Gelin, önce şu geçtiğimiz
yılın bahar aylarına gidelim.
Kimler neler demiş, neler
yapmış, bir bakalım.
2020
Baharında neler oldu?
Dünya Sağlık Örgütü, yaşanan
Coronavirüs salgınını Pandemi olarak ilan etti. Bu karardan hemen sonra Türkiye
de önlemlerini almaya başladı.
Birkaç gün içinde patlayan
panik bir anda kaosa neden oldu. Yapılan birkaç önemli hata Coronavirüsün
yayılmasını tetikledi. Bir süre sonra da adeta hayat durdu.
Turizm sektörünün içinde
olan herkes gözlerini belirsiz gibi duran bir geleceğe dikti. Ufukları kaplamış
olan umutsuzluk bulutlarına bakan herkes, 2020 için turizmin bittiğini ilan
etti.
Gözlerine taktıkları siyah
güneş gözlüklerinin karası akıllarını da karartan bazıları turizmin en az
birkaç yıl için çöktüğünü beyan etti.
Ben her mecrada buna itiraz
ettim.
Daha henüz ortalığın toz
duman olduğu bir ortamda, Nisan ayında, bu paniğin Mayıs ayı ortasında geçmiş
olacağını, Coronavirüsün gündemin alt sıralarına düşeceğini vurguladım.
Kültür ve Turizm
Bakanlığının Türkiye’de ve Dünya’da kabul görecek ve güven sağlayacak bir
strateji ile süreci yöneteceğine inanarak, sektöre güven verdim.
Dedim ki;
Haziran ayında iç Pazar..
Temmuz ayında, İngiltere,
Rusya ve BDT
Ağustos ayında Almanya ve
bütün Avrupa pazarı hareketlenir.
Çarkları döndürecek bir ivme
yakalarız.
Aylardan
Kasım…
Herkes
haklı çıktığımı teslim ediyor.
Gamlı Baykuşlar şimdi de
2021 için ötmeye başladı
Yüzleri de kızarmıyor.
Hayat her dediklerini
yalanlıyor. Ama onlar hiç üstlerine alınmıyor.
Her seferinde, bir sonraki
felaket senaryosunu yazmaya başlıyorlar. Şimdi de gündemlerinde 2021 yaz sezonu
var. Oraya çalışıyorlar.
Yine kapkara tahminlerde
bulunuyorlar.
Yine umutsuzluk yaymaya
çalışıyorlar
Yine turizmin geleceğine
dair olumsuz tahminler yapıyorlar.
Yine moral bozuyorlar.
Acaba kimdir bunlar, bir
bakalım..
Ne dedikleri hiç önemli
değil. Kim olduklarını görelim.
Bunlar birkaç farklı
kategoride toplanabilir.
Yaklaşımları, donanımları,
becerileri, eğitimleri, geçmişleri itibarıyla birbirinden farklılaşan bu
kategorilere bir göz atalım. Tanıyalım ve anlamaya çalışalım.
Eğer bunları doğru tanırsak
ağızlarından çıkan kelama da ona göre tepki veririz.
Müzmin
felaket tellalları
Kendileri gelecekten ve
çevreden korkarlar. Hep bir felaket beklentisi içindedirler. Her şeyin bir anda
alt üst olacağını düşünürler. Olumlu düşünenlere de öfkelenirler. Bu
beklentilerinde haksız çıkmak da ayrı bir korku nedenidir.
Bu tiplerden, Türkiye
turizmi için hiçbir dönemde olumlu sözler duymadık. Hiçbir dönemi beğenmediler.
Her türlü başarıyı gölgelemeye gayret ettiler.
Gerginlikten
beslenenler
Huzur ve barış onlar için
zehir gibidir. Asla sindiremezler. Bulundukları çevrede sıcak dostlukların,
huzurun, iyi ilişkilerin olmasından mutsuz olurlar. Bu meyanda, Türkiye turizmi
için kapkara tahminlerde bulunduklarında ortalık buz keser, insanlar gerilir.
Ortalık karışır. Bu tipler de bundan büyük bir haz alırlar.
Ezeli
ve ebedi işsizler
Belli ki yeteneksizsin.
Belli ki eğitimsizsin. Belli ki hasbelkader bir koltuk bulmuşsun, ama kısa
sürede foyan ortaya çıkmış. Bir ay bile sürmeden yollanmışsın.
Zira üstüne hiç uymayan bir
elbiseyi giymeye çalışmışsın.
Dolayısı ile işsizsin. Hem
de ezelden ebede. Ta ki hangi sektörde ve hangi pozisyonda çalışabileceğine
karar verene kadar.
Ama yapma!
Sen işsizsin diye bütün bir
sektörün batması için dua etme. Karalama. Herkesin de işsiz kalmasını dileme.
Buradan beslenme.
Dediğim gibi, Turizm ve
yöneticilik sana uymuyor.
Git rahatça oynayabileceğin
bir oyun alanı seç. Turizm için beddua etme.
Her
daim başarısızlar
Aslında üstteki model ile
çok benzeşirler. Zira başarısız oldukları için genellikle işten ayrılmak
zorunda kalırlar. Ama başarısız olduklarını asla kabul etmezler.
Onlara göre suçlu daima
kendileri dışında kalan süreçler, diğerleri ve dış koşullardır. Gelecek
yıllarda da başarısız olacaklarını bildikleri için şimdiden kara tablolar
paylaşırlar ki, muhtemel bir olumsuzlukta ellerinde gerekçeler olsun.
Çağdışı kalmışlardır.
2020’lerde, geçen yüzyılın ölçüleri, doğruları ile hareket etmeyi tercih
ederler. Bilgilerini tazelemeyi düşünmezler.
Tam da bu nedenle çağı
yakalayamazlar. Asla başarılı olamazlar. Başarılı olamayınca da sektöre
umutsuzluk yaymayı tercih ederler.
Klavye
bilmişleri, klavye filozofları
Bir topluluğun karşısına
sıkıp iki lafı bir araya getiremeyen klavye filozofları, iş sosyal medyaya
gelince bülbül kesilir. Bunlardan özellikle turizmde çok vardır.
Burada, doğru dürüst işler
yapmaya çalışan, topluma ve sektöre moral verenleri görünce sinir krizi
geçirirler ve bir sosyal medya linçi başlatmaya çabalarlar.
Hepsi boş…
Türkiye turizmi çok güçlüdür
Dinlemeyin.
Bakmayın.
İnanmayın.
Her şey çok güzel olacak.
Türkiye turizmi 2020’de
başardı. Güven verdi. Gelen konuklar güvenerek evlerine döndüler.
2021 orada bizi bekliyor.
Hep birlikte yaşayacağız ve göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder