26 Ocak 2021 Salı

Bu sözleri verebilecek otelci var mı?

 Başlıktaki soru şöyle de sorulabilir.

Geleceği düşünen ve bu gelecek adına kaygılanan otelciler var mı?

Bu sözü şimdiden verseniz iyi olur. Söz vermekle kalmayıp gereğini yapmalısınız da..

İşletmelerinizin, gelecek kuşaklara güçlü bir biçimde kalmasını istiyorsanız, oteliniz kadar çevre ve insan için de kaygılanmaya başlasanız, iyi edersiniz.

Sorumuzu biraz daha açalım.

Bu ülkenin doğal kaynakları hızla azalıyor.

Göller kuruyor..

İklimi bozuluyor.. Ülke çölleşiyor.

İlaçlı ve hormonlu gıda ile beslenen nesiller sağlık yönünden göçüyor

Bu güzel ülkenin geleceği için tasalanan ve gerekli adımları atmaya hazır otelciler var mı?

Dünyada bir örneği var.

Bakın bu otel grubu insanlığa ve doğaya hangi sözleri vermiş;

Bu grup 2017’de Değişim Dalgasını başlattı. Sorumlu Turizme doğru kararlı adımlar attı.

Değişim Dalgası, bu grubun DNA’sının bir parçası haline geldi. Proje bütün çalışanların kalplerine işledi. Herkes değişmenin mümkün olduğuna inandı.

2020’de neler yapmışlar, bir bakalım

Denizlerin sağlığı için Meksika Körfezi’nde iki mercan kayalığı oluşturmuşlar.

Deniz Koruma Konseyi ve Tarım Koruma Konseyi tarafından sertifikalanmış restoran sayısını yediden on dört taneye çıkarmışlar. Sürdürülebilir yöntemlerle elde edilmiş deniz ürünlerini Dünyanın her tarafına taşımışlar.

Tek kullanımlık plastiği bütün otellerinden söküp atmışlar.

Bütün otellerinde Döngüsel Ekonomiye geçişi hızlandırmışlar.

Sırası gelmişken bu kavramı biraz açalım. Üretim, kullanım ve imha süreci yerine dönüşümü ve yeniden dönüşümü esas almayı ifade eden endüstriyel bir terimdir.

Karlılık; kaynakların mümkün olduğu kadar geri dönüşümden kazanılması ve atıkların mümkün olduğu kadar yeni kaynaklara dönüşebilmesiyle ölçülür.

Verdikleri mesaj açık; Mükemmel hizmet ve sürdürülebilirlik bir arada olabilir.

2021’de de çok heyecan verici adımlar atacaklar

Bu yıl için çevreye ve insanlığa verdikleri 15 tane söz var. Bu sözler üç ana başlık altında toplanıyor. Döngüsel ekonomiye geçişi hızlandırmak, Deniz Ürünlerini sorumlu bir biçimde değerlendirmek ve Denizlerde doğal yaşamı güçlendirmek..

2020 – 2030 arası büyük dönüşüm

1.       2020’de tek kullanımlık plastikler kaldırıldı. 2025’de otellerden dışarıya sıfır atık bırakılacak. 2030’de otellerden karbon salınımı sıfırlanacak.

2.       2025 yılında bütün otellerde Etik yöntemle elde edilmiş deniz ürünleri tüketilecek

3.       2023’de müşterilerin yüzde 90’ı Değişim Dalgasını tanımış olacaklar. 2025’de otellerine gelen müşterinin yüzde 60’ı Değişim Dalgası nedeniyle tercih yapacak.

4.       2030 yılında otelleri, çevrelerine ve denize yararlı modellere dönüşecek

5.       2030’de bütün oteller Sorumlu Turizm sertifikası almış olacak.

Döngüsel Ekonomiye doğru

Kapsamlı bir atık yönetimi

Bu grup, 2021’de bütün otellerinde atık yönetimini sıkılaştıracak. Çöpler depolama alanında kategorilere ayrıştırılacak. Yeniden kullanım için değerlendirilecek.

İnovatif paketleme

Otel grubu, kullanılan ürünleri tedarik eden firmalarla bir toplantı yapacak. 2025 yılında, tedarik edilen ürünlerin paketlenmesi ve nakliyesinden doğan atığı sıfırlamış olacak.

Gıda israfını azaltma

Bu otel grubu 2021’de operasyonlarındaki gıda israfını yüzde 15-30 arasında azaltacak

Bu grup, ölçümlemelerde 3. Kapsam olarak değerlendirilen, sektöre özel karbon salınımı için gereken yol haritasını hazırlamış durumdadır.

Yenilenebilir enerji kullanımını arttırmak

Bu grup, operasyonlarını sağlıklı yürütebilmek için gereken toplam enerjinin tamamının yenilenebilir kaynaklardan sağlanabilmesi için bir İç Politika oluşturacak. Otellerinin bulunduğu bölgelerde yenilenebilir enerji kaynakları varsa, bunları satın alacak.

Deniz Ürünleri tüketiminde sorumluluk

Bu otel grubu 2021’de otellerinde tükettiği deniz ürünlerinin yüzde 65’inin etik kaynaklardan tedarik edilmesi için gereken adımları atacak. 2025 yılında ise sorumlu yöntemlerle elde edilmiş deniz ürünlerinin oranını yüzde 100 yapacak.

Yerel halk ile dayanışma

Bu grup, Jamaica’daki otellerinde, yerel işletmeler ile çalışmayı tercih edecek. Bu işbirliğini özellikle yerel balıkçılar ile daha yüksek tutacak. Yerel balıkçılığın gelişmesine yardımcı olacak satın almalar yapacak ve destek sunacak.

Turizmde Aksiyon Koalisyonu

Bu grup, önemli isimlerin katıldığı bir panel düzenleyecek. Çevre ve insanlar için Sürdürülebilir Turizm aksiyonu yolunda somut adımlar atacak. Sivil toplumu ve hükümetleri bu konuda aktif olmaya davet edecek.

EMEA bölgesinde denizlerin sağlığı

Bu grup Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da ekolojik sağlığın yaygınlaşması için ekosistemlerin güçlendirilmesine yönelik çalışmalara destek olacak.

Bütün otellerindeki çalışanlara ve otellerin çevresindeki yerel halka, sağlıklı yaşam, doğa, dengeli beslenme konularında eğitimler düzenlemeye devam edecek.

Meksika’da 20 bin ağaç ve 3000 ton karbon gazı önleme

Grup Meksika’da sadece bir bölgede dikeceği 20 bin ağaç ile karbon emilimine katkı sağlayacak. Önlenen miktar yıllık 3000 ton olacak.

Bunları yapan bir otel ya da grup var mı?

Var.

Onların bu fazladan çabaları ve harcamaları maliyetlerini şişirmeyecek mi?

Evet. Şişirecek.

Ama onlar bu günü değil, geleceği kazanacaklar.

Bu güne oynayanlar ise, geleceği kaybedecekler.

Geleceğin tüketicisi, insana ve doğaya sevgi duymayanı sevmeyecek.

Bu otel grubunu da siz araştırın. Hatta bu yönde adımlar atın ve bu grubun önüne geçin.

21 Ocak 2021 Perşembe

Turizmde ‘ Kavimler Göçü’

2020, gelecekte, diğer yıllara göre çok farklı olaylarla hatırlanacak.

Bundan yıllar sonra insanlar bu yıl hakkında konuştuklarında, hep belalı kavramlar kullanacaklar. Bu kavramların hepsi de insanlara ölümü ve acıyı anımsatacak.

Biz turizmciler ise, bütün bu belalı kavramların üstüne, bir de yaşadığımız aşırı stresi, işsizliği, çok zor bir otelcilik operasyonunu hatırlayacağız.

Ama asıl hatırlamamız gereken bir felaket var. 

Ben adını Kavimler Göçü koydum.

2020, turizm sektörünün eğitimli ve yetişmiş işgücünü kaybettiği bir yıl oldu.

Turizmde, donanımlı ve eğitimli işgücü anlamında işler iyiye gitmiyor.

Eğer bu bakış açımızı değiştirmezsek, sektöre dinamik ve eğitimli işgücü akışı duracak.

Turizm eğitimine olan ilgi azaldı. Turizm eğitimi veren orta öğrenim kurumlarından turizm eğitimi veren Üniversitelere tercih sayıları çok düştü.

Turizm eğitimi almış olanların sektöre giriş oranı azaldı.

Turizm sektöründe çalışanların büyük bir bölümü farklı işlere yöneldi. Abartma gibi, gelebilir, ama turizmden başka sektörlere bir ‘ kavimler göçü’ yaşanıyor…

Bütün bu verilerin anlamı şudur; Türkiye turizminin geleceğini inşa edecek olan yetenekleri büyük ölçüde kaybettik. Daha da kaybedeceğiz.

Gelinen noktada, abarttığımı düşünebilirsiniz, ama sektör için bir SOS durumu var.

İşler kötüye gidiyor.

Entelektüel zenginliğimiz kayboluyor.

Bunun anlamına gelince;

Yarın, sektöre yön verecek, liderlik yapacak, yaratıcı enerjisini katacak kadrolar kalmayacak. Turizm, sahipsizlik içinde dalgalanacak.

Gelecekte, Türkiye’de tatiller, seyahatler devam edecek.

Ama Dünyada söz sahibi, lider bir model olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz.

Dünyaya örnek olacak bir turizm hareketine sahip olmanın ilk ve en önemli şartı, bu hareketi omuzlayacak güçlü kadroların olmasıdır.

Gelecekte böyle güçlü, donanımlı kadrolar olacak mı?

Biraz zor. Durum ortada.

Bu durumun bir suçlusu var mıdır? Bu soruyu hiç sormayalım. Bence suçlu aramaktan ziyade, daha olumlu ve çözüm odaklı bir sürece yönelmek en doğrusu olur.

Bu yazıda, Lise ve Üniversitelerden gelen stajyerler konusunu işleyelim. Bu gençleri nasıl küstürdüğümüze bakalım ve ders çıkarıp bu konuda yeni bir strateji belirleyelim.

Stajyerler ile ilgili olarak, bu güne kadar iki farklı politikaya tanık olduk. Yani, sektör stajyerleri iki farklı bakış açısı ve beklenti ile değerlendirdi.

Birincisi ve en yaygın olanı, özellikle Liselerden gelen stajyerleri, maliyetsiz işgücü kaynağı olarak gören yaklaşımdır.

İkinci yaklaşım ise, stajyerlere, geleceğin turizm liderleri, yaratıcı gücü, dönüştürücü beyinleri olarak gören bakış açısıdır.

Birinci yaklaşıma sahip oteller, stajyerleri, uzun vadeli ve empatik bir program çerçevesinde değerlendiremediler. Onların geleceği ne olacak, gibi bir soru hiç sorulmadı.

Onlara neler mi sağlayamadık?

O kadar çok ki..

Lojmanların en güzel odalarında, kendilerini değerli birer misafir gibi hissettirecek barınma koşulları sağlayamadılar.

Sevecen bir öğretmen olarak yaklaşmadılar.

Aile sevgisini hissettirecek bir ortam sunmadılar.

Bu mesleği sevdirecek senaryolar yazıp, uygulamadılar.

Turizmi ve otelciliği, bu sektörün ruhunu, kültürünü, felsefesini anlatmadılar.

Onları turizme kazanmaya dönük bir oryantasyon eğitimi uygulamadılar. İşletmeyi, yönetimi, çevreyi, müşteri profilini tanıtmaya dönük bilgilendirmeler yapmadılar.

Onların nabzını tutmak üzere, düzenli anketler uygulamadılar. Hayatlarının nasıl olduğunu bire bir anlamak için gözlemler yapmadılar.

Bu gençler ile en azından iki haftada bir gün de olsa, toplanıp, görüş alış verişi çok büyük fayda sağlardı. Bu da pek gerçekleşmedi.

Onlara, önemli olduklarını hissettiremediler

Yaşlarına uygun, onların stajyer olduğunu gösteren iş kıyafetleri, kimsenin aklına gelmedi.

Bu gençlere özel, onları değerli kılan şirin iş kıyafetleri, mükemmel bir jest olur ve sektöre bakış açılarını olumlu etkileyebilirdi.

Olmadı.

Oteller, staja gelen öğrencilerin hepsinden sorumlu bir rehber görevlendirebilirdi.

Onların davranışları, çalışma tempoları, öğrenme kapasiteleri ve daha bir çok kriter ile ilgili notlar alıp, okullar ile paylaşabilirdi.

Bu notlar, öğrencilerin gelişimi noktasında, okullar için çok değerli bir kaynak rehber olurdu.

Ama olmadı. Bunu akıl edemediler.

Şimdi atılması gereken adımlar var. Bunlar olursa, turizm sektörü ile genç kuşak barışır.

Atılmış olan köprüler tekrar kurulur

Turizmden başka sektörlere ‘ kavimler göçü’ en azından yavaşlar. Eğer, şartlar gençler için cazip hale gelirse, tersine göç başlar.

Türkiye’de turizm eğitiminin modeli yeni baştan oluşturulmalı.

Sektör bu sürecin içinde yer almalı. Eğitim okullarına stratejik katkı sunmalı. Eğitim ile hayatın bire bir örtüşmesini sağlayacak uygulamalar tavsiye etmeli.

Eğitim takvimi sektörün sezonuna uyumlu hale gelmeli.

Okullarda eğitim veren akademisyenler ve öğretmenler ile otellerdeki departman yöneticileri arasında kalıcı bir iletişim köprüsü kurulmalı.

Bu iki grup, teknolojiyi değerlendirerek düzenli toplantılar yapmalı.

Görüş alış verişinde bulunmalı. Dünyadaki yenilikleri birbirleri ile paylaşmalı.

Böylece, sektörün teorik temelleri zenginleştirilmeli. Turizm için bir ortak bellek yaratılmalı.

Turizm Fakültelerinin Dekanları ve Yüksek Okul Müdürleri ile Otel Genel Müdürleri arasında da bir iletişim hattı kurulmalı.

Bölgesel danışma kurulları oluşturulmalı

Ayda bir kez toplanan bu kurullar, hem eğitim için, hem de sektör için değerlendirmeler yapmalı ve ilgili kurumlara raporlar ve öneriler sunmalıdır.

Eğer Türkiye turizminin etkinliği 12 aya yayılacaksa..

Eğer Türkiye turizmi büyüyerek daha yüksek bir istihdam sağlayacaksa..

Eğer Türkiye’ye daha fazla turist gelecek ve döviz kazancımız artacaksa..

Eğer Turizm, o muhteşem iletişim potansiyeli ile Türkiye’mizin imajını parlatacaksa..

Bunu ancak donanımlı, eğitimli, heyecanlı gençlerimiz başaracaktır.


6 Ocak 2021 Çarşamba

Başka bir Turizm Eğitimi Mümkün

Türkiye’de turizm eğitimine ilgi azalıyor.

Turizm, gençler için cazip bir meslek olmaktan çıkıyor. Bu konuda çok haklılar. Onları meslekten soğutan çok faktör var. Sektör onları kazanacak hamleleri yapamıyor.

Türkiye’de turizm sektörü ile turizm eğitimi örtüşmüyor.

Birbirini beslemiyor. Karşılıklı olarak olumlu bir etkileşim içinde değil. Turizm eğitimi, sektörün gereksinimi olan enerjiyi, barutu, gıdayı tedarik etmiyor.

Bu kurgu ile de, yolları kolay kolay kesişmeyecek gibi görünüyor.

Ne, turizm eğitimi alarak sektöre gelen genç, yıllardır hayalini kurduğu bir Dünya ile karşılaşıyor, ne de sektör, kapısından içeri giren gençlerde, beklediği heyecanı görebiliyor.

Bu kısır döngüyü aşabiliriz.

Önce çok kıymetli turizm eğitimcilerimize notlarım var.

Sevgili Dekanlarımız, Yüksek Okul Müdürlerimiz, Hocalarımız.

Sizlere meramımı arz edeceğim..

Sonra da..

Sektörün, Liselerden ve Üniversitelerden gelen gencecik turizmci adaylarına bakışında kökten bir değişiklik olması gerektiğini söyleyeceğim.

Fotoğrafa doğru açıdan bakalım

Eğitim dönemleri ile turizm sezonunun hiç örtüşmemesi zaten yıllardır seslendiriliyor.

Eğitim dönemi bittiğinde oteller neredeyse sezonu yarılamış oluyor. Mayıs ayında son halini almış olan kadro yapısında bir kişilik bile boşluk kalmıyor.

Artık eğitim ve pratik iç içe geçmeli. Hatta gençlerin eğitimleri de dahil olmak üzere,  yol haritası sektörün dinamik katkısı ile hazırlanmalı.

Bu faslı geçelim. Gelelim meramımıza.

Bir soru..

Turizm eğitimi veren kurumlar kimleri mezun ediyorlar?

Geleceğin yaratıcı turizm liderlerini mi?

Müşteri odaklı olmayı temel ilke edinmiş empati ustalarını mı?

Hizmet etmenin hazzını içselleştirmiş, saygılı gençler mi?

İşletmesine sadakatle bağlanmaya hazır, istikrara önem veren arkadaşlar mı?

Dünyadaki rakipleri ile yarışmaya hazır, her ülkede çalışabilecek küresel yetenekler mi?

Bu sorulara, gönlümüzden geçen cevapları değil, vaziyetin objektif tespitini karşılık olarak verebilirsek, stratejik çözüme doğru dev bir adım atmış oluruz.

Tekniği öğrenmek yeterli değil

Mesleğin tekniğini burada biz de öğretiriz. Anlatırız. Bu, işin kolay kısmı..

Ama siz bize mesleği iyi öğrenmiş gençlerden daha fazlasını gönderin. Ya da şöyle ifade edelim. Onları sadece mesleki bilgilerle değil, daha fazlası ile donatın.

Bir cümle ile ifade etmek gerekirse, siz, bize, hizmet etmeyi bir sanat gibi benimsemiş, ülke, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı yapmadan, her konuğa saygı duyacak gençler gönderin.

Eğer, Türkiye turizmine çağ atlatacak liderler istiyorsak;

Bize aşağıdaki hasletlere sahip gençler gelsin. Başımıza taç yapalım.

Otellerde hizmet ettiği insanlara, çevresindeki en değerli varlıklar gibi bakmayı öğrenmiş olsun. Onlara saygı duysun. Hizmet ederken keyif alsın.

Barındığı mekanları tertemiz tutmayı ilke edinmiş olsun. Yaşadığı lojman odasına giren içerideki temizliğe, düzene hayran kalsın.

İletişim yetenekleri gelişmiş olsun.

Sözcükleri yönetsin. Ana diline hakim ve aşık olsun. Türkçeyi konuşurken hissettiği mutluluğu çevresine yansıtsın.

Kültürler arası iletişim kurma sanatını öğrenerek gelsin. Farklı kültürlere saygı duymayı bilsin. Onları anlasın. Değer versin.

Karmaşık Fikirleri İletmeyi Bilsin. Ya da bu konuda istekli olsun. Burada biz yardımcı olalım. Sadece mesleki değil, kişisel gelişim alanında da katkı verelim.

Yüz Yüze İletişim Kurmayı başarsın. İnsanlar ile her durumda anlaşabilmenin yolunun yüz yüze iletişimden geçtiğini anlasın. Biz bu konuda da destek olalım.

Görünümüne çok önem versin. Bu rekabetçi Dünyada kazananların çoğunlukla iyi görünümlü, davranışlarında ölçülü, sakin insanlar olduğunu kavramış olsun.

Gelecekte en çok liderlik becerilerine ihtiyaçları olacak

Gençlerimizin turizm eğitimi sürerken, onlara, şu özelliklerin üstün liderlik becerileri olduğunu da anlatın. Bu alanlarda da gelişmelerine yardımcı olalım.

Cesaret ile tetiklenen bir çeviklik. Çağımız, durağanlığın kaybettiği, çevikliğin kazandığı bir çağ. Bu nedenle gençlerimizin eğitimlerde etik ve cesur bir çevikliği de öğrenmeleri gerekir. Çevik gençler yetiştirelim.

Saygı Kazanmak. Başarılı bir takım oyununun ilk şartı saygıdır. O takımda öne çıkmak ve yükselmek için öncelikle takım üyelerinin saygısını kazanmış olmak gerekir.  Gençlerimiz saygının önemini öğrenmek zorundalar.

Empati. Gençlerimizi izlerken onlardaki eksiklikleri de görmeye çalışıyoruz. Gözümüze hemen empati eksikliği çarpıyor. Ama önce bu kavramı biraz açalım. Empati, insanın kendisini duygularının etkisinden soyutlayarak, bir başkasının duygularını anlayabilme yeteneğidir. Kişi karşısındakini o kadar iyi anlar ki onun gibi hissetmeye başlar. Gençlerimizi, empati becerisi yüksek bireyler olarak gönderin.

Bencil Olmamak. En çok üzüntü duyduğumuz konu da budur. Gençlerimizin çoğunluğu okul sonrasındaki hayata tamamen bireysel başarı koşullanması ile bakıyor.  Ne pahasına olursa olsun kazanmak temel güdüleri olmuş. Kendileri dışında herkesi, yenilmesi gereken rakipler olarak görüyorlar. Birlikte başarmanın ve paylaşmanın hazzını öğrenmeleri gerekir.

Esneklik. Gençlerimizde, farklı seçenekleri her zaman hesaba katan bir esneklik olmalı. Koşullar değiştiğinde hemen yeni kararlar alabilme becerisini kazanmalılar.

Dinleme. Bu konuda çok da başarılı oldukları söylenemez. Susmayı, konuşanın sözünü en uygun zamanda kesebilmek için bir mola olarak görüyorlar. Onlara, birlikte dinlemenin erdemini ve insana kattığı değerleri anlatmamız lazım.

Alçakgönüllülük. İşte genç nesilde adeta demode görülen eşsiz bir değer daha. Gençlerimizin yükseldikçe daha çok tevazu sahibi olmayı öğrenmeleri gerekiyor. Günümüzde, özellikle küresel arenada geçer akçe bu. İnsanlar, ulaşabildiklerini sever. Çocuklarımıza tevazuyu sevdirmemiz onlara yapacağımız en büyük iyilik olur.

Sosyal Beceriler. Sosyal becerisi yüksek olan genç, sosyal anlamda yeterlidir. Çevresi ile en uygun iletişimi kurabilecek özelliklere sahiptir. Bunu her ortamda kullanabilir ve kendisine alan kazanabilir. Gençlerimizin sosyal becerilerine katkı verelim.

Hızlı Öğrenme. Bilim ve teknoloji öğrenmeyi basitleştirdi. Şimdi bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. Ama zor olan, bilgiye ulaşmak için istekli olmak. Gençlerimizi her zaman bilgiye açlık duyan insanlar olarak yetiştirelim. Onlara, öğrenmenin bitişi olmayan bir maraton olduğu gerçeğini anlatalım.

Kültürel Zekâ. İşte farklı kültürlerle bir arada yaşamayı sevdiren özellik budur.  Gençlerimiz kendi ülkelerini, kültürlerini, insanını çok sevsin. Bununla birlikte, farklı kültürler ile bir arada yaşamayı ve çalışmayı da başarsın. Gelecekte en çok buna ihtiyaçları olacak. Ekiplerinde çok farklı kültürlerden insanlarla çalışacaklar.

Özgünlük. Gençlere, kariyer yolculuklarında sorulan en zor sorunun cevabı bu özelliğe bağlıdır. Gençlerimizi, iş görüşmelerinde gafil avlayan en zorlu atak, “ Neden sizi seçelim?” sorusudur. Onlara, özgün olmaları için farklı pencerelerden bakmayı öğretelim. Bu zor soru geldiğinde, bir an bile duraksamadan en etkili cevapları verebilmeleri, özgün olmayı başardıklarında mümkün olabilir.

Çok Yönlülük. Gençlerimize, ev ile iş arasına sıkışmış bir hayattan fazlasını hayal etmeyi öğretelim. Çalışmanın ibadet olmadığını anlatalım. Mutluluğun, çok yönlü ve çok renkli bir hayatın doğal sonucu olduğunu bilsinler. Hem kendi içlerine hem de bütün Dünyaya yolculuk edebilmelerine yardımcı olalım.

Çok yönlü bir hayat için,

Kitaplar, olmazsa olmazları olsun.

Sinemayı sevsinler

Tiyatroya tutulsunlar

Tarihe meraklı olsunlar

Ülkelerini A’den Z’ye tanısınlar

Spora sevgi ve saygı beslesinler

Biz dinozorlar, sektörümüzü işte böyle gençlere emanet edersek mutlu oluruz.