31 Ekim 2015 Cumartesi

Turizmciler Sosyal Medyada Nasıl Kazanır?

Sosyal Medyada daha çok yorum, takipçi ve beğen kazanmak için neler yapmalı?

Sadece ‘beğen’ mi istiyorsunuz? Tamam. Yalnız değilsiniz. Ama artık oteller bu özdeyişin sosyal medyada pek geçerli olmadığını kavramaya başladılar;

 ‘Beğen’ talepleri ve promosyon bombardımanına tutulan tüketiciler artık online Dünya’da hangi markaları beğenecekleri ve takip edecekleri konusunda çok seçici. Bunun sonucunda da Facebook’taki ve Twitter’daki birçok markanın sayfa ve hesapları adeta bir tecrit adası gibi; yalnız, çok zayıf ve etkisiz.

Eğer sosyal ağlarınıza yeni bir nefes vermek istiyorsanız, aşağıdaki denenmiş ve başarısı kanıtlanmış yöntemleri deneyin. Daha çok yorum, daha çok takipçi ve bağlılık elde edin.

Aradaki boşluğu görün

Sosyal ağlarda başarı işletmede başlar ve biter. Beklentiler ile sonuçlar arasındaki boşluk sosyal ağlarda hakkınızda yapılacak bütün yorumları etkiler. Kızgın ya da mutlu yorumların kaynağı işletmenizdeki bu boşluktur. Eğer başarılı bir işletmecilik yapamıyorsanız, sosyal medyada hayran kazanmak için boşuna çabalamayın. Çalışanlarınızı eğitin, güçlendirin ve yetkilendirin. Onlar sosyal medyada sizin için ortaya çıkacak olan sevgi ve hayranlığın tetikleyicisidirler.

Sevimli olun.

Kaç tane takipçiniz olduğuna da kafayı takmayın. Önemli olan kalite ve bağlılıktır. Kalite kavramı ile markanıza gerçekten bağlı olan insanları kastediyorum. Bağlılık kavramı ile anlatmak istediğim ise, insanlarla ne kadar interaktif iletişim içindesiniz? Düzenli olarak ne kadar beğeni, paylaşım ve yorum alıyorsunuz? Bunu sağlamak için katılımcı, paylaşımcı, saygılı, ilgili ve yardımsever olmanız gerekir.

Marrriott Napa Valley Hotel&Spa Satış ve Pazarlama direktörü Todd Iseri, “ Sadakat bizim bir numaralı önceliğimizdir.” diyor. Bu otelin Facebook’ta 11 bin fanı var. “İzleyicilerimizle, Napa Valley ile ilgili şarap, yemek, sanat ve seyahat ile ilgili paylaşımlarda sınır tanımıyoruz.”

Daha çok göze hitap edin.

Fotoğraflar ve videolar sosyal medyada daha çok ilgi çekiyor. Bir HubSpot araştırmasına göre fotoğraflı iletiler 53% daha çok beğeni ve 104% daha çok yorum alabiliyor.

Paris’te 35 odalı Seven Hotel muhteşem görsellerle 44 binden fazla hayran kazanmış durumda. WIHP’ten Martin Soler; “ İnanıyoruz ki, insanlara otelinizde olmayı hayal ettirdiğiniz ölçüde paylaşımlar da artacaktır” diyor.

Markanızla uyumlu iletiler paylaşın.

Evet, insanlar eğlenceden hoşlanır. Ama o ‘enteresan’ fotoğrafları paylaşmadan önce lütfen düşünün. Facebook ile ilgili yapılan son çalışmalardan birisinde varılan sonuç ilginç. İletinizin markanız ile uyumu insanların sadakatini kazanmanızda çok önemli rol oynuyor.

Soru sorun.

Sosyal ağlarda ‘gevezelik’ ederken birinci sıradaki hedefinizi asla unutmayın; YORUMLAR. 

STR ve Reviewpro’dan veriler kullanarak bir çalışma yapan Cornell School of Hotel Administration’dan Chris Anderson itibar, fiyatlandırma gücü ve talep ile TripAdvisor sıralaması ve tüketici güveni arasında doğrudan bir ilişkiye dikkat çekiyor. Ama otelciler misafir yorumlarının önemi konusunda ikiye bölünmüş durumda. Bir grup bu yorumları hayati önemde bulurken, diğer grup bir parça karamsar görünüyor.

Eğer siz misafir yorumlarını hayati önemde buluyorsanız, çalışanlarınıza temel bir bakış açısı kazandırın. Yetkilendirdiğiniz yönetici çıkış yapan konuğa “ Konaklama deneyiminizi xxxxx yorum sitesinde paylaşmanız bizim için çok anlamlı olacaktır” yazılı bir kart verebilir. Check out sonrası bir mail de gönderebilirsiniz.

19 oteli olan B.F.Saul Company misafirlerine üzerinde bir QR kodu ve bir link bulunan bir kart veriyor. Link www.reviewourhotel.com sitesine ait. Bu sitede insanlar diledikleri sosyal ağ seçimini yaparak yorum yazabiliyorlar.

İnsanlara bir sebep söyleyin.

Çok basit bir ‘lütfen bizi beğenin’ ifadesi azıcık çaresizlik yansıtıyor. Daha iyisi “ Gelin özel organizasyonlardan, promosyonlardan ve bizim dünyamızdan haberiniz olsun” diyebilirsiniz. Hepsinden öte ROI (return of investment’ amaçlı bir araştırmada ortaya çıkan sonuç şu; indirim kuponları, promosyonlar, özel teklifler insanların markayı beğenmesini ve takip etmesini sağlayan en önemli nedenler.

İkonlar ve widgetler yerleştirin.

Websitenize ‘paylaş’ düğmeleri koyun. Çalışanlarınızın email imzalarına sosyal medya sembollerini yerleştirin. TripAdvisor’daki son widgetler size sitedeki yorumları, görselleri, ödülleri Facebook sayfanızda yayınlama şansı veriyor. Aynı zamanda websitenizden ayrılmadan TripAdvisor’a yorum yapabilirler.

Özel günler için etiketler oluşturun.

Bu etiketi websitenizde, bloglarda, maillerde sürekli duyurun. citizenM Glasgow Sosyal Medya Haftası Yelp Topluluğu gibi organizasyonlarla 10.900 Facebook fanı kazandı.

İnsanları özendirin.

Resepsiyona, misafir odalarına, outletlere sosyal check-in’leri teşvik eden levhalar koyabilirsiniz. The Marriott Napa Valley ücretsiz internet, spa indirimleri ve pasta, tatlı ikramları ile 8.300 Facebook fanı kazandı.

Otel arama motorlarında arayüzler oluşturun ve buradan konaklamasını ve tatil planlarını sizin facebook sayfanızda paylaşacak takipçilere indirimler, ikramlar, ayrıcalıklar sunun. Onların bu paylaşımları sizin için altın değerindedir.     
  
Yarışmalar düzenleyin.

Ürünlerinizi ve hizmetlerinizi tanıtırken kullanacağınız yarışmalardan geriye bir çok takipçi ve geniş bir email veri tabanı kalır. Yarışmalarınızı offerpop, wildfire, 3 Tier Logic veya Buddy Medai gibi 3. Parti aplikasyonları üzerindan yapmaya özen göstermelisiniz. Yarışmalarda hakkında konuşulmaya değer ödüller koymalısınız. Bir de sadece ödülü kazanmayı değil, işletmenizde konaklamayı düşünebilecek grupları hedefleyin.

Sizi savunacak insanlar kazanın.

Etrafını etkileyecek insanları fan yapın. TBEX, Meetup ve twellow gibi siteler size seyahat bloggerlarını ve ilgi gruplarını bulmanızda yardımcı olur. Klout sosyal etki yaratmanıza katkı sağlar. Foursquare düzenli ve sürekli konuklarınızı size bildirir. Commun.it en etkili ve size en fazla destek verenleri gösterir. Ama unutmayın, sizin sosyal medyadaki en büyük gücünüz; çalışanlarınızdır.

Öksürün.

Doğal çalışmalarınızı arada bir paralı reklamlarla destekleyin. Ama sakın size takipçiler ve yorumlar satmayı taahhüt eden şirketlere inanmayın. Sahte hesaplarla yaratılan hiçbir beğeni, takipçi ve yorum sizin sosyal medyadan elde etmek istediğiniz gerçek sonuçları size veremez.

Büyüyen ekinleri biçin.

Olumlu yorumların değerini biliyorsunuz. Peki Facebook ve Twitter takipçilerinizi ne yapacaksınız? En büyük kazanç kazanılan şöhrettir. Paris’in Seven Hotel’i Facebook’ta arada bir rock yıldızı kimliğine bürünüyor ve hemen kendisinden bahsettirmeye ve fanlar kazanmaya başlıyor. Prag Fusion Otel gibi Seven Otel de Facebook’tan satış yapıyor. Cirosunun 6%sı Facebook’tan sağlanıyor.

Marriott Napa Valley’den Iseri ise son iki yılda Facebook üzerinden yaptıkları promosyonlar ile 100 bin dolar gelir elde ettiklerini söylüyor.

citizenM için sosyal medya markanın yaygınlaşması ve ağızdan ağza reklam. Ama sonuçta her şey gelip mükemmel bir konaklama yaşatmaya dayanıyor.

Şimdi sosyal medyaya farklı bakma zamanı.


Çeviren: Adil Gürkan

27 Ekim 2015 Salı

Böyle bir otelde kim çalışmak ister?

Aşağıda sizlere –muhtemelen- ağzınız açık kalarak okuyacağınız bir manifesto sunacağım. Böyle bir marka var. Bu manifestoyu da websitelerinden aldım. (Haddim olmayarak) tercüme ettim.

Biliyorum…

Bundan önceki birçok yazıma olduğu gibi, bu manifestoya da dudak bükenler, gözlerini –bilgiç bilgiç- kaydırıp;

“ E bu kadar yıldır otelciyim… Hayatımda böyle bir yönetim görmedim… Ehmmm. Kem.. Küm..” diyenler olacak.

“ Hayal mi görüyorsun?” diye soranlar olacak…

Doğaldır… 

Sen hayatında böyle bir otelciliği hayal bile etmediğin için oradasın…

Ben de hep böyle hayaller kurduğum için buradayım..


Bilmem anlatabildim mi? J

Provenance Otelleri- Biz Kimiz?

Öncelikle insanız. Otelciliğimiz daha sonra gelir. Bu çok doğal gelebilir, ama özellikle otelcilik sektöründe şaşırtıcı biçimde pek nadirdir.


Biz her zaman, ama gerçekten de her zaman, statükoyu alaşağı etmeyi ve bu sektörde politikaların değil, insanların tarafında yer almak için günah işlemeyi ve yenilenmeyi sürdüreceğiz. Çünkü mutlu ve tatmin olmuş misafirler bizim böyle davranmamıza neden olan biricik sebeptir.

Vizyonerler, limitleri zorlayanlar, insanların ağız tadına hükmedenler, meydan okuyanlar ve kural kırıcılar. İşte biz, insanlara ilham veren ve mutlu eden deneyimler için bu tip insanlarla işbirliği yapıyoruz. Onlar yolculuklarında keşfettikleri birkaç yeri cömertçe paylaştılar.

Biz Dünyayı farklı görürüz.

Kimilerinin engel olarak gördüklerini biz fırsat olarak kabul ederiz. İşletmelerimizi, inovasyon ve değer, öz ve anlam ve sektörün çıtasını yükselten düşünceler ile süslerken, yataklarımızı doldurmanın çok ötesine geçeriz. Her saniyemizi sahipleniriz. Her rezervasyonu, her tartışmayı, her estetik algıyı, her misafir deneyimini önemseriz. Hem de en alt kademeye kadar.

Hepimiz öncelikle işimizin sahibiyiz.

Yöneticilik daha sonra gelir. Kararlarımız işletmemiz için uzun vadede en iyi olan gerçeklikleri dikkate alınarak verilir. Biz müdürler, bizim için kısa vadede olumlu olsa da, uzun vadede gayrimenkulümüzün zararına olabilecek kararlardan uzak dururuz. Her tesisimizi kendimizinmiş gibi yönetiriz, ki çok sık olarak işletmelerimizin sahibi haline de geliriz.

Bizim işimiz binalar ile ilgili değil.

Binalar gülümseyemez, dinleyemez, bir gereksinimi önceden sezinleyemez ya da bir konuk ile muhteşem bir sohbet üzerinden iletişime geçemez. Bir binanın yapamayacağı bir şey daha vardır, kendi kendisini idare edemez. Ve biz bunu yeterince yaptık. Dokunulabilir insan bağlantısı ile kesintisiz verimlilik arasındaki o yüksek ve ince telin üstünde başarı ile yürüdük.

Her şey 1985’teki bir yatırım stratejisi ile başladı. Bir gelişim ve tam zamanlı servis şirketine evrilen bir strateji. Deneyimli ellerin bilgilendirmesi ile, sahibi olduğumuz ve yönettiğimiz 35 işletme ile inovasyona yoğunlaştık. Sonuç muhteşem oldu; benzersiz yönetim yaklaşımımız ve bol ödüllü tesislerimiz.

Bir otel sadece bir binadır.

Tuğlalar ve harç. Cam ve çelik. Halılar ve perdeler ve mobilya ve açılıp kapanan kapılar, camlar ve diğerleri.


Kimi zaman bazı binalar diğerlerine göre daha tarihi ya da arkeolojik bir arka plana sahip olabilirler. Ama ne olursa olsun, günün sonunda, o kafanızı yastığa koyduğunuz o sessiz anda onlar da sadece binadır. Hiç kuşkunuz olmasın, ne kadar albenili olsalar da, binaların asla yapamayacağı şeyler vardır. Bir bina bir kapıyı açabilecek ya da bir taksi çağıracak kadar fonksiyonel olamaz. Şehirli bir maceracıya ilham veremez. Hiç beklenmedik akşam yemekleri tavsiye edemez. Bir insanın adını hatırlayamaz. Bir konuğun yastık tercihini kaydedemez.

Biz bütün bunları yapıyoruz. Evet, binaları severiz. Ama bir otel sadece bir teknedir. Değeri içerdiklerinde ve etkileşim başlatmak için seçtiklerinizdedir; idealler, gelenekler, davranışlar, tatlı sürprizler, espri anlayışı, rol üstlenme ve evet, bir de bütün bunları hayata geçiren kişilikler. İnsancıllık ile profesyonelizm arasındaki kibar dansı sergileyenler. Biz bütün bu yolları yürüyoruz. 

Sadece bir nedenle;

Öncelikle insanız. Sonra otelciyiz.

Bir karar almadan ve bunu hayata geçirmeden önce bunun parçası olan bütün paydaşlarımızla bire bir konuşmayı severiz. Kalplerimizle, ruhlarımızla ve zorluklarla kazandığımız o çok anlamlı uzmanlığımızın her bir kutsal gramı ile. İşte tam da bu bizim aradığımız ve mutlu olduğumuz dayanıklı içli dışlı ilişki budur. Bizler “ haydi kolları sıvayın, kendimizin değil, konuğun dilini konuşup onun aklını anlayan bir yaklaşım sergileyelim” tarzı bir yönetim modelinin geliştiricisiyiz. İsterseniz 24 saat konuşur ve dinleriz. 

Gerçekten de…

Bütün paydaşlara bir sözümüz var.


Size şu sözü veriyoruz; Konumuz sadece otelimizdeki her yastığa bir baş konması değildir. İşletmelerimizi inovasyon ve değer, öz ve anlam ile dolduracağız. Ekiplerimizden gelecek büyük, küçük bütün önerileri sektörü bir adım ileri taşımak için değerlendireceğiz. Dokunduğumuz herkes ile empati temelinde iletişim kuracağız. Birlikte bir sanatsal işyeri ortamı oluşturacağız. Pazara ve topluma otantik ve olağanüstü operasyonel bir mesaj vereceğiz. Bize ait olan bir başarı tanımı geliştireceğiz. Kimliğimizin ve kişiliğimizin olduğu sayfada sadece konukların beklentilerinin karşılığı olmayacak. Birlikte kendi kutsal sayfalarımızı yazacağız. Ve tam da orada, paylaşılan tutkuların bayrağı altında, büyük işler başarmanın sorumluluğunu üstleneceğiz. Bu çalışmamızın her anına saygı duyacağız ve sahipleneceğiz. Eğer konu bu coşkulu vizyonumuzun ete kemiğe bürünmesi ise, konuklarımıza vermemiz gereken servisi, göstermemiz gereken saygıyı sonuna kadar sunacağız. İnsanlarımız bu süreçten büyük bir haz alacak.

Çünkü biz işleri çok nadir ve mükemmel bir perspektiften görürüz.



23 Ekim 2015 Cuma

Otelinizi Farklılaştırın Yoksa İşler Kötü!

Seyahat doğal olarak destinasyonlar ile ilgilidir. Bu gün otelcilik işletmeleri için konuklarına yüksek kalitede yerel sunumlar yapmak hayati önemdedir.


Geçmiş yıllarda oteller, daha otantik ve bütünselliği olan deneyimler sunmaya zorlanıyorlardı. Bunun nedeni de muhtemelen millenial kuşağın tercihleri ve sosyal medya çağının patlamasıdır.
Bu günün tatilcisi sadece konaklayacağı bir mekandan fazlasını istiyor. Yeni kuşaklar, gittikleri destinasyon ile samimi bir iletişim kurmayı arzu ediyorlar. Oteller bu beklentiyi nasıl karşılayabilir? Elbette yerel ürünleri ve etkinlikleri sunumları ve servisleri ile bütünleştirerek.

Yerel ürünleri sisteme dahil etmek.

Çiftlikten masaya tarzı yemekler uzun zamandır giderek artan bir ilgi çekmeye başladı ve oteller bu nedenle, yiyecek ve içecek sunumlarında, sürdürülebilir, çevre dostu pratikleri benimsemeye başladılar. Seyahatçiler yerel mutfağı tatmak için çok istekliler. Eğer yemeklerin malzemesi yakın çiftliklerden ya da otelin kendi bahçesinden geliyor ise, o zaman daha da mutlu oluyorlar.
Bu yeni trendi sadece küçük butik oteller değil, büyük zincirler de benimsiyorlar. Dev gruplar özellikle iş seyahati yapan konuklarını akıllıca oluşturulmuş mutfak jestleri ile cezbetmek için çabalıyorlar. Örneğin Hyatt bütün Dünyadaki otellerinin restoranlarında menülere en az beş tane yerel yemek konulmasını istiyor. Keza, eğer yakınlarda bir bira fabrikası ya da şarap üretim noktası var ise, buralardan da ürünleri menüsüne dahil ediyor.


Provenance Otelleri özellikle harika bir iş çıkartıyor. Konuklarına oteldeki konaklama deneyimlerine dahil yerel bir hikaye sunuyorlar. Her bir oteli eşsiz bir yerel tema ile tasarlamanın ötesinde, yerel sanatı da dekorasyonlarında kullanıyorlar. İnsanlar, bu grubun otellerinde yerel ürünlerin bilgisinin sunulduğu bir liste de bulabiliyorlar. Böylece yakın çevrelerdeki iş dünyasından haberleri oluyor. Portland’daki Lucia Otel konuklarına sunduğu balı çatıdaki kendi kovanlarından tedarik ediyor. Restoranında bölgede taş değirmenden elde edilmiş zeytinyağını ve manuel olarak üretilmiş tuzu servis ediyor

Yerel aktiviteler düzenlemek


Yerel ürünlere ilave olarak, oteller konukları için benzersiz ve kataloglarda bulunmayan etkinlikler düzenleyebilirler. Bu etkinliklere katılmak konukların gerçek bir destinasyon ziyareti deneyimi yaşamalarını sağlar. Örneğin Airbnb artık konuklarına buna benzer bir ürün sunmaya başladı. Deneyimler. Evlerini kiraya verenlerin sistemi ile yerel girişimciler özel turlarını satabiliyorlar.

Konuklar şehir turları, yiyecek ve içecek tadımları, dağ yürüyüşleri ve bisiklet turları gibi deneyimleri satın alabilirler. Ama öncelikle Airbnb sitesinden bir rezervasyon yaptırmış olmak gerekiyor. Bu deneyimler şimdilik San Fransisco ve Paris’te uygulanıyor. Ama Airbnb bu uygulamada başarılı olursa, elbette Dünyaya açılabilir.

Yeni bir hostel türünün bir parçası olan Generator Hostelleri Avrupa’nın sekiz şehrinde kendi etkinliklerini sunuyor. Konuklar Barcelona’da tapas turlarına katılabilir, Paris’te petanque oynayabilir, Dublin’de özel viski tadımı yapabilirler. Her bir ileri tasarım ‘pansiyon’ kendi bölgesinin kültürünü ve tarihini yansıtır. Örneğin Berlin’in gözde semti Mitte’de bulunan hostel bölgenin yükselen sanatsal çevresini destekler. Generator grubu konuklarına yüksek kalitede içeriği olan kapsamlı rehberler sunar. Bu rehberler her bir Pazar için ayrı ayrı hazırlanır. Konukların yerel topluluklarla buluşması için fırsatlar yaratır.

Size özel sunumları yaratmak

Yerel deneyimler ile otelinizin sunumlarını, paketlerini, amenitileri bütünleştirmek için kafa patlatırken geniş bir ilgi alanını baz almayı ihmal etmeyin. Yerel ürünler ve yiyecekler her zaman için iyi bir başlangıç adımı olur. Temin etmek ve sunmak da bir o kadar kolaydır.


Evet, yüksek kalitede yerel ürünler benzerlerine göre biraz daha pahalı olabilir, ama eşsiz bir deneyim yaşatmak için de en uygun seçenekler bunlardır. Kaldı ki, nakliye giderleri de emsallerine göre daha düşüktür. Bu ürünleri otellerinizin hediyelik eşya mağazalarında satabilirsiniz. Tuvalet malzemelerini küçük paketler halinde hediye edebilirsiniz. Odalara minik snackler koyabilirsiniz.

Yerel deneyimler hazırlama noktasında dikkat edilmesi gereken ayrıntılar vardır. Bu servisleri hazırlarken konuklarınızın bu destinasyonu tıpkı yerel halk gibi deneyimlemelerine dikkat etmelisiniz. Örneğin, çok tipik, rehberli bir şehir turu yerine bir koşu, tırmanma ya da bisiklet turu düzenleyebilir ve insanları az bilinen parklara, yürüyüş yollarına götürebilirsiniz.

Otelinizin konuklarının yerel halk ile buluşacağı ve etkileşim içinde olacağı sosyal deneyler hazırlayabilirsiniz. Örneğin Generator Hostelleri sık sık yerel DJ’lerin, sanatçıların ve müzisyenlerin katıldığı sanat ve müzik organizasyonlarına ev sahipliği yapar. New York’ta Roger Smith otelde yerel sanatı sergiler. Sanat sohbetleri düzenler ve bu sohbetlere bölge halkının ve konukların aktif katılımını sağlar. Yerel halk ile konuklarınızı bir araya getirirken bölgenin sosyal medya fenomenlerini de işin içine katmayı unutmayın. Onların sosyal medya paylaşımları markanız için ayrı bir PR ve tanıtım fırsatı olacaktır.

Unutmayın, her destinasyon benzersizdir. Bu nedenle tesisinizin komşu topluluklarının ve onların sunacağı her şeyin avantajını değerlendirin. Özellikle de bölgenin tarihini ve kültürünü çok iyi araştırın. Bu araştırma sonuçlarını konuklarınız ile paylaşmak için de yaratıcı metotlar bulun.

Nancy Huang’ın makalesinden çeviridir.

16 Ekim 2015 Cuma

Putin Suriye’ye Neden Girdi?

Alexander Temerko’dan çeviridir

Sevgili Dostlarım,

Çevremizde olan bitenlerin 2016 ve sonrasında Türkiye turizmine nasıl bir etki yapacağını ele alacağız. O yazıya kadar bir de şu çeviriyi okumanızı isterim...

Rusya Devlet Başkanı Putin hem enerji pazarlarını güven altına alıyor, hem de ülkesindeki prestijini yükseltiyor.

1979’da, Sovyetler Birliği döneminden sonra ülke dışında ilk kez bir hava saldırısı başlattı. Bu saldırılar gelecekte neler olacağının da habercisi gibi… Şiddeti giderek artan saldırılar temelde Batı tarafından desteklenen ılımlı muhalifleri hedefliyor. Çok sayıda sivilin de vurulduğu alınan bilgiler arasında. Rus uçakları iki kez Türkiye hava sahasını ihlal etti.

Bu ani baskınlar ve ihlaller gösteriyor ki, Putin, her zaman olduğu gibi, bu savaşta da bildiğini okuyacak. Savaş gücünü gerektiği kadar kullanacak. Ayrım yapmaksızın bütün kuvvetini sahaya sürecek. Batı’nın bölgesel müttefiklerine kabadayılık yapacak ve onları korkutacak.

Kısacası, Putin amaçlarını gerçekleştirmek için hiçbir şekilde duraksamayacak. Uluslararası toplum bu amaçların ne olduğunu da tam olarak anlamak zorunda… Putin’in oyunu birçok yorumcunun anladığının çok daha büyük…

Evet, bu oyun Rusya’nın küresel duruşu ile ilgilidir, ama daha da önemlisi, bu durum daha yüksek petrol fiyatlarını yakalamak için uzun vadeli bir oyunun parçasıdır. Eninde sonunda da, yüksek petrol fiyatları sayesinde Rusya’nın kasasının dolması ve Putin’in kitleler nezdinde popülaritesinin tavan yapmasını amaçlar.

Uluslararası görüşler ise göreceli olarak daha şeffaf. Putin müttefiklerini desteklemek zorunda. Bunu yapmalı ve küresel sahnedeki donuk profili daha sıcak bir görünüme taşımalıdır. Suriye, uzun zamandır Rusya’nın Orta Doğu’daki tek deniz üssüdür. Bunun yanında, Rus silah endüstrisinin çok eski müşterisidir. Hepsinden öte Rusya’nın bölgesel istihbaratının önemli bir kaynağıdır.

Hepsinden önemlisi, Putin’in Esad’ı desteklemekten vazgeçmesi ve düşüşünü seyretmesini hiç kimse beklememelidir. Rusya, başta ABD olmak üzere, bütün Dünya’ya Suriye krizinin başladığı gün aldığı pozisyondan geri çekilmeyeceğini göstermek durumundadır.

Bu krizde böylesine zorlu bir uluslar arası konumda ilerleyerek, aynı zamanda dikkatleri Ukrayna’dan çekmeyi ve kendisi için yeni bir hikaye yazmayı başarmaktadır.

Krizin daha geniş bir coğrafyaya yayılması petrol fiyatlarının hızla artması anlamına gelecektir. Bu sayede Rusya’nın yeni bir ekonomik atılım ve büyüme sağlaması da mümkün olacaktır.

Bu durumdan hoşlansalar da, hoşlanmasalar da, Batılı liderler şimdi Putin ile tekrar konuşmak zorundalar. Politik olarak hiçbir şey kaybetmeden Rusların hayatlarını riske edebilir. Ukrayna’da süregelen agresif politikaları şiddetini yükselterek yayabilir.

Rusya elbette IŞID’e de saldıracaktır. IŞİD kontrolundaki coğrafyada önemli petrol yatakları bulunmaktadır. Bu yatakları kendi denetimine almak isteyecektir. Bunu başardığında, bölgedeki müttefiklerine ucuz petrol sağlayan bir ‘Baba’ figürüne dönüşebilecektir.

Şimdi öncelikli amaçlarından birisini daha analiz edelim. Orta Doğu’da pozisyonunu güçlendirdikçe enerji pazarlarında daha fazla söz sahibi haline gelir. İran ve Irak’ı da dahil ettiği küresinden Avrupa’yı enerji tedariki için kendisine muhtaç bırakır.

Uzayan savaş Putin’in amaçlarına beklediğinden de fazla hizmet edecektir. Derinleşen ve aynı zamanda yayılan anlaşmazlıklar petrol ve gaz fiyatlarında patlamaya yol açabilecektir. Bu durumda Rusya olağanüstü boyutlardaki taze para girişi ile rahatlayacak ve Batı’nın yaptırımlarını boşa çıkaracaktır..

Ülkede daha güzel zamanlara ulaşmak Putin’in öncelikli amaçlarından birisidir. Bu hedefe varmak uzun vadeli planına hizmet edecektir. Putin ülkesinde insanların vatanseverliğinin güçlenmesini ve güçlü toplum ruhunun dirilmesini amaçlamaktadır. O 140 milyon nüfusu refah ve zenginlik ile satın almak istiyor. Bunun yolu da petrol ve gaz fiyatlarının zirve yapmasından…

Alexandr Temerko: Ukrayna doğumlu İngiliz İşadamı

12 Ekim 2015 Pazartesi

Suriye Rusya Türkiye Turizmi II

Suriye’deki iç savaşın tetikleyicisi mezhep çatışmalarıdır. Başlangıç böyledir, ama savaş sonradan karakter değiştirmiştir.

Her ne kadar, iç dinamiklerin patlattığı basınç bu savaşı başlatmışsa da, Suriye’nin Jeostratejik konumu süreci farklı bir iklime taşımış, er veya geç olması gereken olmuş, Dünyanın Bölgesel ve Küresel aktörleri hazır buldukları savaş masasında bilek güreşine başlamışlardır.

Artık bu savaş; Esad ailesinin birkaç on yıldır sürmekte olan hükümranlığının devamı ile ilgili olmaktan çıkmıştır.

Bu savaş;

Doğu Akdeniz’in dibindeki muazzam doğal gaz potansiyeli ile ilgilidir. Tam da böyle olması nedeniyle orta vadede bu bilek güreşine Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan ve İsrail’in de dahil olması kimseyi şaşırtmamalıdır.

Bu savaşta herkesin rolü, payı vardır. Bir çok oyuncunun farklı beklentileri vardır.

Kuzey Irak’ta birkaç yıla kadar üretilmeye başlanacak olan yıllık 120 milyar dolarlık petrolün Dünya’ya ulaştırılacağı rota ile ilgilidir.

Rusya doğal gazının Batıya Türkiye üzerinden taşınmaya devam edilmesi ile ilgilidir.

Gelecek 15-20 yıl içinde Strateji Puzzle’ının son parçalarının yerine konması ve İran, Irak, Suriye, Türkiye’den koparılacak parçalar ile Kürdistan’ın kurulması ile ilgilidir.

Nükleer bir güç olma yolunda önemli mesafeler kazanmış olan İran’ın stratejik anlamda rotasının Avrupa mı, Rusya mı olacağı ile ilgilidir.

Gelecek 20 yılda İran’da ortaya çıkacak birkaç yüz milyar dolarlık yatırım potansiyelinden en çok kimlerin yararlanacağı ile ilgilidir.

Bu savaşı anlamaya çabalarken aklıma hep Brzezinski’nin Avrasya Büyük Satranç Tahtası kitabı gelir. Brzezinski o kitapta birkaç bin yıllık bir stratejik gerçeği anlatır; Avrasya’ya hakim olan Dünya’ya hakim olur. Avrasya olarak tanımlanan coğrafyanın Batı ucu Lizbon, Doğu ucu ise Rusya’nın Vladivostok kentidir. Güneyde,Orta Doğu’yu da ve bütün olarak Asya kıtasını da kapsar.

Buraya kadar yazdıklarım ‘aklı sıra çok okumuş, araştırmış bir entelin bilgiçlik taslamasının’ bir ifadesidir. Ama az sonra okuyacaklarınıza bir anlam verebilmek için bu ukalaca tahlilleri de yapmam gerekiyordu.

Bu bilek güreşinin iki tarafında kimler var?

Elbette ve doğal olarak ABD ve Rusya… ABD Avrupa’nın büyük çoğunluğunun yanında olduğunu varsayıyor. Ki durum pek de onun arzuladığı gibi değil. Rusya ise, büyük güç olarak Çin ve İran ile birlikte. Asya ülkelerinin büyük bir çoğunluğunun Rusya ile en azından gönül bağı olduğu kabul edilebilir.

Araya bir not sıkıştırayım. Dünyanın iki büyüğü aslında 1945’ten bu yana savaşır gibi yapıp tam bir kayıkçı dövüşü sergilemektedir.  Aralarındaki bu ‘hırlaşmaya’ düşük yoğunluklu gerginlik de denilebilir. Bu konu ayrı bir yazı gerektirir. Ama şimdilik şöyle bir tüyo ile yetinelim; her iki ülkenin de ekonomisinin bel kemiğini askeri-sınai kompleks oluşturur. Yani? Savaş ve savaşa hazırlık endüstrisi. Rusya’daki rakamları henüz bilmiyorum. Ama ABD’nin askeri-sınai kompleksinin toplam değeri 15 trilyon dolardır. Bu noktada Dünya silah ticaretini, buna bağlı sektörlerin katma değerini bir düşünün. İşte zurnanın zırt dediği yer burasıdır. Yukarıda bahsettiğim düşük yoğunluklu gerginlik işte bu askeri-sınai kompleksin atar damarındaki kandır. Bu gerginlikten beslenen endüstri Rusya ve ABD’ye yılda milyarlarca dolar kazandırır.

Bir başka orta büyüklükte blok var ki, ABD’yi Avrupa’dan çok daha fazla destekliyor ve adeta Orta Doğu hamlelerini birlikte hesaplıyorlar. Başını Suudi Arabistan’ın çektiği, Katar’ın da parçası olduğu Sünni PetroDolar bloku. Kafkasya’da, Afganistan’da, Irak ve Suriye’de savaşı sürdüren İslami referanslı militanların finansmanı bu bloktan sağlanıyor. Suudiler bu coğrafyada on binlerce ‘fanatik’ İslami militanı eğitiyor ve finanse ediyor.

Bu militanların en tehlikelileri ise Kafkas kökenliler. İntihar bombacıları, en vahşi savaş yöntemlerini uygulayan gözü dönmüşler buradan çıkıyor. Kafkasyalıların Suriye ve Irak’ta savaşa müdahil olmalarını tetikleyen nedenlerden birisi de, her ne kadar çözümlenmiş gibi görünse de Rusya ile Kuzey Kafkasya Ülkeleri arasındaki birkaç yüzyıllık sorun.

Senaryo I

Rus bombardımanı Suriye’deki dinci fanatiklere ağır kayıplar verdirir. Ama binlerce yıldır savaşlarla ilgili bir gerçek vardır, savaşı piyade kazanır. Gökyüzünden atılan bombaların etkisi de bir yere kadardır. Netice almak ve zaferi ilan etmek için ‘düşman’ın olduğu yere girmek, temizlemek ve bayrağını dikmek gerekir.

Rus bombardımanının sağladığı moral ikliminden etkilenen Suriye ordusu dinci militanların işgalindeki topraklara bir süpürme harekatı düzenler. Karşılıklı olarak çok büyük kayıplar verilir.  Çatışma kritik denge denilen bir noktada kilitlenir.  Savaş mevzii çatışmalarla devam eder.

Terör örgütlerinin en belirgin karakteristiği nizami savaşa bağlı kalmamaları ve askeri literatürde gayri nizami harp olarak tanımlanan ‘çete’ savaşlarına daha yatkın olmalarıdır.
Terörün etik, vicdan, adalet gibi değerlere saygısı yoktur.

Hava saldırılarının birkaç ay sonrası

Bombardımanlarda ve nizami savaşta ağır kayıplar veren militanlar B planına yönelir. Hedef Suriye’deki sivil Rus misyonu ve askeri danışman heyetidir. Suikast bombacıları, bombalı tuzaklar ve pusularla çok sayıda sivil Rus öldürülür.

Rusya’nın birkaç kentinde terör eylemleri patlar.  Sivilleri hedefleyen kanlı eylemlerde sivil kayıplar gerçekleşir. Suriye ile birlikte Rusya’nın sivil kayıpları binlerle ifade edilir.

Sonbahar aylarında gerçekleştirilen hava saldırıları ve Hazar Denizi’nden fırlatılan füzelerin yarattığı yıkım havası dengelenmiştir. İlk günlerde yayılan zafer havası yerini kuşku ve belirsizliğe bırakmıştır.

Algı operasyonları

Avrupa ve müttefiki olan blok yoğun bir medya kampanyası ile başta Rus halkı olmak üzere, Rusya ile birlikte olan ülkelerin halklarına yoğun bir algı operasyonu başlatır.  Suriye’de evdeki hesap çarşıya uymamıştır. Rusya istemeden de olsa ikinci Afganistan’ını yaratmıştır. Orta Doğu Rusya’nın bataklığına dönüşmüştür. ABD’nin Vietnam’da yüzleştiği yenilgi seçeneği Orta Doğu’da Rusya için de ortaya çıkar. Dünya medyası, bu yönde yapılan haberlerle ve manüplatif yorumlarla doludur.

Rus halkı korku ile tanışır… mı?

Gelecek yazıda bu savaşın gerçek amacını ve Türkiye turizmine etkilerini analiz edelim.

Şimdilik bir tüyo daha; Rusya’nın Suriye saldırıları sırasında ABD ya da Türk uçaklarından birisinin bir MİG uçağını düşürmesi, akabinde Afganistan’da ya da Türkiye sınırlarının tam ucunda bir ABD ya da Türk uçağının düşmesi durumunda neler olur? Kontrollü olarak tırmanan gerginlik Dünya’da Büyük Savaş Başlıyor paniği yaratır.

Sonra?

Sonrası 50 dolarlarda gezinen petrol fiyatları iki yılda tekrar 90-100 dolar seviyesine uçar!

Sonra?

Rusya’nın kasası dolar. 2018 Başkanlık seçimleri geldiğinde zenginleşmiş Rus orta ve orta üstü sınıfların tercihi kim olur?


Şimdi sözü fazla uzatmayalım.

9 Ekim 2015 Cuma

Suriye, Rusya, Türkiye Turizmi I

Gelin, önümüzdeki dönemde Suriye Satranç Tahtası üzerinden bu coğrafya ile ilgili bir projeksiyon yapalım.

Aşağıda bir haberin çevirisi var. Bu haber üzerinden Türkiye turizminin falına bakalım. Riskleri ve olasılıkları hesaplayıp geleceği tahmin edelim.

Bakın ‘felaket tellalı’ demek yok ama…

Bu haber www.themoscowtimes.com sitesinden alıntıdır ve Eva Hartog’un analizinin çevirisidir. Ben de bu haber üzerinden bir ölçüde Türkiye turizmini de ilgilendiren bir ‘fal bakacağım’

Siyasi şiddet üzerine yazılmış kitaplara göre bir terör atağı için şu anahtar bileşenlere ihtiyaç vardır; Bir hedef, bir aktör ya da aktörler ve gerekli motivasyon

Güvenlik analistleri, Kremlin’in Suriye’de hava saldırıları başlatma kararının Rusya topraklarında terör atakları riskini yükseltebileceğini söylüyorlar. Bu saldırılar, Rusya ile ilintili ISIS destekçilerinin Moskova’ya karşı harekete geçme motivasyonunu yükseltmiş durumda.

Geçtiğimiz birkaç on yıl boyunca Kuzey Kafkasya’da geniş çaplı süpürme operasyonları yapan Rusya, bu süre zarfında çok sayıda terör atağına maruz kaldı. Son 18 ay içinde güvenlik güçleri terör gruplarını durdurmayı ve dağıtmayı başardı. Bu sayede ölümcül terör ataklarının önü kesildi.

The Moscow Times’a konuşan Rusya Özel Kuvvetleri Birliği Alfa Veteranlarından Sergei Goncharov “ İslamcılar, Cihatçılar ve Fanatik Müslümanlar Rusya’nın Suriye’deki sürece müdahil olmasından hiç memnun değiller ve yakın gelecekte bu müdahaleye cevap niteliğinde hareketler için hazırlanabilirler.

Rusya Savunma Bakanlığından Pazartesi günü yapılan açıklamada savaş uçaklarının Pazar günü 24 saatte 25 sorti yaptığını ve dokuz ISIS hedefinin vurulduğu belirtildi.

Reuters’in haberine göre, İngiltere’ de bulunan Suriye İnsan Hakları Gözleme Kuruluşu, Rusya’nın Çarşamba günü gerçekleşen hava saldırılarında, çoğu ISIS militanı olmak üzere, 14 savaşçının öldürüldüğünü açıkladı.

Misilleme tehdidi yeni bir şey değil. Rusya’nın Suriye’ye devasa silah yığınağından önce de ISIS Rusya’yı düşman olarak görüyordu.

Geçtiğimiz yılın Eylül ayında, Suriye’nin Rakka kentindeki bir askeri üste, Rus üretimi bir MİG uçağını ele geçirdiklerini iddia eden ISIS militanları Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e savaş ilan etmişlerdi.

Bir militanın “ Bu mesaj sana Vladimir Putin! Bunlar senin Suriye Devlet Başkanı Bashar Esad’a gönderdiğin uçaklar. Biz de bunları sana iade edeceğiz. Bunu unutma!” diyerek kaydettiği video aynı dönemde Youtube’a yüklenmişti.

O zamanlar sadece bir tehdit olarak kalan bu seslenişin, Suriye’deki hava saldırılarından sonra eyleme dönüşmesi riskinin arttığı ifade ediliyor.

Kendi evinde gelişen tehlike

Rusya Federal Güvenlik Servisi Başkan Yardımcısı Sergei Smirnov geçen ay yaptığı açıklamada, Rusya’nın güneyinde, Müslüman ağırlıklı bölgeler olan Çeçenya ve Dağıstan’dan 2.400 kadar Rus vatandaşının Suriye’de ISIS militanları ile birlikte savaştıkları bilgisini verdi.

Moskova’daki bütün büyük terör atakları, ki bunların arasında 2002 yılındaki Nord Ost Tiyatrosu Rehine Krizi, 2010 yılındaki İkiz Metro bombalamaları var, bu coğrafyadan gelen teröristler tarafından gerçekleştirildi.

Harvard Üniversitesi Politika Think Tank kuruluşu Belfer Bilim ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi uzmanı Simon Saradzhyan “Bu insanlar Orta Doğu’ya odaklanmışken Rusya daha güvenli” diyor. “ Orada oldukları sürece Rusya’da terör riski en düşük seviyeye iner. Rusya o bölgede ne kadar çok militanı imha ederse, o kadar az sayıda terörist geri döner”

Carnegie Moskova Merkezi’nden analist Alexei Malashenko ise Orta Asya ve Rusya’dan ISIS’e katılan militan sayısının yaklaşık 7000 olduğunu ve bunların yüzlercesinin zaten Rusya’ya geri döndüğünü belirtiyor.

Suriye’deki hava saldırıları başladığından bu yana Rus hükümeti ülkede güvenlik seviyesini maksimuma yükseltti.

Başkanlık sözcüsü Dmitry Peskov Perşembe günü yaptığı açıklamada, Ülkenin Ulusal Anti Terörizm Komitesinin, Özel Güvenlik Kuvvetlerinin ve FSB’nin en yüksek uyarı kapasitesi ile çalıştığını belirtti. Devlet Ajansı RIA Novosti’ye bir basın açıklaması yapan Peskov terör ataklarını önlemek üzere aralıksız operasyonlar yapıldığını söyledi.

Teröristler genellikle sembolik hedefleri vurmak için çabalıyorlar. En büyük amaçları olabildiğince güçlü bir medya fırtınası yaratabilmek… Geçmişte, çocuklar dahil, yüzlerce rehine aldılar, koordine edilmiş hedeflerle kadın suikast bombacıları gönderdiler. Kuzey Kafkasya dışında, genellikle yerli ve yabancı medyanın yoğunlaştığı Moskova’ya saldırıları daha da yoğun olarak gerçekleştirdiler.

Malashenko zamanını kestiremedikleri bir terör atağı beklediklerini, bunun büyük olasılıkla Moskova’da olacağını ve geçmiştekilerle benzer bir yöntem olacağını belirtiyor.

Müzakere yok!

Bundan önceki saldırılar öncelikle Rusya’nın Kuzey Kafkasya’daki elini zorlaştırmayı amaçlıyordu. Bütün şiddetine rağmen Rusya hükümetinin Çeçen ayrılıkçılara ve Kuzey Kafkasya’da yer altı radikal Müslümanlara dönük politikalarını değiştirmesini sağlayacak kadar etkili olmadı.

Terör grupları sık sık Rusya dışında da hedeflere yöneldiler. Örneğin, 2004 yılında, El Kaide’den ilham alan terörist grup, İspanya’nın Irak’taki Amerikan askeri varlığına destek vermekten vazgeçirmek için Madrid’de banliyö trenlerini bombalamıştı.

Rusya, teröristlerle müzakere noktasında karmaşık kayıtlara sahip görünüyor. Stavropol bölgesinde, 1995 yılındaki Budyonnovsk rehine saldırısı Birinci Çeçenistan Savaşı’nda bir dönüm noktası oldu. Bu rehine saldırısı Kremlin’i müzakere masasına dönüşe zorladı.

Ama, 2000 yılında Putin’in direksiyona geçmesi ile birlikte, teröristler ile müzakereyi reddeden ve asla taviz vermeyen bir politika devreye girdi.

2004 yılında, Beslan’da okul baskını ve ardından rehin almalar dile bütün Dünya’yı şok ederken, Putin yine geri adım atmadı ve Çeçenlere teslim olmayı reddetti. Yarıdan çoğu çocuk olan 350 rehine öldürüldü, ama terör istediğini alamadı.

Saradzhyan İSIS’in Rusya topraklarında başarılı terör saldırıları gerçekleştirmesinin bile Suriye politikasını değiştirmeye yetmeyeceğini söylüyor.

Geçmişten gelen tehdit

Bir çok analist hava saldırılarının kısa zamanda terör ataklarına yol açabileceğine ihtimal vermiyor. Ama Rusya’nın Suriye macerasının uzun süreli bir çatışmaya evrilmesi halinde tehlike büyüyebilir.

Rusya’nın hava saldırılarının düşmanlarının bir kısmını yok etmesi mümkündür. Ama yeni düşmanlar yaratmayacağını kim bilebilir. Batılı liderler Rusya’nın hava saldırılarında sadece İSİD’i değil, aynı zamanda ABD tarafından desteklenen Özgür Suriye Ordusunu da hedeflediğini defalarca seslendirdiler.

“Ateş hattını genişleterek ılımlı grupları da hedefe yerleştirmek Rusya’ya yeni dostlar kazandırmayacak. Bölgede yeni düşmanlık tohumlarının ekilmesine neden olacak” diyen Saradzhyan Rusya’nın atakları nedeniyle gelecekte intikam duygularını tetikleyecek olan şikayetlerin hızla artacağı tahmininde bulundu.

Orta Doğu uzmanı Yury Barmin de Suriye’de, Şam ve çevresinde yaşayan askeri uzmanlar ve sivillerin de terör hedefi olabileceğine vurgu yapıyor.

“ Rusya’nın Suriye krizine müdahil olması Suriye’nin Akdeniz kıyılarında yaşayan Ortodoks Hristiyanlar için de risk oluşturabilir”

Rusya Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill geçtiğimiz hafta kamuoyuna bir açıklama yaptı ve hava saldırılarını savundu. Moskova Patrikhanesi sözcüsü Vsevolod Chaplin de Suriye’de teröre karşı mücadeleyi ‘Kutsal Savaş’ olarak tanımladı.

Körfez Ülkeleri Analisti Theodore Karasik de The Moscow Times’ın konu ile ilgili sorusuna, “Rusya Ortodoks Kilisesinin Suriye operasyonuna destek vermesi aşırı unsurların daha da hırslanmalarına neden olacaktır” diye cevap verdi.