17 Ağustos 2020 Pazartesi

Pandemi sonrasının kazananları - kaybedenleri

Gelin bir ufuk turu yapalım. Ama kimse kırılmasın, gücenmesin

Bu ufukta, bir yanda kaybedenler, bir yanda kazananlar olacak. Herkes hazır olsun.

Neden olacağını da aşağıda okuyun lütfen.

Mart- Temmuz dönemi turizm sektörü için tam bir yol ayrımı oldu.

Kimin uzun süreli maraton koşucusu olduğu, kimin kısa mesafeyi bile çıkarmaktan aciz, nefessiz, beceriksiz olduğu ortaya çıktı.

Kimlerin fırsat kollayan felaket tellalları olduğu da..

Kimlerin sektöre umut ve cesaret veren vizyonerler olduğu da..

Bu süreç zor zamanlarda sektöre kapkara haberleri üfürüp zehirleyenleri de açığa düşürdü. Heybelerinde, sektöre kin ve nefretten başka bir şeyleri olmadığı ortaya çıktı.

Merak edenler sosyal medyalarındaki Mart, Nisan, Mayıs ayları paylaşımlarına tekrar bir bakıversinler, bir zahmet. Daha da merak edenler, bir yerlerde hazırlanan korku ve panik yaratacak paylaşımları dağıttıkları whatsapp geçmişini de bir gözden geçirsinler.

" 2020 nedir ki, 2021 bile kuşkulu. Turizm falan olmaz artık bu ülkede" diyenleri unutmadık."

Zor zamanları aşacağız

Bir zaman gelecek ve coronavirüs yenilecek. Eğer, gelecek başka krizlere gebe değilse, hayat normale dönecek.  Ama bunun adı Yeni Normal olacak.

Yeni normal, yeni iş modelleri, yeni oyuncular, yeni kurallar ile gelecek. Aniden değil, ama zamana yayılan bir dönüşüme tanık olacağız.

Pandemi sonrasında birileri kaybetmiş, birileri de kazanmış olacak.

Birileri geleceği kazanacak.

Turizm endüstrisinde geleceği kazanmak demek, pazarda çok güçlü bir konuma yükselmek anlamına gelecektir.

Geleceği kazanacak olan o birileri..

İnsanların saygısını kazanacak.

Güvenini kazanacak..

Sevgisini kazanacak..

Gönüllü avukatlığını kazanacak.

Pazar liderliğini kazanacak..

Bunları kazanacak olanlar kimler olacak ve bu nasıl olacak? Bu lider işletmeler ne yapacak ya da ne yapmış olacak da, bu mertebeye yükselecek?

Turizmin onuruna ve ruhuna sahip çıkanlar

2020’nin kış aylarında başlayan pandemi faciasında doğru bir duruş sergileyenler..

Dik duranlar. Yenilmeyenler.. Yıkılmayanlar..

Bu duruştan beslenen duygular ile çalışanlarına liderlik yapanlar. Onlarla sevecen ve cesur bir iletişimi sürdürenler. Morallerini yükseltmelerine omuz verenler..

Pandemi ilan edildiği andan itibaren risk planlarını devreye alanlar…

İnsanlar evlerine kapandığı andan, sezon açılana kadar, çalışanları ile düzenli iletişimi sürdürenler, onları bilgilendirmeyi ihmal etmeyenler..

Kurumsal hiyerarşi ile sarmalanmış bir sevgiyi ve ihtimamı onlara yansıtanlar. Bütün kademelerdeki yöneticileri ile düzenli olarak görüşenler, bilgi paylaşanlar..

Zor zamanların en önemli silahı olan aidiyet duygusunu besleyenler.

Çalışanlarını kaybetmemek için her türlü fedakarlığı yapabilenler..

Onlar kazanacaklar.

Turizm endüstrisinin en değerli varlığı olan eğitimli ve donanımlı işgücünün en iyilerini kazanacaklar. En iyiler ile en iyi hizmeti sunacaklar.

Hemen, orta vadede ve uzun vadede oyunun kesin kazananı olacaklar. Onlar turizm dünyasının bütün oyuncularının kalplerine girecekler.  Kaldı ki her alanda oyunu kazananlar tüketicilerin, çalışanların, paydaşların kalplerine girmeyi başaranlardır.

En az bu kadar önemli olan bir boyutu daha var.

Piyasalar.

Ya da daha yaygın ifade ile tüketiciler. Onlarla olan iletişim ve paylaşımlar.

Sadede gelelim.

Bu gün, sektör ile olan ilişki anlamında, kafası en karışık olan kitle onlar.

Toparlayalım.

Pandemi öncesinde..

Pandemi döneminde

Pandemi sonrasında..

Pazar ile, müşterileri ile en samimi ve en şeffaf iletişimi kuranlar kazanacak.

En doğru önlemleri alanlar ve bunu yaparken tesisini bir yasaklar adasına çevirmeyenler kazanacak. Onlar, tatilin özündeki özgürlük hissini korumayı başarmış olacaklar.

Tesise gelen konuğunu en doğru şekilde bilgilendiren ve koruyanlar, piyasaların en değerli markaları haline gelecekler.

Olabilecek şikayetleri ve yorumları en kısa sürede okuyan ve hemen çözüm üretenler bunun karşılığını gelecek yıllarda fazlası ile alacaklar.

Birileri kazanıyorsa..

Birilerinin de kaybedeceği aşikar.

Önce çalışanlardan başlayalım. 

Çalışanları eve kapandığı andan itibaren onlarla düzenli iletişim kurmayı beceremeyenler.

Onları evlerde kaderlerine terk edenler. Motive etmek bir yana, bir kere bile arayıp hal hatır etmeyenler.  Duygusal kopuş yaşayanlar.

Çalışanlarının sağlığını, en az müşterileri kadar titizlikle koruyamayanlar..

Aylarca süren belirsizlik boyunca çalışanlarına doğru mesajları veremeyenler. Yanlarında olduklarını hissettiremeyenler. 

Kaybedecek.

En değerli işgücünü..

Başarılı yetenekleri..

Emek dünyasındaki güvenilirliklerini

Çalışanların sadakatini…

Verimliliğini

Kaybedecek..

Bu kadarla kalmayacak. Daha da ötesi var.

Misafirleri ile geleceğe dönük bir iletişim kuramayanlar..

Beklentileri karşılayamayanlar.. Gerçeklerden korkanlar.

Ürününe ve markasına güvenmeyenler, ama alternatifi olmadığı için burada çalışmaya devam edenler, buna mukabil markasına yeterince sahip çıkmayanlar.

Kaybedecek.

Hep birlikte göreceğiz…

Önümüzdeki dönemde birçokları tarih olacak.

Hiç yorum yok: