Iskartaya
çıkan teknoloji
2010’larda, 80 yıllık
geçmişi olan müzik ve film endüstrisi devleri gözümüzün önünde batıverdi. Bu
çöküş çok az sayıda otelcinin dikkatini çekti. Sanki EMI ve MGM başka bir
Dünyaya aittiler. Dikkat edin, eğlence
sektörünü yerle bir eden güç şimdi otelcilik sektörünün altını oymaya başladı.
Airbnb ve moda tabirle ‘Paylaşım Ekonomisi’, otellere, eğlence dünyasını
bitiren çöküşü yaşatabilir. Milyonlarca
insanın dolaylı ya da doğrudan hayatını kazandığı bu sektörün batışı ise 21
yüzyılın en büyük toplumsal trajedisi olur.
Paylaşmak
hizmet etmek değildir.
Çalışmaların mesajı ortak:
Paylaşım Ekonomisi tüketicilerini yönlendiren etken başkalarını düşünmek
değildir. Onları öncelikle kendi menfaatleri ilgilendiriyor. Oda konaklaması
için daha az ödemek insanların Airbnb’yi tercih etmelerindeki en önemli neden
olarak görülüyor.
Yeniçağın, yeni-siber
hippilerinin trendi olan başkalarının mallarını paylaşma yöntemi tüketimin daha
‘cool’ bir tarzı olarak benimseniyor. Ortada vahşi kapitalizme karşı bir
protesto insiyatifinin olduğu da bir gerçek.
Şimdi, yerde şişme bir yatak düşünün. Oldukça popüler bir hikayesi olan
bu şişme yatak, şimdi otellerin reklamlarında bir mizah unsuru olarak
kullanılıyor. Ama böylesi bir hikaye bile, artık Dünyada belki de yüzbinlerce
apartman dairesinin kısa dönem kiralamalara hazır olduğu gerçeğini
gölgeleyemiyor. Bütün bunlar da otelcilerin gözleri önünde oluyor.
Paylaşım
tahrip ediyor
Paylaşım ekonomisi yeni
bir online yumuşak gücün maskesi değil. Tam tersine, piyasanın, hem de en acımasız formundaki kurallarını ifade ediyor.
Sistemin başarısı akıl
almaz düşük maliyetlerde ve buna bağlı olarak yürüttüğü fiyat bazlı rekabette
yatıyor. Bu durum sistemde tekelleşmeyi de tetikliyor. Airbnb’nin bu gün
itibarıyla yaklaşık 1 milyon odası var ve bu mevcut bütün otel zincirlerinin
hepsini geçen bir sayı. En büyük zincir olan Intercontinental Hotels Grup 720
bin odaya sahip. Airbnb’nin piyasa değerinin 20 milyar dolar olduğu ifade
ediliyor. Bu miktar IHG’nin değerinin neredeyse iki katı. Airbnb artık bir
global işletme. Hem evsahibine( yüzde 3) hem de konuğa (yüzde 6-12) vergi
uyguluyor.
Bu şirketin inanılmaz
rekabet gücünün nedenlerinden bir tanesi çok basit. Airbnb’nin bütün Dünyada
1500 çalışanı var. Sadece ABD’de otelcilik sektöründe iki milyon insan
çalışıyor. Avrupa Birliği otelcilik
sektörü 2 milyon 400 bin insanı doğrudan istihdam ediyor. Bu işler toplum
tarafından ne ölçüde önemseniyor? Bu konuda yapılan bir çalışmaya göre,
İngiltere’de hükümet vasıtası ile yaratılan her bir iş vergi ödeyenlere 200 bin
Euro’ya patlıyor.
Bu arada, 35 yaşın
altındaki gençler Avrupa’daki otel sektörü işgücünün yarısını oluşturuyor.
Şimdi düşünmek gerekir, genç nüfustaki işsizlik oranının yüzde 50 civarında
olduğu Yunanistan ve İspanya’da hükümetler otelcilik sektörünün yarattığı bütün
bu iş sahalarının buhar olup uçmasını göze alabilirler mi?
Paylaşım, güçleri birleştirmektir
Genele baktığımızda,
otelcilik endüstrisi ağırlıklı olarak küçük, mikro yatırımlardan
oluşmuştur. Bu yatırımların Avrupa
Birliğindeki karşılığı gün bazında 1.7 milyon tanedir. Şimdi bütün hepsi günün
birinde bir online dev ile mi karşı karşıya gelecek? Bu arada Airbnbn neden bir
online rekabet ile karşılaşmıyor? Çünkü paylaşım ekonomisi liderleri kitlesel
network ayrıcalıklarını seviyor. Her yeni kullanıcı beraberinde yeni
kullanıcılar getiriyor. Sosyal ağlarda da aynı süreçler yaşanıyor.
Paylaşım ekonomisi he ne
kadar aksi iddia edilse de asla ekonomik anlamda demokratik bir süreç değil. Bu
alanda oluşan tekelleşmenin sağladığı güç varken hangi demokrasiden
bahsedilebilir ki? Milyonlarca küçük işi, onların centilmence yaklaşımlarına
rağmen yerle bir etmek nasıl bir demokrasidir? Evet müşteriler daha az ödüyor
ve bu açıdan onlar için faydalıdır. Ama burada dikkat orta vadede bir mutlak
tekelleşme pazarı ele geçirdiğinde, acaba tekeller yine tüketicinin yararını mı
ön planda tutacaklar?
Paylaşmak, bölmektir
Airbnb’den, oluşturduğu
platform dışında kimler yararlanıyor?
Öncelikle ev sahipleri elbette. Bunun dışında, mülklere erişebilenler,
emlak devleri, seçkin destinasyonlarda villaları, daireleri olanlar. Ama, yoksullar değil. Gençler değil. İşsizler
değil. Eşinden ayrılmış anneler değil.
Bu noktada artık kabul edelim ki, paylaşım ekonomisi mülksüzler ile
mülksüzler arasında bir dayanışma köprüsü değildir.
Müzik
endüstrisinden sonra sıra otelcilikte mi?
1920’lerde büyük bir şaşaa
ile eğlence dünyasına dalan EMI ve MGM gibi devlerin 3 yıl önce iflas
başvurusunda bulunduklarına ya da parçalandıklarına ve daha önceki değerlerinin
minicik bir dilimine satıldıklarına tanık olduk. Hiçbir otelci de bu konuya
dönüp bakmadı bile. Otelciler bu eğlence devlerinin çöküşüne kendilerinden çok
uzakta olup biten bir süreç gibi baktılar.
İşin arka planına bakıldığında, bu muazzam güce sahip devleri
çökertenlerin aslında ne kadar da masum bireyler olduğu görülür. Milyonlarca bireyin masum online müzik ve
video paylaşımları devlerin nefesini kesti. Bu gün hemen hemen aynı masum
yaklaşım ile yine milyonlarca birey odalarını internet üzerinden paylaşıyor.
Müzik ve film paylaşımı devasa bir zenginlik tahribini tetikledi. Onbinlerce
müzik ve film çalışanı, tiyatro sanatçısı işsiz kaldı. Disk üreticileri, dağıtımcıları,
teknisyenler, müzik mağazası çalışanı perişan oldu.
Otel odaları da aynı
kaderi paylaşır mı?
Tüketiciler müzik için para ödemeyi bıraktıklarında
sanatçılar insanlara ‘sorumluluk’ çağrısı yaptılar. Ortada bir de telif bedeli
vardı, bu sanatçıları az da olsa güçlendirdi. Otelciler ne çağrısı yapacak?
İnternette müzik ve film paylaşımı hala yasadışı aslında ve buna bağlı olarak
eğlence sektörü hukuku bir müttefiki olarak yanında buldu. Buna rağmen felaketi
atlatabilmiş değil. Airbnb, tersi kanıtlanana kadar son derece meşru.
Çok hızlı gelişen ve
dönüşebilen otelcilik endüstrisi belki kısa vadede şoka karşı geçici çözümler
üretebilir. Peki, orta vadede ne olacak?
Otelciler ilk aşamada
paylaşım ekonomisinin sağlamadığı iki servis üzerinde odaklanabilirler.
Güvenlik ve yemek… Daha da ötesi, emek yoğun bir sektör olarak otelcilerin
kolektif görevi hükümetlerin hassasiyetlerini yükseltmektir. Bütün demokrasiler
varlıklarını idame ettirebilmek adına bu kadar kaynağı iş alanları açmaya
yöneltirken, paylaşım ekonomisinin bu çok önemli sektörü mahvetmesine seyirci
kalmak en hafif tabirle aptallık olur.
Otelciler yardım bekliyor.
Örneğin otel odalarının KDV’si düşürülebilir ve online oda kiralamaların KDV’si
yükseltilebilir. Bunun da vergi mükelleflerine hiçbir zararı olmaz. Bu
stratejik adım yeni iş sahaları açılmasına katkı sağlar ve sektörünün tahrip
edilmesinin önüne geçer. Otelcilerin ve ilgili bütün sektörlerin geleceği sırat
köprüsündedir.
Bu yazı bir çeviridir
Bu yazı bir çeviridir
3 yorum:
Sayın Gürkan, “Allah şükür, Ateistim”
• Paylaşım ekonomisinin yarattığı ‘Vahşi kapitalizm ve yeni-siber-hippiler’ olmasa, siz yazı, tercüme ve fikirlerinizi bizimle paylaşabilir miydiniz? Bu durum, birinin “Allaha şükür, Ateistim” demesi gibi olmuyor mu?
• Çalışanlarının yüzde 90’ı asgari ücretlilerden ve taşeron çalışanlardan oluşan oteller vahşi kapitalizm uygulamıyor mu? Bu olumsuzlukları hangi ülke yasayla ortadan kaldırabilmiştir?
• ‘Sistemi’ eleştirirken, gerçekten fakir olanlar ne yapsın? “Parası yoksa gezmesin” demek ne kadar savunulabilir?
• Hangi sistem daha fazla gelir paylaşımı sağlıyor, derinine düşünün lütfen! Hangisi daha yararlı: “Otelde çalış, gelirin olsun. Başka bir işte çalış, boş odanı kiraya ver 2 gelirin olsun.” (Almanya’da odasını kiraya verenlerin sadece yüzde 7’si üst gelir grubu (Kaynak: GfK))
• Klasik sistemde tekelleşme yok mu (IHG, Starwood)?
• Odasını kiraya vererek, ek gelir elde eden kişi bu parayı tekrar ekonomiye kazandırmıyor mu?
• Oteller mi, mevcut hanelerde boş duran odalar mı daha fazla çevre felaketine yol açıyor (Betonlaşan sahiller, yok olan doğa, boş otel odaların bile neden olduğu CO2 emisyonu)? Bu olumsuzlukların yasalarla kesin çözüme kavuşturulduğu tek bir ülke gösterebilir misiniz?
• Maalesef kaynağını hatırlamadım bir çalışmaya göre ulaşım aracı paylaşım sitesi ‘Uber’ sayesinde sadece Avrupa’da eskiden ortalama caddede sürüş halindeki binek araçlarda 1,7 kişi seyir halindeyken, bu sayı ‘Uber’den sonra 1,74’e çıkmış ve yaklaşık 100.000 nüfuslu bir şehrin üretebileceği hava kirliliği önlenmiş. Hanelerdeki boş odaların kiraya verilmesi, yeni ve mevcut otellerin aksine, ilave bir çevre kirliliğine sebep olmuyor.
• Ve son olarak:
• AMI ve MGM gibi şirketler iflas etti, doğru. Şimdi insanlar daha mı az müzik dinliyor? Daha mı az sanatçı var? Ünlü ses sanatçıları daha mı fakir? Sanatın kalitesi mi düştü (bir de gençlere sorun)? Airbnb sayesinde çok daha fazla alt-gelir grubuna ait insanların özellikle yurtdışı seyahatlerinin dünya barışına katkısı küçümseniyor mu (Önyargıların kalkması, kültürler arası diyalog, vs)?
• Ya evrim? Ekonomi evrim geçiriyor. Daha iyiye veya daha kötüye değil. Sadece farklılaşıyor. Eskiye sıkı-sıkıya tutunanlar, iyi mi kötü mü belli değil ama yeniyi teşvik edenler ve diğerleri… Hepsi evrimin bir parçası! 60 yıl önce kredi kartını duyanlar ‘sistem çöküyor’ demişti. Ben bu evrimi heyecanla takip ediyorum.
• Sizin tercümenizdeki fikir bana biraz ‘Kahraman bakkal, süpermarkete karşı’ fikrini hatırlattı. Blogunuzda böyle bir yazıya yer vermeniz de, sizin yıllarca otel yöneticisi olarak çalıştığınızı doğruluyor. Belki de siz bu evrimi heyecan yerine, endişeyle takip ediyorsunuz ki buna çok büyük saygı duyuyorum.
Saygılarımla,
Mehmet Perçin
Mehmet Bey,
Çok değerli yorumlarınızı büyük bir ilgi ile okudum. Katkınıza teşekkür ederim. Saygılarımla
İki yazıda çok güzel. İki farklı bakış, ufkumuz genişledi.. Teşekkürler, Adil Bey, Mehmet Bey..
Yorum Gönder