Salgın patladığı andan
itibaren hep gerçeğin safında yer aldım.
İnsanların umutlarını yok edecek
paylaşımlara karşı çıktım. Hep daha güzel bir gelecek resmi çizmeye çalıştım.
Bunları yaparken
polyannacılık oynamaktan uzak durdum. İhtiyatlı iyimserlik diyebileceğim bir
yaklaşım sergilemeye dikkat ettim.
Coronavirüsün, zaten
yaklaşmakta olan küresel krizi hızlandırdığını söyledim.
Küresel krizin
çarkları durdurduğunu, para, ürün ve hizmet trafiğini yavaşlattığını
vurguladım.
Bütün bu gelişmelerin, en
nihayetinde gelip çalışanları vuracağını belirttim.
***
O
zaman bir önceki yazıdan devam edelim.
Bu yazı ile, iş ve ayakta
kalma rota önerilerimizi sunalım.
Bu yazıda da bazı önerilerim
olacak. Ama başta da ifade ettim. En önemli silahınız network diye
tanımlayabileceğimiz ilişkiler ağınız olacak.
Eğer bu güne kadar çevreniz
ile sağlıklı, etik, olumlu bir ilişkiniz oldu ise ve bu çevreden saygı ve sevgi
duyduğunuz insanlardan oluşan bir ağınız var ise, ne mutlu.
Bir de yakın çevrenizde,
karşılıklı olarak güven duyulan dostlarınız var ise..
Çok şey yapabilirsiniz.
***
Kalabalığa
karışmadan tatil yapma eğilimi güçlenecek
Mesela karavan ile tatil..
Mesela çadır kampları..
Mesela bungalovlar..
Mesela güvenilir yazlık
evler..
Birkaç arkadaş bir araya
gelip, birkaç eski minibüs alıp bunları karavana dönüştürmeyi düşününün mesela.
Bu değişimi ekonomik bütçelerle yapan ustalar var.
Dönüştürdüğünüz karavanları
günlük fiyatlarla kiralayın. Hatta seçenekler sunun. Sadece aracı
kiralayabileceğiniz gibi, şoför ile de verebilirsiniz. Mesela, rehberlik
yapabilecek, mutfak becerileri ve servis yeteneği olan bir şoför olabilir.
***
Yabancı
dil becerileriniz nasıl?
Turizm sektörü Covid19
sonrasında bütün Dünya ile sağlıklı bir iletişim kurmak zorunda olacak.
Oteller
ve turizm şirketleri, sitelerinde ve sosyal medya hesaplarında güncel bilgiler
ve mesajlarla Pazar iletişimini sürdürecekler.
Bu günden sonra en önemli
kriter, o mecralarda, bütün dillerde en doğru mesajları verebilmek olacak.
Bu nedenle yabancı dile
hakimiyet çok önemli. Otellere ve turizm şirketlerine, yabancı dile olan
hakimiyetinizi sunun. Bence dikkat çekersiniz.
Sosyal medya ve site
içeriklerinin düzenli olarak güncellemek zorunda olan oteller ve şirketler, her
dilde en doğru mesajı verebilmek adına yabancı dil bilgisi çok başarılı olan
uzmanlara ihtiyaç duyacaklar.
***
Online
Dünyada özgün metin yazarlığı
Bildiğiniz üzere, siteler ve
sosyal medya için en önemli ihtiyaç, özgün, anlaşılabilir ve heyecan verici
içerikler olacak.
Alışılmış, reklam kokan
içerikler cazibesini çoktan kaybetti. Bu nedenle işletmeler özgün içerik
yazarlarına ihtiyaç duyacaklar.
Eğer okumayı, yazmayı,
kendinizi ifade etmeyi seviyor ve bunu başardığınıza inanıyorsanız, bence bu
alana yoğunlaşın.
Eğitimler alın. Özgün metin
konusunda kendinizi geliştirin. Bu alanda gelecek olduğunu düşünüyorum. Özgün
metin her zaman geçer akçe olacak.
***
Üretim
yapmak isteyenlere - Sabuna ne dersiniz?
Hemen dudak kıvırmayın.
Piyasada, her türlü
yaldızlama ve organiklik iddiası ile satılan birçok marka var.
Ben ve sağlığını düşünen
geniş bir kitle bunlara kuşku ile bakıyoruz. Bundan 100 yıl önce, ninelerimizin
hiçbir ticari kaygı gözetmeden ürettiği saflıkta sabun olmadığına inanıyoruz.
Hemen hepsinde, en düşük
maliyet ile en karlı üretim anlayışı hakim durumda. Bu yaklaşım ile üretim
yapıldığında, işin doğallık ve sağlık boyutu ikinci plana itiliyor.
İçine kimyasallar katmadan,
kostik denilen zehre bulaşmadan, sağlıklı zeytinyağı ile sabun yapılabilir.
Silikonsuz, katkısız, tertemiz ve sağlıklı sabunlar.
Kentlerde kirli havaya maruz
kalan, çalıştığı plazalarda toksine bulanan, egzoz gazları cildine bulaşan
insanlar, kendilerini temizleyecek doğal bir sabun arıyorlar.
Saf. Cildi sevecek,
kurutmayacak, mideye bile zarar vermeyecek bir sabun.
***
Bunu
yapabilir misin?
Bence yaparsın. İnan çok zor
değil.
Evinin balkonunda, terasta, bir odada bile kolayca bu üretimi
gerçekleştirebilirsin. Hatta gerekli ekipmanı arabana yükle, bir araziye var,
tezgahını kur ve başla.
Süsleme faslına gelince..
Kuru portakal, mandalina kabuğu, kil, nar, kır çiçekleri, papatya, hepsini
kullanabilirsin. Ama hepsi doğal olsun.
İlk etapta eşine dostuna çevrene
duyur. Onlar ürünlerini beğenirse ki eğer bir falso yoksa mutlaka beğenirler,
Kafelere, lokantalara,
barlara git ve sunum yap. Yeter ki sabun bıraktığın insanlar çevrelerine bunu
ballandırarak anlatsınlar.
Gerisi kolay.
***
Ekmek
dün, bugün, yarın hep olacak
Eve kapanıp kaldığın şu
günlerde mutlaka birkaç deneme yaptın. Eğer içine sindi ise, neden devam
etmeyesin? Sen ve ailen beğenerek tüketmişseniz devam edin.
Fırından çıkan o sıcacık ve
lezzetli ekmeği daha çok sayıda pişirmeyi ve eşe dosta dağıtmayı bir düşün
bence. İlk önce dağıt ve düşüncelerini al.
Canan Karatay Hocam ekmek
konusunda bütün bilinenleri yerle bir etti. Sağlıklı ve doğal ekmek üretimi ve
tüketimi için çok geniş bir alan yarattı.
Son zamanların gözdesi
greçka ekmeğini de gündemine al. Bunun yanında, genetiği ile oynanmamış
tahıllardan da ekmeği düşünebilirsin.
Bunları yaparken sakın
sosyal medyada falan reklamlara girişme!
Reklam yaparsan bir sürü
süslü cümleler, insanların merakına hitap edecek sloganlar kullanacaksın. O
zaman sen de diğerleri ile aynı kulvara düşmüş olacaksın.
Reklam yok. Süslü cümleler
yok.
İşini yap ve gerisini iyi
ekmek yemek isteyenlerin beğenisine bırak.
Hele şu ekşi maya balonunu
asla uçurmaya kalkma. En büyük abartma bu kavramda. Yapma bunu. O kadar zor
değil ekşi maya ile ekmek yapmak. Bir ayrıcalık da değil.
***
Bütün
mesele samimiyette
Evde ekmeğini yap. Makul bir
fiyat belirle.
Yaşadığın mahallede, sitede
kapılara pişirdiğin ekmeği tanıtan sade ve samimi yazılar as.
Buğdayını, ununu, nasıl
pişirdiğini, katkısızlığını, doğallığını anlatan bir yazı olsun.
Eğer samimiyetine
inandırırsan, birkaç ay içinde nerelere geleceğini tahmin bile edemezsin. Ama
lütfen samimi ve cesur ol.
Birkaç ay sonra mahallende
günlük 150 ekmek dağıtacak kapasiteyi bulursun.
Derken yine sağlıklı ve
doğal undan çocuklara özel tostlar, sandviçler, çörekler üretmeye
başlarsın. Ama yeter ki samimi, sağlıklı
ol.
***
Temiz
iş yap.
İki yazıda da insanlara
moral vermeye çalıştım. Hayata ve önlerinde uzanıp giden belirsizliklerle dolu
yola cesaretle bakmaya teşvik ettim.
Davranışlarını ve yaşam
tarzlarını bu güne kadar belirlemiş bütün şartlanmışlıkları kırıp atmalarını
önerdim. Bu bariyerleri aşmaya davet ettim.
“ Birileri ne der?”
sorusunun en gereksiz ve en cesaret kırıcı soru olduğunu anlattım.
Bu yazılarda önerdiklerim
şart değil. Ben sadece bir fikir vermeye çalışıyorum.
Siz kafa yorarsanız çok daha
özgün seçenekler bulacaksınız.
Bundan sonra bir tane daha
moral veren yazımız var.
Orada son önerilerimi
paylaşacağım.
Kolay gelsin
Önemli not: Bu yazımdaki bazı önerilerimde, İpek Hanım Çiftliğinin patronu Sayın Pınar Kaftancıoğlu'nun yazısından örnekler aldım ve geliştirdim. Bu ilham için teşekkür ederim.
1 yorum:
Ufuk açıcı fikirlerin için teşekkürler..
Yorum Gönder