Avrupa başta olmak üzere,
Dünyanın önde gelen turizm ülkelerinin sektör yöneticileri Çin’i radarlarına
almış durumdalar.
Asya ülkeleri, Latin
Amerika, Orta Doğu, Avustralya turizm endüstrileri, Çin medyasını, Küresel haber
kaynaklarını ve özellikle de sosyal medyayı an be an takip ediyor.
Elde edilen haberlerden
hemen istatistik çıkarımlar yapılıyor. Çin’deki krizin doğrudan ya da dolaylı
etkileri hesaplanıyor.
Çinli turist sayıları ile
ilgili tahminler masaya yatırılıyor. Muhtemel düşüşler hesaplanıyor. Gelir
kayıpları ile ilgili olası oranlar kaydediliyor.
Bir yandan da B, C planları
için hazırlıklar yapılıyor.
Endişeli bekleyiş ile pasif
bir duruş yerine, dinamik bir kriz yönetimi tercih ediliyor.
Türkiye’de durum nedir?
Benim bir bilgim yok.
Gelişmeler an be an takip
ediliyor mu?
Bu takibi yapan
profesyoneller yaptıkları analizlerin verilerini yatırımcılar ile paylaşıyor
mu?
Umarım öyledir.
Ve
Dünya bir coronavirüs canavarı ile tanıştı.
Canavar denildiğinde
akıllara hemen devasa varlıklar gelir. Ama insana yaptıkları açısından
bakarsak, bu virüs de bir canavardan farksız
Seyahat endüstrisi, son
zamanların en acil gündem maddesi olan küresel sağlık krizinin etkisini
hissetmeye başladı.
Coronavirüsün yayılmasına
karşı ne gibi önlemler geliştirebileceği yeni bir emsal oluşturacak. Bir yandan
da işlerin hızla bozulmakta oluşu gelecek için soru işaretleri oluşturuyor.
Virüs ilk kez 2019 yılının
sonlarında Çin’in Wuhan kentinde tespit edilen virüs bu gün itibarıyla hızla yayılan
bir küresel tehdit haline geldi. Seyahat endüstrisi de bu etkileri çok derinden
hissetmekte gecikmedi.
24 Ocak’ta bir açıklama
yapan Çinli yetkililer son verilere göre 830 vaka ve 26 ölüm bilgisi alındığını
açıkladılar. Gelinen aşamada, ABD, Tayland, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve
birkaç ülkede daha coronavirüs vakasına rastlandı.
Çin’den gelen resmi
bilgilere göre, karantina uygulanan şehir sayısı 12 oldu. Bunların en başında
Wuhan kenti geliyor. Karantina altındaki nüfus ile 35 milyon.
Dünya Sağlık Örgütü geçen
Perşembe ( 23 Ocak ) önleyici tedbirler alınmasını tavsiye etti. Ama bu açıklama, en azından şimdilik, bir
küresel acil durum çağrısına dönüşmedi.
Seyahat dünyası, virüsün
yayılması çabaları sürerken, bu süreçten beklemediği bir etki ve bozulma ile
karşılaşabilir. Bu süreçten etkilenecek olan anahtar sektörler; Turizm,
havacılık, oteller ve genel anlamda iş seyahatleri.
Turizm
Turizm sektörü açısından
bakıldığında, coronavirüsün verdiği zarar en azından virüsün yaratmış olduğu
küresel tehlike kadar büyük. Çin’in yeni yıl tatili başladı. Normal koşullarda
bu tatil Çin’in ve Dünyanın en büyük tatil hareketliliğini sağlardı.
Her yıl bu zamanlar yaklaşık
olarak 400 milyon Çinli ülke içinde ve yurtdışına seyahat ederdi. Aynı dönemde,
gurbette çalışan Çinli işçiler de kentlerine giderdi. Bu devasa hareket hem
ülke içinde, hem de Asya Pasifik ülkelerinde muazzam bir gelir üretirdi.
Şimdi bu hareket
gerçekleşmeyecek. Çin ülke içinde ve ülke dışına seyahat trafiğine önemli
ölçüde sınırlamalar getirdi. 400 milyon Çinli seyahat etmeyecek.
Bu durum, milyonlarca Çinli
turiste hazırlanmış olan destinasyonlar için tam bir facia anlamına geliyor.
Artık bütün Dünya alarmda ve birçok havaalanında, Dünya Sağlık Örgütü’nün
tavsiyesine bağlı olarak Çin’den gelen bütün yolcular termal kameralar ile
taranıyor. İngiltere, üniversitelerde eğitim görmekte olan Çinli öğrencilere,
Çine seyahat etmeleri halinde, dönüşte karantinaya alınabileceklerini bildirdi.
Akla ilk gelmesi gereken
sıkıntı kaynağı, yüz milyonlarca Çinlinin seyahatlerini iptal etmesine bağlı
olarak, bu gelirden mahrum kalacak olan turizm destinasyonlarıdır. Muhtemelen
2003 SARS virüsünün neden olduğu krizin çok daha büyüğü ile karşı karşıyayız.
Neredeyse bütün Çin nüfusu seyahatlerini iptal etti. Dünya turizm endüstrisine
enjekte edilecek olan milyarlarca dolar ise hayal oldu.
2003’teki SARS krizi de Çin
ekonomisine şiddetli bir darbe vurmuştu. Çin’in büyük bir çalkantı yaşadığı Sars
krizi aynı zamanda Singapur, Malezya ve Vietnam gibi Güney Doğu Asya ülkelerini
de etkilemişti. 2003’teki sarsıntıyı aşan bir etki yapması beklenen
coronavirüsün etkisinin sadece Güneydoğu Asya ile sınırlı kalmayacağı belli
oluyor. Günümüzde bütün Dünya turizmini besleyen Çin’deki bir sarsıntı, bütün
olarak bir endüstriyi etkileyecektir.
Sarsıntının sadece turizm
ile sınırlı kalacağını düşünmek aşırı iyimserlik olur. Toptancılık,
restoranlar, konferans ve MICE dünyası, spor endüstrisi ve havacılık da kötü
etkilenecektir.
Bu arada güzel bir haber
var. Gözlemciler, Çin’in bu virüse müdahalesinin, Sars krizine göre daha
başarılı olduğunu belirtiyor. Sürecin henüz netleşmediği bir aşamada, Avrupa
Turizm Birliği CEO’su Tom Jenkins yaptığı bir açıklamada, “ Sars virüsünün yayıldığında
yapılan yanlışlar şimdi tekrarlanmıyor. Çinli otoriteler bu kez krizin
teşhisinde ve önlem almakta çok hızlı davrandılar. Önceki krizin aksine bu gün
her gelişmeyi Dünya kamuoyu ile paylaşıyorlar. “ dedi.
“ Avrupa her türlü önlemi
alıyor. Virüs bütün Dünya tarafından çok ciddiye alınıyor. Bu gün itibarıyla
paniğe neden olacak bir aciliyet yok. Eğer bir tehdit varsa da, bu şimdilik çok
uzak. Hatta Avrupa için bir tehdit bile değil.”
ABD ve İngiltere başta olmak
üzere, birçok ülkenin dış işleri bakanlıkları vatandaşlarına Wuhan’a seyahat
etmemeyi tavsiye etti.
ABD Dış İşleri
vatandaşlarını en yüksek derecedeki alarm ile uyardı. Dördüncü derecedeki alarm
açık olarak “ sakın seyahat etme” anlamına geliyor.
Havacılık
Otoriteler ilk başta Çin’in
Wuhan kentine gidiş geliş uçuşlar ile ilgili olarak çok endişeli idiler. Zira
virüsün buradan yayılmaya başladığı biliniyordu. Virüs tanısı konduktan sonra,
birkaç gün daha uçuşlar devam etse de, bu gün itibarıyla havaalanı kapalı.
Ülkede diğer uçuşlar bir
aksama olmaksızın devam ediyor. Otoriteler uçaklarda virüse karşı alınacak
önlemler konusunda tavizsiz bir duruş sergiliyorlar. Air China ve diğer
havayolları, yolculara Wuhan uçuşları ile ilgili olarak bedelsiz iptal ya da değişiklik
hakkı veriyor. Buna rağmen binlerce yolcu hala ürkek.
Wuhan’ın kapatılması ile
havayollarının artık rahatlamış olduğu düşünülebilir. Virüsün kaynağından bir
yayılmanın önü kesilmiş oldu. An itibarıyla virüs yayıldı. Şimdi artık bütün
Dünya virüsün görüldüğü yerde bloke edilmesine odaklanmalı.
Bu hafta yayınlanan bir
memorandumda, Los Angeles Uluslararası Hayayolunu işleten Los Angeles World
Havalimanları virüs taramasının nasıl gerçekleştiği ile ilgili bilgiler verdi.
Buna göre, önce Salgın Kontrol
Merkezi kuşkulu yolcu için tarama isteyen havayolunu tanımlıyor. Sonra, yolcu
eğer Çinli ise, bir Mandarin dilini konuşan rehber eşliğinde yolcuyu 5 dakika
süre ile inceliyor. Ardından, yolcu bir ekran taramasına yönlendiriliyor.
Alınan sonuçların ciddiyetine
göre bir üçüncü taramaya da karar verilebiliyor. Kuşkulu bir durum olması
halinde, merkez yolcuyu, her türlü tedbiri almış ekipler eşliğinde bir
hastaneye gönderiyor. Merkez işi asla şansa bırakmıyor.
Havayollarının tamamı uçuş
ekiplerini olası vakalara karşı her anlamda hazırlıyorlar ve müşterilerine bu
konuda ne kadar hazır olduklarını da göstermeye çalışıyorlar.
Virüs yaygınlaştıkça havayollarının
daha büyük bir baskı altında olacakları ortada.. Kısa vadede paniğin büyük bir
bölümü Çin ile uçuş trafiğinde olan kabin görevlilerinden ve yolculardan
kaynaklanıyor.
Farklı coğrafyalardan
örnekler duyuldukça paniğin arttığına tanık olacağız. Örneğin birkaç gün önce
Şikago’da rastlanan bir virüs vakası gerçekleşti. Bütün kent korkuya kapıldı.
Uzun vadede ise,
havayollarının nakit akışındaki daralmanın bir soruna yol açması beklenebilir.
Başta Çin havayolu şirketleri olmak üzere, bir çok Asya havayolu finansal krize
girebilir. Sars vakasının zirve yaptığı 2002 Nisan- 2003 Nisan arasında Asya
havayolu şirketleri toplam trafiğin yüzde 44’ünü kaybetmişti.
Oteller
Çin otelcilik endüstrisi
krizde dinamik bir pozisyon aldı. Özellikle coronavirüsten etkilenen
bölgelerdeki oteller bedelsiz iptal hakkı tanıyarak müşteri odaklı bir politika
izliyorlar.
Örneğin Hilton iptal hakkını
bütün Çin coğrafyasına yaydı. Hilton markalarından herhangi birisine
rezervasyon iptali ya da değişikliği yapacak olan müşteriler bunun için hiçbir
ceza ya da fark ödemeyecekler. Aynı şekilde Çin’den Dünyanın herhangi bir
ülkesindeki Hilton markalarına rezervasyon iptali yapacak olan müşteriler de bu
haktan yararlanabilecekler. Hilton bu uygulamayı 8 Şubat tarihine kadar
sürdürecek.
Hilton, bütün iptal ve
değişiklik istekleri için konuklarının Hilton Misafir Asistanı takımına
yönlendiriyor. Şirket basın sözcüsü Nigel Glennie şu ana kadar müşterilerden ve
çalışanlardan büyük ölçekli sorunlar gelmediğini belirtti.
“Konuklarımızın ve ekiplerimizin rahatı bizim
temel odağımızdır. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütünden gelen bütün
güncellemeleri dikkatle takip ediyoruz.”
Hyatt zinciri de 10 Şubat’a
kadar bütün iptal ve değişiklik isteklerini serbest bıraktı. Çin’deki herhangi
bir Hyatt Otelde rezervasyonu olan müşteriler 10 Şubat tarihine kadar cezasız
iptal ya da değişiklik hakkına sahip olacaklar.
Hyat.com, the Worldof Hyatt app, Wechat Mini program üzerinden yapılacak
bütün iptal ve değişiklikler bu uygulamaya dahil.
Buna benzer şekilde,
Avustralya, Kamboçya, Çin, Guam, Endonezya, Japonya, Malezya, Maldivler,
Filipinler, Saipan, Singapur, Güney Kore, Tayland ve Vietnam’daki bir Hyatt
Otelde rezervasyonu olan Çinliler de hiçbir ceza ödemeden iptal ya da
değişiklik yapabilecekler. Rezervasyonlarını bir acente üzerinden ya da bir
online siteden yapanlar ise iptal ve değişiklik için acentelerine başvuracaklar.
İntercontinental ve Marriott
zincirleri de rakipleri ile aynı çizgiyi izliyorlar. Her iki zincir de
konuklarına cezasız iptal ya da değişiklik hakkını tanıyor.
Dünyaya
ne etki yapar?
Kriz ve önlemler Dünyanın
bir Çinli turist patlaması yaşadığı bir döneme denk geldi. Çinli turistlerin
toplam sayısı 2003 yılına göre neredeyse 10 kat arttı.
Buna mukabil, bu gün yüksek
sezonunu yaşayan destinasyonlarda, kaderi Çinli turiste bağlı olan işletmeler
krizin ateşini hissetmeye başladılar. Bir çok bölgede tenha plajları,
mağazaları görmek ve işletmecilerin şikayetlerini duymak mümkün.
Şu aşamada Avrupa’nın hemen
etkilenmeyeceği tahmin ediliyor. Avrupa turizmi bu gün itibarıyla düşük sezonu
yaşıyor.
Ama şu gün yaşanmakta olan
kriz ve sarsıntıları akıllara 2002 Sars krizini getiriyor. O tarihteki
sarsıntı, Çinli turist hareketini Avrupa ölçeğinde yüzde 33 gibi bir kayıp
yaşamıştı.
Capital Economics,
coronavirüs krizinin de toplamda yüzde 33 gibi bir eksilmeye neden olması
halinde, bir çok hassas ülkenin Gayrı Safi Milli Hasılalarında yüzde 1.5- 2 arasında
bir düşüş olacağı bilgisini veriyor.
Dünya ekonomisinin
lokomotiflerinden Japonya, Çinli ziyaretçi sayısındaki, azalmanın etkilerini
hissetmeye başladı. Ünlü Sensoji Tapınağının yakınındaki Asakusa bu düşüşün
sorunları ile boğuşmakta.
Japonya-
Plajlar bomboş
Kentteki bir işletmeci
yaşanan düşüşten etkilenmiş olarak, “ Geçen yılın turist sayısının yarısına
bile ulaşamadık” diyor.
2003 yılında 450 bin olan
Çinli turist sayısı 2018’de 8.4 milyona ulaşmıştı. Bu sayı ülkenin toplam
turist sayısının yaklaşık yüzde 27’sini teşkil ediyordu. Şimdi ise, Japonya’nın
2020 için hedeflediği uçuk sayı olan 40 milyona ulaşması hedefi ise hayal ötesi
gibi duruyor.
Japonya’da yaşanan
daralmanın sadece oteller, lokantalar ve turistik noktalarla sınırlı
kalmayacağı da çok açık. Zira Çinli turist Japonya’ya alış veriş için geliyor.
Mağazaları da çok parlak olmayan bir gelecek bekliyor.
Dünya, krizin Japonya’daki
etkisini Nikkei borsa endeksinde görmeye başladı. Ünlü Shisedo kozmetik markası
bir günde yüzde 5 kadar bir değer kaybetti. Shisedo özellikle Çinli turistlerin
çok yoğun olarak tercih ettiği bir marka.
“ Ama Japonya bu krizi bazı komşularına göre
daha kolayca atlatabilir. Çinlilerin popüler destinasyonlarının başında gelen
Tayland bu kadar kolayca kurtulamayabilir. “
Turizm, Tayland’ın Gayrı
Safi Milli Hasılası’nın yüzde 18’ini üretiyor. Çinli turistler ise bu ülkenin
toplam turist trafiğinin yüzde 25’ini oluşturuyor.
Turizm Bakanı yaptığı
uyarıda, krizin Sars ölçeğinde bir zarar vermesi halinde, ülke turizminin
kaybının 1.6 milyar doları bulacağını açıkladı. Phuket krizin etkilerini
derinden hissetmeye başladı.
Çok
ciddi bir durum
Phuket’te 40 odalı bir oteli
ve restoranı olan Claude de Crissey ise “ İki gün içinde bütün sokaklar,
mağazalar ve plajlar çöle döndü. Kimseler kalmadı” diye konuştu.
“ Phuket turizmi neredeyse
tamamen Çinli turiste odaklanmıştı. Eğer bu durum devam ederse Ada bütün
ekonomisi ile birlikte batar”.
Avustralya da olumsuz
gelişmelerden payını alıyor. Devasa yangınların şokunu atlatamayan ülke, bir de
Çinli turist trafiğinin durmasının yaratacağı felaketi hissetmeye başladı.
Avustralya 2019 itibarıyla
önceki altı yıla oranlar Çinli turist sayısını iki katına çıkarmıştı. Geçen
yılın sonundaki kayıtlara göre Çinli turistler ülkeye gelen ziyaretçi
trafiğinin yüzde 15’ini teşkil ediyordu.
PATA ( Pasifik Asya Seyahat
Organizasyonu) CEO’su Mario Hardy ise krizin süresi hakkında bir tahminde
bulunmanın zor olduğunu söylüyor.
“ Krizin etkilerinin 3 ile 6
ay arasında devam edeceği iddialarını şüphe ile karşılarım. Ama bu konuda daha
net bir resmi gelecek birkaç hafta içinde görebiliriz.”
Avrupa
için bir tahmin şu aşamada zor
Avrupa kış mevsiminde ve bu aylar
Çinli turist için çok cazip değil. Dolayısı ile Avrupa turizmi henüz düşük
sezonda. Bu gerçeğe göre, Avrupa’nın bu krizin etkilerini çok kısa zamanda
hissetmesi riski yok.
Bir Fransız seyahat
şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Jean-Pierre Mas, “ Şimdilik düşük sezondayız.
Bu nedenle bir yorum yapmak yanlış olur. Ama bu durum devam ederse, Çinli
turistin yokluğu çok önemli bir ekonomik etki yaratır.
2019’da Fransa’yı iki milyon
Çinli turist ziyaret etmişti. Bu ülke Çinliler için Avrupa’nın en çekici destinasyonu
olarak kabul ediliyor. Çinlilerin bu ülkede ortalama konaklama süresi 5 gün ve
toplam harcamaları ise yaklaşık olarak 4 milyar Euro.
İsviçre’yi ziyaret eden
turistlerin yüzde 4.5’ini Çinliler oluşturuyor. Bu ülkenin turizm otoriteleri
de krize bağlı olarak tahmini geceleme kaybını yüzde 4.5 olarak tahmin
ediyorlar.
Konu sadece turist sayısı
ile sınırlı değil. Bunu da kayda geçirelim.
Virüsün bütün Dünya’da bir
salgın yaratması riskini bir tarafa bırakalım.
Ama üretimini Çin’de
yaptıran sektörler ne olacak?
Bu ülkeden mal ve başka
ürünlerin girişi kesilirse, bu ürünler ile üretim yapan diğer sektörler ne
yapacak? Çarklar duracak mı?
Dünyadaki lüks tüketimin ana
kaynağı Çinliler. Onlar bu alandan çekilirse, ortaya çıkan boşluğu kim
dolduracak?
Bu ve buna benzer yüzlerce
soru var. Neredeyse hepsi cevapsız kalıyor.
“ Aman, bana değmeyen bir
kriz” çok amatör ve çok iyimser bir cümle olur.