Yaşanan
sıkıntılı sürecin artıları ve eksileri
İlginç olacak ama artan
maliyetlerin ve işgücü yetersizliğinin olumlu bir etkisi var. İş sahipleri
işletmeleri için yüksek donanımlı işgücü arayışına yöneldiler.
Sektörde çalışmaya talep
azalsa da, geri kalanların donanımlı olduğu görülüyor. Onlar akıllı bir manevra
ile sektöre giriş için ideal zamanın bu günler olduğunu düşünüyorlar. Bu da
konaklama işletmelerinin en ideal adayları seçmeleri için fırsat yaratıyor.
Bu günler, konaklama endüstrisinde çalışmaya tutkusu
olan çalışanlar için bir avantajdır.
Böylece daha fazla iş
fırsatına sahiptirler. Bu dönemde, daha
yüksek ücretlerle ve daha uygun koşullarda iş bulma şansları her zamandan daha
yüksektir.
Ancak,
madalyonun iki yüzü var.
İşverenler, azalan iş talebi
arasından en donanımlı olanları seçme şansına sahip olacaklar. Bununla birlikte, işe alma ve değerlendirme
süreci uzayacak. Daha fazla dikkat edilmesi gerekecek. Daha fazla zaman
ayrılacak.
Öte
yandan işgücü maliyetleri artmaya devam edecek.
Bu da iş sahiplerinin
finansal dengesini olumsuz etkileyecek. Konaklama fiyatlarına zam yapmak
gerekecek. Bu da rekabeti zorlayacak.
Yaşanmakta olan işgücü
yetersizliği ve maliyetler işverenleri daha farklı yaklaşımlara yöneltecek.
Burası çok net. Mevcut çalışanlarını korumak için yollar arayacaklar. Nitelikli
işgücünü çekmek için paketler hazırlayacaklar. Karlılık oranlarını
düşürmeksizin, daha esnek programlar, daha kısa vardiyalar, daha etkileyici
sosyal haklar gibi yolları deneyecekler. Araştırmalar Y ve Z kuşakları için bir
gerçeği vurguluyor. Bu kuşağa mensup çalışanlarda işyerine uzun süreli sadakat
yok. Onlar bir işyerine ömür boyu bağlanma taraftarı değiller. Bunun yerine
arada bir değişiklik, esneklik ve iş yaşam dengesini önemsiyorlar. Bu da
işverenlerin işini kolaylaştıracak.
Bu noktaya kadar yetersiz
işgücünü ve artan maliyetlerini konuştuk. Ama işin bir de finansal boyutu var.
İşverenler çalışan ücretlerini yükseltecekler. Bu da bütçelere belirli bir yük
getirecek. Dolayısı ile işverenler karlarını yükseltmek zorunda kalacaklar. Bu
nasıl olacak? Hangi enstrümanlar kullanılacak?
Başka
çözümler var mı?
Bu paylaşacağım önerilere
kızanlar olabilir. Ama geleceğin önüne geçilemez. Ve bu gelecek bütün sektörlere
olduğu gibi, konaklamaya da robotları, yapay zekayı ve makineleşmeyi dayatıyor.
Daha çok yapay zeka ve daha çok robot artan işgücü maliyetlerini
dengeleyebilir.
Mesela mutfakları ele
alalım.
Akıllı fırınlar yemeği
pişiriyor. Pişme bitiyor ve fırın standby moduna geçiyor.
Bu hem işgücünü azaltır hem
de çalışanların zamandan kazanmasını sağlar. Sektör, yemek hazırlık robotlarını
da gündeme almaya başlamalıdır. Bu robotlar yemekleri pişme öncesinde
hazırlayabilir ve şefin işini kolaylaştırırlar.
Delta Varyantı çok hızlı
yayılıyor. Bu nedenle insanlar sağlıkları ile ilgili olarak hala çok yüksek
endişeler içinde. Dışarıda yemek yerken insanlarla temasta olmak
istemeyeceklerdir. Böyle durumlar için sesli sipariş sistemleri üretildi.
Lokantaların çok yoğun
oldukları zamanlarda sesli sipariş modeli çok işe yarar.
Mutfak ve servisin duyup
kaydedeceği bir sesli sipariş ya da akıllı telefon siparişi işleyişi
hızlandırır ve riskleri azaltır.
Bundan
önceki zamanlarda da işgücü yetersizliği vardı.
Bu kadar yüksek olmasa da
sorun yaratıyordu. Ama pandemi tehlikeyi çok daha belirgin ve kalıcı hale
getirdi. Şimdi ücretler de hızla artıyor.
Konaklama ve mutfak
işletmeleri bir araya gelmek ve yeni risklere karşı ortak politikalar üretmek
zorundalar. Aksi halde işleri çok zor olacak.
Turizm
eğitim kurumları ile işletmeler birlikte hareket etmeli
İşletmeler bir araya gelip
çalışanlara daha uygun çalışma koşulları ve sosyal haklar için bir konsensüs
oluşturmak durumundalar. Ücretler insani boyutlara getirilmeli.
Görev tanımları
güncellenmeli. Bu da yetmez. Sektörden kaçan değerleri geri kazanmak için
yaratıcı yöntemler geliştirilmeli. Bu da yetmez. Popülaritesi hızla düşen
turizm okulları ile işletmeler daha yakın durmalı.
Ortak modeller geliştirmeli.
Krizin atlatılmasında turizm fakültelerine, yüksek okullarına, liselere ve
eğitimci kadrolarına daha fazla rol düşecek.
Oteller ve eğitim kurumları
daha sıcak bir ilişki kurmalı. Okullar ve oteller teknolojiyi birlikte
değerlendirmeli. Zira çözümün bir parçası da teknolojide yatıyor.
Kamu, Turizm, Üniversiteler,
Turizm medyası…
Tehlike kapıda