Suriye’deki iç savaşın
tetikleyicisi mezhep çatışmalarıdır. Başlangıç böyledir, ama savaş sonradan
karakter değiştirmiştir.
Her ne kadar, iç
dinamiklerin patlattığı basınç bu savaşı başlatmışsa da, Suriye’nin
Jeostratejik konumu süreci farklı bir iklime taşımış, er veya geç olması
gereken olmuş, Dünyanın Bölgesel ve Küresel aktörleri hazır buldukları savaş
masasında bilek güreşine başlamışlardır.
Artık bu savaş; Esad
ailesinin birkaç on yıldır sürmekte olan hükümranlığının devamı ile ilgili
olmaktan çıkmıştır.
Bu
savaş;
Doğu Akdeniz’in dibindeki
muazzam doğal gaz potansiyeli ile ilgilidir. Tam da böyle olması nedeniyle orta
vadede bu bilek güreşine Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan ve İsrail’in de dahil
olması kimseyi şaşırtmamalıdır.
Bu savaşta herkesin rolü,
payı vardır. Bir çok oyuncunun farklı beklentileri vardır.
Kuzey Irak’ta birkaç yıla
kadar üretilmeye başlanacak olan yıllık 120 milyar dolarlık petrolün Dünya’ya
ulaştırılacağı rota ile ilgilidir.
Rusya doğal gazının Batıya
Türkiye üzerinden taşınmaya devam edilmesi ile ilgilidir.
Gelecek 15-20 yıl içinde
Strateji Puzzle’ının son parçalarının yerine konması ve İran, Irak, Suriye,
Türkiye’den koparılacak parçalar ile Kürdistan’ın kurulması ile ilgilidir.
Nükleer bir güç olma
yolunda önemli mesafeler kazanmış olan İran’ın stratejik anlamda rotasının
Avrupa mı, Rusya mı olacağı ile ilgilidir.
Gelecek 20 yılda İran’da
ortaya çıkacak birkaç yüz milyar dolarlık yatırım potansiyelinden en çok
kimlerin yararlanacağı ile ilgilidir.
Bu savaşı anlamaya
çabalarken aklıma hep Brzezinski’nin Avrasya Büyük Satranç Tahtası kitabı
gelir. Brzezinski o kitapta birkaç bin yıllık bir stratejik gerçeği anlatır;
Avrasya’ya hakim olan Dünya’ya hakim olur. Avrasya olarak tanımlanan
coğrafyanın Batı ucu Lizbon, Doğu ucu ise Rusya’nın Vladivostok kentidir.
Güneyde,Orta Doğu’yu da ve bütün olarak Asya kıtasını da kapsar.
Buraya kadar yazdıklarım
‘aklı sıra çok okumuş, araştırmış bir entelin bilgiçlik taslamasının’ bir
ifadesidir. Ama az sonra okuyacaklarınıza bir anlam verebilmek için bu ukalaca
tahlilleri de yapmam gerekiyordu.
Bu
bilek güreşinin iki tarafında kimler var?
Elbette ve doğal olarak
ABD ve Rusya… ABD Avrupa’nın büyük çoğunluğunun yanında olduğunu varsayıyor. Ki
durum pek de onun arzuladığı gibi değil. Rusya ise, büyük güç olarak Çin ve
İran ile birlikte. Asya ülkelerinin büyük bir çoğunluğunun Rusya ile en azından
gönül bağı olduğu kabul edilebilir.
Araya bir not
sıkıştırayım. Dünyanın iki büyüğü aslında 1945’ten bu yana savaşır gibi yapıp
tam bir kayıkçı dövüşü sergilemektedir.
Aralarındaki bu ‘hırlaşmaya’ düşük yoğunluklu gerginlik de denilebilir.
Bu konu ayrı bir yazı gerektirir. Ama şimdilik şöyle bir tüyo ile yetinelim;
her iki ülkenin de ekonomisinin bel kemiğini askeri-sınai kompleks oluşturur.
Yani? Savaş ve savaşa hazırlık endüstrisi. Rusya’daki rakamları henüz
bilmiyorum. Ama ABD’nin askeri-sınai kompleksinin toplam değeri 15 trilyon
dolardır. Bu noktada Dünya silah ticaretini, buna bağlı sektörlerin katma
değerini bir düşünün. İşte zurnanın zırt dediği yer burasıdır. Yukarıda
bahsettiğim düşük yoğunluklu gerginlik işte bu askeri-sınai kompleksin atar
damarındaki kandır. Bu gerginlikten beslenen endüstri Rusya ve ABD’ye yılda
milyarlarca dolar kazandırır.
Bir başka orta büyüklükte blok
var ki, ABD’yi Avrupa’dan çok daha fazla destekliyor ve adeta Orta Doğu
hamlelerini birlikte hesaplıyorlar. Başını Suudi Arabistan’ın çektiği, Katar’ın
da parçası olduğu Sünni PetroDolar bloku. Kafkasya’da, Afganistan’da, Irak ve
Suriye’de savaşı sürdüren İslami referanslı militanların finansmanı bu bloktan
sağlanıyor. Suudiler bu coğrafyada on binlerce ‘fanatik’ İslami militanı
eğitiyor ve finanse ediyor.
Bu militanların en
tehlikelileri ise Kafkas kökenliler. İntihar bombacıları, en vahşi savaş yöntemlerini
uygulayan gözü dönmüşler buradan çıkıyor. Kafkasyalıların Suriye ve Irak’ta
savaşa müdahil olmalarını tetikleyen nedenlerden birisi de, her ne kadar
çözümlenmiş gibi görünse de Rusya ile Kuzey Kafkasya Ülkeleri arasındaki birkaç
yüzyıllık sorun.
Senaryo
I
Rus bombardımanı
Suriye’deki dinci fanatiklere ağır kayıplar verdirir. Ama binlerce yıldır savaşlarla
ilgili bir gerçek vardır, savaşı piyade kazanır. Gökyüzünden atılan bombaların
etkisi de bir yere kadardır. Netice almak ve zaferi ilan etmek için ‘düşman’ın
olduğu yere girmek, temizlemek ve bayrağını dikmek gerekir.
Rus bombardımanının
sağladığı moral ikliminden etkilenen Suriye ordusu dinci militanların
işgalindeki topraklara bir süpürme harekatı düzenler. Karşılıklı olarak çok
büyük kayıplar verilir. Çatışma kritik
denge denilen bir noktada kilitlenir.
Savaş mevzii çatışmalarla devam eder.
Terör örgütlerinin en
belirgin karakteristiği nizami savaşa bağlı kalmamaları ve askeri literatürde
gayri nizami harp olarak tanımlanan ‘çete’ savaşlarına daha yatkın olmalarıdır.
Terörün etik, vicdan,
adalet gibi değerlere saygısı yoktur.
Hava
saldırılarının birkaç ay sonrası
Bombardımanlarda ve nizami
savaşta ağır kayıplar veren militanlar B planına yönelir. Hedef Suriye’deki
sivil Rus misyonu ve askeri danışman heyetidir. Suikast bombacıları, bombalı
tuzaklar ve pusularla çok sayıda sivil Rus öldürülür.
Rusya’nın birkaç kentinde
terör eylemleri patlar. Sivilleri
hedefleyen kanlı eylemlerde sivil kayıplar gerçekleşir. Suriye ile birlikte
Rusya’nın sivil kayıpları binlerle ifade edilir.
Sonbahar aylarında
gerçekleştirilen hava saldırıları ve Hazar Denizi’nden fırlatılan füzelerin
yarattığı yıkım havası dengelenmiştir. İlk günlerde yayılan zafer havası yerini
kuşku ve belirsizliğe bırakmıştır.
Algı
operasyonları
Avrupa ve müttefiki olan
blok yoğun bir medya kampanyası ile başta Rus halkı olmak üzere, Rusya ile
birlikte olan ülkelerin halklarına yoğun bir algı operasyonu başlatır. Suriye’de evdeki hesap çarşıya uymamıştır.
Rusya istemeden de olsa ikinci Afganistan’ını yaratmıştır. Orta Doğu Rusya’nın
bataklığına dönüşmüştür. ABD’nin Vietnam’da yüzleştiği yenilgi seçeneği Orta
Doğu’da Rusya için de ortaya çıkar. Dünya medyası, bu yönde yapılan haberlerle
ve manüplatif yorumlarla doludur.
Rus
halkı korku ile tanışır… mı?
Gelecek yazıda bu savaşın
gerçek amacını ve Türkiye turizmine etkilerini analiz edelim.
Şimdilik bir tüyo daha;
Rusya’nın Suriye saldırıları sırasında ABD ya da Türk uçaklarından birisinin
bir MİG uçağını düşürmesi, akabinde Afganistan’da ya da Türkiye sınırlarının
tam ucunda bir ABD ya da Türk uçağının düşmesi durumunda neler olur? Kontrollü
olarak tırmanan gerginlik Dünya’da Büyük Savaş Başlıyor paniği yaratır.
Sonra?
Sonrası 50 dolarlarda
gezinen petrol fiyatları iki yılda tekrar 90-100 dolar seviyesine uçar!
Sonra?
Rusya’nın kasası dolar.
2018 Başkanlık seçimleri geldiğinde zenginleşmiş Rus orta ve orta üstü
sınıfların tercihi kim olur?
Şimdi sözü fazla
uzatmayalım.
2 yorum:
Çok mantıklı. Emeğine sağlık.
😯 ağzım açık kaldı, bir kahinliğiniz eksikti Adil Bey☺️ 🙏🏻 . Nasıl kaçırmışım bu yazıyı çok üzüldüm. Ve eklemek durumunda hissettiğim bir başka husus da bir savaş uzmanı hatta general gibi konuya bu denli hakim olmanız. 🙌🏻
Yorum Gönder