Turizmciler, 2015 Kasım Rus
savaş uçağının düşürülmesinden itibaren derin bir karamsarlığın dibine gömüldü.
Birkaç yıldan bu yana aniden
bastıran krizler de süreçleri doğru okuma kapasitemizi ciddi oranda düşürdü.
Sabır… Sağduyu… Objektiflik…
Akılcılık..
Hepsi kayboldu…
Acelecilik… Korku… Panik… Telaş..
Boşluğu doldurdu.
Dün gece Rusya’nın Ankara
Büyükelçisi’nin bir suikast sonucu öldürülmesinden sonra da aynı telaş ve panik
hali patladı.
Okumuş yazmış, donanımlı olduğu
kabul edilen birçok turizmciden korku ve panik kokan yorumlar peş peşe geldi;
“ Putin bunun hesabını
bizden sorar… Mahvolduk… Türkiye bu sefer bitti… Bunun faturası bizden
sorulur..”
Turizm gibi bir sektörü
omuzlamış üst düzey profesyonellerden beklenmeyecek ölçüde bir panik hali…
Korku… Olayın önünü arkasını analiz etmeden yapılan gelişi güzel bir yorum…
Bayanlar baylar, böylesine
zor zamanlarda bizlerin sokaktaki adam gibi davranmaya ve hiçbir dayanağı
olmayan yorumlar yapmaya hakkımız yoktur…
Öncelikle biraz beklemek
gerekir.
Olayın hemen ardından sıcağı
sıcağına yapılan analizler çok sağlıklı olmaz. Zira ortada bir tespit
yapabilmek için yeterli veri yoktur.
Dün gece birçok turizmci
panik halinde bedel ödemekten, faturanın bize çıkacağından bahsederken,
saldırının ve mesajın asıl muhatabı Putin mükemmel bir tespit yaptı.
“ Bu cinayet gelişmekte olan
Ankara ve Moskova ilişkilerini çökertmeye yönelik bir provokasyondur. Hedef gittikçe normalleşen Türkiye Rusya
ilişkilerini sabote etmektir. Bu suikast ile, Türkiye, Rusya ve İran tarafından
hayat geçirilmekte olan Suriye Barış sürecine de zarar vermek amaçlanmaktadır.
Buna tek bir cevap olacaktır: Terörizme karşı mücadeleyi yükseltmek. Haydutlar
bunu hissedecekler.”
Putin istihbaratın en derin
aşamalarından geçerek Rusya gibi bir devin başına geçmiş bir lider gibi
davranıyor. Suikastı öncesi ve sonrası ile doğru okuyor. Dar bir bakış açısının
tetiklediği intikamcılıkla değil, geniş bir bakış açısına dayalı bir
serinkanlılıkla davranıyor.
Bir başka sakin ve mantıklı
açıklama Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zakharova’dan;
“ Olayı bir terör saldırısı
olarak değerlendiriyoruz. Suikastı bütün boyutları ile araştırmak için kararlı
olan Türk güvenlik güçleri ile kontak halindeyiz. Suikastın arkasındakiler
kesinlikle cezalandırılacak. Bu olayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine
taşıyacağız. Terörizm kazanamayacak. Bu sürece karşı kararlı adımlar atacağız.”
Bu sözleri, Rusya adına en
yetkili ağızlardan bir tanesinden duyuyoruz. Rusya dış politikası adına
açıklama yapmaya yetkili bir görevli konuşuyor. Dış İşleri sözcüsü Rusya’nın bu
suikastın arka planını nasıl okuduğunu ifade ediyor. Bu açıklamalardan
Türkiye’nin hedef tahtasında olduğu sonucu çıkarılabilir mi?
Putin’in en yakın yönetim
çevresinden senatör Franz Klitsevich suikastın hemen ardından yaptığı
açıklamada faili biraz daha net tanımlıyor.
“ Rusya’nın Türkiye
Büyükelçisi’ne yapılan suikast NATO gizli servisleri tarafından organize
edildi. Bu saldırı bir provokasyondur ve Moskova’ya açık bir kavga davetidir.
BU bir terör saldırısıdır. İntikam alacağız.”
Suikaste uğrayan Büyükelçi
Karlov’un Türkiye ile ilgili görüşleri ve önerileri de yaşanan bu terör
saldırısını çözmek için birçok ipucu veriyor. Karlov, Türkiye’yi, Batı ile
Avrasya arasında yükselen ayrışmada, Şanghay Beşlisi içinde görmek isteyenler
arasında yer alıyor. Aşağıdaki sözler Büyükelçiye ait;
Karlov, Cumhurbaşkanı
Erdoğan'ın ŞİÖ'ye katılmayı değerlendirebileceği yönündeki sözlerine ilişkin,
hem Kazakistan'ın hem de Çin'in Türkiye'yi ŞİÖ üyesi olarak görmek
istediklerini belirterek, "Her şey tamamen Ankara'nın kararına bağlıdır.
ŞİÖ'ye üyelik sürecinde biz Rusya olarak Türkiye'den Avrupa Birliği'yle (AB)
ilişkilerin soğutulmasını veya durdurulmasını hiçbir şekilde talep etmeyeceğiz"
demişti.
Nasıl?
Şimdi bu derin suikaste
biraz daha farklı bakıyor musunuz?
Bayanlar Baylar,
Zor, kanlı ve sabrın çok
gerekli olduğu vahim zamanlardan geçiyoruz. Atılacak bir yanlış adım,
söylenecek bir yanlış söz akıl almaz derecede tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Sakin bir akıl, 360 dereceyi gören ve analiz edebilen gözler ve bilimsel bakış
açısı her zamankinden daha önemlidir. Sektörü iyice panikletecek yorumlar
gelecek yılları da rehin alacak bir yılgınlık havasını getirir.
Yapmayın!
Her şeyden önemlisi;
İktidarlar gelir, gider ve
yerine yenileri gelir. Ama Türkiye dimdik ayakta kalır. Geçmişi, geleceği,
müthiş potansiyeli, milleti ile bu büyük Ülkeye güvenmeye devam..