30 Haziran 2015 Salı

Turizmde Anadolu’ya 2500 yıllık bir rakip geliyor

Gözünüz aydın…

Bir rakibiniz daha oldu. Ya da oluyor.

Anadolu halkları ile Persler arasında 2500 yıldır devam eden gizli/açık ‘itişme’ şimdi farklı bir boyuta kayıyor.

Turizm!

Bakmayın siz savaş kavramını kullandığıma… Aslında yüzlerce yıldır barış içinde yaşamaktayız. Kültürlerimiz benzeşmiş. Çok yakınız.

İşte bu kapı komşumuzda çok ilginç şeyler oluyor ve olacak.

İran uranyum zenginleştirme kapasitesini düşürme sözü verdi. Bu söz ise Batı ile İran arasında gelecek onlarca yıla damgasını vuracak bir sürecin başlaması anlamına geliyor.

30 Haziran’da Nükleer Araştırmalar ile ilgili anlaşmanın ardından, Dünya’nın önde gelen altı ülkesi İran’a yaptırımları kaldırıyor.

Süreci başlatan Dünya devleri ise, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya

Yaptırımların kaldırılması bu ülkelerdeki otel zincirlerinin İran’da işletmecilik anlaşmaları imzalamasının önünü açacak. AccorHotels bu ayın başlarında dört yıldızlı iki tane havaalanı otelinin management anlaşmasını imzaladı. Oteller Imam Humeyni Havalimanı’nın yanındaki 296 odalı Axis Hotel 1 ve 196 odalı Axis Hotel 2. Her iki otel de bu yıl işletme anlaşmalarını yeniledi.

AccorHOtels OrtaDoğu’dan sorumlu Direktörü olan Christophe Landais yaptığı açıklamada, İran pazarını uzun zamandır incelediklerini söyledi. “ Ülke 85 milyonluk bakir bir pazar ve otelcilik endüstrisi gelişmemiş. Bu fırsatı iyi değerlendirip bütün markalarımızı büyütebiliriz.”

“ İran her zaman için dengeli bir profil çizdi, ama dışarı ile işbirliğine çok açık değildi. Ama şimdi beklenilen şeyler oluyor. İran’ın büyük dönüşümü başlıyor.
Ortadoğu’nun devlerinden Rotana bu yıl Tahran’ın kuzeyinde, 5 yıldızlı ve 600 odası olan Espinas Behnood Otelini açıyor. 2017’de ise yine 5 yıldızlı 200 odalı Rayhaan by Rotana kapılarını açacak.

TRI Consulting tarafından Altına Hücumu Beklerken başlığı ile yayınlanan bir raporda Tahran’da Otel Pazarının Fırsatları değerlendiriliyor ve ülkede 4 ve 5 yıldızlı otel sayısının çok düşük olduğu ve hizmet standartlarının da yetersiz olduğu vurgulanıyor.

Komşu Dubai’de 657 otel olmasına karşın, Tahran’da sadece 96 otel var. İçlerinden sadece 16 tanesi 4 ve 5 yıldızlı olması nedeniyle, Tahran’da çok büyük ve patlamaya hazır bir lüks segment otel yatırımı potansiyelinden bahsedilebilir.

1979’daki İslami İhtilal’den önce ülkede faaliyet gösteren Intercontinental, Hyatt, Hilton ve Starwood gibi markalar mevcuttu.

Geçen yıllarda, ülkeye uygulanan yaptırımlar nedeniyle anlaşma imzalamaları yasak olan bu markalar, öte yandan da global medyadaki olumsuz yorum ve haberler yüzünden İran’a mesafeli durmayı tercih ettiler.

Hilton Worldwide MEA’dan sorumlu başkan Rudi Jagersbacher yaptığı açıklamada çalışma planladıkları ülkelerde öncelikli kriterlerinin çalışanların güvenliği ve rahatlığı olduğunu ifade ediyor. “ ABD’nin yaptırımları devam ettiği sürece biz hiçbir ülkeye girmeyiz. Bu gün ve hemen yakın zamanda bu yaptırımlar kaldırılmaz ise, Hilton İran’a girişi düşünmez.”

IHG Asya, OrtaDoğu ve Afrika’da Gelişmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Clarence Tan markalarının İran’da olmasını beklediğini söylüyor

 “ Bu gün itibarıyla İran’a yaptırımlar sürüyor. Bu ülkeye giriş için kesinlikle bu yaptırımların kaldırılmasını bekliyoruz. Zaten kurum kültürü itibarıyla bu ülkeye yabancı değiliz. 1970’lerde İran’da güçlü bir varlığımız söz konusu idi. Bir an önce kapıların açılmasını ve bu büyük potansiyeli değerlendirmeyi bekliyoruz.”

STR Global Direktörü Elizabeth Winkle de meslektaşları ile aynı düşüncede. “ İran çok uzak olmayan bir gelecekte kapılarını açacak. Batı, bu devasa fırsatı değerlendirmek üzere neredeyse hazır durumda… Ama İran turizm altyapısı olarak kendisini kısa sürede dönüştürmeli, zira bu alanda çok ciddi bir yetersizlik var.”

“ Altyapı dönüşümlerinin bir gecede olmayacağını biliyoruz. Ama Batı’nın hızlı ve istekli zincirlerinin enerjisi ve kaynakları İran’ın imkanları ile birleştiğinde, gelişmenin çok gecikmeyeceğini de tahmin edebiliyoruz.”

 “ Ülkede dev bir nüfus var. Turistlerin merak edeceği ve mutlaka görmek isteyeceği muhteşem doğal güzellikler bekliyor. Bütün mesele, İran’ın Pazar ülkelerdeki hedef kitlelere hangi ürün ve hizmetleri nasıl sunacağı ile ilgili. En doğru ifade ile İran kendisini bir bütün olarak Batı insanına nasıl pazarlayacak?”

TRI Danışmanlık raporu İran’ın güçlü turizm arzını da aydınlatıyor; 17 UNESCO Dünya Mirası Bölgesi, kayak merkezleri, dinsel ve arkeolojik alanlar, güçlü sanat ve zanaat sektörü, ki bunların en önemli ürünü meşhur İran halısıdır.

İran Hükümetinin son verilerine göre ülkeye 2010 yılında toplam 3.1 milyon turist geldi. Bu sayı 2014 yılında 4.8 milyona çıktı.

Yaptırımların kalkması ile bu gizemli kültürü merak eden Batı’nın İran’a akması kimseyi şaşırtmamalı.


23 Haziran 2015 Salı

Müzik Endüstrisi çöktü, sıra Otelcilikte mi?

Iskartaya çıkan teknoloji

2010’larda, 80 yıllık geçmişi olan müzik ve film endüstrisi devleri gözümüzün önünde batıverdi. Bu çöküş çok az sayıda otelcinin dikkatini çekti. Sanki EMI ve MGM başka bir Dünyaya aittiler.  Dikkat edin, eğlence sektörünü yerle bir eden güç şimdi otelcilik sektörünün altını oymaya başladı. Airbnb ve moda tabirle ‘Paylaşım Ekonomisi’, otellere, eğlence dünyasını bitiren çöküşü yaşatabilir.  Milyonlarca insanın dolaylı ya da doğrudan hayatını kazandığı bu sektörün batışı ise 21 yüzyılın en büyük toplumsal trajedisi olur.

Paylaşmak hizmet etmek değildir.

Çalışmaların mesajı ortak: Paylaşım Ekonomisi tüketicilerini yönlendiren etken başkalarını düşünmek değildir. Onları öncelikle kendi menfaatleri ilgilendiriyor. Oda konaklaması için daha az ödemek insanların Airbnb’yi tercih etmelerindeki en önemli neden olarak görülüyor.

Yeniçağın, yeni-siber hippilerinin trendi olan başkalarının mallarını paylaşma yöntemi tüketimin daha ‘cool’ bir tarzı olarak benimseniyor. Ortada vahşi kapitalizme karşı bir protesto insiyatifinin olduğu da bir gerçek.  Şimdi, yerde şişme bir yatak düşünün. Oldukça popüler bir hikayesi olan bu şişme yatak, şimdi otellerin reklamlarında bir mizah unsuru olarak kullanılıyor. Ama böylesi bir hikaye bile, artık Dünyada belki de yüzbinlerce apartman dairesinin kısa dönem kiralamalara hazır olduğu gerçeğini gölgeleyemiyor. Bütün bunlar da otelcilerin gözleri önünde oluyor.

Paylaşım tahrip ediyor

Paylaşım ekonomisi yeni bir online yumuşak gücün maskesi değil. Tam tersine,  piyasanın, hem de en acımasız formundaki  kurallarını ifade ediyor.

Sistemin başarısı akıl almaz düşük maliyetlerde ve buna bağlı olarak yürüttüğü fiyat bazlı rekabette yatıyor. Bu durum sistemde tekelleşmeyi de tetikliyor. Airbnb’nin bu gün itibarıyla yaklaşık 1 milyon odası var ve bu mevcut bütün otel zincirlerinin hepsini geçen bir sayı. En büyük zincir olan Intercontinental Hotels Grup 720 bin odaya sahip. Airbnb’nin piyasa değerinin 20 milyar dolar olduğu ifade ediliyor. Bu miktar IHG’nin değerinin neredeyse iki katı. Airbnb artık bir global işletme. Hem evsahibine( yüzde 3) hem de konuğa (yüzde 6-12) vergi uyguluyor.
Bu şirketin inanılmaz rekabet gücünün nedenlerinden bir tanesi çok basit. Airbnb’nin bütün Dünyada 1500 çalışanı var. Sadece ABD’de otelcilik sektöründe iki milyon insan çalışıyor.  Avrupa Birliği otelcilik sektörü 2 milyon 400 bin insanı doğrudan istihdam ediyor. Bu işler toplum tarafından ne ölçüde önemseniyor? Bu konuda yapılan bir çalışmaya göre, İngiltere’de hükümet vasıtası ile yaratılan her bir iş vergi ödeyenlere 200 bin Euro’ya patlıyor.

Bu arada, 35 yaşın altındaki gençler Avrupa’daki otel sektörü işgücünün yarısını oluşturuyor. Şimdi düşünmek gerekir, genç nüfustaki işsizlik oranının yüzde 50 civarında olduğu Yunanistan ve İspanya’da hükümetler otelcilik sektörünün yarattığı bütün bu iş sahalarının buhar olup uçmasını göze alabilirler mi?

Paylaşım, güçleri birleştirmektir

Genele baktığımızda, otelcilik endüstrisi ağırlıklı olarak küçük, mikro yatırımlardan oluşmuştur.  Bu yatırımların Avrupa Birliğindeki karşılığı gün bazında 1.7 milyon tanedir. Şimdi bütün hepsi günün birinde bir online dev ile mi karşı karşıya gelecek? Bu arada Airbnbn neden bir online rekabet ile karşılaşmıyor? Çünkü paylaşım ekonomisi liderleri kitlesel network ayrıcalıklarını seviyor. Her yeni kullanıcı beraberinde yeni kullanıcılar getiriyor. Sosyal ağlarda da aynı süreçler yaşanıyor.

Paylaşım ekonomisi he ne kadar aksi iddia edilse de asla ekonomik anlamda demokratik bir süreç değil. Bu alanda oluşan tekelleşmenin sağladığı güç varken hangi demokrasiden bahsedilebilir ki? Milyonlarca küçük işi, onların centilmence yaklaşımlarına rağmen yerle bir etmek nasıl bir demokrasidir? Evet müşteriler daha az ödüyor ve bu açıdan onlar için faydalıdır. Ama burada dikkat orta vadede bir mutlak tekelleşme pazarı ele geçirdiğinde, acaba tekeller yine tüketicinin yararını mı ön planda tutacaklar?

Paylaşmak, bölmektir

Airbnb’den, oluşturduğu platform dışında kimler yararlanıyor?  Öncelikle ev sahipleri elbette. Bunun dışında, mülklere erişebilenler, emlak devleri, seçkin destinasyonlarda villaları, daireleri olanlar.  Ama, yoksullar değil. Gençler değil. İşsizler değil. Eşinden ayrılmış anneler değil.  Bu noktada artık kabul edelim ki, paylaşım ekonomisi mülksüzler ile mülksüzler arasında bir dayanışma köprüsü değildir.

Müzik endüstrisinden sonra sıra otelcilikte mi?

1920’lerde büyük bir şaşaa ile eğlence dünyasına dalan EMI ve MGM gibi devlerin 3 yıl önce iflas başvurusunda bulunduklarına ya da parçalandıklarına ve daha önceki değerlerinin minicik bir dilimine satıldıklarına tanık olduk. Hiçbir otelci de bu konuya dönüp bakmadı bile. Otelciler bu eğlence devlerinin çöküşüne kendilerinden çok uzakta olup biten bir süreç gibi baktılar.  İşin arka planına bakıldığında, bu muazzam güce sahip devleri çökertenlerin aslında ne kadar da masum bireyler olduğu görülür.  Milyonlarca bireyin masum online müzik ve video paylaşımları devlerin nefesini kesti. Bu gün hemen hemen aynı masum yaklaşım ile yine milyonlarca birey odalarını internet üzerinden paylaşıyor. Müzik ve film paylaşımı devasa bir zenginlik tahribini tetikledi. Onbinlerce müzik ve film çalışanı, tiyatro sanatçısı işsiz kaldı.  Disk üreticileri, dağıtımcıları, teknisyenler, müzik mağazası çalışanı perişan oldu.

Otel odaları da aynı kaderi paylaşır mı? 

Tüketiciler müzik için para ödemeyi bıraktıklarında sanatçılar insanlara ‘sorumluluk’ çağrısı yaptılar. Ortada bir de telif bedeli vardı, bu sanatçıları az da olsa güçlendirdi. Otelciler ne çağrısı yapacak? İnternette müzik ve film paylaşımı hala yasadışı aslında ve buna bağlı olarak eğlence sektörü hukuku bir müttefiki olarak yanında buldu. Buna rağmen felaketi atlatabilmiş değil. Airbnb, tersi kanıtlanana kadar son derece meşru.

Çok hızlı gelişen ve dönüşebilen otelcilik endüstrisi belki kısa vadede şoka karşı geçici çözümler üretebilir. Peki, orta vadede ne olacak?

Otelciler ilk aşamada paylaşım ekonomisinin sağlamadığı iki servis üzerinde odaklanabilirler. Güvenlik ve yemek… Daha da ötesi, emek yoğun bir sektör olarak otelcilerin kolektif görevi hükümetlerin hassasiyetlerini yükseltmektir. Bütün demokrasiler varlıklarını idame ettirebilmek adına bu kadar kaynağı iş alanları açmaya yöneltirken, paylaşım ekonomisinin bu çok önemli sektörü mahvetmesine seyirci kalmak en hafif tabirle aptallık olur.

Otelciler yardım bekliyor. Örneğin otel odalarının KDV’si düşürülebilir ve online oda kiralamaların KDV’si yükseltilebilir. Bunun da vergi mükelleflerine hiçbir zararı olmaz. Bu stratejik adım yeni iş sahaları açılmasına katkı sağlar ve sektörünün tahrip edilmesinin önüne geçer. Otelcilerin ve ilgili bütün sektörlerin geleceği sırat köprüsündedir.

Bu yazı bir çeviridir



21 Haziran 2015 Pazar

Rusya ile ilgili hesaplarınızı gözden geçirin

Önemli not: Sevgili Dostlarım, bu yazı www.tourism-review.com sitesinden tercümedir. Bu bilgilere sevgili dostlarımın da ulaşabilmesi adına yayınladım.

Nisan ayında tam 135 bin Rus vatandaşı ülke dışında tatil kararını iptal etti. Yılsonuna kadar bu sayının çok daha fazla artması bekleniyor.

Rus işverenler ve yöneticiler tatil yapma gücü ve alışkanlığı olan 4 milyon Rus’a biraz tatlı sert bir tonda ‘Ülkenizde kalın’ uyarısında bulundu. Bir bu kadar insan da zayıf ruble ve yetersiz sayıdaki bölgesel charter uçuşlarından etkilendi.

Uzun sözün kısası Rus turistlere bel bağlayan destinasyonların işi zor.

Bu yıl yaşanan duruma ilişkin açıklama yapan TEZ Tour Ticari Direktörü ve ortağı Alexander Burtin, geçtiğimiz yıl Nisan ile Ekim arasında İtalya, Yunanistan ve İspanya gibi Rusların sevdiği ülkelere toplamda 3 milyon turist gittiğini belirtti. Burtin, bu ülkelerin her birisinin yaklaşık 400 bin turist kaybetmeye hazır olmalarını ifade etti. Geçen yıl 800 bin Rus turistin ziyaret ettiği Bulgaristan’ın bu yıl yaklaşık olarak 300 bin turist kaybedebileceğini açıkladı.

Bir örnek vermek gerekirse, bir çok uçak şirketinin bölgesel charter uçuşlarını iptal etmesi nedeniyle, bu yıl Omsk, Novosibirisk ve Krsnoyarsk’tan Barcelona’ya hiçbir turist gidemeyecek. İptal kararı bölgede Avrupa’ya dönük talebin yaklaşık olarak yüzde 50 oranında düşmesi nedeniyle alındı.

Natalie Tours Yönetim Kurulu Başkanı Vladimir Vorobiev yurtdışı turlarda tahmin edilen talep düşüşünün en az yüzde 25 olacağını vurguladı. Geçen ay itibarıyla Türkiye’ye dönğk talep yüzde 25 azalırken, Mısır satışları geçen yıl ile aynı seviyede gidiyor.

ATOR ( Rusya Tur Opratörleri Ulaşım Komitesi Başkanı Dmitry Gorin’e göre 2014 yılında yurt dışı turlara katılan turist sayısı 13 milyonu bulurken, bunun yaklaşık yüzde 60’ı yaz tatili için gerçekleşti. ATOR bu yıl bu sayının yaklaşık olarak yüzde 25 oranında, yani 2 milyon kadar düşeceğini öne sürüyor.

 “ Tur operatörleri geçen yıla oranla yüzde 50 daha az charter koltuğu rezervasyonu yaptılar. Ama, ilginçtir, yine aynı operatörler bu yıl daha fazla tarifeli koltuk satın alıyor. Bu veriler Rusya Sivil Havacılık Kurumu (Rosaviation) websitesinden alınan sayılardır. Yıllara göre charter uçaklarının istatistikleri ile ilgilidir. 2013 Kasım ile 2014 Mayıs arasında uçak şirketleri haftada 587 sefer talebinde bulunmuşken, bu sayı aynı dönemlerde haftalık 357’ye düşmüş durumda."

Birkaç havayolundan alınan bilgilere göre tur operatörleri popüler destinasyonlara olan talebin düşmesi nedeniyle koltuk sayılarını düşürdüler. Transaero temsilci yaptığı açıklamada şirketin büyük tur operatörleri ile işbirliğini devam ettirdiğini söyledi. Ama geçen yıla göre bloke edilen koltuk sayılarında büyük bir azalma var.

2014/2015 kış sezonu başlamadan önce Aeroflot 2010’dan bu yana sürdürdüğü blok koltuk satışına son verdi. Bu yaz sezonunda blok koltuk satışını planlamayan Aeroflot yetkilileri RBC haber ajansına yaptıkları açıklamada “ Mevcut Pazar koşullarında blok koltuk satışı çok akıllıca değil. Bunun yerine biz direkt satışlara en iyi şartları sunarak yola devam etmeyi tercih ediyoruz.

Şirket daha önceleri blok satışları tercih ediyordu zira düşük sezonda yüksek oranda dolu uçuşları garanti ediyordu. Blok rezervasyonların ücreti düşük olmasına rağmen en azından dolulukları garanti ediyordu. Oysa bu günlerde tur operatörlerinin her bir uçuşta talebi 15-20 koltuktan yukarı çıkmıyor.  Bu oran çok düşük olduğu gibi, bir de sorunlar yaratıyor. Bir taraftan da havayolları az da olsa bu bloke koltuklar nedeniyle esnek tarifeler de üretemiyor. Yapılan kontratlara göre bu blokajların altında fiyat verebilme şansları yok.

Pazar daralması havaalanları indikatörlerini de olumsuz etkiledi. Federal Hava Ulaşımı Ajansı Rosaviation’dan alınan bilgiye göre sadece Nisan ayında Moskova çıkışlı uluslar arası uçuşların sayısı yüzde 20 azaldı. Geçen yılın 6400 uçuşuna karşılık bu yıl bu sayı 5103 olarak realize oldu.

Moskova’nın en yoğun havaalanı olan Sheremetievo charter seferlerinde yolcu sayısındaki azalmanın da lideri oldu. Geçen yılın Nisan ayına göre azalma yüzde 37 oldu. Bunun sayısal karşılığı olarak, yolcu sayısı 120 binden 76 bine düştü. Domodedovo Havaalanındaki düşüş ise yüzde 27.8 olarak gerçekleşti. 330 bin yolcu sayısı ise 238 bine indi.

Tarifeli ve charter uçuşlar birlikte dikkate alındığında, Domodedovo’da uluslar arası uçuşlarda düşüş yüzde 24.5, Sheremetievo’da yüzde 7.8 vr Pulkovo’da ise yüzde 27 oldu.

Yurt dışı tatil talebindeki bu korkutucu düşüş ile ilgili olarak durum analizleri yapan tur operatörleri bazı sonuçlara ulaştılar. Operatörler her ne kadar düşüşün ana sebepleri arasında 2014 yılındaki toplu iflasları görseler de, istatistikler onları pek doğrulamıyor. Geçen yıl, iflaslara rağmen tatil talebinde ciddi bir artış oldu. Türkiye Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre 2014 Mayıs- Eylül arasında bu ülkeye 3.7 milyon Rus turist geldi. Bu sayı 2013 yılına göre yüzde 9 artışa tekabül ediyordu.

Öte yandan, Mısır da 2014 sezonunda Rusya coğrafyasında eski popülaritesini kazanmıştı. Rusya Turizm Ajansı 2014 yılının Ağustos ayından itibaren Kasım ayına kadar Hurghada ve Sharm El Sheikh satışlarını durdurma çağrısı yaptı. Gerekçeleri ise askeri darbe idi. Çağrılar sonuç verdi ve 204 yılının ikinci yarısında bir önceki yıla göre oldukça yüksek bir düşüş oranı gerçekleşti. Mısır Turizm Bakanlığının istatistiklerine göre Mayıs Eylül 2014 arasında ülkeye 1.3 milyon Rus turist gelmişti. Bu sayı bir önceki yıla göre yüzde 76 artışa tekabül ediyordu.

Avrupa’nın büyük seyahat destinasyonları da aynı kaderi paylaşsa da, düşüş oranları genellikle yüzde 10 seviyesinde kalıyor. Bir çok zengin ve orta gelir kademesindeki Rus her hangi bir turizm acentasından paket satın almadan kendisi Avrupa’ya seyahat ediyor. Avrupa’da en çok seyahat edilen ilk 10 ülke arasında Almanya başta geliyor. Bağımsız olarak seyahat edenlerin oranı da hızla artıyor.

Natalie Tours’un patronu Vorobiev’e göre Avrupa’ya dönük seyahatlerdeki düşüşün temel nedeni ülke içindeki siyasi karmaşa ve bunun yanında da Rus vatandaşlarına Avrupa ülkelerine girişin yasaklanmış olması.

18 milyon potansiyel turistten 4 milyonuna patronları yurt dışı seyahatlerini yasakladı. Sosyal anlamda bir sınıflandırma gerekirse, bu yasaklı potansiyel turistler askerler, güvenlik birimleri ve ailelerinden oluşuyor.

Rubledeki dalgalanmanın ve sert düşüşün turizm hareketlerine olumsuz etkisini de yabana atmamak gerekir.  ATOR’dan Mr Gorin rubledeki güçlenme sonrasında talebin tekrar toparlanmaya başladığını açıklıyor. Kış aylarında Moskova’dan çıkışlar için sezon geneli için yüzde 35 olarak tahmin edilen düşüş oranı bu gün itibarıyla yüzde 25’e çekilmiş bulunuyor.


Sezon geneli ile ilgili ihtiyatlı bir tahmin yapan ATOR Moskova dışındaki bölgelerde ise geçen yıla oranla yüzde 50 azalmayı öngörüyor. Bu durumda bölgelerde yaşayan turistlerin önünde iki seçenek var; evde kalmak ya da Moskova bağlantılı uçmak.

14 Haziran 2015 Pazar

Otelci olma, Efsane ol! Çılgın Otelci Adamımsın

Şimdi yazının uzunluğuna bakıp da okumaktan vazgeçersen, - bence- gelmiş geçmiş en çılgın otelcilerden birisinin akıllara zarar hayat hikayesini ıskalamış olursun ey okur!

Akıllı ol. Belki bu yaşam öyküsünden senin payına da bir şeyler düşer.

Başlığa bakıp da böyle birisinin Türkiye’de olabileceğini düşünmediniz umarım. Bizim bu noktalara gelebilmemiz için 40 fırın ekmek bile yetmez.

Size bundan birkaç yıl önce Norveç’te gerçekleşen korkunç katliamın hemen ardından, kampın yeniden inşası için 5 milyon Norveç Kronu bağış yapan birisi, diyeyim… 

Gerisini de yazıda anlatayım.

Bana, Türkiye’den, 420 milyon dolarlık otelinin açılışına sürat motoru ile giden, otele birkaç yüz metre kala jetskiye atlayan, 40 mil hızla gelip otelin merdivenlerinde jetskiyi parçalayan ve havaya fırlayıp kıç üstü betona düşen bu işadamının bir benzerini gösterebilir misiniz?

Yetmez!

Bir de bu ‘delilik’ ile Dünya medyasına manşet olacak…

Hemen ardından bir de twitter hesabınızdan bunu “ Var mı jetskiden kıç üstü yere düşme atraksiyonunda benimle yarışacak?” diye duyuracak…

İşte bu delilikleri yapan birisi var. Norveçli, sıfırdan bir imparatorluk kurmuş adamım Petter Stordalen.

Devamını okuyun bence.. Sıkılmayacağınızı garanti ederim.

Petter Stordalen kimdir?


29 Kasım 1962’de Norveç Porsgrunn’da doğan Petter Anker Stordalen bir yatırımcı, Otelcilik Devi, İnşaatçı ve adanmış bir çevreci. Forbes 2012 Milyarderler Listesine göre kişisel serveti 1.2 milyar Amerikan Doları. Gayrimenkul stokundan, otellerinden ve alışveriş merkezlerinden devasa bir gelire sahip olan Stordalen kendine özgü bir yatırımcı.

Nordic Choice Hotels şirketi bünyesinde 170 oteli bulunan Stordalen 9200’ün üzerinde insan çalıştırıyor. Kariyerinde başarıya ulaşmasının hemen ardından eşi, çevreciliği ile bilinen Doktor Gunhild Anker Stordalen ile birlikte bir çok sosyal sorumluluk projesine imza attı. Destek verdiği hayır işleri arasında çevreci çalışmalar ve 2011 yılında adına kurduğu Stordalen Vakfı üzerinden bilimsel araştırmalar başta geliyor.

12 yaşında En başarılı çilek tezgahtarı

Stordalen Norveç’in Telemark Bölgesi’nde Porsgrunn’da doğmuş. Annesinin adı Kari ve Babası Knut ise manav dükkanına sahipmiş. Stordalen 10 yaşında babasının yanına işe girmiş. 12 yaşına geldiğinde bölge pazarlarında kendi tezgahını kurup çilek satmaya başlamış. Kısa sürede zekasını tamamen bu işe yoğunlaştıran Petter 1974 yılında, Porsgrunns Dagblad isimli yerel gazetede, rakibi olan 50-60 yaşındaki pazarcı kadınları geçerek  ‘Norveç’in En Başarılı Çilek Satıcısı’ seçilmiş. Liseyi bitirdikten sonra bir yıl için bir pazarlama kursuna giren Petter, eğitimin sonunda bir süre için babasının manav dükkanını işletmiş. Bu deneyimin ardından Norveç Pazarlama Okulunun yolunu tutmuş.

Yol belli oldu; Çılgınca Bir Büyüme

Daha 24 yaşında Norveç’in en büyük AVM’si, Trondheim kentindeki City Syd’in başına geçen Stordalen böylece ülke tarihinin en geç AVM Müdürü olarak kayıtlara geçmiş. Burada bir de dedikodunun hedefi olmuş. İddialara göre Stordalen eğitimini sürdürdüğü Norveç Pazarlama Okulu’ndaki bitime tezini AVM’deki sekreteri derlemiş ve yazmış. City Syd’de rekor karlara imza atan Stordalen buradan Atle Brynestad’s Company Made in’de Gayrimenkul Direktörlüğüne geçmiş.  Stordalen buradaki başarılı performansı ile Trondheim’deki eski Pazar yerinin dönüşümüne ve Oslo dışındaki Liertoppen AVM’sinin yeniden yapılandırılmasına imza atmış. Bu arada ünlü Bik Bok markasından da sorumlu olarak atanmış.

Brynestad sisteminde birkaç projeye imza atan Stordalen, 29 yaşına geldiğinde kendisini Realkreditt’in Gayrimenkul Geliştirme Şirketinde çalışırken buldu. Birkaç yatırımcıyı ikna eden Stordalen birlikte Oslo’nun hemen dışında tarihi alışveriş merkezi Steen & Strom’u satın aldı. Yatırımcı grup yatırım bedelinin 20 milyon Norveç kronunu ilk beş gün içinde tamamladı. AVM yeniden açıldı. Steen & Strom’un satın alınması bu alanda müthiş bir büyümenin ilk dalgasını oluşturdu. Yeni kurulan Steen & Strom Yatırım, üç yıldan az bir zamanda ülkenin en büyük ticari gayrimenkul stokuna sahip oldu. Büyüme 1996 yılına kadar devam etti ve bir gün işler ters gitmeye başladı. Yatırım şirketinin en büyük hissedarı Stein Erik Hagen Stordalen’e CEO pozisyonundan istifa etmesini söyledi.

Steen & Strom Yatırım’dan ayrılan Stordalen bin bir emekle büyütmüş olduğu ekibini bıraktı ve yatırımcı Christen Sveaas ile birleşti. 1996 Ekim ayında ikili Choice Hotels’in İskandinavya yatırımlarının yüzde 68’ini 100 milyon Norveç Kronu bedel ile satın aldı. Satın alma sırasında grubun bütün İskandinavya’da toplam 8 oteli vardı. Hırsını ve zamanlama becerisini iyi kullanan Stordalen Choice Hotels operasyonunun hemen ardından, tıpkı Steen & Strom Yatırımdaki büyüme modeli gibi, İsveç’li otel zinciri Home ve Norveç otel zinciri InterNor’u satın aldı. Choice Hotels İskandinavya’nın hisselerini de halka açtı.

Burada sıkı durun ve büyüme ne demekmiş, görün!

Bu satın almalardan sonraki üç yıl içinde Stordalen adeta ‘çıldırdı’. Choice Hotels İskandinavya, ortalamada her hafta bir otel satın aldı ve iş gücü stokuna her 10 günde bir 50 çalışan kattı. Aralık 1997’de ortağı Sveaas o gün 77 oteli olan zincirdeki yüzde 37 hissesini sattı. 1999 yılında Christian Ringnes ve şirketi Eiendomspspar Choice Hotels İskandinavya’nın yüzde 35 hissesini satın aldı. Kısa bir güç savaşı yaşandı ve hemen ardından Ringnes pes etti, Stordalen şirketteki yönetimini adeta perçinledi.

Aynı yıl Stordalen birkaç İsvaç ve Danimarka otellerini daha satın aldı. Bunların arasında en önemlileri, Danimarkalı Nordisk Otel Grup, Stenungsbaden Yat Kulübü ve Stokholm Globe Hotel idi.  Milleniumun başında, 37 yaşında olan Stordalen Norveç Kronu bazında milyarderliğe adım attı. 2012 Stordalen için dönüm noktası oldu. Şirket o zamana kadarki en büyük otelini açtı; 500 odalı ve 40 dönüm üzerine kurulu Goteborg Clarion Post Hotel. ‘Çılgın’ Stordalen bu açılışta da yapacağını yapmış ve 10 bin Goteborg’luyu şovu ile şalkına çevirmişti. Olağanüstü bir ışık ve havai fişek gösterisi eşliğinde, 6 metre çağındaki bir disko topunun içinde, bateri çalarak otelin zirvesinden yere inen Stordalen bir anda bütün Dünyanın dikkatini çekmişti.

Akıl oyunları ve dev bir gruba dönüşme

2000 yılında Home Invest şirketini kuran Stordalen Choice Hotels İskandinavya üzerine kayıtlı gayrimenkulleri bu şirkete transfer etti. Şirket 2001 yılında halka açıldı ama kısa süre sonra çekildi. Kısa bir süre sonra Choice Hotels İslandinavya İsveçli gayrimenkul şirketi Capona’dan hisse satın aldı. 2004 yılında Stordalen’in Home Invest şirketi 19 otelini Capona’ya sattı. Varılan anlaşmaya göre Stordalen bu hamle ile Capona’da çoğunluk hissesine sahip oldu. 2006 yılında Capona’nın adı Home Properties olarak değişti. 2005 yılında Home İnvest bir atak yaptı ve Choice Hotels İskandinavya’da bütün hisseleri satın aldı. Hemen ardından da Choice Hotels İskandinavya şirketini feshetti. 2006’da Home Properties Home Capital’i bir gayrimenkul yatırım şirketine dönüştürdü. Stockholm Kuzey Borsasına kayıt ettirdi. 2007’de Stordalen’in Home Invest şirketi Home Capital’i devraldı ve ardından feshetti. Hemen iki yıl sonra Stordalen aynı operasyonu Home Properties’e de uyguladı. Bu gün Stordalen iş süreçlerini yürütmek adına sahip olması gereken bütün dev gayrimenkul yatırımlarına tek başına sahip.

Stordalen’in Holding’i, Home Invest bu gün aşağıdaki gruplar ile yatırım yapıyor:

Nordic Choice Hotels: Norveç, İsveç, Danimarka ve Baltık ülkelerinde 170’in üzerinde tesisi ile İskandinavya’nın en büyük otel zinciri. 2010 yılında şirketin 9200 çalışanı vardı. Bu yıl yaklaşık olarak 5.1 milyar kron ciro elde etti.

Home Properties: 19 otel ile birlikte 26 tesisi var. Norveç’te bir dev ofis binası ve yeni 4 otel inşaatı var. İsveç’te de 2 yeni proje devam ediyor.

Sanat ve sanatçı dostu Stordalen

Serveti büyüyen Stoedalen ağırlıklı olarak çağdaş sanata yatırım yapmaya başladı. İlk satın aldığı eser Amerikalı ressam Ross Bleckner’in bir tablosu idi. Bu eser hala ofisinin duvarında asılıdır. 2012 yılında bir röportajda ünlü İsveçli küratör Sune Nordgrenn Stordalen’i Amerikalı otelci Steve Wynn’e Avrupa’nın bir mukabelesi olarak değerlendirmişti. Bu tanımlamada, Stordalen’in en son açtığı iki oteli olan Clarion Hotel Post in Gothenburg ve Clarion Hotel & Congress in Trondheim’de, Çağdaş Sanat eserlerini değerlendirmek üzere 5 milyon dolar harcamış olması gerçeğinin de büyük bir payı var elbette. Stordalen bu adımı ile Stordalen Otelcilik Sanatını yeniden tanımlamış oldu. 2012 yılı itibarıyla Stordalen’in kişisel Çağdaş Sanat kolleksiyonunda 30 milyon dolar tutarında eser olduğu biliniyor.

Ve Hırsız sahnede

Stordalen 2013 Ocak ayında Oslo yakınlarındaki Tjuyholmen’de The Thief Otelini açtı. Bu otel tamamen çağdaş sanatların sergilendiği bir müze gibi tasarlandı. 119 odasının hepsinde Sir Peter Blake, Chris Gianakos ve Tony Cragg gibi ustaların elinden çıkma özgün sanat eserleri var. Interaktif TV’lerde konuklar, belki de Dünyada bir ilk olmak üzere, Pay TV ile Contemporary Sanat videoları izleme arasında seçim yapabilecekler. Dev asansörlerden birisinde, Peter Stordalen’in çok sevdiği bir sanatçı olan Julian Opie gün boyu bir animasyon sergileyecek.

Otelin Kütüphane Barı’nda insanlar Norveç Kraliçesi Sonja tarafından yapılmış yağlı boya tablolar görebilecekler. The Thief hemen yanındaki Astrup Fearnley Modern Sanatlar Müzesi ile bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma ile The Thief otel müzenin en üst seviyedeki eserlerinin bulunduğu kütüphaneyi de değerlendirebilecek. Anlaşma sayesinde otel müzenin bazı eserlerini stratejik lokasyonlarında sergileyebilecek.

Stordalen, Jaume Plensa, Alex Catz ve Franz West usta sanatçıların Dünya çapıda ün kazanmış eserlerinden oluşan bir koleksiyona sahip. Aynı zamanda Norveçli sanatçı Edward Munch’un Andy Warhol tarafından yorumlanmış parçaları da koleksiyonunda var.

Adamımızın iş felsefesi beş temel ilke üzerine kurulmuş

Heyecan, enerji ve kararlılık temelinde gelişen bir kurumsal kültür
Sosyal sorumluluk
Tüketicinin tartışmasız gücü
Kapitalizm
Farklılaşma

İşi yönetme felsefesi, ki o bunu Çilek felsefesi olarak adlandırıyor, babasının yanında çilek sattığı yaşlardan geri kalan anılarla zenginleşmiş. Babasına çileklerin çok da kaliteli olmadığından bahsettiğinde, ondan aldığı basit ama harika cevap onun satıştaki rehberi olmuş; “ Elindeki çilekleri satmaya bak. Başka çilek yok ve tek şansın onları satmak” Bu öğütten yola çıkarak hep elindekilerden en başarılı seçenekleri üretme konusuna odaklanmış. Bu yeteneğini geliştirmiş.

Onun bu kadar çok sevilmesine katkıda bulunan işlerinden bir tanesi de her yıl binlerce Nordic Choice çalışanı ile birlikte düzenlediği yıllık konferans. Bu konferanslarda düzenlenen olağanüstü eğlenceli partiler, yarışmalar ve konserlere ek olarak Stordalen de bir konuşma yapıyor. Çalışanları bu konuşmayı adeta bir dini ritüel gibi görüyorlar.

Stordalen’in ödülleri

İskandinavya Yılın İşadamı -2004
Grand Travel Awards Best Scandinavian Hotel Chain – 2007 ve 2008
Çalışmak için en iyi şirket- 2007, 2008, 2009, 2010, 2011
Avrupa Otel Dizaynı Ödülü 2008
İsveç’in En güvenilir markası (Reader2s Digest) 2008
Ernst & Young- Yılın Girişimcisi 2010
Çevrecilik ödülleri

Çevre kavgacısı Stordalen

Peter Stordalen, Norveç’in cesur bir çevrecisi olarak, bu alanda adını ilk kez Norveç STK’sı Bellona’yı Rusya Kuzey Donanması tarafından tutuklanan uzmanı Alexander Nikitin’in serbest bırakılması için verdiği kavgada destekleyerek duyurdu. Artık başarılı ve zengin bir işadamı olmasına rağmen, 2002’de İngiltere Nükleer Araştırma Santrali Sellafield’e fiilen girerek ve kendisini dokuz saat boyunca santralin köprüsüne zincirle bağlayarak mücadeleye fiilen katılmaktan çekinmedi. Bu zincirleme ile İngiltere’nin denizde yaptığı technetium elementi boşaltımını protesto etti. 2007’de Oslo fiyordlarına zehirli madde boşaltan bir fabrikayı protesto etmek için Malmiyakalven’de yasak bölgeye girdi ve tutuklandı.

Peter eşi Gunhild ile birlikte bir Filantropi Vakfı kurdu ve her ikisi de bu vakıf için yoğun olarak çalışıyor. Stordalen vakfı ağırlıklı olarak iklim değişikliklerine karşı projeler üzerinde çalışıyor.
Yağmur Ormanları Destekleme Fonu: 2010 yılında, Nordic Choice ve Norveç Rainforest Destekleme Kuruluşu ile birlikte 51.300 hektar alan ağaçlandırıldı.

Teknolojik Gelişme: Stordalen Vakfı kar amacı gütmeyen bir çevreci organizasyon olan Zero’yu destekliyor. 2011 yılındaki yıllık Zero konferansında kişisel katkıları ile Arnold Schwarzeneger2i baş konuşması olarak getirdiler.

Yenilenebilir Enerji: Stordalen 2009 yılında ECOHZ isimli bağımsız yenilenebilir enerji tedarikçisi şirketin yüzde 67 hissesini Guarantiees of Origin ile birlikte satın aldı. Bu gün ECOHZ yıllık ortalama yüzde 10 büyüme hızı ile Pazar lideri.

Küresel İklim Anlaşmaları: Stordalen Vakfı Avrupa İklim Fonunu destekliyor. Eşi Gunhild ECC’nin yönetim komitesinde gönüllü olarak çalışıyor. 2012’de Stordalen’ler Al Gore’un Kutuplardaki İklim Gerçekleri Projesi sunumuna katıldılar.

Küresel İklim Anlaşmaları: Stordalen Vakfı Avrupa İklim Fonunu destekliyor. Eşi Gunhild ECC’nin yönetim komitesinde gönüllü olarak çalışıyor. 2012’de Stordalen’ler Al Gore’un Kutuplardaki İklim Gerçekleri Projesi sunumuna katıldılar.

Tüketici Davranışı: Stordalen’ler 2011’de GreeNudge isimli organizasyonu kurdular. Amaçları küresel iklim değişikliklerinin insanların davranışlarına ve iletişime olan etkileiri üzerine çalışmalar yapmaktı. Bu çalışmaların sonuç raporları ile Dünyanın karar vericilerine etkili iklim koruma politikaları oluşturmalarında bilgi sağlamak istediler.

Kişisel Yaşam
Peter Stordalen daha önce de belirttiğim gibi, Gunhild Anker Stordalen ile evli. Peter ilginç evlilik teklifini Aspen Dağı’nın zirvesinde yapmış.12 Haziran 2010’da 5 milyon dolarlık bir düğün töreni ile Fas’ta evlenmişler.  Bu düğün İsveç Prensesi’nin düğününü masraf olarak geride bırakmış. Davetliler için bir uçak kiralanmış ve Dünyanın en önde gelen lüks tesislerinden oan La Mamounia Otelinin bütün odaları kapatılmış.  Norveç’in finans ve sanat dünyasından 240 ünlüsünün önünde yapılan nikah törenine Bob Geldoff’ da katılmış.  Çift Norveç medyası tarafından ülkenin Bill ve Melinda Gates’i olarak gösteriliyor.

22 Temmuz 2011tarihinde gerçekleşen Utoya katliamının ardından Stordalen Norveç Çalışan Genç İşçiler Birliği’ne kampın yeniden inşa edilmesi için 5 milyon Norveç kronu bağışta bulundu.
Adamımız Peter aynı zamanda güçlü bir sportif figür. 24 yaşında Ironman yarışını tamamlayacak kadar da inatçı.  İyi bir atlet olma yaşını geride bırakmış olsa da, Stordalen hala sağlam ve fit. 2007 yılında, sanatçı Princein bir konserinde uzun bir jimnastik gösterisi yapabilecek kadar da güçlü. Şirketinde her spor alanında takımlar oluşturulmasını ve turnuvaları da destekliyor

İşte size çok farklı bir yatırımcı profili ve onun ilham ve cesaret veren hayat hikayesi.
Dedim ya.

Otelci olma, Efsane ol!