25 Aralık 2015 Cuma

Patlıcandan bomba yanına da piramit salata :)

Hep aynı şeyi yazıyorum. Mutfak özgür bir alandır. Buna inanın ve kendi mutfağınızın efendisi siz olun. Hiçbir mutfak diktatörüne de prim vermeyin, şımartmayın.

Mutfağınızın, dilinizin ve midenizin denetimini siz ele alın.

Sizin neyi sevdiğinizi sizden iyi kim bilebilir ki?

Yaz geçti ama sağda solda hala yaz sebzelerini bulmak mümkün.

Bu hafta yine mutfakların siyahi prensesi patlıcana takılalım.  Onun lezzetini ve güzelim aromasını alalım ve midemize bayram ettirelim.

Güzel patlıcan ağzımızda lokum gibi dağılsın.

O zaman hemen şu aşağıdakileri tedarik edelim. Mutfak tezgahımıza yerleştirelim.

Bir sonraki bölümde bu yemeğin yanına bir de salata tarifi ekledim. İkisi birlikte damaklarınıza dans ettirir, midenize ferahlık verir.

Ben aşağıdakileri 4 kişiye göre listeledim.

4 tane büyük boy Patlıcan

2 orta boy Kırmızı soğan

2 diş Sarımsak

100 gram Yeşil mercimek

100 gram Tulum peyniri

100 gram İri bulgur

2 orta boy Domates

2 dal Brokoli

Patlıcanların içini boşaltın, tuzlayın, sap kısmı aşağıya gelecek şekilde dik olarak yerleştirin ve bir süre bekletin acısı süzülsün. İyice süzüldükten sonra kızgın döküm tavada 20 dakika kadar ısıtarak yumuşatın.

Yeşil mercimeği birkaç saat önceden sıcak suda bekletin. Suyunu atmayın. İyice yumuşasın.

İri bulguru 10 dakika kadar haşlayın. Suyunu atmayın.

Brokoliyi sıcak suda 20 dakika bekletin. Yumuşadıktan sonra ince doğrayın.

Kırmızı soğanları çok küçük küpler halinde doğrayın

Araya çok ince kıyılmış sarımsak ekleyin

Domateslerin kabuklarını soyun. Sulu olmadan püre haline getirin

Soğan, sarımsak, yeşil mercimek, iri bulgur, tulum peyniri, domates püresi ve bulguru bir kaba koyun ve elinizle iyice kıvama gelecek kadar yoğurun.

Yumuşamış ve acısı iyice süzülmüş patlıcanı alın. İri bir patlıcana bu dolma harcından 4 çorba kaşığı kadar sığar. Doldurun ve patlıcanın sap kısmını kapatın. İki patlıcanı da aynı malzeme ile doldurup hazır edelim.

Bir orta boy çelik tencereye zeytinyağını koyun, hafif kızardıktan sonra patlıcanları yan yana yerleştirin. Tencere kapağını kapatın. 10 dakika kadar yağda kavurun.

Bulgur ve yeşil mercimeğin suyunu ilave edin.

Kıvama gelmesi için 30 dakika pişmesi yeterlidir.

Yarım saat sonra ateşten alın. Dinlendirin. Servise hazırdır.

Bu yemek kuru kuru gitmez ki. Arada bir de sosu ve malzemeleri ile bayılacağınız bir salata olsa ve her salata lokmasında şükretseniz olmaz mı?

Sırada bambaşka bir salata tarifi var. Adını da ben koydum. Piramit Salata.

Malzemeleri sıralayalım

Marul

Roka

Maydanoz

Kuzu kulağı

Fesleğen

Mor lahana

Tere

Yeşil soğan

Domates

Avokado

Siyah zeytin

Hazırlama adımları

Geniş tabanlı bir cam kase – Orta boy olmalı

Kırmızı lahanaları iri kıyım doğrayın. Tuzlayın ve iyice yumuşatın.

Marulu iri iri kesin ve kasenin tabanına örtün. Üç kat marul yaparsanız iyi olur.

Üstüne biraz zeytinyağı, biraz limon dökün.

Domatesleri çok ince kıyım doğrayın. Marulların üstünü kapatacak şekilde doğranmış domatesi iyice yayarak doldurun.

Domateslerin üstüne yine iri kıyım doğranmış rokaları yerleştirin. İki kat roka olsun.

Bunun üstüne püre haline getirdiğiniz avokadoyu yayın. Bir orta boy avokadonun yarısı yeterli olacaktır.

Üstüne iri kıyım doğranmış ve iyice yumuşamış kırmızı lahanaları kapatın.

10 – 15 tane siyah zeytinin çekirdeğini çıkarın, elinizle yoğurun, lahanaların üstüne güzelce yayarak yerleştirin.

Tere ve yeşil soğan kanatlarını ince kıyım doğrayın. Zeytinlerin üstüne yayın.

En son tabakaya bir kat daha ince kıyım doğranmış domatesleri koyun.

En lezzetli yeşillik fesleğendir. Domatesleri fesleğenin parçaları ile kapatın.

En son olarak limon, zeytinyağını gezdirin.

Hepsinin üstüne birkaç tutam isot, pul biber gezdirin.

Bu salatanın benzerini Amasra’da yapıyorlar. Hani şu Fatih Sultan Mehmet’in tepeden görünce, “ Cennet dedikleri burası mı ola Lala?” diye sorduğu kent.

Orada salatanın üstüne havuç, turp gibi sebzelerden süslemeler yapıyorlar.

Size kalmış… Bence bırakın sade kalsın.

Ama siz siz olun. Bu iki şaheseri asla yemeyin. Sanat eserinin yendiği nerede görülmüş?

Bol bol fotoğrafını çekin.

Şaka şaka..

Afiyet bal şeker olsun.

19 Aralık 2015 Cumartesi

Yiyecekler ile Konuşan Adam’dan Lezzetin Şehveti

Kendime ‘Yiyecekler ile Konuşan Adam’ ismini verdiğim malumunuzdur.


Dün mutfakta dilim ve damağım tavşankanı bir bardak çay ile tango yaparken, yine bazı yiyecekler dile geldiler ve bana sitem ettiler.

Kendilerine yeterince zaman ayırmadığımı, ilgi göstermediğimi dile getirdiler. 

Dünyada kendilerini doğru zamanda, doğru yerde ve doğru damaklar için pişirecek çok insan olmadığını fısıldadılar. 

Benim kendileri ile konuşmam onları çok mutlu ediyormuş. Böylece her bir yiyeceğin kiminle daha iyi yol arkadaşı olabileceğini en iyi ben biliyormuşum.

Mutlu oldum.

Hepsini aldım, siz mutfak tezgahı dersiniz, ben lezzet podyumu derim, oraya dizdim. Önce hepsine evrende bizimle bu zamanı paylaştıkları ve insanlığın varoluş macerasına sağladıkları akıl almaz katkı için şükranlarımı sundum.

Onlar neler mi? Ya da, onlar kimler mi diye sormalıydım?

Orta boy karnabaharın yarısı
2 adet yumurta
4 adet taze soğan
Yarım demet maydanoz
1 su bardağı galeta unu
Biraz pul biber, karabiber, kekik, toz kırmızıbiber ve tuz
Kaşar dilimleri
Kızartmalık zeytinyağı

Karnabahar, 2016’nın mutfaklarını şimdiden fethedecek gibi görünüyor. 

Değerini bilenlerin damaklarına hapsedildiği bir esaretten sonra gelen iade-i itibarın keyfini sürmeye hazırlanıyor. O kar beyazı rengi ve bütün kıvrımları ile, cazırdayan zeytinyağında raks etmek için sabırsızlanıyor.

Ben karnabaharın muhteşem dönüşünü ilk selamlayanlardanım. 

Dün akşam yumurta, taze soğan, maydanoz, galeta unu, pul biber, karabiber, kekik, isot ve tuz da bu selamlamaya katıldılar ve benimle birlikte karnabahara biat ettiler.

Ben tezgahtan mideye lezzet sürecini şöyle yönettim;

Karnabaharı misler gibi tertemiz, özlem dolu parmaklarıma aldım, sevdim, okşadım, teşekkür ettim, öptüm. Kutsiyetine duyduğum saygı gereği üç kez öpüp bir ilahi emanet gibi alnıma götürdüm.

Ayıkladım ve endamını hoş eyledim. Sizin tezgah, benim podyum dediğim platforma sürüverdim

Hem varlığı, hem yokluğu dert olan tuz ile hem dem olmalarını sağlamak için tuzlu suda güzelce haşladım. O tatlı sert karnabahar iyice yumuşadı, bir lezzet heykeli dökülecek kıvama geldi ve yemek hazırlama aşkıma teslim oldu.

Kırmamaya ve hırpalamamaya özen göstererek çatalla bir güzel ezdim. 

Mayıştı.

Pelte kıvamına geldi. Birazdan çıkacağı lezzet yolculuğuna hazırlanır gibi tatlı bir uykuya daldı. 

İnce kıyım yeşil soğan ve maydanozu lezzet afrodizyağı gibi yedirerek yoğurdum. 

Çırpılmış yumurta ile sakinleştirdim. Galeta unu kattım. Ortaya çıkan harç az sonra ‘yaratacağım’ altın lezzetler için ideal kıvamı aldı.

Mutfak podyumunun bir köşesinde unutulduğunu sanan ve adeta görünmez kıskançlık krizleri ile sararan kaşara geldi sıra. 

Gönlünü alırcasına tuttum, yüzüne özür dileyen bakışlar attım. 

Gülümsedi. Tava geldi. Bir buçuk parmak kalınlığında kestim. Harçtan bir köfte ebadında kopardığım parçayı yatak gibi şekillendirdim. 

Kaşar parçasını içine yatırdım. Az sonra gireceği cehennemi yağın içinde canı fazla yanmasın diye her tarafını kapattım. Öpüp kokladım. Cızırdayan yağın içine hafifçe koydum. 

Abartmamak adına sadece 4 tane hazırlayıp aynı işlemi yaptım. 

Birkaç dakika sonra hepsinin altını üstüne çevirdim. Piştiğine iman ettim ve yağdan aldım. 

Dağların mucizesi kekik işte tam burada devreye girdi. Köftelerin üstüne kar taneleri gibi serpiştiriverdim. İyi ki de böyle yaptım....

İlk lokmayı koparıp aldım ve en büyük hatayı yaptığımı anladım. 

Bu başyapıt öyle hapur, hupur yenmezdi ki…  

En büyük nimet, kabul, ama ekmeği kaldırdım sofradan. 

Aralarında hır gür çıkmasın diye… 

Çatalı ve bıçağı da kovdum. Sofranın kraliçesini tahtında tek başına bıraktım. 

Bir süre seyrettim. 

Tavandan akan solgun ışık karnabahar sultanı bambaşka bir havaya sokuyordu. 

Ellerimle minik parçalar koparıp yedim hepsini. 

Sonuç mu?

Gözlerim, dilim, damağım, midem bana dualar ediyor…

Hadi size bir kıyak daha… Yanında yoğurt ve ketçap ile muhteşem oluyor…

Gerisi? Bende kalsın. Siz de yaşayın ve görün..

4 Aralık 2015 Cuma

Rusya’ya karşı alternatif Çin’de Nasıl Pazarlama Yapılmalı?


Çin’deki gençler ile ebeveynleri arasındaki boşluk başka hiçbir ülkede rastlanmayacak kadar büyüktür. Önceki kuşaklardan çok farklı olarak, 1990 sonrasında doğan genç kuşak Çinliler çift haneli büyümenin patladığı yıllarda yetiştiler.

Yeni kuşakta, ailelerinin belleğinde derin izler bırakmış olan acı yoksulluk deneyimlerine dair hiçbir iz yok ve onlar gelecek için büyük ümitler besliyor. Ailelerinin gençliğinde hemen hemen hiçbir batılı marka yoktu. Şimdi Çin’in bir köyündeki genç mobil telefonundan herhangi bir batılı markaya sipariş verebiliyor.

1990’larda doğanlar, Çin’in Tek Çocuk politikasının yürürlükte olduğu dönemde yetiştiler ve ebeveynlerinin başka kardeşlere bölünmemiş ilgisi üzerlerinde oldu. Ayrıca her iki taraftan büyük baba ve büyük annelerin ilgisi de eklenince ortaya çok nazlı büyüyen bir nesil çıktı. Pazarlamacılar için 90 sonrası doğan nesillerin ilgisini çekebilmek temel stratejilerden bir tanesidir, zira sayıları tam 135 milyondur.

Çin’in şimdiki gençliğinin, kendilerinden önceki kuşaklardan farklı olarak, amacı yaşadıkları dakikayı ilginç ve mutlu bir anıya dönüştürmektir. Onlar gelecek için planlar yapmayı ve başkaları için yaşamayı benimsemiyorlar. Bu, Çin’in yeni kuşaklarına yaklaşımda dikkate alınması gereken bir kritik değer algısıdır. İşte tam da bu noktada, marka için ilk gündem maddesi nasıl ayakta kalabileceği ile ilgilidir.

Bayan Hou 1998 yılında TBWA’ya katıldığında, Uluslararası bir ajansta çalışmaya başlayacak olan ilk Çin Anakarasında doğmuş ilk planlamacı kuşak idi. Şimdi, McCann Shanghai’de Coca-Cola, Loeral ve Wyeth gibi müşteriler ile çalışırken bir yandan da Çin’in Millenium kuşağını nelerin etkilediğini düşünüyor. Bu arada Bayan Hou yaptığı çalışmalar nedeniyle Reklam Çağı 2015 Kadını ödülüne layık görüldü. Bayan Hou gözlemlerini insanların hayatları ile bütünleşen stratejilere dönüştürmek ve buradan hareketle gençlere yapılacak ideal reklamları yaratmak konusunda çok başarılı bir performans sergiliyor. Bu gün Çin gençliğine hiç hitap etmeyecek olan stratejileri saptamak da Bayan Hou’nun üstün becerileri arasında.

Rahat ve keyifli olun

Çin’de içki içme kültürü, özellikle iş dünyasında, genellikle, ilişki kurmak veya bağlantılar oluşturmak üzerine odaklanmıştır. Bayan Hou Çin içki kültürü ile ilgili olarak şunu ifade ediyor; “ Daha önceleri içki kurma kültürü ciddi dostluklar ile ilgili idi. Dahası içki içmek ciddi bir ritüeldi ve herkes belirli kurallara uymak zorunda idi. Başarılı bir anlaşma yapıldıktan sonra kutlamak için içki içilirdi.” Bayan Hou şimdi içki içme kültürünün çok farklı olduğunu belirtiyor. “ Şimdi içki içmek neredeyse tamamen eğlence, kısa bir mola, zamanı özgürce kullanma ve yeni arkadaşlar edinme ile ilgili.”

Guanxi Nedir?

Guanxi, Çin iş kültürünün önemli bir parçasıdır. Bu kelime, Çincede “ilişki” anlamına gelmektedir. “Neyi bildiğiniz değil, kimi bildiğiniz önemlidir” şeklinde özetlenebilir. Guanxi, etki veya nüfuz anlamına gelmektedir. Çin’e ulaştığınız andan itibaren Guanxi'nizi yani iletişim ağınızı geliştirmek için çaba göstermelisiniz.

Guanxi, ya da Türkçe okunuşu ile "Guanşi" nin, İngilizce Wikipedia tercümesi: Çinlilere özgü, kişisel, dinamik bilgi ağı. 2 kelime ile açıklanabilir: ilişki ve bağlantılar.

Çin’in yeni kuşaklarında bir trend yükseliyor; ilişkiler daha rahat ve gündelik hale dönüşüyor. İnsanlar ilişkilerde güven arıyor. Her zaman farklı beklentiler sözkonusu değil. Markalar işi çetrefilli hale getirebilirler, ya da herşey çok basit ve güzel olabilir. McCann reklam ajansı Çin’in 1 numaralı şişelenmiş kokteylini tanıtırken de bunu dikkate aldı. İşte basit bir slogan ile tanıtım spotu; “Rio: Hadi yeni arkadaşlıklara”

Eğer konu gelenekler ise, bunu da keyifle yapın

Coca Cola Çin Yeni Yılı için orijinali 2001 yılında piyasaya sunduğu iki mevsimsel maskotu yeniledi. A Fu ve A Jiao isimleri verilen, tombul bebek görünümlü iki maskot, Çin folklorundaki kil bebek geleneğinden esinlenilerek yaratıldı. McCann ve Coke bu iki bebeği stil olarak modernize ettiler ve bir paket içinde konumlandırdılar. Şimdi insanlar bu paketi taratıp animasyonlu etiketler çıkartıyorlar ve WeChat üzerinden tatil kutlamaları için gönderiyorlar. Bu yaratıcı uygulama işe eğlence katmak ve basitleştirmek ilkesi ile bire bir örtüşüyor. Demek ki geleneksel Çin kültürü de insanları eğlendirmek için değerlendirilebilirmiş. Coca Cola Ceo’su Muhtar Kent Çin’deki ekonomik durgunluğa karşın sadece bu uygulamanın ilk çeyrekte, ülke üretimini yüzde 9 arttırdığını söylüyor.

Ses getiren herşeyi yeniden gözden geçirin

Geleneksel olarak kendisini New York ile ilişkilendiren L’Oreal’in Maybelline markası mesajını hafiften değiştirdi. Çin gençliği için New York çok uzek ve çok belirsizdi. Bu nedenle bu markamıza New York’un özündeki temel değeri kattık. “Heyecan düşüncesi ve anı yaşamak”. Markanın mesajı da net; ‘Şimdi güzel olmak’.

E-ticaret patlaması oyunu değiştirdi

Moda şirketleri de o çok yaygın tuğla ve harçtan yapılma mağazalarının amaçlarını yeniden düşünmek zorundalar. Zira Çin e-ticarette müthiş bir patlama yaptı ve ABD’yi de geçerek Dünyanın bu alandaki 1 numarası oldu. McCann moda zinciri C&A’ya  ürün seçimi, iletişim ve mağaza tasarımında yardımcı oluyor.  Bünyesinde çalışan İnsanBilim uzmanlarını Çin gençlerine gönderiyor ve onlardan moda ve alışveriş alışkanlıkları ile ilgili olarak bilgi alıyor.

Şimdiki mağazalar adeta bir Premium süpermarket görünümünde, yüzlerce ürün görebiliyorsunuz. Yeni yönelim daha çok eğlenmeyi amaçlıyor. Yeni mağazalar daha çok ‘anların’ ya da deneyimlerin bir koleksiyonu olmalı, ürünlerin değil. Ürün artık insanlar için pek bir anlam ifade etmiyor. AliBaba’nın online moda mağazası Taobao’dan bir sürü ürün satın alabilirsiniz.

Pop kültüre dalın

Daha önceleri, gençler ile ilgili bir marka üzerine çalışmaya başlarken normal olarak o meşhur mesajı reklamınıza yerleştirmek durmundaydınız; “ Biz cool ve genç bir markayız”. Şimdi markayı filmlere ve pembe dizilere yerleştirmelisiniz. Bunun için de Çin’de çok popüler olan Güney Kore dizilerini tercih etmelisiniz. Örneğin RİO reklam kampanyasında gençlik odaklı yeni şova ürün yerleştirmesi yaptı. Genç markalar kendilerini bir pop kültür gibi pazarlamalı, bir ürün ya da marka gibi değil. Bu da büyük bir değişimdir.

Angela Doland’dan çeviren- Adil Gürkan

5 Kasım 2015 Perşembe

James Bond’dan Oteller hakkında neler öğrendik?

Bu ayın sonuna doğru 24. James Bond filmi – Spectre- vizyona giriyor ve artık biz bu ikonik karakteri otelcilik bağlamında da değerlendirmek durumundayız. Bu korkusuz trend belirleyici, Ajan 007, Kraliçe ve Vatan için küresel misyonunu yerine getirirken, şimdiye kadar bir çok kusursuz otelde konakladı. 


İşin doğrusu, bu seride oteller ile ilgili olmayan tek bir filmi bulmanız bile neredeyse olanaksızdır.  Kısa bir Google araştırması bile,  önünüze bu centilmen ajanın ‘saklandığı’ eşsiz otelleri listeleyen düzinelerce websitesi koyacaktır. Spesifik referanslara girmeyelim. Ama bir not olarak benim en çok beğendiklerimden iki tanesi Goldfinger filmindeki Fontainebleau ve Octopussy filmindeki Taj Lake Palace.

Adı James Bond olan bu kişi orta sınıf zevklerden uzak durur ve otelcilikle ilgili ağzı tadı gerçekten de birinci sınıftır. Kafa dinlemek için sadece en iyi yerleri seçer ve servisin en rafine olanını talep eder. Otelinizin bu tehlike peşinde koşan ajanın gündeminde olması ve kullanılması müthiş bir onurdur. James Bond bir filmde otelinizde dinlenmişse, bu tesisinizin benzersiz bir yer olduğunun doğrulanması anlamına gelir. Keza otelinizin konumlandığı destinasyon da olağanüstü bir coğrafya olarak tescillenmiş olur. Yıllardır bu filmleri seyreden bir uzman olarak size ‘Bond’a Uygun’ bir otel olabilmek için 5 ders sunuyorum;

1.Çok yönlülük asla stil dışına çıkamaz.

James Bond bacak bacak üstüne atıp da bir lobi köşesinde martinisini yudumlamaya başladığında, o lobi bölgesi sadece onun tercihi olan bir yer olarak kalmaz. Rahatlamak için seçtiği konum ve mobilyalar – ya da rahatlama bahanesi altında, aslında bir ajanlık formu- her zaman için çok özel yönlerde bir örnek teşkil eder. Bu arka planda bir deri arkalıklı ve süslü koltuk olabilir. Bu koltukların hemen arkasında cilalanmış mermer korkuluklar, göz kamaştıran smokini, gıcır gıcır personel üniformaları, özen gösterildiği çok belli olan çiçek aranjmanları ve hatta elindeki kristal kadehin hafif ışıltısı… Her durumda, bu fotoğrafın yapısında her zaman bir entrika havası ve kozmopolitlik vardır. Bu yüzden James ne yapıyor ise, sizin oteliniz de aynısını denemeli. Bond birkaç dili çok iyi konuşur- sahi otelinizde iki ya da daha çok dili efektif olarak konuşan çalışanlarınız var mı? Bond alabildiğine zengin partilere katılır- geçen yıl siz ne gibi üst düzey partilere ev sahipliği yaptınız? Ah, bu arada unutmadan, Bond’un barmeni ‘sallamak’ ile ‘ karıştırmak’ arasındaki farkı iyi bilir.

2. Erkeği görgüsünden anlarsınız

Centilmen ( ya da kibar bir kadın) ajan ne demektir? Bu özlü soru hakkında meşhur Kingsmen tarafından bilgilendirilmiştim.  Ki bu bir Bond paylaşımı değildir. Bu cümle aslında Oxford Üniversitesi’nde Yeni Kolej’in de mottosudur. Birkaç yüzyıldır da kullanmakta oldukları için bu filmi geçen bir popülaritesi vardır. Neyse, aslında sonuç değişmiyor. James Bond, kibar, tatlı ve düzgün bir adamdır. ( Sadece, insan öldürme iznini kullanmak durumunda olduğu zamanlar hariç). Buna karşılık otel çalışanları da onun tavırlarını aynen yansıtırlar. Bu önemli konuğun isteklerine her zaman öncelik verirler ve elbette saygı duyarlar. Hatta, bu özel konuk arada bir şiddet kullanma aşamasına gelse bile, otel çalışanları hiç etkilenmezler ve aynı zarif çalışma yöntemlerini sürdürürler. Bu onlarla ilgili görev tanımının bir parçasıdır. Görgü kurallarına bağlı kalmadan bir centilmen olamazsınız. Bu görev tanımını yeni ‘Lifestyle’ segment otellerine de gerekli olduğunu eklemeliyim.

3.Kusursuz servis

Evet, nihai olarak şunu kabulleniyorum, en iyi otel çalışanlarını görgü kurallarına bağlılık yaratır. Ama biraz yakından bakarsanız, onların serviste her zaman biraz fazlasını sunduklarını göreceksiniz.  İşletme çalışanları genellikle Bond’un gereksinimlerini önceden sezerler ve hatta onun taleplerine karşılık, eğitimlerde öğrendiklerinden çok daha ötesini sunarlar. Hatta bunu gülümseyerek yaparlar ve yardımcı olabilmenin mutluluğunu yansıtırlar. Onlar konuklara hizmet etmeye adanmışlardır. Bu asil detektiflerin konuk odalarında geceliği 1000 dolara konaklıyor olması elbette çalışanların cüzdanlarına da hatırı sayılır bir katkı yapıyor. Eğer bir gün bu yüksek fiyatların geçerli olduğu işletmelerin başında olmak isterseniz, her şey doğru ekip davranışı ile başlayacaktır.

4. Klasik Yiyecek ve İçecek, Mükemmel Yorum

James Bond ne yiyeceğini ve ne içeceğini bilir. En iyi lokantalarda yemek yer ve ekip arkadaşlarını, konu ile ilgili herhangi bir insanı ya da bir ‘Femme Fatale’yi o muhteşem damak zevki ile etkilemeyi başarır.  Dahası lezzetleri hep bilinen yemekler ve içeceklerdir. Hemen hazırlanan bir Votka Martini, mükemmel pişmiş et ve patates ya da bir şişe Fransız şarabı. Başka tercihleri hakkında da söylenecek çok şey var. Örneğin basit bir cin tonik bile en yüksek kalitede sıvı bileşenlerden yapılır. Dünya çapında şeflerin her zaman saygı duydukları etin suyu ile soslanmış bir rosto. Evet, yemeklerinizle ilgili yaratıcı olun, ama işin esaslarından da kopmayın. He ne pişiriyorsanız, detaylara en azami dikkati gösterin.

5. Yerin inkar edilemez anlamı

Ajanların ajanının ziyaret ettiği her otel bir gümüş perdeyi hak eder. Bond’un konakladığı her otel seyircinin o coğrafyada görmek istediği ne varsa hepsini adeta tek tek yansıtır. Örneğin muhteşem bir huzurun adresi olan bir Karayipler tatil köyünü hemen görkemli bir Moskova tarzı bir mekandan ayırmanız mümkündür. Ve, evet her iki mekanı da ziyaret etmek için hayaller kurarsınız. Bu saygın gizli ajanın ziyaret ettiği her yer, onun olmadığı her mekandan farklı bir hava yaymalı ve hayranlık uyandırmalıdır. Buna göre siz de sorun, insanların zevk almasalar da Dünyadaki diğer benzerlerinden bir bakışta ayırt edecekleri bir mekanı nasıl ortaya çıkarabilirsiniz.


Larry Mogelonsky’den çeviren: Adil Gürkan – Kaynak: www.lma.ca

31 Ekim 2015 Cumartesi

Turizmciler Sosyal Medyada Nasıl Kazanır?

Sosyal Medyada daha çok yorum, takipçi ve beğen kazanmak için neler yapmalı?

Sadece ‘beğen’ mi istiyorsunuz? Tamam. Yalnız değilsiniz. Ama artık oteller bu özdeyişin sosyal medyada pek geçerli olmadığını kavramaya başladılar;

 ‘Beğen’ talepleri ve promosyon bombardımanına tutulan tüketiciler artık online Dünya’da hangi markaları beğenecekleri ve takip edecekleri konusunda çok seçici. Bunun sonucunda da Facebook’taki ve Twitter’daki birçok markanın sayfa ve hesapları adeta bir tecrit adası gibi; yalnız, çok zayıf ve etkisiz.

Eğer sosyal ağlarınıza yeni bir nefes vermek istiyorsanız, aşağıdaki denenmiş ve başarısı kanıtlanmış yöntemleri deneyin. Daha çok yorum, daha çok takipçi ve bağlılık elde edin.

Aradaki boşluğu görün

Sosyal ağlarda başarı işletmede başlar ve biter. Beklentiler ile sonuçlar arasındaki boşluk sosyal ağlarda hakkınızda yapılacak bütün yorumları etkiler. Kızgın ya da mutlu yorumların kaynağı işletmenizdeki bu boşluktur. Eğer başarılı bir işletmecilik yapamıyorsanız, sosyal medyada hayran kazanmak için boşuna çabalamayın. Çalışanlarınızı eğitin, güçlendirin ve yetkilendirin. Onlar sosyal medyada sizin için ortaya çıkacak olan sevgi ve hayranlığın tetikleyicisidirler.

Sevimli olun.

Kaç tane takipçiniz olduğuna da kafayı takmayın. Önemli olan kalite ve bağlılıktır. Kalite kavramı ile markanıza gerçekten bağlı olan insanları kastediyorum. Bağlılık kavramı ile anlatmak istediğim ise, insanlarla ne kadar interaktif iletişim içindesiniz? Düzenli olarak ne kadar beğeni, paylaşım ve yorum alıyorsunuz? Bunu sağlamak için katılımcı, paylaşımcı, saygılı, ilgili ve yardımsever olmanız gerekir.

Marrriott Napa Valley Hotel&Spa Satış ve Pazarlama direktörü Todd Iseri, “ Sadakat bizim bir numaralı önceliğimizdir.” diyor. Bu otelin Facebook’ta 11 bin fanı var. “İzleyicilerimizle, Napa Valley ile ilgili şarap, yemek, sanat ve seyahat ile ilgili paylaşımlarda sınır tanımıyoruz.”

Daha çok göze hitap edin.

Fotoğraflar ve videolar sosyal medyada daha çok ilgi çekiyor. Bir HubSpot araştırmasına göre fotoğraflı iletiler 53% daha çok beğeni ve 104% daha çok yorum alabiliyor.

Paris’te 35 odalı Seven Hotel muhteşem görsellerle 44 binden fazla hayran kazanmış durumda. WIHP’ten Martin Soler; “ İnanıyoruz ki, insanlara otelinizde olmayı hayal ettirdiğiniz ölçüde paylaşımlar da artacaktır” diyor.

Markanızla uyumlu iletiler paylaşın.

Evet, insanlar eğlenceden hoşlanır. Ama o ‘enteresan’ fotoğrafları paylaşmadan önce lütfen düşünün. Facebook ile ilgili yapılan son çalışmalardan birisinde varılan sonuç ilginç. İletinizin markanız ile uyumu insanların sadakatini kazanmanızda çok önemli rol oynuyor.

Soru sorun.

Sosyal ağlarda ‘gevezelik’ ederken birinci sıradaki hedefinizi asla unutmayın; YORUMLAR. 

STR ve Reviewpro’dan veriler kullanarak bir çalışma yapan Cornell School of Hotel Administration’dan Chris Anderson itibar, fiyatlandırma gücü ve talep ile TripAdvisor sıralaması ve tüketici güveni arasında doğrudan bir ilişkiye dikkat çekiyor. Ama otelciler misafir yorumlarının önemi konusunda ikiye bölünmüş durumda. Bir grup bu yorumları hayati önemde bulurken, diğer grup bir parça karamsar görünüyor.

Eğer siz misafir yorumlarını hayati önemde buluyorsanız, çalışanlarınıza temel bir bakış açısı kazandırın. Yetkilendirdiğiniz yönetici çıkış yapan konuğa “ Konaklama deneyiminizi xxxxx yorum sitesinde paylaşmanız bizim için çok anlamlı olacaktır” yazılı bir kart verebilir. Check out sonrası bir mail de gönderebilirsiniz.

19 oteli olan B.F.Saul Company misafirlerine üzerinde bir QR kodu ve bir link bulunan bir kart veriyor. Link www.reviewourhotel.com sitesine ait. Bu sitede insanlar diledikleri sosyal ağ seçimini yaparak yorum yazabiliyorlar.

İnsanlara bir sebep söyleyin.

Çok basit bir ‘lütfen bizi beğenin’ ifadesi azıcık çaresizlik yansıtıyor. Daha iyisi “ Gelin özel organizasyonlardan, promosyonlardan ve bizim dünyamızdan haberiniz olsun” diyebilirsiniz. Hepsinden öte ROI (return of investment’ amaçlı bir araştırmada ortaya çıkan sonuç şu; indirim kuponları, promosyonlar, özel teklifler insanların markayı beğenmesini ve takip etmesini sağlayan en önemli nedenler.

İkonlar ve widgetler yerleştirin.

Websitenize ‘paylaş’ düğmeleri koyun. Çalışanlarınızın email imzalarına sosyal medya sembollerini yerleştirin. TripAdvisor’daki son widgetler size sitedeki yorumları, görselleri, ödülleri Facebook sayfanızda yayınlama şansı veriyor. Aynı zamanda websitenizden ayrılmadan TripAdvisor’a yorum yapabilirler.

Özel günler için etiketler oluşturun.

Bu etiketi websitenizde, bloglarda, maillerde sürekli duyurun. citizenM Glasgow Sosyal Medya Haftası Yelp Topluluğu gibi organizasyonlarla 10.900 Facebook fanı kazandı.

İnsanları özendirin.

Resepsiyona, misafir odalarına, outletlere sosyal check-in’leri teşvik eden levhalar koyabilirsiniz. The Marriott Napa Valley ücretsiz internet, spa indirimleri ve pasta, tatlı ikramları ile 8.300 Facebook fanı kazandı.

Otel arama motorlarında arayüzler oluşturun ve buradan konaklamasını ve tatil planlarını sizin facebook sayfanızda paylaşacak takipçilere indirimler, ikramlar, ayrıcalıklar sunun. Onların bu paylaşımları sizin için altın değerindedir.     
  
Yarışmalar düzenleyin.

Ürünlerinizi ve hizmetlerinizi tanıtırken kullanacağınız yarışmalardan geriye bir çok takipçi ve geniş bir email veri tabanı kalır. Yarışmalarınızı offerpop, wildfire, 3 Tier Logic veya Buddy Medai gibi 3. Parti aplikasyonları üzerindan yapmaya özen göstermelisiniz. Yarışmalarda hakkında konuşulmaya değer ödüller koymalısınız. Bir de sadece ödülü kazanmayı değil, işletmenizde konaklamayı düşünebilecek grupları hedefleyin.

Sizi savunacak insanlar kazanın.

Etrafını etkileyecek insanları fan yapın. TBEX, Meetup ve twellow gibi siteler size seyahat bloggerlarını ve ilgi gruplarını bulmanızda yardımcı olur. Klout sosyal etki yaratmanıza katkı sağlar. Foursquare düzenli ve sürekli konuklarınızı size bildirir. Commun.it en etkili ve size en fazla destek verenleri gösterir. Ama unutmayın, sizin sosyal medyadaki en büyük gücünüz; çalışanlarınızdır.

Öksürün.

Doğal çalışmalarınızı arada bir paralı reklamlarla destekleyin. Ama sakın size takipçiler ve yorumlar satmayı taahhüt eden şirketlere inanmayın. Sahte hesaplarla yaratılan hiçbir beğeni, takipçi ve yorum sizin sosyal medyadan elde etmek istediğiniz gerçek sonuçları size veremez.

Büyüyen ekinleri biçin.

Olumlu yorumların değerini biliyorsunuz. Peki Facebook ve Twitter takipçilerinizi ne yapacaksınız? En büyük kazanç kazanılan şöhrettir. Paris’in Seven Hotel’i Facebook’ta arada bir rock yıldızı kimliğine bürünüyor ve hemen kendisinden bahsettirmeye ve fanlar kazanmaya başlıyor. Prag Fusion Otel gibi Seven Otel de Facebook’tan satış yapıyor. Cirosunun 6%sı Facebook’tan sağlanıyor.

Marriott Napa Valley’den Iseri ise son iki yılda Facebook üzerinden yaptıkları promosyonlar ile 100 bin dolar gelir elde ettiklerini söylüyor.

citizenM için sosyal medya markanın yaygınlaşması ve ağızdan ağza reklam. Ama sonuçta her şey gelip mükemmel bir konaklama yaşatmaya dayanıyor.

Şimdi sosyal medyaya farklı bakma zamanı.


Çeviren: Adil Gürkan

27 Ekim 2015 Salı

Böyle bir otelde kim çalışmak ister?

Aşağıda sizlere –muhtemelen- ağzınız açık kalarak okuyacağınız bir manifesto sunacağım. Böyle bir marka var. Bu manifestoyu da websitelerinden aldım. (Haddim olmayarak) tercüme ettim.

Biliyorum…

Bundan önceki birçok yazıma olduğu gibi, bu manifestoya da dudak bükenler, gözlerini –bilgiç bilgiç- kaydırıp;

“ E bu kadar yıldır otelciyim… Hayatımda böyle bir yönetim görmedim… Ehmmm. Kem.. Küm..” diyenler olacak.

“ Hayal mi görüyorsun?” diye soranlar olacak…

Doğaldır… 

Sen hayatında böyle bir otelciliği hayal bile etmediğin için oradasın…

Ben de hep böyle hayaller kurduğum için buradayım..


Bilmem anlatabildim mi? J

Provenance Otelleri- Biz Kimiz?

Öncelikle insanız. Otelciliğimiz daha sonra gelir. Bu çok doğal gelebilir, ama özellikle otelcilik sektöründe şaşırtıcı biçimde pek nadirdir.


Biz her zaman, ama gerçekten de her zaman, statükoyu alaşağı etmeyi ve bu sektörde politikaların değil, insanların tarafında yer almak için günah işlemeyi ve yenilenmeyi sürdüreceğiz. Çünkü mutlu ve tatmin olmuş misafirler bizim böyle davranmamıza neden olan biricik sebeptir.

Vizyonerler, limitleri zorlayanlar, insanların ağız tadına hükmedenler, meydan okuyanlar ve kural kırıcılar. İşte biz, insanlara ilham veren ve mutlu eden deneyimler için bu tip insanlarla işbirliği yapıyoruz. Onlar yolculuklarında keşfettikleri birkaç yeri cömertçe paylaştılar.

Biz Dünyayı farklı görürüz.

Kimilerinin engel olarak gördüklerini biz fırsat olarak kabul ederiz. İşletmelerimizi, inovasyon ve değer, öz ve anlam ve sektörün çıtasını yükselten düşünceler ile süslerken, yataklarımızı doldurmanın çok ötesine geçeriz. Her saniyemizi sahipleniriz. Her rezervasyonu, her tartışmayı, her estetik algıyı, her misafir deneyimini önemseriz. Hem de en alt kademeye kadar.

Hepimiz öncelikle işimizin sahibiyiz.

Yöneticilik daha sonra gelir. Kararlarımız işletmemiz için uzun vadede en iyi olan gerçeklikleri dikkate alınarak verilir. Biz müdürler, bizim için kısa vadede olumlu olsa da, uzun vadede gayrimenkulümüzün zararına olabilecek kararlardan uzak dururuz. Her tesisimizi kendimizinmiş gibi yönetiriz, ki çok sık olarak işletmelerimizin sahibi haline de geliriz.

Bizim işimiz binalar ile ilgili değil.

Binalar gülümseyemez, dinleyemez, bir gereksinimi önceden sezinleyemez ya da bir konuk ile muhteşem bir sohbet üzerinden iletişime geçemez. Bir binanın yapamayacağı bir şey daha vardır, kendi kendisini idare edemez. Ve biz bunu yeterince yaptık. Dokunulabilir insan bağlantısı ile kesintisiz verimlilik arasındaki o yüksek ve ince telin üstünde başarı ile yürüdük.

Her şey 1985’teki bir yatırım stratejisi ile başladı. Bir gelişim ve tam zamanlı servis şirketine evrilen bir strateji. Deneyimli ellerin bilgilendirmesi ile, sahibi olduğumuz ve yönettiğimiz 35 işletme ile inovasyona yoğunlaştık. Sonuç muhteşem oldu; benzersiz yönetim yaklaşımımız ve bol ödüllü tesislerimiz.

Bir otel sadece bir binadır.

Tuğlalar ve harç. Cam ve çelik. Halılar ve perdeler ve mobilya ve açılıp kapanan kapılar, camlar ve diğerleri.


Kimi zaman bazı binalar diğerlerine göre daha tarihi ya da arkeolojik bir arka plana sahip olabilirler. Ama ne olursa olsun, günün sonunda, o kafanızı yastığa koyduğunuz o sessiz anda onlar da sadece binadır. Hiç kuşkunuz olmasın, ne kadar albenili olsalar da, binaların asla yapamayacağı şeyler vardır. Bir bina bir kapıyı açabilecek ya da bir taksi çağıracak kadar fonksiyonel olamaz. Şehirli bir maceracıya ilham veremez. Hiç beklenmedik akşam yemekleri tavsiye edemez. Bir insanın adını hatırlayamaz. Bir konuğun yastık tercihini kaydedemez.

Biz bütün bunları yapıyoruz. Evet, binaları severiz. Ama bir otel sadece bir teknedir. Değeri içerdiklerinde ve etkileşim başlatmak için seçtiklerinizdedir; idealler, gelenekler, davranışlar, tatlı sürprizler, espri anlayışı, rol üstlenme ve evet, bir de bütün bunları hayata geçiren kişilikler. İnsancıllık ile profesyonelizm arasındaki kibar dansı sergileyenler. Biz bütün bu yolları yürüyoruz. 

Sadece bir nedenle;

Öncelikle insanız. Sonra otelciyiz.

Bir karar almadan ve bunu hayata geçirmeden önce bunun parçası olan bütün paydaşlarımızla bire bir konuşmayı severiz. Kalplerimizle, ruhlarımızla ve zorluklarla kazandığımız o çok anlamlı uzmanlığımızın her bir kutsal gramı ile. İşte tam da bu bizim aradığımız ve mutlu olduğumuz dayanıklı içli dışlı ilişki budur. Bizler “ haydi kolları sıvayın, kendimizin değil, konuğun dilini konuşup onun aklını anlayan bir yaklaşım sergileyelim” tarzı bir yönetim modelinin geliştiricisiyiz. İsterseniz 24 saat konuşur ve dinleriz. 

Gerçekten de…

Bütün paydaşlara bir sözümüz var.


Size şu sözü veriyoruz; Konumuz sadece otelimizdeki her yastığa bir baş konması değildir. İşletmelerimizi inovasyon ve değer, öz ve anlam ile dolduracağız. Ekiplerimizden gelecek büyük, küçük bütün önerileri sektörü bir adım ileri taşımak için değerlendireceğiz. Dokunduğumuz herkes ile empati temelinde iletişim kuracağız. Birlikte bir sanatsal işyeri ortamı oluşturacağız. Pazara ve topluma otantik ve olağanüstü operasyonel bir mesaj vereceğiz. Bize ait olan bir başarı tanımı geliştireceğiz. Kimliğimizin ve kişiliğimizin olduğu sayfada sadece konukların beklentilerinin karşılığı olmayacak. Birlikte kendi kutsal sayfalarımızı yazacağız. Ve tam da orada, paylaşılan tutkuların bayrağı altında, büyük işler başarmanın sorumluluğunu üstleneceğiz. Bu çalışmamızın her anına saygı duyacağız ve sahipleneceğiz. Eğer konu bu coşkulu vizyonumuzun ete kemiğe bürünmesi ise, konuklarımıza vermemiz gereken servisi, göstermemiz gereken saygıyı sonuna kadar sunacağız. İnsanlarımız bu süreçten büyük bir haz alacak.

Çünkü biz işleri çok nadir ve mükemmel bir perspektiften görürüz.



23 Ekim 2015 Cuma

Otelinizi Farklılaştırın Yoksa İşler Kötü!

Seyahat doğal olarak destinasyonlar ile ilgilidir. Bu gün otelcilik işletmeleri için konuklarına yüksek kalitede yerel sunumlar yapmak hayati önemdedir.


Geçmiş yıllarda oteller, daha otantik ve bütünselliği olan deneyimler sunmaya zorlanıyorlardı. Bunun nedeni de muhtemelen millenial kuşağın tercihleri ve sosyal medya çağının patlamasıdır.
Bu günün tatilcisi sadece konaklayacağı bir mekandan fazlasını istiyor. Yeni kuşaklar, gittikleri destinasyon ile samimi bir iletişim kurmayı arzu ediyorlar. Oteller bu beklentiyi nasıl karşılayabilir? Elbette yerel ürünleri ve etkinlikleri sunumları ve servisleri ile bütünleştirerek.

Yerel ürünleri sisteme dahil etmek.

Çiftlikten masaya tarzı yemekler uzun zamandır giderek artan bir ilgi çekmeye başladı ve oteller bu nedenle, yiyecek ve içecek sunumlarında, sürdürülebilir, çevre dostu pratikleri benimsemeye başladılar. Seyahatçiler yerel mutfağı tatmak için çok istekliler. Eğer yemeklerin malzemesi yakın çiftliklerden ya da otelin kendi bahçesinden geliyor ise, o zaman daha da mutlu oluyorlar.
Bu yeni trendi sadece küçük butik oteller değil, büyük zincirler de benimsiyorlar. Dev gruplar özellikle iş seyahati yapan konuklarını akıllıca oluşturulmuş mutfak jestleri ile cezbetmek için çabalıyorlar. Örneğin Hyatt bütün Dünyadaki otellerinin restoranlarında menülere en az beş tane yerel yemek konulmasını istiyor. Keza, eğer yakınlarda bir bira fabrikası ya da şarap üretim noktası var ise, buralardan da ürünleri menüsüne dahil ediyor.


Provenance Otelleri özellikle harika bir iş çıkartıyor. Konuklarına oteldeki konaklama deneyimlerine dahil yerel bir hikaye sunuyorlar. Her bir oteli eşsiz bir yerel tema ile tasarlamanın ötesinde, yerel sanatı da dekorasyonlarında kullanıyorlar. İnsanlar, bu grubun otellerinde yerel ürünlerin bilgisinin sunulduğu bir liste de bulabiliyorlar. Böylece yakın çevrelerdeki iş dünyasından haberleri oluyor. Portland’daki Lucia Otel konuklarına sunduğu balı çatıdaki kendi kovanlarından tedarik ediyor. Restoranında bölgede taş değirmenden elde edilmiş zeytinyağını ve manuel olarak üretilmiş tuzu servis ediyor

Yerel aktiviteler düzenlemek


Yerel ürünlere ilave olarak, oteller konukları için benzersiz ve kataloglarda bulunmayan etkinlikler düzenleyebilirler. Bu etkinliklere katılmak konukların gerçek bir destinasyon ziyareti deneyimi yaşamalarını sağlar. Örneğin Airbnb artık konuklarına buna benzer bir ürün sunmaya başladı. Deneyimler. Evlerini kiraya verenlerin sistemi ile yerel girişimciler özel turlarını satabiliyorlar.

Konuklar şehir turları, yiyecek ve içecek tadımları, dağ yürüyüşleri ve bisiklet turları gibi deneyimleri satın alabilirler. Ama öncelikle Airbnb sitesinden bir rezervasyon yaptırmış olmak gerekiyor. Bu deneyimler şimdilik San Fransisco ve Paris’te uygulanıyor. Ama Airbnb bu uygulamada başarılı olursa, elbette Dünyaya açılabilir.

Yeni bir hostel türünün bir parçası olan Generator Hostelleri Avrupa’nın sekiz şehrinde kendi etkinliklerini sunuyor. Konuklar Barcelona’da tapas turlarına katılabilir, Paris’te petanque oynayabilir, Dublin’de özel viski tadımı yapabilirler. Her bir ileri tasarım ‘pansiyon’ kendi bölgesinin kültürünü ve tarihini yansıtır. Örneğin Berlin’in gözde semti Mitte’de bulunan hostel bölgenin yükselen sanatsal çevresini destekler. Generator grubu konuklarına yüksek kalitede içeriği olan kapsamlı rehberler sunar. Bu rehberler her bir Pazar için ayrı ayrı hazırlanır. Konukların yerel topluluklarla buluşması için fırsatlar yaratır.

Size özel sunumları yaratmak

Yerel deneyimler ile otelinizin sunumlarını, paketlerini, amenitileri bütünleştirmek için kafa patlatırken geniş bir ilgi alanını baz almayı ihmal etmeyin. Yerel ürünler ve yiyecekler her zaman için iyi bir başlangıç adımı olur. Temin etmek ve sunmak da bir o kadar kolaydır.


Evet, yüksek kalitede yerel ürünler benzerlerine göre biraz daha pahalı olabilir, ama eşsiz bir deneyim yaşatmak için de en uygun seçenekler bunlardır. Kaldı ki, nakliye giderleri de emsallerine göre daha düşüktür. Bu ürünleri otellerinizin hediyelik eşya mağazalarında satabilirsiniz. Tuvalet malzemelerini küçük paketler halinde hediye edebilirsiniz. Odalara minik snackler koyabilirsiniz.

Yerel deneyimler hazırlama noktasında dikkat edilmesi gereken ayrıntılar vardır. Bu servisleri hazırlarken konuklarınızın bu destinasyonu tıpkı yerel halk gibi deneyimlemelerine dikkat etmelisiniz. Örneğin, çok tipik, rehberli bir şehir turu yerine bir koşu, tırmanma ya da bisiklet turu düzenleyebilir ve insanları az bilinen parklara, yürüyüş yollarına götürebilirsiniz.

Otelinizin konuklarının yerel halk ile buluşacağı ve etkileşim içinde olacağı sosyal deneyler hazırlayabilirsiniz. Örneğin Generator Hostelleri sık sık yerel DJ’lerin, sanatçıların ve müzisyenlerin katıldığı sanat ve müzik organizasyonlarına ev sahipliği yapar. New York’ta Roger Smith otelde yerel sanatı sergiler. Sanat sohbetleri düzenler ve bu sohbetlere bölge halkının ve konukların aktif katılımını sağlar. Yerel halk ile konuklarınızı bir araya getirirken bölgenin sosyal medya fenomenlerini de işin içine katmayı unutmayın. Onların sosyal medya paylaşımları markanız için ayrı bir PR ve tanıtım fırsatı olacaktır.

Unutmayın, her destinasyon benzersizdir. Bu nedenle tesisinizin komşu topluluklarının ve onların sunacağı her şeyin avantajını değerlendirin. Özellikle de bölgenin tarihini ve kültürünü çok iyi araştırın. Bu araştırma sonuçlarını konuklarınız ile paylaşmak için de yaratıcı metotlar bulun.

Nancy Huang’ın makalesinden çeviridir.