Bu çalışma modeli artık ömrünü doldurdu.
Sadece çalışmayı kutsayan bu
model değişmelidir. Hayatın odağında sadece çalışmanın olması gerektiğini
dayatan bu bakış açısı artık zararlı hale geldi.
Bu model ile günümüz
ekonomik yapılanmaları, yaşam biçimleri, insan ilişkileri örtüşmüyor.
İşyerlerinde farklı
kültürler arasında çatışma çıkıyor.
Vahşi Kapitalist modelde,
çalışan, işyeri kapısından girdiği andan itibaren değişmek ve dışarıdaki hayatı
ile hiç uyuşmayan bir kimliğe bürünmek zorunda kalıyor.
Kendi iradesi ile tercih
etmediği bir değişimdir bu.
Bu modelde, çalışanlar,
İşletmenin kapısından girdiği andan itibaren iradelerini hiyerarşik bir yapıya
teslim etmek zorundadır. Aksi takdirde o kapıdan bir daha giremez. İşini
kaybetme korkusu her daim tepede sallanan bir kılıç gibidir.
Nasıl güleceği…
Nasıl konuşacağı…
Nasıl giyineceği…
Ne yiyeceği…
Ne kadar molaya çıkacağı…
Kaçta başlayacağı…
Kaçta bırakacağı…
Bu soruların hepsine 19
yüzyılın anlayışına göre yapılanmış bir irade karar veriyor.
Çalışanlar, aklı ermeye
başladıktan itibaren, dışarıdaki hayatlarında, okullarına, mesleklerine,
evliliklerine, giyimlerine, yiyeceklerine, her şeye kendileri karar
verebiliyor.
Ama o kapıdan girdikleri
andan itibaren, her şeylerini o görünmez iradeye ipotek ediyorlar.
Böyle bir modelde,
çalışanlar işletmenin sürdürülebilirliğini değil, bir an önce terfi etmenin ve
güç sahibi olmanın hesaplarını yapmaya başlıyorlar.
Zira bu modelde, muktedir
olmak her şeyden önce gelir.
Bu nedenle, güçlerini ve
becerilerini, işletmenin ortak hedefleri için değil, önlerindeki rakipleri alt
etmek için sarf ediyorlar.
Ama artık bitiyor.
Y kuşağının açtığı gediği Z
kuşağı yerle bir etti.
Gelecekte işletmeler ortak
irade ve ortak akıl ile yönetilecek. Çok daha iyi olacak.
Demokrasiyi içselleştirmiş
işletmeler ayakta kalacak.