Sevgili Dostlar,
Bundan 5 yıl önce, Alanya’da bir oteller
grubunun Genel Koordinatörü olduğunu sonradan öğreneceğim çok özel ve çok
değerli bir turizmciden bir eposta aldım.
Turizm sitelerinde karaladığım yazıları
düzenli olarak okuyan turizmci kardeşim bir soru soruyordu epostada;
“ Otellere eğitimler veriyor musunuz?”
Otelcilik geçmişime, insanı sıkmayan
gevezeliğime, bu sorudaki içtenliğe güvenerek hiç duraklamadan “ evet” cevabını
verdim değerli kardeşime…
Bir görüşme ayarladık. Soruyu soran kardeşimin
ofisine, sanki 40 yıldır tanıdığımı hissedercesine gittim.
Sevgili kardeşim beni kendisi gibi değerli üç
harika insan ile tanıştırdı. Bir toplantıya girdik. Hatırladığım kadarıyla
yarım saat kadar süren toplantıda ben çok keyif aldığım sorularla karşılaştım,
sanıyorum onlar da hep aradıkları cevapları duydular benden.
Sonrasında SunPark isimli hayalin peşinde
koşan, bu yolculuğa gününü, gecesini, ruhunu, aklını, heyecanını katan
kardeşlerimizle iki yıl bir şeyler paylaştık.
Ben onlara aklımı sundum… Onlar aklımı alıp
onunla hayallerini ateşlediler… Hepsi çok güzel yerlere geldi. Hepsi başardı..
Sevgili Hamit Gücüoğlu, Sevgili Mithat
Gücüoğlu, Sevgili Ekrem Curnal, Sevgili Filiz Kaptan.
Sizleri büyük bir saygı ve hayranlık ile
anıyorum.
Çok güzel işler başardınız. Bu başarıda minik
bir payım olduğunu hissetmenin gururunu yaşıyorum...
Sağolun.
Bakın, bundan 5 yıl önce neler karalamışım bir
yerlerde… Hep birlikte bakalım mı o günden bu yana neler yapabilmişiz?
Bu yazı 2008 yılında karalanmıştır..
Alanya benim Üniversite yıllarımda ilk tatilimi yaptığım
yer.
Acılı 1 Mayıs 1977
sonrasındaki moral ve ruhsal yıkımdan, Alanya’nın tarihi, havası, insanı,
doğallığı sayesinde kurtulmuştum.
Dünyanın hiçbir
dilinde tam olarak anlatılamayacak bir Alanya Mayıs’ı, içimde paramparça olan
istinat duvarlarının bütün taşlarını yerli yerine koymuş, bana direnme gücü ve
yeni yıkım ataklarına karşı sığınabileceğim sağlam duygusal mevziler
kazandırmıştı.
Bu Kente kendimi
borçlu hissediyorum. Birkaç yazıda, sizlerle ve Alanya’nın politika üreticileri
ile hayallerimi ve önerilerimi paylaşmak istiyorum.
Alanya Esnaf ve
Sanatkarlar Odası Başkanı Sayın Ahmet Sert’in 21 Haziran 2008 tarihli basın
açıklamasından aktarıyorum;
‘’ Alanya’da Oteller
80% oranında dolarken turizm sezonuna umutlu başlayan esnaf zor günler
geçiriyor ‘’
‘’ Oteller bir an önce
her şey dahil sisteminden vazgeçmelidir.’’
‘’ Bu gidişle kepenk
kapatacağız ‘’
‘’ Otellerdeki doluluk
oranına karşın cadde ve sokaklarda müşteri sayısı artmadı ‘’
‘’ Bu sistem Turizm ve
Kültür Bakanlığı aracılığı ile acilen değiştirilmeli ‘’
Açıklamaları, son
cümleye kadar içim burularak okudum. Üzüldüm.
Bütün turizmciler de
aynı duygularla okumuştur eminim. Ama,
Turizm ve Kültür Bakanlığına yapılan çağrıyı okuduğumda, Sayın Başkan’ın şaka
yaptığını düşünmeye başladım. Ya Türkiye’yi 1990 öncesi Sovyetler Birliği,
şimdilerin Kuzey Kore’si ile karıştırıyor, ya da Turizm ve Kültür
Bakanlığı’nın, sektörün yasal zeminini kurgulayan, yön veren ve altyapıyı
sağlayan bir Kuruluş olduğunun farkında değil. SBKP Parti Komiserliği sanıyor
olmalı.
Sanıyorum o da,
hayatın Türkiye Turizmini günün gereklerine göre yönlendirdiğinin farkında. Her
Şey Dahil, nasıl ki birkaç turizmcinin egzantrik bir atılımı olarak sisteme
girmemişse, uygulamadan kalkışı da sektör içinden ya da sektör dışından
bireylerin muhalefeti ile olmayacak.
Ekonominin tüm
alanlarında olduğu gibi, turizmde de hem gündemi hem de işleyişi bizatihi
hayatın kendisi belirler. Ki, günümüzde hayat, ilerlemenin motoru olarak
rekabeti dayatıyor. Paranın
sahibi olan tüketiciyi cezbetmek uğruna, rakiplerinizden bir adım önde olma
zorunluluğu, hep daha iyiyi, daha kaliteliyi, daha hesaplı olanı aramaya itiyor
işletmeleri. Bugün itibarıyla Antalya’da mevcut yatakları doldurabilmenin yolu
iyi uygulanan her şey dahil sisteminden geçiyor.
Aslında, hayatın
dayattığı sistemi sorgulamak bu yazının konusu değil. Ben Alanya özeline
geçeyim ve bazı sorularımı seslendireyim;
Sayın Başkan,
Alanya, Türkiye’nin en
eski, en bilinen, kimliği en pırıltılı ve tarihi geçmişi en ışıltılı
Kentlerinden birisi. Alanya ismini ön plana çıkaran bir sosyokültürel derinlik
de cabası.
Kimi talihsiz
gelişmeler imajını bir parça flulaştırmış olsa da, bugün Avrupa’da herhangi bir
Ülkede ‘ Alanya ‘ deseniz, bence en az beş kişiden bir tanesinin gözleri parlar
ve son derece olumlu düşünceler ifade eder.
Alanya’yı, bir bütün halinde, Dünya Turizm
pazarına sunabileceğiniz tek bir ürün olarak hayal ettiniz mi hiç? Kaç üyeniz
olduğunu bilmiyorum. Ama Alanya nüfusuna bakarsak en az 5000 üyeniz olması
muhtemel. Bir gün bu beş bin üyenizi Alanya Stadyumuna toplayıp hem kendi
gelecekleri adına, hem Alanya’yı bir marka olarak Dünya pazarlarına tanıtma
adına neler yapabileceğinizi bir beyin fırtınasında tartıştınız mı?
Sanmam. Ama yanılıyor
olmayı da şiddetle isterim.
Alanya’da çok güçlü ve
entelektüel derinliği olan bir sosyal yaşam birikimi var. Sivil Toplum
Kuruluşları da oldukça güçlü .
Bütün bunlara ek
olarak bir de yabancı kültürde yetişmiş, Dünyayı takip eden ve gelip hemşeriniz
olmayı seçen gönüllü müttefikleriniz de cabası. Bir dönem zirveye çıkan konut
satışlarına güvenerek konut fiyatlarını akıl almaz noktalara çıkartıp, bu
satışları dibe vurdurmanıza rağmen, hala hatırı sayılır ölçüde AB kökenli
hemşeriniz yaşıyor Alanya’da.
Her ne kadar siz
onlara bir ibadethaneyi uzun ve zorlu bir süreçten sonra bahşetmiş olsanız da.
Her ne kadar, her yabancı düşmanı harekette pır pır eden yüreklerine geleneksel
konukseverliğinizden damıtılmış bir serinlik veremeseniz de. Her ne kadar ‘
yabancılara mülk satışı vatan hainliğidir’ fetvasını marifet sanan Devletçi
dönem artığı, Politbüro özlemcilerine karşı onlara kol kanat geremeseniz de,
onlar Alanya’lı hemşerileriniz.
Siz onların enerjisini
Alanya’nın gelecek mücadelesine kanalize edemiyorsunuz.
Devamı var…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder