Binlerce yıldır Akdeniz’in
en güzel sahillerinde arz-ı endam eden mağrur ve mutlu Alanya’nın yanında dünkü
yeni yetme Miami de kim oluyor?
Binlerce yıldır, yüzlerce
kavim bu mağrur ve mutlu, anaç kentin kalbine girmek için bir birlerine girmiş,
uğruna kanlı savaşlar yaşanmış… Miami için kim bugüne kadar kılını kıpırdatmış
ki?
Önce bir analiz yapalım.
Bilim SWOT diyor. Biz de buna uygun bir analizden yola çıkalım.
SWOT: Strenght, Weaknesses, Opportunities, Threats.
SWOT, bu sözcüklerin baş harflerinden oluşan bir yöntemdir. Güçlü yanlar, Zayıf
yanlar, Fırsatlar ve Tehditlerin analizini öngörür. Gelin bu hafta Alanya’nın
25 yıllık geleceğine bu yöntem ile bakalım.
Bu analiz, Alanya’nın
geleceğini inşa etmekle görevli sivil insiyatife, yerel yönetimlere, merkezi
otoriteye bir nebze olsun ilham verebilirse, ne mutlu bizlere.
GÜÇLÜ YANLAR
Çok eski, çok zengin ve
insancıl bir tarih
Alanya, insanlık tarihinin
baskın aktörlerinden birisidir. Beşiklik ettiği uygarlıklar, Alanya’yı tarihin
parlak yıldızlarından birisi olarak zirveye taşımıştır.
Bu parlak miras Alanya’yı
UNESCO Dünya Kültür Mirası Kentler listesine adaylık pozisyonuna taşımıştır.
Geçmişi merak insanlığın şiddeti hiç azalmayacak özelliklerinden birisidir. Bu
dün böyle idi. Bugün böyle. Yarın da böyle olacak. Merak, insanlığı bugüne
taşıyan gizemli yolculukların önemli kavşaklarından birisi olan Alanya’nın
önemli bir avantajıdır.
Bugün hoyratça
çiğnediğimiz topraklarda Hititler, Kilikya’lılar, Pamhilialılar, Coracesiumlular, Kolonoroslular, Araplar,
Selçuklular, Osmanlılar at sürmüşlerdir. Özenli bir kazı programı sonunda
Alanya binlerce yıla tanıklık edebileceğimiz bir açık hava müzesine
dönüşebilir.
Kazı programının bugünden
yarına başlayıp bitirilmesini beklemek çok gerçekçi olmayabilir. Zorlu bir
kamulaştırma ve çok titiz bir kazı faaliyeti sonrasında en az 30-40 yıllık bir
takvim beklentisi daha sağlıklı bir yaklaşım olur. Bu takvimi çok kısa vadeli
hayallere kapılmadan, bir an önce başlatmak da gelecek nesillere olan vicdani
borcumuzdur.
Kısa ve orta vadede,
Alanya, tarihi ile özlem giderme atılımının ön adımı olarak kenti iz bırakmış
hükümdarların, sanatçıların, düşünce adamlarının heykelleri ile donatabilir.
İddialı bir öneri mi olur, bilemiyorum, ama Alanya’yı bin bir heykel kenti
olarak akıllara kazıyacak bir kampanya, Dünyadaki imajına silinmesi zor bir
cila atar. Heykeller, dünyanın her yerinde ziyaretçilerin hafızasına atılan
yaldızlı bir çengel görevi görür.
Bu girişten hareketle,
Alanya tarihini, SWOT analizinde güçlü yanlardan birisi olarak kaydedebiliriz.
Koşulsuz, önyargısız bir
konukseverlik
Alanya konukseverliği
sözlüklerdeki kuru tanımları kıskandıracak bir insani derinlik taşır.
Anadolu’nun bir çok kent
ve kasabası, yabancı ziyaretçilere dinci/milliyetçi bir refleks ile
"gavur" nitelemesini yakıştırdığı zamanlarda, Alanya, Avrupalı
konuklara, işin ticari boyutunu hiç düşünmeden kucak açan insanların kasabası
idi.
Avrupalılar, bir ucunda
Tanrı misafirliği, diğer ucunda, darda kalmış ziyaretçi teşhisinin olduğu bir
tahteravallide inip çıkan duygularla ağırlanırdı. Otel olmadığı için konuklar
sınırlı sayıdaki pansiyonlarda, evlerde ve sahildeki obalarda ağırlanır ve
gönüllü elçiler olarak uğurlanırdı.
1970’lerde, Alanya’yı,
turizmin bölgesel amatör kümesinden ulusal lige terfi ettiren mancınık, bu
gönüllü elçilerin Avrupa’ya taşıdığı mesajlar oldu. Bir süre sonra da, Alanya,
yaşlı Avrupalıların hayal bile edemeyecekleri bir doğada son demlerini sürmek
için yanıp tutuştukları bir sosyal hac destinasyonuna dönüştü.
2008’de Alanya’nın bu
dillere destan konukseverliği, yerini, konukların cüzdanını bırakın, cebindeki
son delikli kuruşa göz diken çarpık bir ticari anlayışa bıraktı.
Alanya’nın sosyal yaşam
senaryosunda başrol, konukların nefes almasını bile paraya tahvil edebilme
olanaklarını araştıran tuhaf bir kimliğe aittir artık. Eğer bütün marifetiniz
bu ise, insanların cebini daha ustaca, daha acıtmadan boşaltmasını bilen
yığınla rakibiniz var ve siz bu yarışı bitirebilecek özelliklere sahip değilsiniz.
Binlerce yılda biçimlenen Alanyalı kimliğinizin silinmesi zor genetik şifreleri
buna izin vermez. Konuşmanıza, bakışlarınıza ve ruhunuza sinmiş konukseverlik
sizi bu etik olmayan yarışta yaya bırakır.
Gelin, bu göreceli
olumsuzluğu Dünyada ses getirecek bir silaha dönüştürün. Doğrusu da bu . AB
metropollerindeki yüksek apartmanların izole katlarında bir selamdan mahrum
yaşayan yüz milyonlarca insanın buna ihtiyacı var. Bu özelliğinizin, özenle ve
insanca biçimlendirilecek Alanya markasına, yürekleri titreten bir renk
katacağından emin olabilirsiniz.
Yılın on iki ayında
Avrupalıların ‘ Alanya Ana’ diyerek sizin kucağınıza koşması, ziyaretlerini ‘
eve dönüş ‘ gibi hissetmeleri fena mı olur?
İlerleyen haftalarda,
Anadolu’nun kadim zamanlarında anaerkil uygarlıkların hüküm sürdüğünü
inceleyeceğiz. Kibele bu kadim zamanların Ana Tanrıçasıdır. Alanya, o
zamanlardan bugüne ulaşan geleneği sahiplenebilir, kendisini böyle anaç bir
senaryoya konumlandırabilir ve çok da iyi eder.
Bana sorarsanız, Dünyaya
sunulacak Alanya Ana imajı, günümüzün yalnız ve yorgun insanının yüreğinde
çocukça titreşimler yaratır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder