17 Ekim 2020 Cumartesi

Turizmciler patates gibi olmalı

Hatta bir benzetme daha yapalım. 

Turizmciler patlıcan gibi de olmalı.  Yani değişmeyi bilmeli. Tıpkı patlıcan gibi.. Tıpkı patates gibi..

Değişmek şarttır. İyidir. Sağlıklıdır. Değişmeyen çürür. Değişmeyen bozulur.

Topraktan çıkan patatese bakın. Değişiyor ve nelere dönüşüyor.. Tas kebabı oluyor. Haşlanıp yenebiliyor. Lapası var. Salatası var. Cips var. Patates kızartma var. 

Yani patates değiştikçe bir lezzet rüzgarı yaratıyor.

Turizmci de patates gibi olmalı

Çevresini, kendisini besleyen kültürel kaynakları, geleceği ve dünü doğru anlamalı. Mesleği ile ilgili olan kuşakları tanımalı. Onların beklentilerini okumalı.

Hem kendisini, hem de çalışmakta olduğu yeri değiştirmeli. Farklı bakış açıları geliştirmeli. Ya patlıcana ne buyurulur? Haydi gözünüzde canlandırın bakalım. Karnıyarık. İmambayıldı. Ezme. Türlü. Közleme. Alinazik. Hepsi birer lezzet yumağı…

Şimdi bu gastronomik girişten sonra esas konuya gelelim.

Değişmek daha lezzetli olmaktır. Daha yararlı olmaktır.

Ama çoğu insan değişmeye ayak diretir. İnat eder. Eski düşünce kalıplarına bağlı kalmayı yüceltir. Zamanında benimsemiş olduğu ilkelere sadakati mutlaklaştırır. Bunları terk ederse çok kutsal bir mirasa ihanet etmişçesine acı çekeceğini düşünür.

“ Ben değişmem” cümlesi onlar için hayati bir kod gibidir. Değiştiği anda, varoluşunun bütün genetik dizilimi alt üst olacaktır adeta.

Değişmemek onlar için bir gurur vesilesidir.

Ama bilmeliler ki, değişmek gelişmektir.

Yaşananlardan ders çıkarmak ve deneyimleri doğru yorumlayarak çıkan sonuçları rehber edinmek insanı güçlendirir ve uyum becerisi sağlar.

Bir yılın daha sonu geliyor. Dünya güneşin çevresinde bir tur tamamlayacak. Biz de bu turu zamana ilişkilendirip, hayatımızdan bir yıl daha geçti, diyeceğiz.

Eğer gelecek yılın başında, kendinize, çevrenize, hayata, bu yılın değerleri ve kriterleri ile bakacaksanız geçmiş olsun. Gelecek yılı ıskalayacaksınız demektir.

Demek ki, bu yıldan hiçbir şey öğrenmediniz. Sakın elde ettiğiniz bilgileri dağarcığınıza yüklemeyi öğrenmek olarak tanımlama hatasına düşmeyin. Öğrenmek çok daha farklı bir edinimdir.

Öğrenmek bilgi stoklamak değildir, o bilgilerin rehberliğinde hayatımızda olumlu değişiklikler yapabilmektir. Rotamızı düzeltmektir.

Değişmemek tutarlılık değildir

Kendisinin değişmeyeceğine ‘ iman’  edenlerin bir tür kimlik tutarsızlığı içinde olduklarını düşünmek yanlış olmaz. Onlarda tutarlılık eksiktir.

Kaba bir adam nazik ve huzurlu bir insan olmayı bir türlü benimseyemez. Geçmiş yılların siyasi, sosyal, kültürel kalıplarına sadakat besleyenler bu çağı okuyamazlar.

Birçoğu da aslında değişmekle beraber, bunu kabullenmekte zorlanır. Değişime ayak diremeyi tercih eder. Değiştiğini kabul etmeyi gururuna yediremez.

Değişmeyi teslim olmak sananlar da cabası. Hatta değişmeyi geçmişin anısına, orada kalanlara bir ihanet gibi görenler de vardır.

Geçmiş ile tutarlı olmak onlarda bir saplantıdır.

Bir başka handikap ise, değişen insanlarla uyum sağlamakla ilgilidir. Çevremiz değişmektedir. Ama biz geçmişe var gücümüzle sarılıp orada kalmayı tercih ederiz.

Geçmişe bağlılık ile onur kavramını bir araya getirir, bu bağlantı ile bağnazlığımıza bir bahane bulduğumuzu düşünürüz.

Oysa yepyeni kuşaklar yaşam arenasına çıkarken ve beraberlerinde kendi değerlerini, beklentilerini, kurallarını taşırken, onlara karşı bir sosyal direniş mevzii kurmak çok akıllıca bir davranış olmayacaktır.

Bakın bir konuda net olalım; anlatmak istediğimiz değerlerimizi değiştirmek değil. Dürüst bir insanın bir sahtekara dönüşmesi değil meramımız. Sözüne sadık bir tüccarın bu değerini değiştirmesi de değil anlatmak istediğimiz..

Onun adı değişmek değil, ‘ çamurlaşmaktır’ Değişmekten anlamamız gereken, değerlerimizi korumak, ama yeni Dünyayı ve yaşam modellerini doğru yorumlamak ve ona göre bir duruş belirlemektir.

Gelelim turizmcilerin patlıcan gibi olmasına

Dalından toplanan ve mutfağa getirilen patlıcan doğru zamanlarda değiştirilmelidir. Zamanı geldikçe tezgaha alınmalı ve değişik yemekler hazırlanmalıdır.

Yoksa?

Ne olacak, çürür. Mutfağı ve hatta evi berbat bir koku ile doldurur.

Ne yaparsanız yapın, patlıcan hala patlıcandır. Ama bir lezzet yumağıdır. Bu da onun insan eliyle değiştirilmesi sayesinde olur.

Turizmci de böyle değişim süreçlerini yaşamalıdır.

Bundan yıllar öncesindeki modellere, kurallara ve uygulamalara takılıp kalırlarsa, tatlarını kaybederler. Kabul görmezler. Öteki olarak kalırlar.

Değişimle ilgili yapılabilecek akıllıca işlerden bir tanesi neleri değiştirmemiz gerektiğini doğru analiz edebilmek ve bu konularda çalışabilmektir.

İletişimde, ilişkilerde, sorunlara karşı çözüm üretmekte, giyim kuşamda, zamanı kullanmakta, araştırma yöntemlerinde gelişmek güncel kalmanın ilk şartıdır.

Bunu başaramayanlar tatsız, keyifsiz ve sıkıntı veren insanlar olarak kalırlar.

Başarılı ve güncel kalmak isteyen bir turizmcinin ilk yapması gereken düzenli olarak çevresini ve Dünyayı takip etmek ve alması gereken notları almaktır.

Akabinde bu notları bir pusula gibi kullanarak değişiminin rotasını belirlemektir. Yoksa, benim anlatmak istediğim amaçsız, rotasız, plansız bir değişim değil..

Dahası da var.

Çevreden yardım istemek. Dostlarımızdan, ailemizden bizimle ilgili yalın ve samimi analizler yapmalarını rica edebilir ve aldığımız görüşlere göre bir değişim rotası belirleyebiliriz.

Nasıl bir değişim olmalı?

Önce düşüncelerimizi ve sonra davranışlarımızı değiştirmeliyiz. Bir sonraki adımda, değişimimizin sonuçlarını almaya başlarız.

Bir şartla.. Değişim, başı ve sonu olan bir kalıp değildir. Bir süreçtir. Bunu böyle kabullendiğimizde sürdürülebilir bir değişimden bahsedebiliriz.

Devamlı değişiriz ve olgunlaşırız. Bir de bakarız ki, masasını paylaştığımız insanlar sohbetimizden tat alıyor. Birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız varlığımızdan keyif duyuyor.

Ağırladığımız konuklar evlerine döner dönmez bizim lezzetimizi, hizmetimizi, sözlerimizi, yaklaşımımızı özlemeye başlıyorlar.

Dememiz o ki, Turizmciler patates, patlıcan gibi olmalı..

3 yorum:

Halil OCAKLI dedi ki...

Adil Bey, özellikle genç turizmciler için harika bir ışıksınız. Gerçekçi ve cesur paylaşımlarınız genç arkadaşlar için değerli birer armağan, teşekkürler.

Ali Öztürk dedi ki...

Turizmci dostlarımızın ilham alması gereken bir tespit...Elma sepetinde ki portakal olmak istiyorsak üstada kulak vermeliyiz...Selam ve saygılarımızla görüşmek dileğiyle..

Kemal Göktepe dedi ki...

Adil bey, ağzınıza sağlık...