Önemli mi olmak
istersiniz, değerli mi?
Yani, sokakta sizden
korkulmasını mı istersiniz, size sempati duyulmasını mı?
Sizinle karşılaşanlar
hemen önlerini mi iliklesinler, yoksa sizi kucaklamaya mı
yeltensinler?
Biraz ipucu vereyim, siz
de ona göre karar verin.
Örneğin, özellikle Doğu
ülkelerinde, bir devlet adamı çok
‘önemlidir’.
Aslında o kendisini öyle
sanır da, halk da ‘yemiş’ görünmeyi
tercih eder…
Seçilmiştir… Ya da
atanmıştır…
İster seçim, ister atanma…
Önemlilere göre onlar insanlara
‘ilahi bir hediye’ olarak gelmiştir…
Bu
duruma göre şöyle bir tanım da doğrudur.
Yani… Bizim vergilerimizin
başına geçip, harcama yapma yetkisini alan insanlar ‘önemlidir’
Bir de ‘önemsiz’ olmayı
tercih eden ve değerli olmak için gerekirse hayatının birçok alanını feda eden
ve ölesiye çalışanlar vardır. Onlar için değerli olmanın yolu insanlığın
hizmetine sunacakları değerler yaratmaktan geçer…
İsim de vereyim…
Pastör önemli değil,
değerlidir…
Belki binlerce yıl
unutulmadan anısını yaşatacak bir değerdir bu.
Edison değerlidir…
Steve Jobs değerlidir..
Benjamin Franklin…
Jonas Salk…
Edward Jenner…
Gutenberg…
Mozart… Beethoven… Rimsky
Korsakoff… Carl Orff… Picasso
Niceleri… Hepsi
değerlidir..
Kimler
önemli peki?
Makam sahipleri önemlidir.
Hani büyüklerimizin “ Bir
baş ol da, istersen soğan başı ol” dedikleri gibi.
Üzerine bir üniforma
geçiren önemlidir.
Kamu yapılanmasının
müdürleri, amirleri, şefleri, başkanları önemlidir.
Onlar Devlettir. Bize
emrederler. Ya da daha nazik bir ifade ile rica ederler.
Biz sıradan insanlar onlar
tarafından yönetilmek için varız. Onlara göre bizim varlık nedenimiz budur.
Yönetilmek.
Türkiye özelinden devam
edelim
Birileri kendilerini
hayatın en önemli varlıkları gibi algılar ve bize de bunu dayatırken…
Attıkları nutukların vahiy
mahiyetinde olduğunu vehmederken..
Onlar olmadan siyaset,
kültür, ekonomi, sanat, spor hiçbir şeyin doğru dürüst yürümeyeceği gibi bir
şartlanma ile davranır ve buna bizi de inandırmaya çabalarken…
Dünyanın birçok yerinde,
önemli olmak yerine değerli olmayı tercih edenler canla başla işlerini yapıp
hayata katkı sunmayı sürdürürler.
Dünyanın başka
taraflarında birileri de, vazgeçilmez olmanın, bir şeyler üretip insanlığın
hizmetine sunmaktan geçtiğini düşünürler.
Bakın, sanatçılar
değerlidir…
Bilim insanları değerlidir…
Hekimler, sağlık
emekçileri de öyle..
Fabrikalarda, tarlalarda,
tezgahlarda, sokaklarda çalışan, çabalayan, üreten, temizlik yapanlar, hem de
çok değerlidir.
Şunu akıldan çıkarmamak
gerekiyor..
Üniformalar çıktığında..
Otorite elden gittiğinde..
Makamlardan ayrılma
sonrasında..
Ne o ceket ilikleyenler
kalır, ne el pençe divan duranlar..
Sokakta kimseler
tanımaz.. Tanısa da iplemez..
Bir düşünün, geçen 20
yıldan kaç tane üniformalı, makam sahibi, önemli şahsiyet var hafızanızda? Kaçını
net olarak hatırlıyorsunuz?
Ama bu son 20 yıldan kaç
sanatçı var aklınızda, desem, hemen onlarca sayabilirsiniz..
Bilim insanlarını da..
Şimdi kendinize sorun..
Önemli mi olmak
istersiniz, değerli mi?
Ortası yok…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder