Hayattaki
en büyük korkum ciddiye alınmaktır.
Bu
kavramın ne anlama geldiğini bilmem. Ciddiyet, tanımı olmayan, sınırsız,
şekilsiz bir kavramdır. Her isteyen bu tuhaf kavrama dilediği anlamları yükler.
Bir
bakmışsınız ciddiyet denilen sözcük bir süre sonra yüzlerce aşıktan arta kalan
bir hayat kadınına dönmüş.
Çıkın
sokağa yüzlerce insana ciddiyetin ne olduğunu sorun, bir o kadar çok tanımlama
alacaksınız, bunu garanti ediyorum. Çok ciddiyim ona göre!
Ciddiye
alınmanın en büyük risklerinden birisi de önemli, alim, muktedir birisi gibi
algılanmaktır. Ben çok korkarım önemli adamlardan. Tercihim değerli olmaktır.
Önemli adam olarak görüldüğümde değersizleştiğimi düşünürüm.
Neşeli
ve hiçbir şeyi takmaz bir tavır sahibi olmamda, Türkiye turizminin öncülerinden
Dino Amca’mın çok katkısı olduğunu itiraf etmeliyim. En acıtıcı ve en çetrefilli sorunlara
şeker gibi çözümler bulmakta üstüne yoktur.
Bu
haftadan başlayarak, sektörün duayenlerinden olup, yeni nesil turizm
profesyonelleri arasında DİNOZOR olarak isimlendirilen Dino Amca’yı konuk
edeceğim arada bir.
Bu
hafta birkaç mektup geldi bile.
**
Dino
Amca,
Beş
yıldızlı bir otelin Genel Müdürüyüm. Geçen yaz Önbüro müdürüne acilen plaja
gitmesini rica ettim. Shuttle beklediğini söyledi. Ben ‘şezlong ‘
anladım. Önbüro müdürü şezlonga boylu boyunca uzanacak, bir eleman da
tekerleklerin üzerinde hızla sürerek onu plaja yetiştirecek sandım. Bir
nevi animasyon gibi… Bozuntuya vermedim. ‘ Ta buradan plaja kadar şezlong
üzerinde takır, tukur, biraz rahatsızlık vermez mi?” demiş bulundum
Adamın
kapıdan dudaklarını ısırarak çıktığını gördüm. Pencereden baktığımda bahçenin
bir köşesine çekilmiş, adeta haykırarak gülüyordu.
Şimdilerde
ekipteki yeni kuşak yöneticiler de beni gördüklerinde kafalarını başka tarafa
çevirip dudaklarını ısırıyorlar. Bir köşeye çekilip güldüklerini biliyorum.
Sonradan
öğrendim, shuttle, bizim köylerde su motorundan şettiriverdiğimiz mini traktör
benzeri bir nakliye aracıymış. Akü ile çalışırmış. Akü bittiğinde de elektrik
prizinden ‘şarj’ edilirmiş. Bu vesile ile şarjı da öğrenmiş oldum.
Kulağıma
bazı dedikodular geldi. Ekip kendi arasında bana shuttle diye lakap takmış. Sevgili
Dino Amca, bana yardımcı ol. Ne yapacağım? (Rumuz: Pimpirikli)
**
Pimpirikli
Evladım,
Sen
nasıl Genel Müdür oldun yahu? Shuttle, otel terminolojisinde en önemli
kavramlardan biridir. Hatta Turizm
okullarında mezuniyet tezi olacak kadar önemlidir. Bu kavramı öğrenmeden nasıl
mezun ettiler seni? Bu kavramı bilmeden seni Genel Müdür yapanın ben…
Kabahat
sana shuttle’ı öğretmeden diploma veren hocalarında aslında. Shuttle, Turizm
Yüksek Okullarında okutulan en önemli derslerin başında gelir.
Yazıklar
olsun sana da, seni shuttle cahili bırakan hocalarına da yahu.
Git hemen
o çift lisanlı, master’lı yeni nesil önbüro müdürü ile aranı düzelt. Yoksa shuttle
müdür aşağı, shuttle müdür yukarı. Mezara kadar bırakmaz yakanı.
Shuttle’ın
ne olduğunu bilmediğin sektör yöneticilerinin kulağına giderse yandın. Bir
ambargo yersin ki, sittin
sene iş bulamazsın. Yıkıl.
**
Dino
Amca’cığım,
Menicimınt
tiim içinde çok zor durumdayım. Herkesin üzerinde uzun uzun konuştuğu, otelle
ilgili çok önemli bir terim üzerinde ben ağzımı açamadım. Fakt şit.
Onları
dinlemek zorunda kaldım Amca. Çünkü hiçbir fikrim yoktu. Allahsızlar bunu anladılar ve
toplantının sonuna kadar her konuşmayı getirip bu terime bağladılar. Sürekli
gözümün içine baktılar. Beni ezdiler. Karizma çizildi.
Sektördeki
ilk zamanlarımdan hatırladığım bir sözcük var. Ama o biraz belden aşağıya
işaret eden bir fiil. Fakt kavramı buna benziyor. Ama bayan müdürlerin arasında
soramadım. Belboyluk
yaparken, bize iş attığını sandığımız bayan turistlere seslenirdik bu sözcükle.
İyi de, menicımınt tiim içinde ulu orta bu sözcüğü kullanıyor olamazlar, değil
mi Dino Amca?
İkinci
sözcük de tuhaf. O ne öyle şit mit? Acemi garsonlar restaurantta turistlerin
üstüne çay, yemek vs. döktüklerinde adamcağızlar pür hiddet ‘ Oooo Şit’ diye
bağırırlardı.
Lütfen
bana detaylı açıklar mısınız, fakt şit nedir? (Rumuz: Cahil Turşucu)
**
Cahil Turşucu, evladım,
Kafayı mı yedin? Köşeme kastın mı var? RTÜK’ün ajanı
mısın? Müsait olduğunda bana uğra, bu kavramı sana detaylı anlatayım. Ama
burada isteme bu açıklamayı.
İstersen
cesaretini topla, arkadaşlarına sor, sana bu terimi tekrarlasınlar. Fakt
Şit olduğundan emin misin evladım? Belki buna benzer başka sözcüklerdir, sen
yanlış duymuş olabilirsin.
Sizin
otelde, operasyonlara ve belgelere, böyle belden aşağı kavramlar mı yakıştırılıyor?
Öyle ise haber ver de, Bakanlığa iletelim, otelinizin adını değiştirelim.
Unlimited Fantasies Hotel olabilir mesela. Şit, mit, ne bu böyle?
Aradaki
bağlantıyı çözemedim. Bir toplantınızdan önce bana haber ver, Danışman Dino
olarak katılayım. Hem fakt şit konusunu açarız, hem de otelinize yeni bir isim
bulmak için popüler kaynaklardan araştırma yaparız.
(Örnek:
Playboy, Penthouse vb.)
**
Dino
Amca,
Geçenlerde
bir turizm portalında yield management hakkında bilgi sahibi olmayan önbüro
müdürlerinin naylon müdür olarak nitelendiğini okudum. Yabancı dilim olmamasını
bir silah olarak bana karşı kullanıyorlar gibime geliyor. Yield management
nedir? Naylon müdür nedir Amca? Lütfen
olabildiğince basit bir biçimde anlatabilir misiniz?
(Rumuz: Çakma
Müdür )
**
Amcan
hizmetinizde Çakma Müdür evladım.
Sana
yield management kavramını en basit ve en Türkçe ifadelerle söyle
açıklayabilirim.
Öğren,
sen de havanı at onlara.
Yield
Management endüstrinin en basit kavramlarından birisidir. Türkçe olarak ifade
etmem gerekirse, Revenue
Management olarak da bilinir. Revenue ya da profiti maksimize etmek üzere,
müşteri davranışlarını sezme, anlama ve reaksiyon gösterme sürecidir. Bu terimi
karşılayabilecek diğer terimler revenue maksimizasyonu ya da demand management
olabilir.
Yeterince
açık ve net oldu mu Çakma Evladım?
**
Dino
Amca,
Yine
işten 'ayrılmak' zorunda kaldım. Prensiplerime uymadı. Patron her şeye
karışıyordu. Ben de
kendisine rest çektim. 'Size bir bütçe yaparım ve yıl sonunda hesap
veririm. O zamana kadar işime hiç karıştırmam ' dedim.
Yalaka
bir genel müdür yardımcısı var. Her gün patronu arayıp günlük gelişmeleri
anlatır, herkesi ispiyonlar. Sürekli takım elbiseli ve kravatlıdır. Patronun
her gelişinde otelin arabasına atlar, havaalanında karşılar, yol boyu her türlü
ispiyonu yapar. Geceleri patron odasına çıkmadan oteli terk etmez. Yönetim
toplantılarında patronun her sorusunu cevaplar. Bu kadar yalakalık da fazla
değil mi?
Ben
neden bu kadar yalaka olamıyorum Dino Amca ?
Bak
yine sezon sonu gelmeden işsiz kaldım. (Rumuz: Duruşu Olan Genel Müdür)
**
Evladım,
Duruşu Olan Genel Müdür,
Hay o
duruşa bir… Sana ….Neyse. Senin o duruşuna alem, oturuşuna da kızlar hastadır,
eminim. Aferin evladım. Senin bu duruşuna yalakalık yakışmaz. Hem bu topraklar
sana göre değil.
Burada
otel patronları otuz, kırk milyon doları istihdam sağlamak, kalıcı ve iyi
işleyen, geleceğe miras kalacak işletmeler kurmak için değil, ülkenin en
baba yalakalarını keşfetmek ve becerilerini izlemek için harcıyorlar.
Uzun ve
çileli iş yaşamlarının sonunda, onlara otuz, kırk milyon dolarlık yalaka
keşfetme oyununu da çok görme evladım.
Sen de
değişime ayak uydur.
Bak
yeni moda, yıllarca farklı sektörlerde kazandıkları ile kredi risklerini
üstlenerek sektöre yatırım yapan otel patronlarına akıl vermek, onları olur
olmaz eleştirmek, insanlara iş olanağı sağlamalarını amatörlük olarak
nitelemek...
Kan
bağı ile bağlı oldukları evlatlarının, yeğenlerinin ne işi varmış otel
patronunun yatırımında? Kapının arkasına astıkları ceketlerinden başka riski
olmayan yeni yetme çok bilmişlere 30-40 milyon dolarlık koca tesisleri oyuncak
diye vermek dururken…
Onların
neyine nakit akış tablosu, verimlilik, müşteri memnuniyeti, personel mutluluğu,
bütçe detayları? Alt tarafı otuz, kırk milyon dolar para harcıyorlar. Bu
kadarcık bir harcama ile kendilerini turizmin şahı sanıyorlar.
Aferin
oğlum Mehmet, sen o duruşa
devam et.
**
Dino
Amcanız sektörde karşılaştığınız ve çözmekte zorlandığınız sorunlara karşı
yanınızdadır. Çekinmeyin. Bana yazın turizmin çilekeş profesyonelleri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder