Türkiye’de misafirsiniz.
Bu nedenle elimden
geldiğince sakin kalmaya çalışacağım. Bununla beraber şunu bilin ki, size çok
kırgınım. Bu duyguyu milyonlarca Fenerbahçelinin de yaşadığını biliyorum.
Okumanız bitince
çıkaracağınız ana fikri en başta söyleyeyim.
Bu sezon sonunda lütfen
bırakın. Lütfen Fenerbahçe’nin başından ayrılın.
Olmadı
ve olmayacak.
Bağ koptu.
Sizinle bizim aramızda..
Sizinle Türkiye futbol
dünyası arasında..
Sizinle Fenerbahçe
arasında..
Bütün enerji akışı kesildi.
Dünya Kupasından sonra sihir
bozuldu. Siz artık Fenerbahçe’nin başında bir Teknik Direktör olmaktan
çıktınız. Başka yerlerdesiniz. Başka alemlerdesiniz.
Bakın siz de stres içinde
boğuluyorsunuz, futbolcular da, bizler de.
Ne kendinize, ne
futbolcularımıza, ne de bizlere bunu yaşatmaya hakkınız yok.
Sizi
bir misafir olarak Türkiye’nin her yerinde ağırlayalım.
Ülkemizi gezin. Eminim her
bir bölgede çok farklı heyecanlar yaşayacaksınız.
Her bir bölge, farklı bir
güzelliği ile sizi kalbinizden yakalayacak. Her bir bölgede farklı lezzetlere
hayran kalacaksınız.
Akdeniz..
Ege..
Marmara..
Karadeniz..
Doğu Anadolu..
Orta Anadolu.
Her yerde saygı
göreceksiniz. Her yer sizi bağrına basacak.
İnanın bu turları daha önce
yapmamış olmanızdan ötürü çok pişman olacaksınız.
Ama
Fenerbahçe’yi bırakın.
Büyü bozulduktan sonra bir
daha eski duruma dönmek olanaksızdır.
Bütün taraflarda büyük bir
heyecan ve motivasyon kaybı yaşanır. Bu heyecanı ve motivasyonu, eski
keskinliği ile tekrar yakalamak çok zordur.
Size kızmak için çok
nedenimiz var. Bunu baştan belirttim.
Ama en başta gelen neden var
ki, bunu kabullenmemiz olanaksız.
Kendinizi Türkiye’ye,
Türkiye Futboluna, Fenerbahçe’ye bahşedilmiş ilahi bir nimet gibi
konumlandırdınız. İnsanlarla aranıza bir yanılmazlık zırhı koydunuz.
Fenerbahçe’yi küçümsediğiniz
o kadar belli ki. Saklayamıyorsunuz. Saha kenarında, antrenmanlarda, basın
açıklamalarında hemen okunuyor bu ifade.
Bedeniniz,
“ Benim burada ne işim var?” diyor.
Taraftara el kol
sallamanızdan, saha kenarında duruşunuzdan, bakışlarınızdan, hiçbir temeli
olmayan ve üstünüzden patlayan bir megalomani akıyor.
Bir tek, kendinizi Futbolun
Peygamberi olarak ilan etmediğiniz kaldı.
Kim bilir belki içinizde
böyle bir duygu da vardır.
Ama değilsiniz Sayın Jorge
Jesus. Olsaydınız, yeriniz Manchester City, Barcelona, Real Madrid, Bayern
Münih olurdu. Ama Türkiye’desiniz.
Portekiz
ekolünün iyi pazarlanmış bir teknik adamısınız.
Bu gün itibarıyla
Fenerbahçe’ye kaybettirdikleriniz yanında, kazandırmış olduklarınız o kadar az
ki. Devede kulak misali demek bile yetersiz kalır.
Şu ana kadar Fenerbahçe’nin
kimliğine, tarzına, kültürüne kattığınız hiçbir şey yok.
Siz, rakiplerin Fenerbahçe
korkusunu yenmelerini sağladınız. Kadıköy’e gelen her rakip sizin sayenizde
müthiş bir özgüven ile sahaya çıkıyor.
Şunu
bilmeniz gerekir.
Bundan yıllar öncesinde, Saraçoğlu’na
çıkan her rakip futbolcunun içi ürperirdi. Kimilerinin dizlerinin bağı çözülürdü.
Gidin kulüp müzesine bir bakın.
Bir zamanlar, bu takım bir
gol yediği zaman, rakibe acımaya başlardık. Uyuyan canavarı uyandırdılar. Artık
bu rakip ya dörtlük olur, ya da beşlik diye.
Şimdi, sizin sayenizde iki
farklı üstün olduğumuz anlarda bile korkar olduk. Hem de lig sonuncusu bir
takım ile oynarken.
Siz, böyle bir mabette,
Fenerbahçe’ye, skoru koruma endişesi yaşatıyorsunuz.
Siz, Fenerbahçe kimdir?
Nedir? Nereden beslenir? Neden büyüktür?
Bu soruları ne sordunuz, ne
de cevap buldunuz.
Siz
Fenerbahçe mabedinin kutsallığını bozdurdunuz.
Bu camianın savaşçı ruhunu
öldürdünüz
Genç yeteneklerimizin
iştahını kapattınız. Heyecanlarını yitirmelerine neden oldunuz.
Hassas bir bütçe dengesine
sahip kulübe yanlış transferler yaptırdınız.
Hepsinden önemlisi..
O anlaşılmaz inadınız ile
Türkiye’nin göz bebeği bir genci baskıladınız. Gelişimine engel oldunuz. Bu
genci doya doya izleme şansımızı elimizden aldınız.
Her hafta değişen ruh
halinizle yap boza çevirdiğiniz kadrolar yüzünden hiçbir futbolcuda moral ve
istikrar bırakmadınız.
Bizi
ve kendinizi daha fazla üzmeyin.
Sizi, Türkiye’mizin Turizm
Elçisi olarak başımıza taç yapalım.