Doğru tanımlanan..
Doğru anlaşılan..
Doğru yaşanan..
Aşk ve cinsellik savaşları
önler..
Böyle bir aşkın ve
cinselliğin sonucu, gurur duyulacak bir mutluluktur..
Bu mutluluk, duygusal fay
hatlarını boşaltır.
Mutlu bir beynin yönettiği
hiçbir parmak kolay kolay bir tetiğe uzanmaz…
Mutlu bir yürekten
beslenen hiçbir el kolay kolay yumruk halini almaz..
Herkes
önce kendisini sever
Gönül önce kendisini
severek aşka prova yapar.
Ego, aşkın payandasıdır.
Her insanda vardır, olmalıdır.
Daha doğru bir ifade ile “ Seni Seviyorum” diyebilmenin yolu önce BEN
demekten geçer.
Doğru olan aşkta, kendini
ve değerlerini bir başkasına kurban etmek yoktur.
Aşk kişisel bir iradeye
bağlıdır. İnsanın kendi gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Kişisel değerlerinin
samimiyetle ifade edilmesidir.
Şartlara bağlanmamış,
yapmacık bir çerçeveye sığdırılmamış romantik aşk bir insanın hayatında
alabileceği en güzel hediyedir.
Değerleri ve ahlaki
kabulleri birbirine yakın olan kadın ya da erkekler karşı cinse aşık olurlar.
Aşk her şeyin ötesinde, erkeğin ya da kadının, aynaya baktığında gördüğü
özellikler nedeniyle kendisine duyduğu hayranlıkla ilgilidir.
Aşk
bir arayışın ödüldür
Her erkek ve her kadın
karşı tarafta, kendisinde gördüğü değerleri arar.
Her iki tarafın da değerleri
ve etik ilkeleri yoksa başkasına hayranlık duyamazlar.
Sizlere önce çok
önemsediğim bir felsefeci yazardan bahsederek konuya gireyim.
Ayn Rand
Romanlarını ve
incelemelerini okuyun, okutun.
Yazımın bundan sonrasında
bu çok değerli yazardan yararlanarak görüşler paylaşacağım
Ben kavramından devam
edelim.
Ben,
demek “ Seni seviyorum” demenin ön şartıdır.
Ben, demek için güçlü bir
kişiliğiniz olmalıdır. Bu yoksa, birine aşık olmanızın derin anlamına
erişemezsiniz. Aşk uzak bir menzil olarak kalır.
iki tarafta da güçlü bir
ego ve gurur yoksa, taraflardan baskın olanı, gerçek anlamda aşık değildir.
Onunki ancak karşı tarafa merhamet ile açıklanabilir. Bu da, aşk olarak
yaşanmaz.
Her iki tarafın derin bir
aşka tutulması ancak iki tarafın da bundan eşit derecede mutlu olmayı beklemesi
ile ilgilidir. İnsan önce mutlu olmak ister. Aşık olmak, karşı tarafın
yaşamımıza getirdiği güzelliklerin farkına varmak demektir.
Sonuçta bütün gerçeklikler
insandaki egoyu işaret etmektedir.
Cinsellik
nedir?
Çok ciddi bir yaklaşmanın,
egoların beslendiği bir ilişkinin zirvesidir.
Bir tarafta aklını ve
egosunu yüceltmeyen bir beden var ise, cinsellik bir zirve değil, tam tersine
aşağılık bir eylemdir. Güçlü tarafın, zayıf tarafın bedenini fethetmesidir.
Cinsellik, insanın
kendisine olan saygısının ifadesidir.
Seçkin ve gururdan
beslenen bir cinsellik mutluluğun zirvesidir. İnsan hayatına anlam, renk ve
huzur sağlar. Yoğundur. Güçlüdür. Asla küçümsenmemelidir.
Cinsellik, yüksek
değerlere ve saygıya bağlı olarak hayata geçerse, bu ahlakidir.
İnsanidir. Hayvanların
üreme faaliyetinden farkı budur.
Cinsel ilişki her iki
tarafın da sahip olduğu güzelliklere bir hayranlık olarak gerçekleşirse anlamlı
olur. Her iki tarafa da saygınlık ve sevecenlik sağlar.
Kadın ya da erkek, eğer
içinde saygı, emek, sadakat, önemseme olmadan, önüne gelenle cinsellik yaşarsa,
bu ahlaksızlıktır.
Buradan, cinselliği
şartlara bağladığımız ya da bir sınır çizdiğimiz sonucu çıkmasın.
Cinsellik
kötü değildir.
Tam tersine, güzeldir.
Sağlıklıdır. Önemlidir. Ama saygılı, ciddi, eşit koşullarda yaşanan bir
ilişkinin zirvesi olarak ortaya çıkmalıdır.
Cinsellik, insanın
kendisine olan saygısı ile ölçülebilir bir eylemdir. Ama kendisine saygısı
olmayan bir erkek, bu eylemden ortak bir haz almak yerine farklı beklentilere
kayar.
Değerini ve saygıyı ‘
tavladığı’ kadın sayısına indirger. Eylem basitleşir.
Kendisine düşman olan
insan, varlığını ve değerini cinsel maceralara bağlar.
Kendisini seven, değer
veren ve saygı duyan bir insan, bu nedenle arayışa girmek yerine, hayatın
kendisine sunduğu en yüksek karşı cins profilini tercih eder.
Tam da bu nedenle, kadın
ya da erkek, beğeneceği karşı cinste, saygınlık, güç ve akıl arar.
Ancak bir kahramanı
gördüğünde en doğru seçimi yaptığına inanır.
Her
insan bir kahraman arar
Her erkek ya da kadın,
kahramanını bulduğunda, kendisini de yücelttiğini düşünür. O kendi değerini
aramaz, seçimi ile değerini ifade ettiğine inanır.
Kendisini değersiz bulan
kadın ya da erkek genellikle hiç sevmediği karşı cins ile buluşur ve
birbirlerini tercih ederler. O erkek ya da o kadın, aslında kendi benliklerinin
bir benzeridir, yansımasıdır.
Aşk insanın içinde ne
kadar değer ve yücelik varsa hepsine bir ödüldür.
Başka bir tarifi de
olamaz.
Çözümleyemediği bir yığın
sorun ve cevap bulamadığı sorular arasında çaresiz kalan bir insan, önce
kendisinden nefret eder.
İlişkilerine istediği
kadar aşk adını versin, aslında, çapsız ve derinliği olmayan ilişkiler ile önce
kendisini sonra da karşı tarafı cezalandırmaktadır.
Tam bir kısır döngüdür.
Her sığ ilişki ile hem
kendisini, hem de karşı tarafı cezalandıran insan, diğer yandan da bu
ilişkilerden bir saygı ve özgüven çıkarmak için uğraşır.
Her ilişkisini, karşı tarafın
duygusal dünyasını bir işgal gibi algılar.
Ruhu, rengi, aklı ve onuru
olmayan bir bedeni fethetmek ise iğrençtir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder