28 Mayıs 2020 Perşembe

Turizmin Geleceği ile ilgili cevapsız sorular


Bu lanetli yıl hayal bile edemeyeceğimiz felaketlerle geldi.
Gelinen aşamada, onlarca soruyu da ev ödevi olarak önümüze bıraktı.
Turizm birkaç ay önce şalteri kapattı.
Bütün hareket durdu. Oteller, uçaklar, şirketler hepsi faaliyetlerini durdurdu. Çalışanlar kendilerini kapıda buldular.
Dünya artık anladı ki, turizm çok önemli bir sektördür.
Şimdi gelinen noktada sorulması gereken sorular var. Buna pek cesaret edemesek de, cevaplar bize tamam mı, devam mı için bir işaret verecek.

***

Gelmekte olan yaz aylarında, turizm muhteşem bir dönüş mü yapacak?

Yoksa insanlar aylardır evde kalmanın verdiği alışkanlıkla, tatil olmadan da yaşayabilecekleri gibi bir düşünceye mi kapılacaklar?
Seyahat ekonomisindeki iyileşme nasıl başlayacak? Genel ekonominin ayağa kakmasına öncülük edecek mi, yoksa aksatacak mı?
Seyahat pazarında kalıcı olabilecek kayıp var mı? Tatil düşüncesini iptal etmek yerine bir süre için ertelemeyi tercih edenlerin oranı nedir?

***

Kibirli turizmden mütevazi turizme geçiş olacak mı?

Seyahat Dünyası son birkaç 10 yılın hızlı gelişmesinin sağladığı kibirden arınacak mı? Birkaç yıl içinde bütün tarafları kucaklayan bir mütevazı turizm ortaya çıkacak mı?
İnsanlar bundan böyle seyahatlerinde niceliğe değil, niteliğe odaklanacaklar mı?
Dünya hızla milliyetçiliğe doğru kayıyor ve ülkeler kapılarını kapatmaya başladı.  Küresel seyahatın bir anda durması sosyal kuyuyu daha da beter zehirler mi?
Çok küçük bir azınlığın seyahat edebildiği ve farklı kültürlerle temasını sürdürdüğü bir Dünyada, korumacılık hızla mevzi kazanır mı?

***

Devir dijital göçmenlerin devri mi olacak?

Eğer, son birkaç ayda gördüğümüz gibi, Dünyanın herhangi bir yerinden mobil olarak çalışmak kalıcı hale gelecekse, dijital göçmenler dönemi mi başlayacak? Bu süreç, iş amaçlı seyahatleri nasıl etkileyecek?
Hükümetler, turizme olan bağımlılıklarını azaltmaya mı çalışacaklar? Yoksa eskiden olduğu gibi, turizm başarısını ölçmek için sayısal ölçüler kaliteden önce mi gelecek?
Güvenlik ve maliyetlerin en önemli kriterler haline geldiği bu dönemde, seyahatin her aşaması otomasyona mı yönelecek? Yoksa işsizliğin patlaması ile iyice ucuzlayan işgücü sektörün temel itici gücü olmaya devam mı edecek?

***

Turizm yetenekli işgücünü kaybedecek mi?

Seyahat sektöründeki dengesizliklerden bıkan milyonlarca insanın yeni sektörlere yöneleceği varsayılırsa, acaba bir işgücü yetersizliği başgösterebilir mi?
Kriz, değişik tatilci kategorileri arasındaki farklılıkları arttırdı. Buna bağlı olarak, tüketici segmentasyonu her zamandan daha fazla önem mi kazanacak?
Seyahat satın alma çevriminin hayal etme ve planlama aşaması nasıl değişecek? Sürecin ilham yaratma aşaması her zamankinden daha fazla mı önemli olacak?
Bu salgın, kıza ve orta vadede uluslararası seyahate erişimi nasıl etkileyecek? Kitlelerin kolayca katılabilecekleri bir hareket olmaktan çıkacak mı? Buna paralel olarak sadece elitlerin ulaşabileceği lüks bir ürüne mi dönüşecek?

***

Coronavirüs Doğayı kendine getiriyor

Covid-19 salgını sırasında hem carbon salınımı düştü, hem de kentleri zehirleyen duman azaldı. Acaba bu gelişme siyasetçileri ve tüketicileri iklim krizi noktasında biraz daha duyarlı hale getirecek mi? Yoksa coronavirüs sonrası herşey eski haline mi dönecek?
Otellerde uzun zamandır değeri aşınan servis tekrar kıymete mi binecek?
Pandemi karşısında cesur bir duruş sergileyen gençler seyahate çabuk dönüş yapacaklar. Bu durumda konaklama kategorileri arasında ilk canlanma hostellerde mi yaşanacak?

***

Kafa karıştıracak bir soru daha var.

Acaba kısa dönem kiralama opsiyonları mı ön planba çıkacak, yoksa insanlar otellerin hijyen ve temizlik politikalarına güvenip yine onlarla mı tatillerine devam edecekler?
Pandeminin yarattığı güvensizlik ortamından etkilenen küçük ya da münferit otelciler, büyük zincirler ve güçlü markalar ile anlaşma yoluna giderek onların şemsiyesi altında güvende olmayı mı tercih edecekler?
Acaba, herkesin tahmin ettiği gibi ülke içinde tatil büyük bir yükselişe geçecek mi? Eğer insanlar kendi yaşadıkları bölgelerde tatil yapmayı tercih ederse, yerel kültür ve tarih daha fazla değer kazanmaya başlar mı?
Coronavirüs eyaletler ve kentlerde bir içe kapanma dürtüsü yaratır mı? Temiz eyaletler ve kentler, riskli kentelrden ve eyaletlerden giriş ve çıkışı yasaklamaya yönelir mi?

***

Aşırı turizm hareketi bitecek mi?

Özellikle Batı Avrupa’daki aşırı turizm hareketi ne olacak? Hızlı ve yoğun sosyal temas riski nedeniyle kentler birer turizm destinasyonu olmaktan çıkacak mı?
Dünya seyahat trafiğinin baş aktörü olan Çinli tatilciler aynı konumu korumaya devam edecekler mi? Yoksa daha da ötesi, Dünyanın en önemli turist segmenti mi olacaklar?
İnsanlar uçaklara olan güvenlerinin bir ölçüde kaybettiler. Acaba trenler hızlı ve güvenli seyahat seçeneği olarak güçlenecekler mi?
Muhteşem doğaları ile milli parklar ve doğal destinasyonlar, doğa ile daha fazla bütünleşmek için daha istekli hale gelen milyonların yoğun ilgisine maruz kalır mı? Buralara ziyarette bir patlama yaşanır mı?
Fenomen olarak bilinen sosyal medya pazarlamacıları salgın sonrasında da etkili olmaya devam edecekler mi? Yoksa destinasyonlar ve markalar, onların gücüne her zamankinden daha fazla mı gereksinim duyacaklar?

***

Turizm kuruluşlarının finansmanı tehlikede

Turizm STK’ları ve tanıtım vakıfları çalışmalarını finanse edebilmek için yeni kaynaklar arayacaklar mı? Kapanan ya da minimum gelirle yaşamaya çalışan tesisler, STK’ları ve bağlı oldukları kurumları finanse etme noktasında zorlanmaya başlayacak mı?
Gelelim VR diye ifade edilen Sanal Gerçeklik uygulamasına. Bu uygulama, önemli eğlence ve gezi destinasyonlarına yapılan sahici turların yerini alabilir mi?
Coronavirüs salgını, bu güne kadar popüler olan turizm destinasyonlaır ve ülkeler yelpazesinde sıkı bir değişikliğe yol açar mı? Yeni ilgi alanları nereler olur?
Tatilciler seyahat için bir yer belirlemeden önce dört ayrı kanaldan sorgulama yapmaya mı başlayacaklar? Eğer öyle ise, tatil sunan işletmeler sosyal reputasyonlarına her zamankinden daha fazla dikkat etmek zorunda kalacaklardır.
Bu durumda, artık turizm işletmeleri için sosyal reputasyon ölçümleme neredeyse zorunlu hale gelebilir. Buradan şu sonuca varabiliriz; oteller ve destinasyon pazarlamacıları onl,ne Dünyada her zamankinden daha çok iletişim kurmak zorunda kalacaklar.

***

Acenteler geri dönecek mi?
Bu badireyi atlatan acenteler seyahat ticaretine gösterişli bir geri dönüş yaparlar mı? Zira insanlar salgının yarattığı belirsizlik ortamında, bir uzman ile görüşmenin önemini bir kez daha kavramış oldular.
Yoksa teknolojinin sağladığı dev olanaklar sayesinde, seyahat için Herşeyi Kendin Yap modeli daha mı baskın hale gelecek? Şirketler, artık müşteri hizmetlerinde, sadece insana dayalı çözümlerle yetişemiyor.

***

Bu nedenle teknolojiye olan ihtiyaçları her gün daha da artıyor.

Ya bütün bu gelişmelerden sonra seyahat sigortası çok daha farklı noıktalara mı gidecek?
Birçok madde, şart ve dönemler yerine, çok sade ve basit bir sigorta uygulaması mı başlayacak? Tatiller için finansal koruma programları daha da basitleşecek mi?
İnsanlar otelden hiç çıkmayacakları tatillere alıştılar ve şimdi daha fazla ilgi duyuyorlar.

***

Tam da bu nedenle Herşey Dahil oteller daha mı revaçta olacak?

Grup turlarının bittiğini ve bireysel tatillerin yükseleceğini kabul edebilir miyiz?
Tur operatörleri ( küçük havayolu şirketleri, online seyahat acenteleri ) işlerinde radikal bir değişime mi gidecekler? İleri tarihli rezervasyonlardan aldıkları nakit depozitoları günlük operasyonlarında kullanmaktan vaz mı geçecekler? Yoksa bu depozitoları bir rezerv hesapta sabit tutmaya mı başlayacaklar?
İş Seyahatleri Turizmine ne olacak? Bu konuda zirveyi gördük ve artık geri dönüş başladı mı? Bundan sonra eski parlak sayıları göremeyecek miyiz?

***

MICE ve benzeri ürünlerin geleceği ne olacak?

MICE ( Toplantı ve kongre ) organizasyonlarının geleceği ne olacak? Son aylarda hızla patlayan online toplantı ve fuarlar MICE’ın klasik formunu değiştirecek mi?
Gelişen şartlarda Convention ve Turizm Bürolarının rolü ne olacak? Sanal ya da hibrit bir Dünyada bu kurumların ne yapacaklar?
Toplantı planlamacıları otellerle ve salonlarla yapacakları sözleşmelere temizlik ve hijyen standartlarını da ekleyecekler mi?
Gelelim kötü senaryolara; Küresel sermaye turizm startuplarını fonlamayı durduracak mı? Yeni turizm yatırımları finans yetersizliğinde boğulup kalacak mı?
Airbnb 2008/9 krizinin derinliklerinde, insanlara ucuz ve bağımsız konaklama üniteleri sunarak turizmin zirvesine yükselmişti. Coronavirüs krizinin ardından patlayacak olan ‘ yeni Airbnb’ nasıl bir şey olacak ve hangi sektörde yükselecek?
Kriz sonrasında turizm sektörünü rahatsız edecek bazı faktörler gelişebilir mi? Bunlar nelr olabilir? Bu faktörler turizme neler getirebilir?
Online seyahat acenteleri kriz öncesindeki hızlı yükseliş trendini tekrar yakalayacaklar mı? Yoksa tüketiciler, iptal ve iade politikalarındaki kolaylık nedeniyle yne bilinen klasik tur operatörü markalarına mı dönecekler?

***

Online seyahat ve e ticaret?

Bazı pazarlarda, tatil planlamasında sağladıkları hız ve kolaylık nedeniyle online seyahat ve e ticaret baskın hale mi gelecek?
Bu noktadan itibaren, seyahat Dünyasının iki devi, Expedia ve Tripadvisor’a ne olacak? Krizden en çok zarar gören bu iki dev nasıl ayakta kalacaklar?
Expedia, kriz öncesinde olduğu gibi meta aramalarda, Booking iler birlikte aynı skalada teklif vermeye dema edecek mi?
Acaba, göreceli olarak finansal açıdan en dengeli grup olan Ctrip/Trip.com Dünya genelinde hızlı bir satın alma atılımı ile pazarları ele geçirebilir mi? Başta Asya olmak üzere, Orta Doğu ve Avrupa’da bu markayı daha çok görmeye başlayabilir miyiz?

***

Google travel, sektörü domine edecek mi?

Google Travel, reklam gelirlerindeki dramatik düşüşe bağlı olarak hızlı bir değişim mi geçirecek? Yoksa tam tersine, yarı-direkt br kanal olarak, markalar nezdinde daha mı önemli bir konuma yükselecek?
Google ve Skyscanner gibi güçlü modellerin dışında, Metasearch bitiyor mu? Yoksa tüketicilerin daha fazla fiyat odaklı olmaları metasearch uygulamasını güçlendirecek mi?
Dünyanın her tarafında şirketler bütçelerini satır satır inceliyorlar. Nerede bir fazlalık varsa hemen iptal ediyorlar. Hangi turizm teknolojileri zorunludur ve hangilerini elde bulundurmak güzel bir deneyim idi?
Kategoriler içinde en son ayağa kalkacak olan lüks seyahat mi? Dönüşü nasıl ve hangi formda olacak? Nasıl bir lüks deneyimleyeceğiz?

***

Hijyen artık yeni ‘ wellness’ mi olacak?
Yakında, lüks otellerin ve resortların ve havayollarındaki business kabinlerin temassız teknolojilere yoğun yatırım yaptıklarına mı tanık olacağız? Sesle kumanda edilen servisler ve daha yoğun otomasyon bu sürecin doğal sonuçları mı olacak?
Wellness sektörü canlanacak mı? Otelcilik ile hastaneler arasındaki işbirliğinin boyutları daha fazla genişleyecek mi?
Sağlık ve medikal markaları turizme yatırım yapacaklar mı? Bunu lüks saat ve giyim markalarında görmüştük. Onlar turizme yatırım yapmışlardı.
Seyahat ve tatil giderek kişiselleşecek mi?
Buyurun cevaplandırın bakalım..

Bu yazı küresel turizm medya platformlarından tercümelerle zenginleştirilmiştir.

22 Mayıs 2020 Cuma

Yeni Dünya- Yeni Turist- Yeni Seyahat


Bu yazı, şu kritik zamanlarda, yaşanmakta olan felaket karşısında, doğru soruları gündeme getirmeyi amaçlamaktadır. Doğru cevap için doğru soru sormak gerekir. Bunun için de yaşanmakta olan belirsizliği sakin ve bilimsel olarak analiz etmeliyiz.
Süreci analiz ederken kafamızdan atmamız gereken birkaç husus var.
Aşırı iyimserlik..
Aşırı heyecan..
Kötümserlik..
Bencillik..
Şartlanmışlık..

Bunların şehvetine kapılmamak gerekir

***

Gelişmelerin ne tarafa doğru yöneleceği gelecek birkaç hafta yaşanacaklara bağlı. Ülkelerin ve AB’nin dış politika hassasiyetleri bu konuda büyük rol oynayacak.
Ama bir soru var ki, hiç kimse sormaya da, objektif bir cevap vermeye de cesaret edemiyor.
İster Türkiye olsun, ister Dünya.  İnsanlar tatile çıkmak ile ilgili çok hassas bir dengedeler.
Bir tarafta özledikleri tatil… Yürekten istiyorlar. Açıkçası deniz ve güneş için yanıp tutuşuyorlar. Ama hemen bir soru geliyor akıllara; “ Ben orada güvende olacak mıyım? Ya birisinden virüs kaparsam? “
Şu geçen birkaç ayda kaybolan Tüketici Güveni nasıl kazanılacak?
İnsanlar, uçaklarda, otobüslerde seyahate nasıl ikna edilecek?
İşte hassas dengesizlik de tam burada..
Turizm sektörü enerjisini bu konuda sağlam, güvenilir mesajlar vermeye yoğunlaştırmalıdır

***
Avrupa’da da biraz sıkıntı var

Şalterlerin indiği bu durgunluk zamanlarında her ülke, turizm hareketinin içeride kalmasını istiyor. Avrupa Birliği ise, turisti hiç olmazsa birlik sınırlarında tutmak niyetinde..
İki İspanyol Profesör Avrupa Birliğine bu konuda bir çalışma sundu. Tasarladıkları plana göre, Avrupa Birliği haritası yeşil ve kırmızı alanlara bölünecek.
Birlik üyesi ülkelerin tatilcileri haritada belirlenen yeşil alanlara yönlendirilecek. Böyle bir girişim karara bağlanırsa, AB üyesi ülkelerin tatilcilerinin, sınırlar dışına çıkması zorlaşacak.
Özellikle Almanya’ya baktığımızda, önerilen destinasyonlar arasına Türkiye’nin de dahil edilmesini isteyenler ile bu konudaki tutucular arasında ciddi bir kavga görüyoruz.

***
Pandemi sonrasındaki aşırı rekabetçi piyasalar

Aşırı rekabet ortamı ülkeler ve oteller arasında çok agresif mücadeleleri tetikleyecek. Bu gerçekliği baştan kabul etmek ve buna göre bir strateji belirlemek gerekecek.
Doluluklar etkili bir operasyon için yeterli olmayacak. Her otel müşteri avına çıkacak. Kurumsal pazarlar, gruplar ve MICE uzun bir süre komada kalacak.

***
Böyle bir gelişmeye karşı alternatif kaynak iç Pazar olacak.

Bu durumda aşağıdaki önerileri dikkate almakta yarar var.
-      Müşteri ile iletişimin önemi
-      Rezervasyon aşamasında taleplere karşı anlayışlı ve esnek olmak
-      Bütün yerel segmentlerin gereksinimlerini önceden tahmin etmek
-      Salgın, işletmelerinizi yeni tatilci segmentlerine açmak için bir fırsattır.
-      Repeat misafirlerinize özel bir sayfa açın

***
Geriye iç Pazar kalıyor

İlk işiniz sektör olarak bir fiyat savaşından uzak kalmak olmalıdır. Bu savaş, sektörü uzun yıllar etkileyecek bir hırpalanmaya sürükler.
Hesabınızı iyi yapın. Teknolojiyi iyi kullanın. Çalışan ekiplerinize, yeni normalin zorluklarını anlatın. Bu güne kadar devam eden görev tanımlarını ve mesai anlayışını bir tarafa bırakmak gerektiğini anlatın.
Gemi su alıyorsa ve batma riski varsa, artık orada suyu kimin boşaltacağı sorusu çok anlamsız kalır. Eli tutan herkes kovayı alıp işe koyulmalıdır.
Kendi içinizdeki yapılanmayı çözdükten sonra gözünüzü pazarlara dikin.
Bundan böyle karşınızda eski müşteri olmayacak. Hassasiyetleri çok yüksek bir profil ile karşılaşacaksınız. Beklentileri, korkuları ve öncelikleri ile onu anlamanız gerekecek.

***
Yüksek beklentiler

Tatil zamanları yaklaşıyor ve herkeste bir telaş var. Bunun yanında merak da üst seviyede.
Herkes hayal kuruyor. Gelecek günlerden beklentiler yüksek.
İnsanlar ilk tatillerinde stresten kurtulmak, rahatlamak ve moral bulmak isteyecekler. Bu gerçeklik aslında oteller için büyük bir fırsat anlamına geliyor.
Uzun ve gergin bir bekleyişten sonra ilk tatil olacak. Sade, heyecanlı, keyifli bir tatil deneyimi hazırlayıp sunarsanız, geleceği kazanırsınız.

***
Makul fiyatlandırma

Aşırı fiyat indirimleri doğru bir cevap olmayacaktır. İnsanların ürününüzün gerçek değeri hakkında kafalarının karışmasına izin vermeyin.
İndirimden ziyade, etkili bir hediye ya da jest daha şık olacaktır. Uzun bir aradan sonra tekrar bir araya gelmenin karşılığı olarak bir hediye çok anlamlıdır.

***
Haziran ayının başları

İnsanlar artık yavaş yavaş tatil havasına girecekler. Talep yükselecek. Buna karşılık verebilmek adına kitlesel bir davete girişmek çok akıllıca olmayabilir.
Haziran ayının başlarında mesajınız şu olmalı; “ Sağlıkla kalın, Yakında Görüşmek Üzere”
Marka farkındalığınızı yüksek tutun.

***
Gelelim yeni bakış açısına

Covid-19 sonrasında güç kazanan bir eğilim var.
Turizm sektörü bir bütün olarak bu güne kadarki bütün uygulamaları, kuralları, değerleri bir tarafa bırakıp, yeni bir bakış açısı oluşturmanın peşinde.
Sanki bir tahta sandık içinde yıllardır çalışmadan duran bir saati yeniden kurup kullanmaya hazırlanmak gibi bir niyet bu.
Herkes hijyen protokollerini geliştiriyor. Mobilyalar yeniden düzenleniyor. Daha az ve daha verimli personel ile daha etkili bir operasyon için çalışma modelleri hazırlanıyor.
Hiçbir otelci işlerin çok kısa zamanda eski performansa geleceğini beklemiyor. Bu sürecin aylar değil, belki de birkaç yıl alacağını düşünüyor.

***
Temassız seyahat mi geliyor?

Uzmanlar Pazar araştırmaları sonrasında elde ettikleri bir veriyi paylaşıyorlar.  
Havaalanından Otel resepsiyonuna kadarki yolda temas olmadan seyahat.
Çok keskin temizlik protokollerine rağmen, seyahat boyunca yaşanan çeşitli belgelerin elden ele gezmesi, check in sırasında temas edilen yüzeyler, güvenlik tünelleri, sınırlarda olabilecek kontroller, uçak, bunların hepsi risk olarak görülüyor.
Hem seyahat edenler, hem de çalışanların aynı riske maruz kalacakları düşünülüyor.
Uzmanlar, otomasyonun Coronavirüs sonrasında hızlanarak sektörü domine edeceğini vurguluyorlar. Biyometrik kimlikler çoktan en güçlü çözüm olarak yerini aldı.
Fiziksel parmak izleri ve el tarayıcıları çoktan demode olmaya başladı. Daha bir çok temassız opsiyon da hızla geliştiriliyor.
Bunların içinde temassız parmak izi, gözbebeği ve yüz tanıma da yerini almış durumda.
Temassız veri girişi, beden dili kontrolü, belge taraması ve ses ile kumanda da hızlanarak gelişen teknolojiler.

***
Ama Otelciliğin DNA’sına dokunmamak gerekir

Otelcilik felsefesi insan ile insan arasındaki temas üzerine kuruludur. Oteller insanları bir araya getiren sosyal mekanlardır. Bu misyonu asla akıldan çıkarmamak gerekir.
İnsanlar otellere ‘ high tech ‘ için değil, ‘ high touch’ için gelir.
Yani teknolojiye değil, klasik temasa geliyorlar.
Bu noktada, resepsiyonlara bir plexiglas perde takmanın etkilerini düşünmeliyiz.
Bu önlem büfelerde geçerlidir. Hatta zorunlu olmalıdır.
Ama iş resepsiyona gelince bir soru işareti doğuyor. Otelden içeri adımını atan müşteri, banka veznesi benzeri bir manzara ile mi karşılaşmalı?

***
Odalar operasyonun çok önemli bir parçası olacak

Değişme Oda servisinden başlayabilir. Oteller yeni dönemde bu alana yoğunlaşmalı.
Geçtiğimiz yıllarda, herşey dahil ile birlikte giderek yıldızı sönen bu hizmet otellerin yeni avantajına dönüşecektir.
Müşterinin zamanının büyük bir bölümünü odasında geçirmeyi tercih edeceğini şimdiden düşünmek gerekiyor.
Zaten Dünya çapındaki kapanış öncesinde, Mart ayında açık olan oteller bu patlamayı yaşadılar. Coronavirüs korkusu, otellerde konaklayan müşterileri daha çok oda servisi kullanmaya yöneltti. İnsanlar genel alanlarda bir araya gelmekten kaçındılar.
Gelecek dönemde, ister şehir otelleri olsun, ister tatil otelleri, şunu kabul edelim; müşteriler en başta kahvaltıyı odalarına isteyecekler. Buna diğer yemekler de dahil olabilir.

***
Alınan hijyen önlemleri pazarlama unsuru olmamalı

İnsanlar zaten otele güvenmek için bu önlemlerin alınıyor olmasını talep edecekler. Dolayısı ile bu uygulamaları bir pazarlama mesajına dönüştürmemek gerekir.
Kaldı ki bu hijyen protokollerini insanlara benimsetmek de zor olacak. Evlerinde, aşırı korkular içinde aylarca yaşamış olan insanların, otelde karşılaşacağı aşırı önlemler onları ilk planda itebilir de. Zira onlar evlerindeki o havadan kaçmak için tatile çıkacaklar.
Otel restoranlarında, ellerinde tıbbi eldiven, yüzlerinde cerrahi maskeler ve üstlerinde koruyucu elbiselerle garsonlar görmek ne ölçüde samimi olacaktır?
Otelcilik bu güne kadar müşterinin beklentilerini karşılamak prensibi ile geldi.
Bu günden sonra, bunun yerine, ona bazı hususları dikte etmek ne ölçüde uygun olacaktır?
Ya da bizim onlar adına düşünüp, onlar adına en doğrunun ne olacağına karar vermemiz ne ölçüde anlamlı olacaktır, düşünmek gerekir.

***
Otelleri Hastanelere çevirmek çok büyük risk olur

Yeni sağlık ve güvenlik önlemlerini uyumlu bir biçimde hayata geçirmek aslında tam bir denge meselesi olarak ele alınmalı.
Otelinizi bir hastaneye benzetirseniz, bu sanatın özü kaybolur.
Ama bir başka boyuttan bakarsak da, eğer bu işin standartlarını koruyamazsanız da müşterinin bütün güvenini kaybedersiniz. Doğru akordu bulmak biraz zaman alacak.
Konuklarının güvenliğini sağlayan ve bunu yaparken şefkatli bir iletişimi, profesyonelliği, sakin kalabilmeyi ve doğru liderliği sunabilen markalar kazanacak.
Otel yönetimlerini ve ekipleri yeni dönemin şartlarına hazırlamayan ve onları yeni gerçekler konusunda eğitmeyen markalar sınıfta kalacaklar.

***
Yeni Dünyada farkındalık çok yüksek boyutlara varacak

Otelciliğin tanımını ve çekirdeğini unutmamak gerekir.
Bu meslek misafirin en sıcak bir tarzda karşılanması ve ağırlanmasıdır.
Bu çekirdek tanıma sadakatle bağlı kalmak gerekiyor.
Evet, kapılar açık kalmalı. Evet stresimiz çok yüksek. Evet önümüzde çözümlenmesi gereken çok sorun var. Bu şartlar bizi bir çok cephede rahatsız ediyor. Ama sanatımızın çekirdek değerini kaybetmek bizi daha büyük sorunlarla başbaşa bırakır.
Ümit edelim ki, bu dönem markaları, değerlerini ve kendilerini ayakta tutan kolonları güçlendirir. Yine ümit edelim ki, markalar insanlık için verecekleri güzel mesajlarla da parlamaya başlasınlar. İnsanı gelecek için umutlandırsınlar.
Turizm ekonominin kalbine kan taşıyan ana arterlerden birisidir.
Bütün Dünyada her 10 işten bir tanesini üretir.
Bu itibarla, turizmi daha güçlü, daha anlayışlı, daha duyarlı ve daha anlamlı olarak geri getirmek her seviyede yaşamsal öneme sahip.

16 Mayıs 2020 Cumartesi

Krize Karşı Moral Yazıları (II)


Salgın patladığı andan itibaren hep gerçeğin safında yer aldım. 

İnsanların umutlarını yok edecek paylaşımlara karşı çıktım. Hep daha güzel bir gelecek resmi çizmeye çalıştım.

Bunları yaparken polyannacılık oynamaktan uzak durdum. İhtiyatlı iyimserlik diyebileceğim bir yaklaşım sergilemeye dikkat ettim.

Coronavirüsün, zaten yaklaşmakta olan küresel krizi hızlandırdığını söyledim. 

Küresel krizin çarkları durdurduğunu, para, ürün ve hizmet trafiğini yavaşlattığını vurguladım.

Bütün bu gelişmelerin, en nihayetinde gelip çalışanları vuracağını belirttim.

***

O zaman bir önceki yazıdan devam edelim.

Bu yazı ile, iş ve ayakta kalma rota önerilerimizi sunalım.

Bu yazıda da bazı önerilerim olacak. Ama başta da ifade ettim. En önemli silahınız network diye tanımlayabileceğimiz ilişkiler ağınız olacak.

Eğer bu güne kadar çevreniz ile sağlıklı, etik, olumlu bir ilişkiniz oldu ise ve bu çevreden saygı ve sevgi duyduğunuz insanlardan oluşan bir ağınız var ise, ne mutlu.

Bir de yakın çevrenizde, karşılıklı olarak güven duyulan dostlarınız var ise..

Çok şey yapabilirsiniz.

***

Kalabalığa karışmadan tatil yapma eğilimi güçlenecek

Mesela karavan ile tatil..

Mesela çadır kampları..

Mesela bungalovlar..

Mesela güvenilir yazlık evler..

Birkaç arkadaş bir araya gelip, birkaç eski minibüs alıp bunları karavana dönüştürmeyi düşününün mesela. Bu değişimi ekonomik bütçelerle yapan ustalar var.

Dönüştürdüğünüz karavanları günlük fiyatlarla kiralayın. Hatta seçenekler sunun. Sadece aracı kiralayabileceğiniz gibi, şoför ile de verebilirsiniz. Mesela, rehberlik yapabilecek, mutfak becerileri ve servis yeteneği olan bir şoför olabilir.

***

Yabancı dil becerileriniz nasıl?

Turizm sektörü Covid19 sonrasında bütün Dünya ile sağlıklı bir iletişim kurmak zorunda olacak. 

Oteller ve turizm şirketleri, sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında güncel bilgiler ve mesajlarla Pazar iletişimini sürdürecekler.

Bu günden sonra en önemli kriter, o mecralarda, bütün dillerde en doğru mesajları verebilmek olacak.

Bu nedenle yabancı dile hakimiyet çok önemli. Otellere ve turizm şirketlerine, yabancı dile olan hakimiyetinizi sunun. Bence dikkat çekersiniz.

Sosyal medya ve site içeriklerinin düzenli olarak güncellemek zorunda olan oteller ve şirketler, her dilde en doğru mesajı verebilmek adına yabancı dil bilgisi çok başarılı olan uzmanlara ihtiyaç duyacaklar.

***

Online Dünyada özgün metin yazarlığı

Bildiğiniz üzere, siteler ve sosyal medya için en önemli ihtiyaç, özgün, anlaşılabilir ve heyecan verici içerikler olacak.

Alışılmış, reklam kokan içerikler cazibesini çoktan kaybetti. Bu nedenle işletmeler özgün içerik yazarlarına ihtiyaç duyacaklar.

Eğer okumayı, yazmayı, kendinizi ifade etmeyi seviyor ve bunu başardığınıza inanıyorsanız, bence bu alana yoğunlaşın.

Eğitimler alın. Özgün metin konusunda kendinizi geliştirin. Bu alanda gelecek olduğunu düşünüyorum. Özgün metin her zaman geçer akçe olacak.

***

Üretim yapmak isteyenlere - Sabuna ne dersiniz?

Hemen dudak kıvırmayın.

Piyasada, her türlü yaldızlama ve organiklik iddiası ile satılan birçok marka var.

Ben ve sağlığını düşünen geniş bir kitle bunlara kuşku ile bakıyoruz. Bundan 100 yıl önce, ninelerimizin hiçbir ticari kaygı gözetmeden ürettiği saflıkta sabun olmadığına inanıyoruz.

Hemen hepsinde, en düşük maliyet ile en karlı üretim anlayışı hakim durumda. Bu yaklaşım ile üretim yapıldığında, işin doğallık ve sağlık boyutu ikinci plana itiliyor.

