28 Nisan 2023 Cuma

Sayın Jorge Jesus, Lütfen Bırakın

Türkiye’de misafirsiniz.

Bu nedenle elimden geldiğince sakin kalmaya çalışacağım. Bununla beraber şunu bilin ki, size çok kırgınım. Bu duyguyu milyonlarca Fenerbahçelinin de yaşadığını biliyorum.

Okumanız bitince çıkaracağınız ana fikri en başta söyleyeyim.

Bu sezon sonunda lütfen bırakın. Lütfen Fenerbahçe’nin başından ayrılın.

Olmadı ve olmayacak.

Bağ koptu.

Sizinle bizim aramızda..

Sizinle Türkiye futbol dünyası arasında..

Sizinle Fenerbahçe arasında..

Bütün enerji akışı kesildi.

Dünya Kupasından sonra sihir bozuldu. Siz artık Fenerbahçe’nin başında bir Teknik Direktör olmaktan çıktınız. Başka yerlerdesiniz. Başka alemlerdesiniz.

Bakın siz de stres içinde boğuluyorsunuz, futbolcular da, bizler de.

Ne kendinize, ne futbolcularımıza, ne de bizlere bunu yaşatmaya hakkınız yok.

Sizi bir misafir olarak Türkiye’nin her yerinde ağırlayalım.

Ülkemizi gezin. Eminim her bir bölgede çok farklı heyecanlar yaşayacaksınız.

Her bir bölge, farklı bir güzelliği ile sizi kalbinizden yakalayacak. Her bir bölgede farklı lezzetlere hayran kalacaksınız.

Akdeniz..

Ege..

Marmara..

Karadeniz..

Doğu Anadolu..

Orta Anadolu.

Her yerde saygı göreceksiniz. Her yer sizi bağrına basacak.

İnanın bu turları daha önce yapmamış olmanızdan ötürü çok pişman olacaksınız.

Ama Fenerbahçe’yi bırakın.

Büyü bozulduktan sonra bir daha eski duruma dönmek olanaksızdır.

Bütün taraflarda büyük bir heyecan ve motivasyon kaybı yaşanır. Bu heyecanı ve motivasyonu, eski keskinliği ile tekrar yakalamak çok zordur.

Size kızmak için çok nedenimiz var. Bunu baştan belirttim.

Ama en başta gelen neden var ki, bunu kabullenmemiz olanaksız.

Kendinizi Türkiye’ye, Türkiye Futboluna, Fenerbahçe’ye bahşedilmiş ilahi bir nimet gibi konumlandırdınız. İnsanlarla aranıza bir yanılmazlık zırhı koydunuz.

Fenerbahçe’yi küçümsediğiniz o kadar belli ki. Saklayamıyorsunuz. Saha kenarında, antrenmanlarda, basın açıklamalarında hemen okunuyor bu ifade.

Bedeniniz, “ Benim burada ne işim var?” diyor.

Taraftara el kol sallamanızdan, saha kenarında duruşunuzdan, bakışlarınızdan, hiçbir temeli olmayan ve üstünüzden patlayan bir megalomani akıyor.

Bir tek, kendinizi Futbolun Peygamberi olarak ilan etmediğiniz kaldı.

Kim bilir belki içinizde böyle bir duygu da vardır.

Ama değilsiniz Sayın Jorge Jesus. Olsaydınız, yeriniz Manchester City, Barcelona, Real Madrid, Bayern Münih olurdu. Ama Türkiye’desiniz.

Portekiz ekolünün iyi pazarlanmış bir teknik adamısınız.

Bu gün itibarıyla Fenerbahçe’ye kaybettirdikleriniz yanında, kazandırmış olduklarınız o kadar az ki. Devede kulak misali demek bile yetersiz kalır.

Şu ana kadar Fenerbahçe’nin kimliğine, tarzına, kültürüne kattığınız hiçbir şey yok.

Siz, rakiplerin Fenerbahçe korkusunu yenmelerini sağladınız. Kadıköy’e gelen her rakip sizin sayenizde müthiş bir özgüven ile sahaya çıkıyor.

Şunu bilmeniz gerekir.

Bundan yıllar öncesinde, Saraçoğlu’na çıkan her rakip futbolcunun içi ürperirdi. Kimilerinin dizlerinin bağı çözülürdü. Gidin kulüp müzesine bir bakın.

Bir zamanlar, bu takım bir gol yediği zaman, rakibe acımaya başlardık. Uyuyan canavarı uyandırdılar. Artık bu rakip ya dörtlük olur, ya da beşlik diye.

Şimdi, sizin sayenizde iki farklı üstün olduğumuz anlarda bile korkar olduk. Hem de lig sonuncusu bir takım ile oynarken.

Siz, böyle bir mabette, Fenerbahçe’ye, skoru koruma endişesi yaşatıyorsunuz.

Siz, Fenerbahçe kimdir? Nedir? Nereden beslenir? Neden büyüktür?

Bu soruları ne sordunuz, ne de cevap buldunuz.

Siz Fenerbahçe mabedinin kutsallığını bozdurdunuz.

Bu camianın savaşçı ruhunu öldürdünüz

Genç yeteneklerimizin iştahını kapattınız. Heyecanlarını yitirmelerine neden oldunuz.

Hassas bir bütçe dengesine sahip kulübe yanlış transferler yaptırdınız.

Hepsinden önemlisi..

O anlaşılmaz inadınız ile Türkiye’nin göz bebeği bir genci baskıladınız. Gelişimine engel oldunuz. Bu genci doya doya izleme şansımızı elimizden aldınız.

Her hafta değişen ruh halinizle yap boza çevirdiğiniz kadrolar yüzünden hiçbir futbolcuda moral ve istikrar bırakmadınız.

Bizi ve kendinizi daha fazla üzmeyin.

Sizi, Türkiye’mizin Turizm Elçisi olarak başımıza taç yapalım.

İnanın her gittiğiniz bölgede yaşayacağınız deneyimler ömrünüze ömür katacaktır

11 Nisan 2023 Salı

Otelleri sanata açma zamanı geldi

 Tatilcilerin temel beklentisi deneyim yaşamak ve anı biriktirmektir. 


Otellere bu konuda bir öneri;

Sanat, bu beklentiyi karşılayan bir alandır. Sanat fazlası ile cazip ve dolu bir alandır.

Mekanlarında ve odalarında sanata yer veren oteller, bunları yapmayanlarla arayı açacak.

Bizim önerimiz, öncelikle yerel sanatçıları desteklemek. Bunu hem şehirler, hem de sahil otelleri için dile getiriyoruz. Akdeniz ve Ege bu konuda zengin bir envantere sahiptir.

Aslında birçok toplum bildiğinizden daha fazla sanatsal yeteneğe ve kaynağa sahiptir.

Küçük topluluklarda bile ilginç sanatçılar görürsünüz ve bu insanlar becerilerini sizlere sergilemekten büyük mutluluk duyarlar. Bu insanlarla tanışın ve onların çalışmalarını dünyaya tanıtmak istediğinizi söyleyin.

Sanat, para harcamak için niyetli olan insanları çeker

Seyahat planlarına sanatsal ziyaretleri ekleyen insanlar genellikle çok yüksek gelir seviyesine sahiptir. Yerel bir otelde kalmak, uzun gözlem turlarına katılmak ve bolca alışveriş yapmak planlarının ilk sırasında yer alır.

Oteller sanatı tanıtmalı

Konaklama tesislerini, sanatı tanıtımları için kullanmaya teşvik edin. Seyahat edenlerin bütün franchise otellerde ilk şikayetleri içeri girer girmez bir tek tiplik havası koklamalarıdır.

Plastik sanatlar otel lobilerine bir kendine özgülük verebilecek en önemli silahtır. Yerel sanatçıların sanatlarını konuklarınıza sergileyebilmelerinin önünü açın. Hem sanatçı kazanacak hem de otel kendisini farklılaştıracaktır.

Edebi okumaların değerini küçümsemeyin. Bu edebi toplanmalar büyüklüğüne bakılmaksızın bir topluluğa gece hayatının aktifliğini kazandırır ve sanatsal bir tat ekler.

Üniversitelerin sanat bölümlerindeki profesörler ile işbirliği geliştirin. Hatta sınıflarında ürettikleri sanat ürünleri, sergiledikleri performansı işletmenize taşıyın.

Kentinizin sanat galerileri varsa bunları işletmenizde tanıtın. Eğer sanat galerisi yoksa yerel yönetimler ile anlaşarak yeni artistik değerler yaratmaya çalışın.

Neler yapmalı?

Otelinizi sanata açın, derken duvarlara resimler asmaktan bahsetmiyoruz. Oteliniz ile sanatı buluşturmak bir vizyon ve planlama meselesidir.

Bu gün Dünyada birçok otel, kimliklerini yansıtmak için sanatı kullanıyor. Sanat, aynı zamanda işletmelerin felsefesini ifade etmek için değerlendiriliyor.

Mekanlarında sanata geniş yer veren oteller, farklı misafir kitlesini çekebiliyorlar. Keza, otellerde konaklayan sanatsever misafirler de, sergilenen sanatın fotoğraflarını çekerek sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlar.

Dünyadan birçok örnek var

Avrupa’dan bir örnek verelim. Zürih’te, ormanın yanına ustaca gizlenmiş olan The Dolder Grande zengin bir sanat envanterine sahiptir.

Ünlü yazılımcı David Walsh’ın Tazmanya’da inşa ettiği sanat mekanı MONA da bir başka örnektir. Hem sanat hem de müzik festivallerine ev sahipliği yapıyor. Üç buçuk hektarlık arazide çok işlevsel sanat galerileri de var.

Roma Cavalieri – Waldorf Astoria’da konaklamanız bir müzede yaşadığınız hissi uyandırır. Ustaların elinden çıkma tablolar, nadir duvar halıları, Fransız klasiği mobilyaları ve heykelleri ile bu otelde konaklamak tam bir tarih yolculuğudur.

Otelde yer alan sanatçılar; Henri Vollet, Ennio Morlotti, Nicolas Tournier, Andy Warhol ve Victor Brauner gibi gelenekselden çağdaşa uzanıyor.

Conrad Indianapolis. Koleksiyon süitinde konaklarsanız, Dünyanın en popüler sanatçılarından bazıları ile uyanabilirsiniz. Salvador Dali, Picasso, William John Kennedy ve Andy Warhol gibi sanatçıların ustalık eserleri dört süitin duvarlarında sergileniyor.

San Francisco'daki Hotel Des Arts'ın da her bir odası, gelişmekte olan yerel ve uluslararası sokak sanatçılarının benzersiz enstalasyonları ve sanat eserlerini içeriyor.

Toronto'da 125 yıllık bir binada yer alan Gladstone Hotel, yerel Kanadalı sanatçılara 37 konuk odasını sanat eserine dönüştürme görevi verdi ve hiçbir odanın aynı kalmamasını sağlayarak konuklarına farklı bir tecrübe sunmak istedi.

Las Vegas'taki Cosmopolitan Oteli, arazisinde sürekli güncellenen çağdaş sanat eserlerini sergiliyor. Konaklama olmasa da sadece bu sanat eserlerini görmek için gidilebilir.

Sanata yöneliş hızlanıyor. İnsanlar sanatın sağladığı ruhsal huzur iklimine yöneliyor. Bütün sektörler gibi, turizm ve otelcilik de bu gelişmeyi dikkate almak zorundadır. Hem ülkemizde hem de Dünyada sanat otellerinin sayısı artıyor. Sanat, oteller için çok güçlü bir prestij vesilesine dönüştü. Bundan yararlanmak gerekir.