına benzeyen brokoli adını Latince, kol anlamına gelen brachium sözcüğünden alır.

Tıpkı insanoğlunda ve dahi kimi hayvan topluluklarında olduğu gibi soy sop kümelenmesinde Lahanagiller sülalesine aittir. Karadenizin Batısında ve daha ziyade içerilerde yaşayan köy ve kasaba ahalisi bunu ‘ilahna’ diye telaffuz eder.

“Romalı yazarlardan doğa tarihçisi Büyük Plinius'un metinlerinde ve Apicius'un yemek kitabında lahana benzeri bir sebze olarak tarif edilen bitkinin kesin hükme varılamasa da brokoli olduğu tahmin edilmektedir”

Pazı adeta bir ağır ağabeydir

Pazı yeşillikler camiasının ağır abilerindendir. Sağlamdır. Sözü dinlenir ve saygı duyulur.

Camianın Ispanakgiller sülalesine aittir. Hatta Pazı Ağabeyi iyice tanımayanlar yabancı ıspanak, yabanpancarı gibi uymayan isimler takmışlardır.

Rivayete göre, Amerikan sinema endüstrisi, vakti zamanında, et üretimi yeterli olmadığından, insanları ıspanak yemeğe teşvik etmek için bolca film ve çizgi romanlar hazırlamış ve piyasaya çıkarmıştır.

Uyuz ve çelimsiz bir denizci emeklisi olan Temel Reis, bir konserve ıspanağı ağzından midesine boca ettiği anda bir terminatöre dönüşür. Bir orduyu dağıtacak güç ve çevikliğe kavuşur. Aslında pazı da en azından bir kısa filmi hak eder.

Bu pazı, erbabının tavasında, yağ ve kuru soğan ile dans etmeye başladığında, ne seyrine ne de tadına doyum olmayan bir sanat eseri ortaya çıkar.

Yeşil Soğan Hanımefendi

Yeşil soğan hanımefendi de yeşillikler dünyasında saygın bir sülaleye sahiptir.

Zambakgillerden, salata ve yemeklere tat vermek için kök yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan, acımsı, keskin kokulu sebzedir.

Hadi soğan demişken işin bambaşka bir boyutuna da dalalım;

Rüyada soğan nasıl yorumlanmalı?

Demedi demeyin… Bakın görürseniz nelere alametmiş;

Rüyada yeşil soğan görmek, çok çalışmaya, zorluk çekmeye, alın teri dökmeye, hayatın ağırlığını yük edinmeye ve bu şekilde geçimini sağlamaya işaret eder.

Rüya sahibinin çetin bir hayat geçireceği, sahip olduklarını da zarla zorla ve bin bir güçlükle elde edeceği anlamına gelir. Rahat yaşama ancak onun bedelini fazlasıyla ödeyerek kavuşmaya rivayet edilir.

Rüyada Yeşil Soğan Tarlası Görmek

Rüyada yeşil soğan tarlası görmek, uğursuzluktur.

Rüya sahibinin sevdikleri ile arasının açılacağı, birbirlerine karşı seslerin yükseleceği ve yumrukların kalkacağı anlamına gelir. İlişkileri noktalamaya, dostlarla düşman olmaya ve insanlarla iyi geçimin bozulmasına tabir edilir.

Aman boş verin, alt tarafı rüya işte..

Peki kardeşim, hepsini geçelim, bu üç farklı karakter, bu üç değişik yiyecek bana seslenip de bir araya gelmek istediklerini söylerse…

Şimdi soru şu..

Bu üç farklı karakter, bu üç havalı güzel bir araya gelirse, bana “ Biz birlikte pişmek istiyoruz” derlerse, ne olur, nice olur?

Bu ortak maceraya o üç asil yiyecek birlikte dalarsa… Aralarına zeytinyağını ve karabuğdayı da dahil ederlerse, birlikte bir yemeğe dönüşürlerse?

Nasıl bir lezzet safarisi ortaya çıkar? Bu üç güzel, bu muhteşem lezzet safarisinden nasıl çıkar? Bu bambaşka lezzet, dilinize, damağınıza nasıl bir dokunuşla cin çarpmışa döndürür?

Hadi sizi fazla bekletmeyeyim

Küçük boy bir brokoli

Yarım kilo pazı

5-6 dal Yeşil soğan

3-4 diş sarımsak

2 kaşık salça

400-500 gram Karabuğday

Karabiber ( 2 çorba kaşığı )

3 çorba kaşığı nar ekşisi

1 kaşık kuru nane

Birkaç dal taze kişniş

Şu adımları atalım ve ardından tadımlara hazırlanalım

Brokoliyi çok hafif haşlayalım. Sonra ince kıyım doğrayalım.

Pazının dallarını keselim. Kaynar suya batırıp 1 dakika kadar bekletelim. Kısa bir süre haşlanan yaprakları besin değerlerini kaybetmemesi için; soğuk ya da buzlu su dolu derin bir kaba alıp şoklayalım. Sarma olacak kıvama getirelim.

Yeşil soğanın kafalarını salata için ayıralım, sadece dallarını alalım, çok ince kıyım, pirinç tanesine yakın ölçüde doğrayalım. İçine yine çok ince doğrayarak kişnişi katalım.

Karabuğdayı sıcak suda 2 dakika kadar bekletin. Biraz yumuşasın.

Brokoliyi, yeşil soğanı, kişnişi, kuru naneyi, karabiberi, nar ekşisini, bir kaba alıp hafifçe yoğuralım ve iyice karışmasını sağlayalım.

İşte zeytinyağı ve sarımsak mucizesi devrede

Tencerede zeytinyağını kızdıralım. İçine sarımsakları atıp biraz kavuralım. Salçasını ekleyelim. Biraz daha kavuralım.

Yeşilliklerden hazırladığımız karışımı tencereye ekleyelim. Yarım çay bardağı su koyalım. 5 dakika sonra ateşten indirelim.

Karabuğday ile bu karşımı birleştirelim. Hafif soğumaya bırakalım.  İşte vegan tarzı pazı dolmamızın harcı hazır. Lezzet bombardımanına hazırlanın.

Hazırlamış olduğumuz pazı yapraklarını temiz bir tepsinin üstüne açalım. Yaprakların orta kısımlarına harçtan bir yemek kaşığı kadar alıp yayalım. Kenar kısımlarını içe doğru katlayıp çok sıkı olmayacak şekilde saralım. İç harç bitene kadar tüm yapraklara uygulayalım.

Dolma tenceresinin dibi tutmasın, fena kızarım

Tencerenin dibine 1 çay bardağı su dolduralım. Üstüne hafif sert birkaç lahana yaprağı ve pazının saplarını koyalım ki dolmalarımız dağılmasın.

Hazırladığımız pazı dolmalarını dik olacak şekilde tencereye yerleştirelim.

Şimdi bu sanat eserini pişirecek sos lazım.

Biber salçası, tuz, limon suyu, zeytinyağı, isot ve su ile bir pişirme sosu hazırlayalım.

Tencereye yerleştirdiğimiz pazı dolmalarının üstüne yedirerek dökelim.

Aman buraya dikkat!

Kısık ateşte ve kontrol ederek 25-30 dakika kadar pişirelim.

Ateşi kapatalım.

Biraz dinlensin. Lezzete kavuşma maratonu yormuştur.

Nefeslensin.

15 dakika yeter. Sonra yumulun.

Bakın sonra evde bu dolmalar yüzünden kavga çıkarsa karışmam, ona göre.

 

 

22 Ocak 2016 Cuma

Blog, otelinizin satışları için çok önemlidir II

Kelime gruplarından oluşan ‘long tail keywords’ kullanın

Uzun blog postlarınız birçok ‘backlink’ çekecektir. Bu nedenle çok sayıda yaygın anahtar sözcükler kullanın. Bu sayede ciddi bir trafik elde etme şansınız olur.

Bu çok yaygın anahtar sözcüklerin yanında ‘long tail keywords’ olarak isimlendirilen kelime gruplarını da hedefleyin. Neden? Arama motorlarında kelime gruplarından oluşan anahtar sözcükleri arama oranı son birkaç yılda çok arttı. İşin güzel tarafı bu anahtar sözcüklerde henüz kıyasıya bir rekabet yok. Tamam, google’da ‘ otelim için nasıl bir blog post yazmalıyım?’ sorusunu soran çok insan yoktur, ama bunu yazan insan arama motorundan beklediği bütün cevapları çok net olarak alabilir.

Kelime gruplarından oluşan anahtar sözcükler üst sıralarda çıkmasını istediğiniz blog postun çok fazla para harcamadan ve çok pahalı anahtar sözcüklere gerek kalmadan istediğiniz takipçilerinize ulaşmasını sağlar.

Kelime gruplarından oluşan uzun anahtar sözcükler bulmak için ‘long tail pro’ kullanın

Uzun ardıllı anahtar sözcükler bulmak için Long Tail Pro yararlı olabilir. Hatta Google Keyword Tool’dan da yararlanabilirsiniz.

Konu başlıkları için çok seçici olmalısınız

Her aklınıza gelen konuda uzun bloglar yazmamalısınız. 2000 kelimenin üstünde bloglar yazmak istiyorsanız, derin ve ilgi çekecek konular bulmalısınız. Eğer hem arama motorlarında yüksek performans istiyor, hem de sosyal medyadan yüksek oranda paylaşım bekliyorsanız, konu başlığınızın popüler olmasına dikkat edin. Bir başka önerim de, rakiplerinizin bloglarını incelemeniz olacaktır. Böyle bir blog post hazırlamak için harcayacağınız saatlerin boşa gitmeyeceğinden emin olun.

İlginç ve popüler konular bulabilmek için çok araştırma yapmalısınız. Google Keywords ve SEM RUSH sık sık aranılan anahtar kelimeleri bulmanıza yardımcı olur. Buzzsumo ile de sosyal medyada en çok aranılan blog postlarını bulabilirsiniz. Bir tüyo daha… Rakiplerinizin bloglarını takip edin. Orada en çok okunan blog postların konularını tespit edin. Kendi Otel bloğunuz için aynı konularda daha uzun ve daha zengin blog postlar hazırlayın ve paylaşın.

Derinlikli ve özlü olun

Kimi zaman içinde hiçbir şekilde bilgi ve öz olmayan bazı blog postlar okuyorum. Belli ki yazarı gerçekten de uzun bir blog yazmak için hazırlanmış. Ama sonuç?.. Gerekli gereksiz birçok cümle ile dolu, heyecan vermeyen, uzun ve sıkıcı bir yazı. Bu çok kötüdür.

Şunu bilmelisiniz. Biz okuyucular gereksiz ve bir yararı olmayan yazıları hemen farketme noktasında çok gülü gözlere sahibiz. İnanın, siz “ hooop” bile demeden ‘geri’ butonuna tıklayıp sayfanızı terk edebiliriz. Meramınızı anlatabildiğiniz uzunluğa geldiğinizi anladığınızda artık yazmayı bırakmalısınız.  Uzun blog yazmak adına konu ile ilgisi olmayan cümleleri doldurmakta bir yarar yoktur.

Görseli olan postlar daha çok paylaşılır

Görseller ekleyin

Buzzsumo tarafından yapılan bir araştırmaya göre en az bir görsel olan blog postlar Facebook’da ve twitter’da daha çok paylaşılıyor.

Öte yandan yeterli miktarda görseli olan bloglarınız Pinterest’te de daha kolayca paylaşılabilir. Bloglarınızın Pinterest’de paylaşılması için optimize etmeniz çok güzel bir düşüncedir. Otel blogları Pinterest’da paylaşmak için daha uygundur. Düğün, yemek ya da seyahat konulu konular Pinterest’da çok popülerdir.

Blog postunuzda paylaşacağınız görseller uzun olmalıdır.

Bu nedenle, blog postunuzu, ölçü oranları 2:3 ya da 4:5 olan görsellerle optimize etmeyi önemseyin. Pinterest uzun görsellere göre optimize edilmiştir. Konunun başlığını eklemek ve kapak görseline de tanımlanan ölçülerde bir imaj da çok faydalı olur.

Dikkate almanız gereken en önemli sosyal medya platformu ise, elbette Facebook olmalıdır. 

Tam da bu nedenle bloğunuza facebook için optimize edilmiş bir görsel de eklemelisiniz. Pinterest için tasarladığınızı kullanabilirsiniz, ama ölçüleri 560 x 292 pixel olmalıdır. Bu ölçüler, Facebook’da paylaşılan linklerde paylaşılanlar ile aynıdır.

Bu kapak fotoğraflarının yanında, blog postunuzu çok sayıda ekran görüntüleri, fotoğraflar ve grafikler ile de zenginleştirmelisiniz. Böylece blog postunuz daha renkli ve çekici hale gelir. Bu ögelerle desteklenen bloglar daha kolayca okunur.

Diyelim ki otelinizin mimarisi, yakın çevreden bir doğal güzellik ya da bir çekim merkezi hakkında yazıyorsunuz, güçlü fotoğraflar de en az güzel cümleler kadar önem arz eder. Dağın ne kadar güzel olduğunu anlatmak için 300 kelime yazmayın, bunun yerine doğru açıdan fotoğraflarını çekin ve yayınlayın.


Bütün bunlar aşırı teknik ve detay odaklı gelebilir. Ama bana güvenin. Konu içerik olduğunda, kimi zaman minicik şeyler bile aklınıza gelmeyecek etkiler bırakabilir.

21 Ocak 2016 Perşembe

Blog, otelinizin satışları için çok önemlidir I

Blog otelinizi pazarlama stratejinizin bir parçası mıdır? Otel satışlarınızı yükseltecek bir blog yaratmak ister misiniz?


Blog sosyal medya ve SEO’ya göre daha yüksek websitesi trafiği yaratır. Dış mecralarda kullanılan yöntemlere nazaran blog gibi dahili pazarlama metotları yüzde 60 daha az maliyetlidir.

Yeni tür pazarlama, müşterilerinizin tavsiye, ilham almak ve eninde sonunda sizden satın almak için onları cezbetme sanatıdır. Bu süreç bloğa daha fazla işlev yüklemektedir. Blog artık en etkili cezbetme tekniğidir. Bu tekniğin getirisini keşfeden endüstriler blog dünyasında adeta bir çığ yarattılar. Oteller de dahil olmak üzere, her gün 2 milyon blog yazılarak internete yükleniyor.

Oteller sadece genel bir blog çalışması yapmakla yetinmiyorlar. Bu konunun önemini kavrayan oteller insanların dikkatini çekmek için, yemek, seyahat, dizayn gibi farklı yaşam alanlarında ayrı ayrı blog yazıyorlar. Eğer otelinizin kalabalıklardan sıyrılıp dikkat çekmesini istiyorsanız, kaliteli, dikkat çeken bloglar yazmalı ve düzenli olarak paylaşmalısınız.

Unutmayın, her otelin bloğa gereksinimi olmayabilir. Dahası blog bir sihirbaz da değildir. Eğer size katkı sağlayacak bir blog istiyorsanız, zaman ayırmalı ve dikkat etmelisiniz. Eğer blog silahını doğru kullanırsanız ve sağlam ve güçlü bir takipçi kitle oluşturabilirseniz, satış ve pazarlamanıza katkısını mutlaka görürsünüz.

Bu yazıda size otelinizin satış ve pazarlamasına katkıda bulunacak bir blog hazırlamak için yardımcı olacak en önemli yöntemleri anlatacağım. 

Otel Blogu için bir rehber
Uzun postlar yazın

Daha önce de bahsettiğim gibi, birçok işletme artık blog yazıyor. Bunların çoğu 350-700 kelimeden oluşan kısa postlar. Uzun postlar yazarak bunların arasından rahatlıkla sıyrılabilirsiniz. 1000 kelimeden falan bahsetmiyorum. Eğer etkili bir blog düşünüyorsanız, minimum 2000- 3000 kelime olmalı.

Uzun bloglar hemen farkedilir: Arama motorlarında en çok ‘backlink’ ve rank bu uzunluktaki bloglar tarafından elde edilir. SEO danışmanlık şirketi Moz backlink sayısının bloğun uzunluğu ile doğru orantılı olduğunu ifade ediyor.

Uzun bloglar arama motorlarında daha üstte sıralanır

SerpIQ tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre arama motorlarında ilk 10 içinde çıkan bloglar 2000 kelime civarında. İlk 4 için ise en az 2500 kelime gerekli.

Bu iki sonuç gösteriyor ki, insanlar uzun bloglara daha çok ilgi duyuyor. Bu nedenle de bu uzunluktaki blogların arama motorları performansı yüksek çıkıyor. Biraz daha iyi bit sonuç elde etmek için blogda mutlaka etkili anahtar sözcükler kullanın.

Uzun postlar sosyal medyada daha çok paylaşılıyor


Buzzsumo araştırmasına göre uzun postların sosyal medyada paylaşım performansı çok yüksek. 3000 ile 10000 kelime arasında olan blog postlar en yüksek paylaşım sayısına ulaşıyor. Bu uzunluktaki blogların ortalama paylaşım sayısı sekiz bin dokuz yüz civarında.

Toparlarsak uzun bog postları otelinize hem sosyal medyadan hem de arama motorlarından yüksek trafik sağlar.

Ama bir dakika... Uzun bloglar yazarken çok dikkat göstermelisiniz. Uzun blog derken bir sürü uzun paragraf karalayıp alt alta dizmeyi ve harika sonuçlar beklemeyi kastetmiyoruz. Devam edelim. Blog yazarken en önemli adımları paylaşıyorum.

Devamı var...