İçine kimyasallar katmadan, kostik denilen zehre bulaşmadan, sağlıklı zeytinyağı ile sabun yapılabilir. Silikonsuz, katkısız, tertemiz ve sağlıklı sabunlar.

Kentlerde kirli havaya maruz kalan, çalıştığı plazalarda toksine bulanan, egzoz gazları cildine bulaşan insanlar, kendilerini temizleyecek doğal bir sabun arıyorlar.

Saf. Cildi sevecek, kurutmayacak, mideye bile zarar vermeyecek bir sabun.

***

Bunu yapabilir misin?

Bence yaparsın. İnan çok zor değil. 

Evinin balkonunda, terasta, bir odada bile kolayca bu üretimi gerçekleştirebilirsin. Hatta gerekli ekipmanı arabana yükle, bir araziye var, tezgahını kur ve başla.

Süsleme faslına gelince.. Kuru portakal, mandalina kabuğu, kil, nar, kır çiçekleri, papatya, hepsini kullanabilirsin. Ama hepsi doğal olsun.

İlk etapta eşine dostuna çevrene duyur. Onlar ürünlerini beğenirse ki eğer bir falso yoksa mutlaka beğenirler,

Kafelere, lokantalara, barlara git ve sunum yap. Yeter ki sabun bıraktığın insanlar çevrelerine bunu ballandırarak anlatsınlar.

Gerisi kolay.

***

Ekmek dün, bugün, yarın hep olacak

Eve kapanıp kaldığın şu günlerde mutlaka birkaç deneme yaptın. Eğer içine sindi ise, neden devam etmeyesin? Sen ve ailen beğenerek tüketmişseniz devam edin.

Fırından çıkan o sıcacık ve lezzetli ekmeği daha çok sayıda pişirmeyi ve eşe dosta dağıtmayı bir düşün bence. İlk önce dağıt ve düşüncelerini al.

Canan Karatay Hocam ekmek konusunda bütün bilinenleri yerle bir etti. Sağlıklı ve doğal ekmek üretimi ve tüketimi için çok geniş bir alan yarattı.

Son zamanların gözdesi greçka ekmeğini de gündemine al. Bunun yanında, genetiği ile oynanmamış tahıllardan da ekmeği düşünebilirsin.

Bunları yaparken sakın sosyal medyada falan reklamlara girişme!

Reklam yaparsan bir sürü süslü cümleler, insanların merakına hitap edecek sloganlar kullanacaksın. O zaman sen de diğerleri ile aynı kulvara düşmüş olacaksın.

Reklam yok. Süslü cümleler yok.

İşini yap ve gerisini iyi ekmek yemek isteyenlerin beğenisine bırak.

Hele şu ekşi maya balonunu asla uçurmaya kalkma. En büyük abartma bu kavramda. Yapma bunu. O kadar zor değil ekşi maya ile ekmek yapmak. Bir ayrıcalık da değil.

***

Bütün mesele samimiyette

Evde ekmeğini yap. Makul bir fiyat belirle.

Yaşadığın mahallede, sitede kapılara pişirdiğin ekmeği tanıtan sade ve samimi yazılar as.

Buğdayını, ununu, nasıl pişirdiğini, katkısızlığını, doğallığını anlatan bir yazı olsun.

Eğer samimiyetine inandırırsan, birkaç ay içinde nerelere geleceğini tahmin bile edemezsin. Ama lütfen samimi ve cesur ol.

Birkaç ay sonra mahallende günlük 150 ekmek dağıtacak kapasiteyi bulursun.

Derken yine sağlıklı ve doğal undan çocuklara özel tostlar, sandviçler, çörekler üretmeye başlarsın.  Ama yeter ki samimi, sağlıklı ol.

***

Temiz iş yap.

İki yazıda da insanlara moral vermeye çalıştım. Hayata ve önlerinde uzanıp giden belirsizliklerle dolu yola cesaretle bakmaya teşvik ettim.

Davranışlarını ve yaşam tarzlarını bu güne kadar belirlemiş bütün şartlanmışlıkları kırıp atmalarını önerdim. Bu bariyerleri aşmaya davet ettim.

“ Birileri ne der?” sorusunun en gereksiz ve en cesaret kırıcı soru olduğunu anlattım.

Bu yazılarda önerdiklerim şart değil. Ben sadece bir fikir vermeye çalışıyorum.

Siz kafa yorarsanız çok daha özgün seçenekler bulacaksınız.

Bundan sonra bir tane daha moral veren yazımız var.

Orada son önerilerimi paylaşacağım.

Kolay gelsin

Önemli not: Bu yazımdaki bazı önerilerimde, İpek Hanım Çiftliğinin patronu Sayın Pınar Kaftancıoğlu'nun yazısından örnekler aldım ve geliştirdim. Bu ilham için teşekkür ederim.