Genel Müdürler konulu yazı dizisini bu son
çalışma ile bitirelim…
Sezon ortasından itibaren aşağıya doğru
yolculuk başlamıştır. Hem de, zirveyi bile görmeden, yarı yoldan geriye doğru
bir düşüş şeklinde.
Genel Müdür ile Otelde var olan sistem
arasında bir doku uyuşmazlığı yaşanmış, ya da taraflar teşhisi böyle koymayı
tercih etmişlerdir.
Her sezon sonuna doğru birçok otelden
yükselen şu sessiz çığlıklar Genel Müdürün ofisinde de duyulmaya başlanmıştır;
‘’ Daha fazla devam edemeyeceğim. Yapmam
gereken şeylerle ilgilenemiyorum. Beni bu pozisyona getirmelerinin nedeni
yapmam gereken işleri tamamlamak. Ama bunlara odaklanamıyorum. Enerjimi, gelecek
kaygıları içinde boğuşurken, hakkımda konuşulanları merak ederken tüketiyorum
‘’
Genel
Müdürlere neler oluyor?
Sorunun cevaplarına geçmeden önce bu
durumları karakterize eden olguları irdeleyelim.
Üzüntü, korku, çaresizlik, umutsuzluk, mutsuzluk,
hayatta kalabilmek gibi yoğun duygusal depremlere neden oluyordu. Genel
Müdürler bu depremleri yaşarken kederlerini gizlemek zorundaydı.
Bu acı süreç Genel Müdürleri sömürüyor, ama
kendilerinin kurban olduklarını itiraf etmelerine de engel oluyordu.
Uzmanlar, bu durumlarda özel bir fenomenin
oluştuğu savında hemfikirler. Bu fenomenin pençesine düşen insanlar öfkeye
kapılır. Kendilerini çaresiz ve tuzağa düşmüş hissederler. Bu, tükenme
durumudur. Baş ağrıları, önü alınamayan titremeler, çabuk sinirlenme ve kuşku
gibi semptomlar eşlik eder.
Tükenme
noktasına gelen insanlarda şu ortak özellikler gözlemlenebilir;
Kronik hastalık
Bir şey talep edenlere kızmak
Talepleri karşılayamamaktan doğan
yetersizlik duygusu
Kinizm, olumsuzluk, nefret
Kuşatılmışlık hissi.
Duygu patlamaları.
Genel
Müdürlerin yaşadığı temel sorun; stres hayatlarının bir parçasıdır
Onlar, en beceriksiz, en sorunlu, en
kuşkucu, en düşmanca, en ben-merkezci ve en mutsuz çalışanlarla bir arada olmak
zorundadır. Bu değişik kişilikleri dengelemek ve onlardan motive edilmiş bir
ekip yaratmakla yükümlüdürler.
Ekibin amacını tarif etmek
İnsanları bu amaç etrafında birleştirmek
Çatışmaları sona erdirmek
Öncelikleri belirlemek.
Başkaları hakkında karar vermek.
Düzensiz iletişimin yarattığı
huzursuzlukları ortadan kaldırmak
Hepsi Genel Müdürün görevleri arasındadır.
İnsanları yönetmek en zor iştir ve bir tedirginlik hissi yaratır. Genel
Müdürleri tükenme noktasına taşıyan da budur.
Genel
Müdürlerin karşı karşıya oldukları bir başka sorun zaman ile ilgilidir.
Düzensiz mesai saatlerinin bedenlerini
yöneten biyolojik saati alt üst ettiği bir gerçektir. Uzun ve yorucu mesailer
aile hayatlarını da etkiler.
Öte yandan, kadınların da iş hayatına daha
fazla katılması nedeni ile evde aldıkları duygusal destekler de azalmaktadır.
Ki, bu risk kadınlar için daha yüksektir.
Genel Müdürlerin iş koşulları nedeniyle
ailelerine daha az zaman ayırmaları kendilerini suçlu hissetmelerine sebep
olmaktadır.
Oteller büyüdükçe, bünyeye daha fazla
sayıda işletme katıldıkça işler daha da zorlaşır. Gönüllü fedakarlıklar fazla
anlam taşımamaya başlar. Organizasyonun değerleri değiştikçe Genel Müdürde
eskime riskinin etkileri gözlemlenir. Tükenme duygusunu tetikleyen en ağırlıklı
sebep de budur.
Ne
yapmalı?
Tükenme noktasını engellemenin yolu,
yapılan her işe bir zaman sınırlaması koymaktan geçer. İnsanların en yaşamsal
işler için bile 12 saatten fazla çalışmasını zorlamak sağlıklarına yönelik bir
saldırıdır.
Bazı kurumlar çalışanlarının neyi nasıl
yaptıklarını tartışmak, uzun vadeli planlar geliştirmek için, programa
eğlence-dinlenmeyi de katmayı unutmadan periyodik kamplar düzenler. Bu
kamplarda günlük rutinin dışına çıkılır. Böyle bir mekanda sorunları,
sorumlulukları, tehditleri, avantajları daha iyi kavrayabilirler.
Genel
Müdürler, katkılarına önem verildiğini hissetmekten mutlu olurlar.
Onların öz-imajlarını destekleyecek,
bedenlerini şarj edecek mesajlardan hoşlanırlar. Üst Yönetim, Genel Müdürlere
öfkelerini, hayal kırıklıklarını, kendilerini çaresiz hissettikleri anları, depresyonlarını
ifade edecek kanallar yaratmalıdır.
Objektif bir yaklaşımla baktığınızda, Genel
Müdürlerin, başlarında bulundukları organizasyon adına her gün saldırı ile
karşı karşıya olduklarını görürsünüz. Burada fiili bir saldırıdan
bahsetmiyorum. İçinde bulundukları rekabet ortamı başlı başına bir savaş
alanıdır. Üst Yönetim, organizasyonun savunulmasında, Genel Müdürün
becerilerinin ve savaş ustalığının seyircisi olarak izlemeyi tercih ederse, daha
kötü durumlarla karşılaşmak mukadder olacaktır.
Akdeniz’de
sert kariyer savaşları
Akdeniz gibi, ulusal ve uluslararası
rekabetin savaş gibi yaşandığı turizm bölgelerinde, Genel Müdürlerin kimi zaman
psikolojik desteğe gereksinim duymalarından daha doğal bir durum olamaz. Üst
Yönetim durumdan vazife çıkararak bu desteği sağlayabilir. Sonuçları Otel
yararına olacaktır.
Genel Müdürlerin karşı karşıya oldukları
bir başka fenomen İşverenler, çalışanlar ve yakın çevre tarafından idealize
edilmeleridir. Kimi zaman başarısızlıkla sonlanması muhtemel bir savaşı tersine
çevirecek kahraman gibi algılanmaları da mümkündür. Ki bu algılama, beklenti
çıtasını çok yükseklere çıkarır.
Böyle bir algı uzun vadede daha vahim
sonuçları da getirebilir. İdealize edilen karizmatik ve başarılı Genel Müdür,
emeklilik ya da başka nedenlerle Otelden ayrıldığında arkasında derin bir
boşluk bırakır. Yeni Genel Müdür mesaisinin uzunca bir kısmını bu boşluğu
doldurabileceğini kanıtlayacak çabalarla tüketir.
İdealize
edilen Genel Müdür mutlaka başının üstündeki haleden kurtulmalıdır.
İş dünyasında son on yıl içinde yaşanan
gelişmeler Şirketlerin/Otellerin işleyiş biçimini büyük ölçüde değiştirdi.
Genel Müdürlere düşen görevleri de farklılaştırdı. Yukarıdan yönetim yerini
taban insiyatifine bıraktı.
Kimi Genel Müdür dostların burayı okurken
hafif gülümsediklerini tahmin ediyorum. Ama doğrusu da budur. Bugün çağdaş
işletmelerde ‘mesih’ rolüne bürünmüş Genel Müdürlerden değil, başarılı
takımlardan konuşuluyor.
Bu mesaj bir gerçeği dile getiriyor; Genel
Müdür iş takipçisi değil, Oteli yöneten kişidir.
Sihirli
değnekli Kahraman öldü.
Çağdaş Otelcilikteki çok yönlülük bir ya da
birkaç kişinin çok yönlü çabasından daha fazlasını gerektiriyor. Başarı, bütün
üst yönetimin bireysel sorumluluk alanlarını ikinci plana koyarak kollektif bir
sorumluluk anlayışı geliştirmesine bağlı.
Birçok meslektaştan, dostlardan yazıda
anlatılan Genel Müdürün kim olduğu sorusunu aldım. Hiç kimse ya da herkes
diyebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder