Hayatım boyunca olumlu
tarafta yer aldım. Gerçekleri konuştum.
Umudun safında olmayı
tercih ettim. Bakışlarını bana çevirip, mimiklerimden, beden dilimden ve
söylediklerimden cesaret almak isteyenlerin bu beklentilerini asla kırmadım.
Çevreme hep güzel bir
gelecek mesajı verdim.
İnsanlarımızın moralini
bozmak ve Ülkemizin geleceğine olan güvenlerini sarsmak için tetikte
bekleyenlerin karşısında oldum. Onlarla mücadele ettim.
Felaket tellallarının
heveslerini kursaklarında bıraktım.
Bu gün de aynı yerdeyim.
Bu yazıda, yaşanan karmaşa
nedeniyle müthiş bir moral çöküntüsü yaşayan dostlara bir umut ışığı yansıtmak
istedim.
***
Kafalardaki
sorulara bir cevap verebilirsem ne mutlu bana
Yaşanmakta olan kaosun
küresel bir krizi tetiklemesi olasılığı çok güçlü görünüyor. Görünen o ki,
insanlık yakın gelecekte bir de ekonomik kriz ile boğuşacak.
Ne olacak?
Nasıl olacak?
Ne zaman olacak?
Bu soruların cevapları
henüz yok.
Ama küresel ekonominin
şalteri indiğine göre, bunun devamının pembe olmayacağı da aşikar. Acı günler
yaşayacağız.
Dev markaların göçtüğünü
göreceğiz.
Hayatımız boyunca maruz
kaldığımız algı operasyonlarına bağlı olarak Dünyanın efendileri gibi
gördüğümüz ülkelerin, iskambil kağıtları gibi devrildiğine tanık olacağız.
Ve bütün Dünyada işsizlik
patlayacak.
***
Şöyle açalım;
Borç
stokları Devletleri ve şirketleri sarsıyor
Bütün Dünya ülkeleri
çarkları borç ile döndürüyor. Küresel ekonominin sırtında devasa bir borç yükü
var. Bütçe açıkları Devletlerin temellerini sarsıyor.
Dahası, ülkeler salgına
karşı büyük harcamalar yaptılar. Harcamalar, pandemi sonrasında devam edecek.
Bu da devlet bütçelerini sürdürülemez noktalara sürükleyecek.
Borç riski sadece
devletlere özel değil. Özel sektörler de devasa bir yük altında.
Gelecekteki finansal
tablolara bakıldığında, bu borç stoklarının birçok şirketi batıracağı gerçeği
açıkça görülüyor. Devler başta olmak üzere, şirket iflasları beklenmelidir.
***
Ürün
ve hizmet fiyatları düşecek
Küresel durgunluk mal
fiyatlarını ve buna bağlı olarak ücretleri düşürecek.
Bunun en can yakıcı
örneğini petrolde görmek mümkün. Petrol
ve türevlerinde, endüstri ürünlerinde fiyat düşüşleri işletmelerin iflasını
tetikleyecek.
***
Ülkelerin
para birimleri zayıflayacak, durgunluk başlayacak
Yaşanacak zorlu krizler
para birimlerinin değerini düşürecek. Faizler patlayacak. Klasik para politikaları
çözüm üretemeyecek.
Devletler açıkları
kapatmak ve devasa harcamaları karşılamak için para basmaya yönelecekler.
Küreselleşmeden verilen tavizler ve yüksek korumacılık uygulamaları nedeniyle
ticaret zayıflayacak. Üretim duracak.
***
Otomasyon
ve dijital yayılma işgücünü tehdit edecek
İşletmeler tasarruf ve
zaman kazanmak adına dijitalleşmeyi ve otomasyonu hızlandıracak.
Belki yüz milyonlarca
insan işsiz kalacak. Geride kalanlar da ücretlerde indirimi kabul etmek zorunda
kalacaklar. Gelirlerde eşitsizlik tavan yapacak.
Gelişmiş endüstriler,
bugün düşük maliyetli ülkelere yaptırdıkları üretimleri kendi ülkelerine çekmek
zorunda kalacaklar. Gelişmekte olan ülkelerde işsizlik yaygınlaşacak.
***
Ülkeler
içe dönecek. Korumacılık yükselecek
Son kırk yılda çok
güçlenmiş olan küreselleşme duracak ve tam tersi bir süreç başlayacak.
Bunun ilk işaretlerini
pandemi sürecinde görüyoruz.
Başta devler olmak üzere,
Dünya ülkeleri, ortak düşmana karşı, her alanda işbirliği yapmak yerine, ölüm
ve vaka sayıları üzerinden birbirlerine algı operasyonu çekmeyi,
ötekileştirmeyi ve düşman yaratmayı tercih ediyorlar.
Görünen o ki, yakın
gelecekte korumacılık tavan yapacak. Ülkeler, kıtalar hızla ayrışacak. ABD ve
Çin rekabeti düşmanlık aşamasına geçecek.
İnsanlığın ortak çıkarları
için en kolay yol olan bilgi, ürün, hizmet, sermaye, teknoloji ve verilerin
özgürce dolaşmasına kısıtlamalar gelecek.
***
Savaşların
tetikleyicisi olan popülizm yaygınlaşacak
Zayıf ama popülizmden
beslenerek ayakta kalan liderler güçlenecek.
Ekonomik belirsizlik,
işsizlik, gelir dağılımındaki dengesizlik onlara yarayacak.
Devletler, kitlelere,
krizlerin günah keçisi olarak yabancıları gösterecek.
Ülkelerdeki yabancı
azınlıklar sosyal olarak tecrit riski ile karşı karlıya kalacaklar.
İşsiz kalan mavi yakalılar
ve küçük ticaret sahipleri popülist liderlerin söylemlerinden aşırı ölçüde
etkilenecek.
***
Zor
zamanlarda ne yapmalı?
Önce sakin olmak gerekir.
Panik yok.
Ama hepsinden önemlisi,
zor zamanlar gelirken yaklaşan fırtınayı hissetmek ve ona göre hazırlanmak en
doğru adım olacaktır.
Tıpkı, gelmekte olan bir
kasırgaya karşı, evinizin pencerelerini sağlamlaştırmak, balkonda, kapı önünde
hiçbir eşya bırakmamak, uzun sürebilecek bir mahrumiyete karşı gerekli tedariği
tamamlamak, elektrik kesintilerine karşı alternatif oluşturmak gibi.
Bunlar kadar önemli bir
başka adım ise, önce kendini tanımak ve gücünün, bilginin, avantajlarının
farkına varmak olacaktır.
Belki şöyle bir
baktığınızda, o güne kadar önemsememiş olduğunuz bazı becerilerinizin de
farkına varabilirsiniz ve bunlar çok işinize yarayabilir.
***
İşsiz
kalmadan önce ne yapmalısınız?
Öncelikle kendinizi sade,
doğal, fazlalıklardan arınmış bir hayata hazırlayın. Bu önerim ile bir lokma
bir hırka felsefesini önermiyorum. Ama günlük yaşantımıza bir baktığımızda,
gereksiz lükslerimizi fark edeceğiz.
Giyilmeyen giysiler.
Ayakkabılar. Borçlanarak alınmış ürünler, ev eşyaları. Hiç kullanmadığımız
odalar. Dolaplarda saklı kalmış atıl malzemeler.
Zaman, su, enerji
israfları..
Artan yiyecekler..
Mutlaka vardır. Bunları
bulacağız.
Kim bilir, belki
yaşadığımız evin bile, olması gereken minimalist yaşama göre çok büyük olduğunu
göreceğiz.
Dediğim gibi.. Sade bir
yaşama hazırlık ilk adım olmalıdır.
***
Yeni
beceriler edinin
Yerel yönetimler mesleki
kurslar düzenliyor.
Antalya ASMEK bunlardan
bir tanesi. İnternet sitesine baktım. Bu gün itibarıyla 36 değişik kurs gördüm.
Hepsi de bir meslek olarak yürütülebilecek olan işler.
Bunlara kayıt yaptırın.
Devam edin ve belgenizi alın.
Belki de bu kurslardan bir
tanesi hayatınızı değiştirecektir.
***
İşinizi
kaybettiğinizde, önce kendinize bir soru sorun
Bundan önceki hayatımda,
işim benim için bir statü sembolü idi. Onu bir kimlik gibi görüyordum. Acaba
şimdi geçinmek için yapacağım işlerde statü arayacak mıyım?
Yani, bir zamanlar bana
avam, basit, zor, uzak gelen işlere yine aynı gözle bakacak mıyım?
Yoksa benim temel amacım
hayatta kalmak için gereken kaynakları, yasal ve etik çerçevede elde edip
değerlendirmek mi? Buna lütfen samimi bir cevap verin.
Eğer bu soruya geçmiş
algılardan sıyrılarak cevap verirseniz, iş kolaylaşır. Önünüze çıkabilecek iş
fırsatları arasında ayrım yapmadan bir tercih yapma şansınız olur.
***
İnsanların
temel gereksinimleri üzerinden yürüyebilirsiniz
Temel gereksinimler
nelerdir?
Başta gıda..
Temizlik..
Bakım..
Alışveriş..
Giyim..
Eğer, yapılacak iş ile
ilgili olarak bütün ön yargılarınızdan kurtulabilirseniz, her alanda
çalışabilirsiniz. Ama önereceğim işlerin gururunuzu yaralayacağı gibi bir
düşünceniz varsa, lütfen bundan sonrasını dikkate almayın.
***
Evlerde
ve işyerlerinde temizlik ve hijyen
Bundan böyle ev temizliği
seviye atlayacak. Bu alandaki beklentiler artacak. Ev temizliğini daha
profesyonel bir boyuta taşıyıp, katma değerini yükseltebilirsiniz.
Temizlik hizmetine bir de
hijyen ve dezenfeksiyon eklemeyi düşünebilirsiniz. Böylece daha yüksek fiyat
isteyebilirsiniz.
***
Antalya’da
700 bin kadar hane var.
Toplumlar için zenginlik
yüzdesi yaklaşık olarak yüzde 30’dur. Yani 700 bin hanenin yüzde 30’u, 233 bin
hane potansiyel müşteridir. Her hanenin ayda bir kez temizlik isteyeceğini
varsayalım. Ortalama 200 TL temizlik bedeli ile 46 milyon TL aylık ciro
üretilir.
Yaşlı ve varlıklı
insanların evlerine daha geniş bir skalada hizmetler verilebilir.
Yemek, alış veriş, bakım,
hafif spor eğitmenliği, nefes teknikleri, beslenme danışmanlığı. Bunun için de
mutlaka ilgili kurslara katılıp sertifika almalısınız.
Ailelerin özel günlerinde,
onlara özel yemek pişirme ve servis şovlarını bir düşünün.
Bunun için bir usta aşçı
ve bir de deneyimli, bilgili bir şef garson yeter.
Ama bu günün HD
garsonlarından bahsetmiyorum. Geçmişin sanatkar garsonlarını kastediyorum. Bu
konuda paketlerinizi hazırlayın ve ailelere sunun.
***
Bu
işin talebinin olmadığını mı düşünüyorsunuz?
Yanılıyorsunuz.
Playstation çıkmadan önce
herkes bu oyunu mu bekliyordu? Sony oyunu üretti ve pazarını yarattı. Bu gün
milyar dolarlar kazanıyor. Ön yargılı olmayın.
Gıda işine girebilirsiniz.
Ama temiz ve sağlıklı olanına. Antalya yakınlarında köylere gidin.
Köylülerle anlaşmalar
yapın.
Doğal süt, yağ, yumurta,
peynir, sebze meyve. Bunlara hızlı bir dönüş var. İnternet bu konuda çok basit
ve güçlü bir ağ sunuyor.
Ya da işe küçük bir
çevreden başlayabilirsiniz. Önce arkadaşlarınıza, mahallenize yönelin.
Değerlendirin.
***
Mevsimine
göre gıdalar büyük fırsattır
Bir arkadaşım var. Eşi
Ege’de büyük bir tarla kiraladı.
Her İlkbaharda susam
ekiyor. Bir de taş değirmen buldu. Tamamen doğal yollarda tahin üretiyor.
Çıktıktan sonra da birkaç hafta içinde elindeki bütün tahin bitiyor.
Piyasaya çıkmasına bile
gerek kalmıyor.
Neden?
İşini temiz yapıyor. Ben
de devamlı müşterisiyim. Piyasa işi ürünlere göre biraz daha pahalı.
Ama hiç önemli değil. Ne
yediğimi biliyorum.
Bir başka arkadaşım
Denizli’den muhteşem lezzette cennet elması kurusu getirip yine yakın çevresine
satıyor. İnanın kapanın elinde kalıyor.
Ihlamur..
Meyve kurusu
Mevsimine göre yaban
mantarı
Doğal, sağlıklı, şifa
kaynağı otlar, sebzeler, meyveler..
Ama temiz. İlaçsız.
Hepsi birer fırsat
barındırıyor.
Yeter ki size inanan ve
seven bir çevreniz olsun.
Oradan başlarsınız. Devamı
gelir.
Bu seriye devam edeceğim
3 yorum:
Süper yazı olmuş Adil Bey.
Paylaşıyorum..
Çok teşekkür ederim..
Adil Bey,
Her şey inanmaktan geçiyor... İnsanoğlu, inanmayı istesin yeter ki.. Başaramayacağı hiç bir şey yoktur.
Bana bu muhteşem yazınız; okuduğum bir kitabı ( Beyaz Zambaklar Ülkesinde) hatırlattı.
Bana bu muhteşem yazınız; Sunay Akın'ın ''Nasılsın'' sorusuna bir hikaye ile vermiş olduğu cevabı hatırlattı.
Bana bu muhteşem yazınız; Işıklar içinde uyuyan babamı hatırlattı..
Bana bu muhteşem yazınız; Milli Mücadelede inanmış Atalarımızı hatırlattı..
Bana bu muhteşem yazınız;.....
Saygılarımla.
Ahmet Derin
Yorum Gönder