20 Ekim 2020 Salı

Otel çok komik bir yerdir

Bundan yıllar önce oteller hakkında bir yazı yazmıştım. Bu işletmelerin komik yerler olduğunu iddia etmiştim. Hatta bu yazımı kitabıma da koymuştum.

Geçenlerde bir düşündüm. Acaba otellerde bu komedi halleri nereye doğru gelişti? Biraz daha ciddiyet mi geldi, ipin ucu iyiden iyiye koptu ve tam bir curcunaya mı dönüştü?

İsteyen bana cevap verip, “ ne komedisi kardeşim. İş artık trajediye dönüştü” de diyebilir.

Olur. Belki de ağlanacak hallere gülmekteyizdir.

O halde ben yıllar önceki yazıyı güncelleyeyim. Sağına soluna dokunayım. Sonra siz okuyun ve karar verin. Nereden nereye gelmişiz.

( Türkçe bilen ) Bir Avrupalının Antalya Tatili

Benim ülkeme sonbahar adeta sert bir kışın habercisi gibi inmişti. Ortalık neredeyse ayaza çalmak üzereydi. İhmal ettiğim yaz tatili geldi aklıma.

Asistanım da halime acımış olmalı ki, aklımdan geçenleri olurcasına harekete geçti. Antalya’da iyi bir beş yıldızlı otele rezervasyonumu yaptırdı hemen.

Şeytan dürttü ya.. Otele rezervasyon yaptırdım, ama hakkında yazılanları merak etmeye başladım. Bilinen birkaç yorum sitesinde girdim.

O ne?

Sanki otelde iki grup savaşmış ve kavgayı yorum sitelerine taşımışlar. Bir yorum sahibi oteli göklere çıkarıyor. Hemen birisi devreye giriyor. O yorumun altına tam tersini yazıyor. Peş peşe birkaç olumlu ya da olumsuz yorum okuyamadım. Adeta sıraya girmişler.

Bıraktım. Kafamın karışmasına daha fazla müsaade etmedim. Tatil gününü beklemeyi ve her şeyi o günlerde yaşamayı tercih ettim.

Otel kapısı Kuzey Kore gümrüğü gibi bir yerdir

Acentenin otobüsü yerine taksi tutmayı tercih etmenin bedeli olacağını tahmin edememiştim. Deneyim bir. Otel kapısından hiç sorunsuz geçme hakkına sahip olan iki araç kategorisi var. Birincisi tur otobüsleri.. İkincisi tedarikçi kamyonları.. Geri kalanlar potansiyel işgal kuvvetleri muamelesi görüyor.

Kapıdaki güvenlikçinin sorularına cevap vermek beni yordu.

Kimi aramıştınız?

Rezervasyon var mı?

Ne arkadaki bavul ne de üzerimdeki tatilci kıyafeti yetmedi ikna etmeye. Sonunda lanet olsun, kabilinden bana bir ziyaretçi kartı verdi. Kimliğimi aldı. İçeri girdim.

Otellerin giriş kapısını aşmak büyük bahtiyarlıktır

İkinci yarım saatim de kayıtlarda görünmeyen rezervasyonumu kanıtlamaya çalışmakla geçti.  Elimdeki belge adeta bir karşılıksız çek muamelesi gördü. Acente ile yapılan görüşmeler neticesinde Otele kabul edildim. Bu eşsiz bir ayrıcalık gibi geldi.

Şimdi siz zannediyorsunuz ki, her şey tamam oldu. Ben hemen odama geçtim.

Ne gezer..

İki saate yakın bir süre daha bekledim. Bana ayrılan odadaki misafir eşyalarını almamış.

Dolayısı ile temizlik de yapılmamış. Dahası müşteriye ulaşamamışlar. Denizde olabilirmiş. Ama bunun da bir bedeli olacakmış. Ekstra ücret basacaklarmış.

Bana başka bir oda vermelerini rica ettim. Ama blokaj diye anılan bir engelleme duvarına tosladım. Blokajlar atılmış. Bu iş bir domino taşı dizisi gibiymiş. Bir taş çekilirse hepsi birden çökermiş. Blokaj bu otelin varoluş şifresi olmalı. Odamı değiştirmek mümkün olmadı.

Bütün zorlukları aştım. Resepsiyondaki genç sağ elinin dışını bana çevirdi. İşaret parmağını ileri geri hareket ettirerek beni çağırdı. Yanına vardım. Bana bir kart uzattı.

Adım Soyadım-Ev adresim-Şirketimin adı, adresi, telefon numaraları, fax numarası, email adresi- tarih- doğum yerim ve tarihim, medeni durumum-ödeme şekli..

Otel mahremimizin afişe edildiği bir yerdir

Bütün bu bilgileri neden onlarla paylaşmak zorundayım acaba?

Resepsiyonist kartımı okudu. Bir belboy çağırdı. Anahtarım, valizim ve ben belboyun rotasını izlemeye başladık.

Ben oradan uzaklaşırken resepsiyon görevlisinin bütün departmanlara benimle ilgili değerlendirmesini de duymuş oldum.

“Sorunlu müşteri” ..

Kendimi vebalı gibi hissettim..

Asansörler, koridorlar ve benzer duvarlardan bir ara dev bir plazaya geldiğim hissine kapıldım. Hangi katta olduğumuzu bile fark edememiştim.

Belboyun hızına yetişmek için koşturdum sadece.

Otellerde her belboy yüz metreci bir sprinterdir.

Bir dahaki tatilime çıkmadan önce bir kart hazırlayıp resepsiyona vardığımda resepsiyonistten bunları cevaplamasını isteyeceğim.

Yerleşim, kat ve oda numarası- Pencere sayısı-manzara-yatağımın ölçüleri-duvarların rengi-mobilyaların modeli-Dolaplardaki çekmece sayısı-Balkonun alanı-perdelerin rengi, armatürlerin modeli ve markası- resepsiyonistin adı adresi ve telefon numarası..

Kahrolası valiz rafları

Bavulları koymak için kullanılan raf Dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da kapının hemen yanında. Mimarlar, müşterilerin dizkapaklarının sağlamlığını denemek istiyor olmalılar. Her zaman olduğu gibi burada da dizimi çarptım.

Bu rafa valizlerinizi koyduğunuzda yatağın olduğu bölüme geçmek olanaksızlaşır.

Tuvalet kapısı kapalı idi. Düşündüm. Otel, odanızda daima bir ya da birkaç kapalı kapı ile karşılaşabileceğiniz ve arkasını merak edeceğiniz esrarlı bir yerdir.

Dizinizi vurduğunuz raf köşesi sizi hem bu esrarı merak etmeye hem de otel bütününde yaşayabileceğiniz olumsuzluklara karşı koşullanmaya iter. Bu refleks saniyeliktir. Sizi, tatilin geri kalan kısmında ya hoş sürprizler ya da aksilikler karşılayacaktır.

Oteller gerçekte özerk alanlardır.

Kapıdan içeri girdiğinizde farklı bir dil, farklı bir kültür, farklı kurallar ve farklı roller ile karşılaşırsınız.  Havlu dağıtım noktasındaki görevli evde muhtemelen eşinden ödü kopan

bir kılıbıktır.  Otel müşterileri havlu almak için kulübe önünde dizildiklerinde bakışlarından ve hareketlerinden kendisini acemi birliğinde manga komutanı gibi görmekte olduğunu fark edebilirsiniz. Sırayı kontrol eder, herkese hükümran bakışlar fırlatır.

Az sonra başlayacaktır;

Yat ! Kalk ! Çök ! Sürün !  Sağdan sayyy !

Velev ki o sırada Otel Müdürü kulübenin önünden geçiyor olsun;

Komutan sağda…Dikkayttt !

Türkçe biliyorsanız. Tipik bir Avrupa’lı fiziğine sahipseniz. Otel görevlileri sizin Türkçe bildiğinizi bilmiyorsa bilardo masasında bir şaşkınlık bandına bir öfke bandına çarpan bilardo topuna dönüşmemeniz olanaksızdır.

- I want one towel please

- Towel ne la? Ne diyo bu?

- Towel please…One towel..

- Haaa..Havlu diyomuş lan…No..No..Towel no..

- Why? I am a hotel guest..One towel for the beach.

- La olum get akşamın bu vaktında havlu mu galır leyn..

- Türkçe güzel bir dildir. Çok çabalıyor musunuz bu kötü aksan için?

- Vayyyy..Yandık!!!

Otel restoranlarında su savaşları

Yemeklerde kullanılan baharat ve tuz yüzünden susamışsınızdır.

Etrafta size bir bardak ya da bir şişe su getirecek bir servis elemanı ararsınız.  Hemen iki adım ötede iki garson dikilmektedir.

Müşteri masalarını kontrol etmesi gereken gözleri sıcak büfesindeki mini etekli Rus kadının bacaklarına kilitlidir. Savaş uçaklarına kilitlenen yerden havaya füzeler misali.

- Abi bu ne ya.? Bunlar bacak mı, sütun mu?

- Abi Tanrı neden Kuzey yarımküreye bu kadar iltimas geçiyor ya..

- Karadeniz’den in aşağıya rezalet..

- Genç Baylar! Bütün yorumlarınıza ben de katılıyorum. Onlara Dünya hayran..  Bu harika hanım görüş mesafenizin dışına çıktığında biriniz bana bir şişe su getirebilir mi lütfen?

- Nasıl yani?.. Türkçe biliyormuş lan.. Tüh.

Otel gençlerin göz banyosu mekanıdır

Otel genç insanların göz banyosu yapmayı kendilerinde doğal hak gördüğü bir yerdir. Otele gelen güzel kadınlar otel çalışanlarına mutlaka pas vermelidir.

Yüksek işe alım prosedürlerini aşıp bu cennete gelen her çalışan, Rus güzelleri karşısında kendisini Richard Gere – Brad Pitt arası bir fiziğe sahip görür.

Otelde odanızın kapısına siz hükmedemezsiniz

Evinizde kapı çalındığında kapıyı açıp açmamak sizin o andaki havanıza bağlıdır.

İster açarsınız, ister açmazsınız ve bunun için kimse sizi suçlayamaz.

Kapınız çalındığında kim olduğunu sormak ve bir katil, manyak, dilenci, gereksiz bir misafir olmadığına kanaat getirdikten sonra kapıyı açmak en doğal hakkınızdır.

Bu hak yasalarla koruma altındadır.

Otelde kapı size ait değildir. Sizin sözünüz geçmez. Bir kat görevlisi kapıyı çaldığında içeriden gelen ‘ who is that?’ sorusu kadar manasız bir cümle yoktur onun için.

Otellerin kat görevlilerinde bir baskın yeteneği vardır.

Tak tak sonrasındaki ilk saniyede kendinizi en olmadık bir durumda kat görevlisi tarafından gözleniyor bulabilirsiniz. Otelde kapı vurulması ile evinizdeki kapı vurulması arasında böylesine trajik farklılıklar vardır.

Tedbirli olmanızda yarar var. Kat görevlisi tarafından klozette tünemiş halde yakalanmanız, tatilin sonuna kadar Otelin her yerinde arkanızdan size gülüyorlarmış gibi bir his yaşatır.

- Tak ! Tak ! Tak !

- Who is that?..

- Aneyy…Gız herif odadaymış ya..

- Sorry.I am shaving…

- Gız bu resepsonun gözü körolmasın… Herif odadaymış.

- Mesai arkadaşlarınız için kötü konuşmak hoş değil. Bir eksik bilgilenme olmalı.

- Aneyyy..Gız bu herif Türkçe gonuşuyo..

- Ayrıca herif sözcüğü bir hanımefendinin ağzında hiç estetik durmuyor.

Bu yine de fena bir durum değildir. Eğer odanıza baskın yapan sizi bir de en olmadık halde gördü ise, geçmiş olsun. Fiziksel özellikleriniz otelde efsane olabilir.

Eğer Türkçe konuştuğunuzu duyarsa, bayılabilir de

Otelde Türkçe konuşan yabancı bir tatilcinin olması kat görevlisi için Yecüc Mecüc kadar korkutucudur. Otelde ya Türkçe bilmeyen yabancılar ya da Türkler konaklar.

Biraz kızma hakkınızı kullanırsınız. Tatilin geri kalan kısmında tuvalette yakalanma riskini en aza indirme adına.

- Kapıyı vurdunuz ama benim ‘gir’ dememi beklemediniz.

- Ben kapıyı çaldım, öyle girdim. Siz bana içerde ‘ kim o?’ dediniz.

- Tamam.. Şimdi gördünüz ben içerdeyim. Sonra gelin.

- Gelmişken yatağınızı düzelteyim bari..

- Hayır. Daha sonra lütfen..

- Ama saat dörtte şift bitiyor. Odanız kirli kalır.

- O da Otel Yönetiminin sorunu. Bana her gece temiz bir oda vermek zorundalar.

- Siz bilirsiniz. Ben kaçtım. Çüüüz…

Dedim ya; Otel özerk bir yerdir. Kendi kuralları vardır.

İçeri girince o kurallara tabi olmayı kabullenmiş sayılırsınız.

Otel çalışanları ile tartışmaya girmeyin. Çözümün bir parçası olmak gibi bir gelenek yoktur.

Her tartıştığınız kişi kendi haklılığını kanıtlayacak nedenler geliştirir ve ısrarcı olur. Haklı olmak Otele nasıl bir katkı sağlayacaksa? Her sorunuza cevap vardır. Her hareketinize karşılık bir beden dili mesajları da…

Türkçedeki bir atasözü bu durumu çok güzel anlatır. Onlar hancı siz yolcusunuz!


Hiç yorum yok: