22 Mayıs 2020 Cuma

Yeni Dünya- Yeni Turist- Yeni Seyahat


Bu yazı, şu kritik zamanlarda, yaşanmakta olan felaket karşısında, doğru soruları gündeme getirmeyi amaçlamaktadır. Doğru cevap için doğru soru sormak gerekir. Bunun için de yaşanmakta olan belirsizliği sakin ve bilimsel olarak analiz etmeliyiz.
Süreci analiz ederken kafamızdan atmamız gereken birkaç husus var.
Aşırı iyimserlik..
Aşırı heyecan..
Kötümserlik..
Bencillik..
Şartlanmışlık..

Bunların şehvetine kapılmamak gerekir

***

Gelişmelerin ne tarafa doğru yöneleceği gelecek birkaç hafta yaşanacaklara bağlı. Ülkelerin ve AB’nin dış politika hassasiyetleri bu konuda büyük rol oynayacak.
Ama bir soru var ki, hiç kimse sormaya da, objektif bir cevap vermeye de cesaret edemiyor.
İster Türkiye olsun, ister Dünya.  İnsanlar tatile çıkmak ile ilgili çok hassas bir dengedeler.
Bir tarafta özledikleri tatil… Yürekten istiyorlar. Açıkçası deniz ve güneş için yanıp tutuşuyorlar. Ama hemen bir soru geliyor akıllara; “ Ben orada güvende olacak mıyım? Ya birisinden virüs kaparsam? “
Şu geçen birkaç ayda kaybolan Tüketici Güveni nasıl kazanılacak?
İnsanlar, uçaklarda, otobüslerde seyahate nasıl ikna edilecek?
İşte hassas dengesizlik de tam burada..
Turizm sektörü enerjisini bu konuda sağlam, güvenilir mesajlar vermeye yoğunlaştırmalıdır

***
Avrupa’da da biraz sıkıntı var

Şalterlerin indiği bu durgunluk zamanlarında her ülke, turizm hareketinin içeride kalmasını istiyor. Avrupa Birliği ise, turisti hiç olmazsa birlik sınırlarında tutmak niyetinde..
İki İspanyol Profesör Avrupa Birliğine bu konuda bir çalışma sundu. Tasarladıkları plana göre, Avrupa Birliği haritası yeşil ve kırmızı alanlara bölünecek.
Birlik üyesi ülkelerin tatilcileri haritada belirlenen yeşil alanlara yönlendirilecek. Böyle bir girişim karara bağlanırsa, AB üyesi ülkelerin tatilcilerinin, sınırlar dışına çıkması zorlaşacak.
Özellikle Almanya’ya baktığımızda, önerilen destinasyonlar arasına Türkiye’nin de dahil edilmesini isteyenler ile bu konudaki tutucular arasında ciddi bir kavga görüyoruz.

***
Pandemi sonrasındaki aşırı rekabetçi piyasalar

Aşırı rekabet ortamı ülkeler ve oteller arasında çok agresif mücadeleleri tetikleyecek. Bu gerçekliği baştan kabul etmek ve buna göre bir strateji belirlemek gerekecek.
Doluluklar etkili bir operasyon için yeterli olmayacak. Her otel müşteri avına çıkacak. Kurumsal pazarlar, gruplar ve MICE uzun bir süre komada kalacak.

***
Böyle bir gelişmeye karşı alternatif kaynak iç Pazar olacak.

Bu durumda aşağıdaki önerileri dikkate almakta yarar var.
-      Müşteri ile iletişimin önemi
-      Rezervasyon aşamasında taleplere karşı anlayışlı ve esnek olmak
-      Bütün yerel segmentlerin gereksinimlerini önceden tahmin etmek
-      Salgın, işletmelerinizi yeni tatilci segmentlerine açmak için bir fırsattır.
-      Repeat misafirlerinize özel bir sayfa açın

***
Geriye iç Pazar kalıyor

İlk işiniz sektör olarak bir fiyat savaşından uzak kalmak olmalıdır. Bu savaş, sektörü uzun yıllar etkileyecek bir hırpalanmaya sürükler.
Hesabınızı iyi yapın. Teknolojiyi iyi kullanın. Çalışan ekiplerinize, yeni normalin zorluklarını anlatın. Bu güne kadar devam eden görev tanımlarını ve mesai anlayışını bir tarafa bırakmak gerektiğini anlatın.
Gemi su alıyorsa ve batma riski varsa, artık orada suyu kimin boşaltacağı sorusu çok anlamsız kalır. Eli tutan herkes kovayı alıp işe koyulmalıdır.
Kendi içinizdeki yapılanmayı çözdükten sonra gözünüzü pazarlara dikin.
Bundan böyle karşınızda eski müşteri olmayacak. Hassasiyetleri çok yüksek bir profil ile karşılaşacaksınız. Beklentileri, korkuları ve öncelikleri ile onu anlamanız gerekecek.

***
Yüksek beklentiler

Tatil zamanları yaklaşıyor ve herkeste bir telaş var. Bunun yanında merak da üst seviyede.
Herkes hayal kuruyor. Gelecek günlerden beklentiler yüksek.
İnsanlar ilk tatillerinde stresten kurtulmak, rahatlamak ve moral bulmak isteyecekler. Bu gerçeklik aslında oteller için büyük bir fırsat anlamına geliyor.
Uzun ve gergin bir bekleyişten sonra ilk tatil olacak. Sade, heyecanlı, keyifli bir tatil deneyimi hazırlayıp sunarsanız, geleceği kazanırsınız.

***
Makul fiyatlandırma

Aşırı fiyat indirimleri doğru bir cevap olmayacaktır. İnsanların ürününüzün gerçek değeri hakkında kafalarının karışmasına izin vermeyin.
İndirimden ziyade, etkili bir hediye ya da jest daha şık olacaktır. Uzun bir aradan sonra tekrar bir araya gelmenin karşılığı olarak bir hediye çok anlamlıdır.

***
Haziran ayının başları

İnsanlar artık yavaş yavaş tatil havasına girecekler. Talep yükselecek. Buna karşılık verebilmek adına kitlesel bir davete girişmek çok akıllıca olmayabilir.
Haziran ayının başlarında mesajınız şu olmalı; “ Sağlıkla kalın, Yakında Görüşmek Üzere”
Marka farkındalığınızı yüksek tutun.

***
Gelelim yeni bakış açısına

Covid-19 sonrasında güç kazanan bir eğilim var.
Turizm sektörü bir bütün olarak bu güne kadarki bütün uygulamaları, kuralları, değerleri bir tarafa bırakıp, yeni bir bakış açısı oluşturmanın peşinde.
Sanki bir tahta sandık içinde yıllardır çalışmadan duran bir saati yeniden kurup kullanmaya hazırlanmak gibi bir niyet bu.
Herkes hijyen protokollerini geliştiriyor. Mobilyalar yeniden düzenleniyor. Daha az ve daha verimli personel ile daha etkili bir operasyon için çalışma modelleri hazırlanıyor.
Hiçbir otelci işlerin çok kısa zamanda eski performansa geleceğini beklemiyor. Bu sürecin aylar değil, belki de birkaç yıl alacağını düşünüyor.

***
Temassız seyahat mi geliyor?

Uzmanlar Pazar araştırmaları sonrasında elde ettikleri bir veriyi paylaşıyorlar.  
Havaalanından Otel resepsiyonuna kadarki yolda temas olmadan seyahat.
Çok keskin temizlik protokollerine rağmen, seyahat boyunca yaşanan çeşitli belgelerin elden ele gezmesi, check in sırasında temas edilen yüzeyler, güvenlik tünelleri, sınırlarda olabilecek kontroller, uçak, bunların hepsi risk olarak görülüyor.
Hem seyahat edenler, hem de çalışanların aynı riske maruz kalacakları düşünülüyor.
Uzmanlar, otomasyonun Coronavirüs sonrasında hızlanarak sektörü domine edeceğini vurguluyorlar. Biyometrik kimlikler çoktan en güçlü çözüm olarak yerini aldı.
Fiziksel parmak izleri ve el tarayıcıları çoktan demode olmaya başladı. Daha bir çok temassız opsiyon da hızla geliştiriliyor.
Bunların içinde temassız parmak izi, gözbebeği ve yüz tanıma da yerini almış durumda.
Temassız veri girişi, beden dili kontrolü, belge taraması ve ses ile kumanda da hızlanarak gelişen teknolojiler.

***
Ama Otelciliğin DNA’sına dokunmamak gerekir

Otelcilik felsefesi insan ile insan arasındaki temas üzerine kuruludur. Oteller insanları bir araya getiren sosyal mekanlardır. Bu misyonu asla akıldan çıkarmamak gerekir.
İnsanlar otellere ‘ high tech ‘ için değil, ‘ high touch’ için gelir.
Yani teknolojiye değil, klasik temasa geliyorlar.
Bu noktada, resepsiyonlara bir plexiglas perde takmanın etkilerini düşünmeliyiz.
Bu önlem büfelerde geçerlidir. Hatta zorunlu olmalıdır.
Ama iş resepsiyona gelince bir soru işareti doğuyor. Otelden içeri adımını atan müşteri, banka veznesi benzeri bir manzara ile mi karşılaşmalı?

***
Odalar operasyonun çok önemli bir parçası olacak

Değişme Oda servisinden başlayabilir. Oteller yeni dönemde bu alana yoğunlaşmalı.
Geçtiğimiz yıllarda, herşey dahil ile birlikte giderek yıldızı sönen bu hizmet otellerin yeni avantajına dönüşecektir.
Müşterinin zamanının büyük bir bölümünü odasında geçirmeyi tercih edeceğini şimdiden düşünmek gerekiyor.
Zaten Dünya çapındaki kapanış öncesinde, Mart ayında açık olan oteller bu patlamayı yaşadılar. Coronavirüs korkusu, otellerde konaklayan müşterileri daha çok oda servisi kullanmaya yöneltti. İnsanlar genel alanlarda bir araya gelmekten kaçındılar.
Gelecek dönemde, ister şehir otelleri olsun, ister tatil otelleri, şunu kabul edelim; müşteriler en başta kahvaltıyı odalarına isteyecekler. Buna diğer yemekler de dahil olabilir.

***
Alınan hijyen önlemleri pazarlama unsuru olmamalı

İnsanlar zaten otele güvenmek için bu önlemlerin alınıyor olmasını talep edecekler. Dolayısı ile bu uygulamaları bir pazarlama mesajına dönüştürmemek gerekir.
Kaldı ki bu hijyen protokollerini insanlara benimsetmek de zor olacak. Evlerinde, aşırı korkular içinde aylarca yaşamış olan insanların, otelde karşılaşacağı aşırı önlemler onları ilk planda itebilir de. Zira onlar evlerindeki o havadan kaçmak için tatile çıkacaklar.
Otel restoranlarında, ellerinde tıbbi eldiven, yüzlerinde cerrahi maskeler ve üstlerinde koruyucu elbiselerle garsonlar görmek ne ölçüde samimi olacaktır?
Otelcilik bu güne kadar müşterinin beklentilerini karşılamak prensibi ile geldi.
Bu günden sonra, bunun yerine, ona bazı hususları dikte etmek ne ölçüde uygun olacaktır?
Ya da bizim onlar adına düşünüp, onlar adına en doğrunun ne olacağına karar vermemiz ne ölçüde anlamlı olacaktır, düşünmek gerekir.

***
Otelleri Hastanelere çevirmek çok büyük risk olur

Yeni sağlık ve güvenlik önlemlerini uyumlu bir biçimde hayata geçirmek aslında tam bir denge meselesi olarak ele alınmalı.
Otelinizi bir hastaneye benzetirseniz, bu sanatın özü kaybolur.
Ama bir başka boyuttan bakarsak da, eğer bu işin standartlarını koruyamazsanız da müşterinin bütün güvenini kaybedersiniz. Doğru akordu bulmak biraz zaman alacak.
Konuklarının güvenliğini sağlayan ve bunu yaparken şefkatli bir iletişimi, profesyonelliği, sakin kalabilmeyi ve doğru liderliği sunabilen markalar kazanacak.
Otel yönetimlerini ve ekipleri yeni dönemin şartlarına hazırlamayan ve onları yeni gerçekler konusunda eğitmeyen markalar sınıfta kalacaklar.

***
Yeni Dünyada farkındalık çok yüksek boyutlara varacak

Otelciliğin tanımını ve çekirdeğini unutmamak gerekir.
Bu meslek misafirin en sıcak bir tarzda karşılanması ve ağırlanmasıdır.
Bu çekirdek tanıma sadakatle bağlı kalmak gerekiyor.
Evet, kapılar açık kalmalı. Evet stresimiz çok yüksek. Evet önümüzde çözümlenmesi gereken çok sorun var. Bu şartlar bizi bir çok cephede rahatsız ediyor. Ama sanatımızın çekirdek değerini kaybetmek bizi daha büyük sorunlarla başbaşa bırakır.
Ümit edelim ki, bu dönem markaları, değerlerini ve kendilerini ayakta tutan kolonları güçlendirir. Yine ümit edelim ki, markalar insanlık için verecekleri güzel mesajlarla da parlamaya başlasınlar. İnsanı gelecek için umutlandırsınlar.
Turizm ekonominin kalbine kan taşıyan ana arterlerden birisidir.
Bütün Dünyada her 10 işten bir tanesini üretir.
Bu itibarla, turizmi daha güçlü, daha anlayışlı, daha duyarlı ve daha anlamlı olarak geri getirmek her seviyede yaşamsal öneme sahip.

Hiç yorum yok: