7 Ekim 2015 Çarşamba

Treni kaçırmayın! İş Dünyası Tamamen Değişiyor II

Hazır mısınız?

Y kuşağını, işlerinizi yönetmesi için nasıl hazırlamalısınız?

Hiçbir şey sonsuz değil. Baby Boomers denilen kuşak emekli oluyor. X kuşağı şimdilerde kurumsal piramidin tepesine yükseldi. Şimdi 1980-1995 arası doğanların oluşturduğu Y kuşağı iş gücüne katıldı. Onların işgücüne katılması da bilinen çalışma yöntemlerine karşı bir meydan okuma olarak gerçekleşiyor.

Şimdi, kuruluşlar, geleneksel yapılanmalara karşı bir meydan okuma ile gelen Y kuşağı ile etkili bir operasyon için olması gereken sistemler arasında bir denge kurmak zorundalar.

Karlılıkları sürdürmek ve rekabette ayakta kalmak için şirketler çalışan beklentileri ile işletmenin gereklilikleri arasında bir optimum denge sağlamalılar. Zira, bu gün geleneksel iş yapma yöntemlerine karşı asiler olarak görülseler de, Y kuşağı yarının liderleri olacak.

Yetenekleri tavlama yarışını kazanın

Eğer en yetenekliler için küresel yarışta kazanmak istiyorsanız, şimdi harekete geçmelisiniz. Y kuşağının işgücü içinde baskın kuşak olacağı güne kadar beklemeniz size yarışı kaybettirecektir. Şimdi harekete geçin. Esnek işyerleri yaratın, en parlak ve en başarılı olanları kazanın.

İşyerleri değişmek zorunda

Y kuşağı işletmelere ne sunabilir?

Yakın bir zamanda Y kuşağı işgücünün baskın kuşağı olacak. Onlardan maksimum yararı sağlamak isteyen işverenler olabildiğince çabuk değişmek zorundalar. Sonraki kuşakların da işgücü pazarına girmesi ile Y kuşağının getirdiği trendler daha da güçlenecek.

Bu kuşağın, işverenlerinden tamamen yeni beklenti paketi var. Bu beklentide, onların sosyal medya ve akıllı telefonların egemen olduğu bir Dünya’da büyümüş olmalarının etkisi çok yüksek. Bütün bunların olduğu dönemde Dünya küresel durgunluk ve finansal krizler ile boğuşmasına rağmen elbette.

Y kuşağı çalışanları, dijital dünyayı evleri gibi kabul ediyorlar. Bu sayede birçok işverenin kendilerine sağlayamayacağı kadar çok bilgiye ulaşabiliyorlar.

Eski tarz işyerleri onlar için birer esir kampı

Artık mobil teknolojinin kendilerine sağladığı esneklik ve özgürlük Y kuşağının vazgeçilmez tutkusu oldu. Katı kurallar ile yönetilen ve insanların adeta istiflenerek çalıştığı işyerlerine esir kampı gibi bakıyorlar.

Şimdiye kadar Y kuşağı istihdam konusunda ciddi sıkıntılar yaşadı. Ama özellikle Batı’da ekonomik krizin etkilerinin atlatılması oyunun kurallarını değiştiriyor. Hızla yükselmeye olan eğilimleri, artan iş seçenekleri ve sağlıklı iş/yaşam dengesine olan ilgileri nedeniyle işverenler yakın gelecekte başarılı yetenekleri ellerinde tutmakta zorlanabilirler.

Sadece esnek çalışma koşullarına sahip, çekici işyerleri – nerede olduğuna bakılmaksızın- en kaliteli çalışanları cezbedecek ve ellerinde tutacak. Buna karşılık bu organizasyonlar yüksek motivasyona sahip, yetenekli çalışanları kapmaya başladılar bile.

Gelecekte, en yetenekli Y kuşağı mensuplarını en yüksek performans ile çalıştırmanın yararlarını şimdiden gören uzak görüşlü organizasyonlar şimdiden bu kuşağın gereksinimlerini karşılayan işyerlerini hazırlamaya başladılar.

Dijital teknolojiyi çocuk oyuncağı gibi kullanıyorlar

Hiper- bağlantılı bir Dünya’da yetişen ve adeta doğuştan dijital özelliklere sahip bu kuşak teknolojiyi çocuk oyuncağı gibi kullanabiliyor. Takım oyununa uyumlular ve müthiş bir işbirliği ile çalışıyorlar. Değişime açıklar, heyecanları yüksek ve sürekli için becerilerini geliştirip kariyerlerinde ileri gitmeyi amaçlıyorlar. Özgüvenlerinin hayli gelişkin ve bağımsız düşünebilme yetenekleri onlara girişimci ruhu sağlıyor. Bütün bunlara bağlı olarak Y kuşağı üyeleri işyerlerinde çok rahatça liderliğe soyunabiliyorlar.

Bütün bu kaliteler işverenler için mükemmel fırsatlar, ama onlardan en yüksek verimi alabilmek için Y kuşağı çalışanlarının ihtiyaçları ile işin gerektirdikleri arasında doğru dengeyi kurabilmek çok önemli.

Y Kuşağı ne istiyor?

Bu kuşağın hızla değişebilmesi ve her türlü koşula uyum sağlayabilmesinin yanında, teni beceriler edinmeye olan özlemleri işletmelere akıl almaz bir değer katabilir.

Bu noktada çok dikkatli olmak gerekir. Bu değişebilme ve uyum sağlama yeteneği aynı zamanda onların esnek çalışmaya verdikleri önemi de yansıtır. Keskin organizasyonel yapılar, katı çalışma pratikleri ve balık istifi misali doldurulmuş ofisler takım çalışması odaklı bu bağımsız kişilikler için tam bir hayal kırıklığı olabilir. Bunun yerine Y kuşağını çekmek isteyen işverenler onlara takım çalışmasını teşvik eden, işbirliği odaklı ve herkesin birbirine kolayca ulaşabildiği işyerleri sunmalılar. Ofis artık zorunlu bir alan olmaktan çıkarılmalı.

Onların önceliği iş/yaşam dengesi

İş/yaşam dengesi Y kuşağının ajandasında ilk sırada yer alıyor. Öyle ki, daha kısa çalışma saatleri için terfiden bile vazgeçmeye hazırlar. Bu kuşaktan, önceki kuşakların sabırla sergilediği işyerine ya da işverene sadakati beklemeyin. Onlar, daha önceki kuşakların tam aksine, daha rahat çalışma koşulları ve mobil çalışma fırsatı bulduklarında çalışmakta oldukları şirketten birkaç saat içinde ayrılabilirler.

Teknoloji bu kuşağın iş ve özel hayatında anahtar role sahip… Tercihleri, geleneksel iletişim araçlarından çok, sosyal medyayı, instant mesajlaşması, blogları ve wikileri kullanmak yönünde. Bu tercihlerini anlamayan kurumsal teknolojinin ve müdürlerin, kendilerini engellediğini düşünebiliyorlar.

Y kuşağı çalışanları kendi yaşamlarını güçlendiren bu teknolojinin aynı zamanda işyerinde de inovasyon ve işbirliğine katkı sağlayacağına inanıyor. İşverenin sunduğu teknolojinin çuvalladığı zamanlarda hiç çekinmeksizin kişisel araçlarını ve teknolojileri kullanabiliyorlar. Bundan da hiçbir şekilde çekinmiyorlar.

İlginçtir, teknoloji üzerinden kendi yaratıcılıklarını geliştirmek isteyen Y kuşağı çalışanları bir süreç başlattılar. İşyerinde kendi ekipmanını kullan! (BYOD). Bu süreç işverenler için belirgin yönetim ve güvenlik risklerini de beraberinde getiriyor.

Peki, işyerlerinin gereksinimleri neler?

Y kuşağı esnek çalışma, en son teknolojiye erişim ve rahat bir iş/yaşam dengesi istiyor, ama işverenler hala organizasyonun hiyerarşik bir yapılanması olmasını istiyor. Güvenlik ve sürekli denetim de işverenlerin olmazsa olmazı.

İş Dünyasının liderleri şunu anlamalılar; esnek ya da uzaktan çalışanlar da en az ofis ortamında çalışanlar kadar başarılı ve üretken. İşin zor tarafı, emeklilik yaşını geçmelerine rağmen çalışmaya devam edenlerin sayısı artıyor ve İnsan Kaynakları yöneticileri hem Y kuşağı hem de diğer jenerasyonlar için üretken bir işyeri ortamı sağlamakta zorlanıyorlar.

Bir başka değerlendirmeye göre, kendilerini teknoloji odaklı olarak düşünen Y kuşağı aslında sadece teknoloji bağımlısı. Buradan çıkarılması gereken sonuç; IT departmanları teknoloji konusunda baskın bir yaklaşım içinde olan çalışanlara karşı dikkatli olmak zorundadır. Bu durum, kurumsal ağlara, servislere ve verilere giren mobil cihazların yaratacağı sayısız tehditler ile durmadan mücadele etmeyi de gerektiriyor.

Doğru dengeyi kurmak

Doğru dengeyi kurmak kolay değil. İşgücünüz içindeki bütün kuşakların ortak paydası olabilecek bir işyeri oluşturmak durumundasınız. Çalışanlarınızın işyerinde ve işyeri dışında üretken ve rasyonel olduklarından emin olmanız gerekir. Bir taraftan da inovasyonu ve işbirliğini sınırlamadan kurumsal verileri güvende tutmak zorundasınız.

Mevcut işyerinizin eksiksiz bir analizini ve değerlendirmesini yaparak hangi değişikliklerin üretimi daha olumlu etkileyeceğini, çalışan tatmini sağlayacağını ve servisi etkili kılacağını anlayabilirsiniz.

İşgücünüzü ve işyerinizi doğru anladığınızda, yapısal organizasyon, işinizin gereksinimleri ve çalışanların otonomi beklentileri arasındaki en doğru dengeyi bulmaya doğru yol alırsınız. İşyerlerinizi değiştirin, çalışanlarınız mutlu ve yaratıcı olsunlar. Artık insan odaklı işyerleri rekabette bir adım önde. Bu keskin yarış hızlanarak devam edecek.

Yararlanılan kaynak: Fujitsu- Workplace is Changing

Hiç yorum yok: