Önce Y kuşağını tanıyalım
Y
kuşağı hakkında neler biliyorsunuz?
Hani şu yeni kuşaklardan
her fırsatta yakınıyorsunuz ya;
“ Yahu birkaç hafta önce
işe başladı. Dün bıraktı gitti… Anlamadık”
“ Birkaç kuruş fazla veren
olduğunda hemen oraya koşuyorlar”
“ Dinlemiyorlar. Kendi
bildiklerini uyguluyorlar…”
O kadar basit değil.
Olayın arka planı çok farklı… Bu kadar kestirme yargılarla yaklaşırsanız, bu
yeni kuşağı anlayamazsınız.
Bu
gelen Y kuşağı
Y kuşağı işyerlerini,
ofisleri doldurmaya başladı. Bu kuşağı doğru görev tanımları ile çalıştırmak ve
en yüksek verimi almak için farklı düşünmek ve davranmak gerekiyor.
Sosyal araştırma uzmanı ve
Yazar Michael MCQueen bu alanda yaptığı araştırmalar ve yazdıkları ile çok
önemli bir rehberlik yapıyor. Yazdıkları işyerlerinin bu yeni kuşağa
hazırlanabilmesi için çok yararlı bilgiler içeriyor.
Kimdir
bu Y kuşağı?
Kuşaklar arası geçiş 1980
ve sonrasında doğanlara kadar göreceli bir uyum ve barış içinde gerçekleşti. Bu
tarihe kadar bir önceki kuşak kendisinden sonra gelenleri geleneksel bir
tolerans ve sevgi ile kucakladı. Yeni gelen neslin kendisinden önce gelenlere
yönelik yaklaşımlarını saygı ve anlayış biçimlendirdi.
Bu yumuşak geçişler 1980
sonrası doğan kuşak ile birlikte değişmeye başladı. Daha radikal, keskin
tavırları olan bir jenerasyon ile karşılaştık. 1980 ile 1995 arası doğanların
oluşturduğu bu kuşağa Y kuşağı deniliyor.
Y
kuşağı hakkında bildiğimiz yanlışlar
Michael McQueen Y kuşağı
hakkında bilinen yanlışlardan birisinin de tembellik ile ilgili olduğunu
vurguluyor. Farklı bir performans algısı olan bu kuşak kendisinden öncekiler
gibi hayatının odağına tamamen işi almaktan kaçınıyor.
McQueen, Y kuşağının son
derece güçlü bir iş ahlakı olduğuna dikkat çekerken, bu kuşağın bir önceki
kuşak kadar işkolik olmadığını ve özel yaşantısına da özen göstererek dengeli
bir yaşam kurmaya çaba sarf ettiğini söylüyor.
Öncelikleri bir önceki
kuşaktan çok farklı olan Y kuşağı, hırslı ve motive edilmeyi seven ancak
anlamlı bir yaşam dengesi kurmaya çalışan insanlardan oluşuyor.
Y kuşağı eline geçen
parayı har vurup harman savurmuyor. Bu konuda da yanlış düşüncelere sahibiz. McQueen,
bu kuşağın “hayattan zevk alma” anlayışını tüketime yansıtıyor. Ama bu onların
savurgan oldukları anlamına gelmiyor. Çok seçici ve hesabını iyi yapan bir
tüketici topluluğu olduklarını söyleyebiliriz.
Çok
net ve kararlı bir duruşları var
Y kuşağından her sözünüze,
her iddianıza koşulsuz onay beklemeyin. Bazen aşırıya kaçsalar da Y kuşağı çok
tartışmacı bir kişiliğe sahip. Ama doğru temellerde ve saygının eksik olmadığı
bir tartışma tavrı olarak tanımlamak daha doğru olur. Sadece siyah ve beyazı
ayırt eden keskin bir tavırları var. En belirgin özellikleri merak… En çok
sevdikleri soru ise ‘Neden’ Haklarını bilen ve otoriteye boyun eğmeyen bu
kuşak, ilgisiz veya adaletsiz olan ile mücadele etmeyi biliyor. McQueen’e göre
Y kuşağı gerçeğin mutlak olmadığı ve göreceli olduğu felsefesini taşıyor.
Benciller
mi?
Y kuşağının bencil
olduğunu söylemek haksızlık olur. Y kuşağının diğer kuşaklara göre daha
sorgulayıcı olması onların bencil olduklarını göstermez. “Aksine farkındalık
sahibi olan bu kuşağın gönüllü işlere daha fazla zaman ayırdığı ve bir şeyleri
değiştirmek için çabaladığı gerçeğini inkar edemeyiz” diyor McQueen.
Y kuşağı hep bir önceki
kuşak tarafından saygısız olarak tanımlanıyor; ancak bu da doğru değil. Haddini
fazlasıyla bilen Y kuşağı saygı göstermeden önce saygının kazanılması
gerektiğini düşünüyor ve bu felsefeyle hareket ediyor.
Kibirliler
mi?
Sosyal Araştırmacı ve
yazar Michael McQueen Y kuşağında ilk bakışta göze çarpan bir kibrin bizi
yanıltabileceğini söylüyor. Y kuşağı insanlarının çoğunlukla şikayet eden ve
dünyanın kolay olmadığı gerçeğini gören insanlardan oluştuğunu belirtiyor.
McQueen, bu kuşağın
değişime ayak uydurması, inovatif olması, teknolojiyle iç içe olmasından ötürü
dünyayla ve insanlarla doğal bir etkileşim içinde olduklarına inanıyor. Onların
bu şeffaflığı nedeniyle Facebook ve Twitter gibi ağların bu kadar hayatımıza hakim
olma şansı bulabildiler.
Şimdilerde X kuşağından
gelen kişilerin yönetici olduğu iş dünyası, bu kuşağı anlamakta sıkıntı
çekebiliyor. McQueen, bu sıkıntının sebeplerini doğru bilinen yanlışlara
bağlarken, Y kuşağının gerçekten bugünün patronlarını zorlayıcı özelliklerinin
de altını çiziyor. Bu özelliklerden biri de bu kuşağa mensup kişilerin
“güvenilir” olmaması. Geleceği aslında çok da iyi planlayamayan Y kuşağı için
gelecek; seçeneklerle dolu bilinmeyen bir dünyayı yansıtıyor. McQueen’e göre
zaten Y kuşağı insanlarının yapacakları işler de henüz ortada değil.
Y
kuşağından itaat beklemeyin!
Y kuşağının kendilerini
çok beğenmesi önceki kuşaklara ters geliyor. Bu nedenle onları itici
buluyorlar. Kendisi ile ilgili mükemmeliyet algısı bu kadar güçlü olunca eleştiriyi
kabullenmekte de zorlanıyorlar. Kendilerini çok becerikli olarak kabul
ediyorlar.
Kötü bir huy aramamız
gerekirse, ilk göze çarpan çok sabırsız olmaları. Zor olan karşısında dayanma
ve mücadele gücü yeterli değil. Hiç uğraşmadan çok ‘tatlı’ bir hayatları olsun
istiyorlar. Ancak hayatın çok da kolay olmadığı gerçeği ile yüzleşince
depresyon, anksiyate, panik atak gibi sorunları sıklıkla yaşıyorlar. Bugün en
yaygın hastalığının depresyon olması da bundan kaynaklanıyor.
Bu sorunların çözümünde, Y kuşağından çalışanlara sahip olan
yöneticilere büyük iş düşüyor. Onları hayatın heyecanlarla dolu olduğunu
anlatarak sürekli motive etmek gerekiyor. Yöneticilere, onları oldukları gibi
kabul etmesi gerektiğini salık veren McQueen, “Çalışma saatlerinde esneklik ve
rahat bir çalışma ortamı sağlayarak sonuç odaklı çalışmaya önem verilmeli”
diyor.
McQueen motivasyon
konusunda bir sorunu olmayan ve haksızlık karşısında pes etmeyen bu kuşağı
itaat cenderesine sokmanın çok zor olduğunu söylüyor. Çabalarının karşılığında
teşekkür ve değer verilmeyi bekleyen bu kuşaktan en yüksek sadakati
sağlayabilmek için onların özgürlük anlayışı ile sizin katı yapınız arasında
tatlı bir denge kurmanız gerekir. Y kuşağı yaratıcılığı ve gelişimci yaklaşımı
engelleyen yapılara uzun süre dayanamaz. Geleceğinizi bu insanlar ile
kuracaksanız, ki doğrusu da budur, insan kaynakları stratejinizi bu insanların
beklentilerine göre değiştirin.
Yararlanılan Kaynak: Ezgi
Güler- http://www.bilgicagi.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder