3 Eylül 2020 Perşembe

Bir profesyonelin en zor anları

 Hayatınızda hiç son derece kötü bir karar aldığınız oldu mu?

Ya da, geçmişte çok kötü kararlar almış olabileceğinizi düşündüğünüz oluyor mu?

Akşam eve dönerken bir anda bir dürümcüye girip, iki tane dürümü ‘ gömmekten’ bahsetmiyorum. Yani bir anda diyetinizi yerle bir etmek gibi bir karar değil benim sormak istediğim. Daha sert ve kalıcı etkisi olan karar ya da kararlar…

“ O kararı almasaydım, bugün çok farklı yerlerde olabilirdim” diyerek hayıflandığınız bir karar var mı geçmişinizde?

Bu kararı nasıl aldığınızı düşünün. Sonra da unutun gitsin. Merak etmeyin, hayat, birçok nedenden ötürü yanlış kararlar aldığımız ve bedeller ödediğimiz bir süreçtir.

Sormamız gereken asıl soru şudur;

Bundan sonra doğru kararları nasıl alabilirim?

Kötü kararların arkasındaki nedenler

Filozoflar ve hatta ekonomistler uzun bir zaman insanların kötü kararlar almalarının nefeni olarak duyguları gösterdiler. İnsanların nedenlere göre değil, duygularına göre karar almalarının yanlış olduğunu vurguladılar.

Ama psikiyatrideki gelişmeler sonrasında duygular aklandı. Şimdi, bilim, insanların duyguları ile de son derece doğru ve başarılı kararlar verebileceğini kabul ediyor.

Mümkün olanın en fazlasını isteyenler ve ‘Bu da yeter’ diyenler

Karar vericiler iki kategoriye ayrılır. Mümkün olanın en azamisini talep edenler ile belirli bir noktayı yakaladığında bunu yeterli bulanlar.

Birinci kategoridekiler mükemmeliyetçidir. Karar vermeden önce mutlaka farklı seçenekleri dikkate alırlar. Emin olmak istedikleri bir husus vardır. Her kararlarının verebileceklerinin en mükemmeli olduğundan emin olmak isterler.

Bu da yeter, diye düşünenlerin yaklaşımı farklıdır. Genellikle yerine getirilmesini talep ettikleri belirli kriterleri vardır. Buna karşılık süreç içinde tatmin oldukları bir noktaya geldiklerinde, eğer yeterli olduğunu düşünüyorlar ise, bu noktada karar verebilirler.

İşte size hayatımızda almış olduğumuz kötü kararların ve yanlış tercihlerin nedenleri. Eminim çoğu size tanıdık gelecektir.

Önünüze çok fazla seçenek koydunuz

Çok fazla seçenek yükü bunların arasında paralize olmanıza neden olur

Eğer mükemmeliyetçiyseniz, muazzam seçenek sayısı sizi bu işin matematiğini kısa zamanda yapmaktan alıkoyacaktır.

Sonunda karar vermekten bile vazgeçebilirsiniz.

Eğer bir yetinmeci iseniz bu kadar seçenek bolluğu arasında yine çok hırpalanacaksınız.

Ortada çok fazla seçenek var. O zaman, seçenekler arasından sizin kriterlerinizi tam olarak karşılayanı aramak yerine, sizin için en kolay olanı tercihy edin.

Aşırı seçenek yükü, karar verseniz de bir süre sonra bundan pişman olma olasılığını arttırır.

Dahası, seçmediğiniz tercihler için de üzülmeniz mümkün olabilir.

Bu seçeneklerin paradoksudur.

İlhamın ve heyecanın zirvesinde değildiniz

Bu ara başlığı atarken, bir deniz kenarında margaritanız ile oturup keyif yapmakta olduğunuz bir halden bahsetmiyorum. Ya da bir bahar akşamında şiir yazmak ile ilgikli ilham değil benim anlatmak istediğim.

Karar almak için en ideal heyecan ve ilham noktasında olmak, büyümek, atılım yapmak için güçlü bir duygusal havada olmak demektir.

Başka türlü bir atmosferde alacağınız kararlar zayıf ve dar açılı olacaktır.

Böyle bir havayı yakalayabilmeniz için rutininizi terk etmeniz gerekir. Her gün kendinizi hapsettiğiniz rutinin dışına çıkın. Hafızanızı yenilemeniz ve öğrenmeniz için optimal olan bir doğal ve sosyal çevreye gidin.

Seçeneklerinizi çok fazla irdelediniz

Genelde şöyle bir mantık vardır; ne kadar çok bilgi toplarsan o kadar doğru karar alırsın. Ama bir noktaya gelirsin ve ondan sonrası sadece kafanı karıştırır.

Bunu da sadece kararsızlığımızı tetiklediğini düşündüğümüz bilgi boşluklarını doğru doldurabilmek için yaparız.

Bir konuda kafamız netleşmeli. Kolayca elimize ulaşan bilgiler o kadar doğru ve yardımcı olmayabilir. Hatta bizi yanlış yönlendirebilir.

O halde şunu bilmeniz gerekir;

Olabildiğince çok bilgi değil, en doğru ve en yararlı bilgi önemlidir.

Her bir tıklamanın yeni bir keşif sözü verdiği bir Dünyada, hepimiz bağımlı hale gelme riski altındayız. İki farklı soru kategorisi arasında doğru olanı seçmek zorundayız. Cevaplarını araştırmaya değer sorular ve cevapsız kalması daha uygun olan sorular.

Gelecekteki ‘ Siz’ i ya küçümsediniz ya da abarttınız

On yıl önceki halinizi kolayca hatırlayabilirsiniz.

Gelgelelim, bunu gelecek için yapmanız gerektiğinde zorlanırsınız. On yıl sonraki ‘ Siz’i kolay kolay tarif edemezsiniz. İşin burası çok önemlidir.

Gelecekteki ‘ siz’i tahmin edemeyeceğiniz için gerçekleşmeyeceğini sanabilirsiniz. O gelecekteki siz asla gelmeyecek ve olmayacak gibidir.

Karar verme aşamasında duygusal tahmin diyebileceğimiz bir süreci takip ederiz. Aklımızda sadece bu kararın gelecekte bize nasıl duygular yaşatacağı sorusu vardır.

Sorun tam da buradadır. Karar verirken bunun etkilerini rutin olarak aşırı abartırız. Bu etkilerin olumlu ve olumsuz olması fark etmez.

Şundan emin olabilirsiniz.

Bir karar aldınız. Ama bunun gelecekteki sonuçları ile ilgili olarak kaygılısınız. Merak etmeyin, o etki sizin endişelendiğinizden çok daha az olacaktır.

Hep ertelediniz. Herşeyi ertelediniz

Eğer kararsız bir ertelemeci iseniz, ben sizinle alış verişe gitmem. Daha keskin bir örnek vereyim. Sizinle uzun vadeli planlar da yapmam.

Siz karar vermekten korkan bir tipsiniz.  Belirli bir seçeneğe karar verdiğinizde bir çok alternatif tercihi kaybedeceğinizi düşünürsünüz.

Ayrıca, bir seçeneği tercih ederken, bu konuda bir sosyal baskıya maruz kalıp kalmazıdığınız sorusu da aklınızı kurcalar.

İçinizde süren savaşın yarattığı endişe sizi kesin bir karar almaktan alıkoyar. Bunun yerine kafanızı kuma gömüp bir süre daha beklemeyi seçersiniz.

Sonuçta bir karar alırsınız. Kendinizi güvende hissettiğiniz en son yeri de kaybetmiş olma olasılığınız çok yüksektir.

Her zaman bir süre belirleyin. O süre içinde kararınızı mutlaka alın.

Sistematik çalışmadınız

Bu da yeter diyenler. Sözümüz size. Her zaman çalışın ve ev ödevlerinizi tamamlayın.

Bu ev ödevi neler içerir?

Bir mantık kurgusu içinde bir süreç planlayın. Karar alma yolculuğunuzu buna göre yapın. Bir sistem olmadan karar almak için her adımda uzun zamanlar harcayacaksınız.

Eğer bir sisteme göre hareket ederseniz, her opsiyonu olması gereken süre içinde değerlendirip mutlaka bir sonuca varırsınız.

Mutlu anlarda karar almak?

Çeşitli çalışmalara göre, mutlu olduğumuz zamanlarda aşırı iyimserliğimiz ön plana çıkıyor. Bu yaklaşım ile baktığımız seçenekler içinden de en çok bizi mutlu edecek olan tercihler bizim için daha çekici hale geliyor.

Biraz üzüntü ya da hafif bir melankoli durumunda ise, olaylara sistematik bakma yönümüz daha baskın oluyor. Gerçekçiliği tercih ediyoruz.

Küçük kararlar için her zaman rasyonel argümanlara ağırlık verin. Karmaşık kararlar öncesinde ise duygularınıza yaslanın.

Hiç şeytanın avukatlığına soyunmadınız

Geçmişte birçok sağlıklı karar aldınız. Bu kararların olumlu sonuçları size biraz aşırı özgüven yükledi. Kendinizi hep doğru kararlar alan bir usta gibi görmeye başladınız.

Bir süre sonra kendinizi yanılmaz bir otorite olarak görme aşamasına gelirsiniz. Bu noktadan itibaren somut ve katı analizlerden ziyade, duygulara daha çok güvenirsiniz.

Tam da bu nokta, yanlış yargılamaların ve gevşekliğin devreye girmeye başladığı yerdir.

Her kararınızın onaylanması beklentisi, sizi sadece mevcut inançlarınızı ve teorilerinizi doğrulayan kanıtlarla sınırlar. Sadece onlara güvenirsiniz. Başka bir ifade ile ukalalaşırsınız.

Geçmiş deneyimler hep sizin haklı olduğunuzu onayladı. Bunlara ve geçmişten süzülüp gelen bilgilere körü körüne güvenmeyin. Sizin de yanılmış olabileceğinizi kanıtlayan bilgilere odaklanın. Onlar daha fazla yardımcı olacaktır.

Dışarıdan hiç görüş almadınız

İş arkadaşları, aile, dostlar, mentörler size doğru kararlar alabilmeniz için yardımcı olabilecek büyük fikirlere ve bilgiye sahip olabilirler.

Eğer, kararlarınızın onları da etkilemesi söz konusu ise ve olabildiğince kısa sürede yanınızda olmaları iyi olacak ise, gecikmeyin. Onları da safınıza çekin.

Eğer herhangi birisine sormak istemezseniz, ya da ilgililere ulaşamıyorsanız, çevrenizdeki kalabalığa da danışabilirsiniz. Kalabalıkların sağduyusuna güvenin.

Şunu da aklınızdan çıkarmayın. Bir yakın arkadaşınız size buna benzer bir konuda bir soru sorduğunda ya da yardım istediğinde, ona neler söylerdiniz. Bunu hayalinizde canlandırın.

Böyle yaparsanız, stratejik noktadan ayrılmış ve biraz daha geniş açıdan bakma şansı elde etmiş olursunuz. Bu da rahatlık ve esneklik sağlar.

Sonuç – Sadece bir karar verin

“Kötü bir karar aldım ve hayatım mahvoldu’ demek işin en kolay tarafıdır. Bunun cazibesine kapılmayın. Bahanelere sığınmayın.

Şuna inanın, en doğru karar diye bir saplantı olmamalıdır. Sadece bazı kararlar diğerlerine göre daha faydalıdır, daha iyi sonuçlar kazandırır.

Siz sadece diğerlerine göre daha iyi olana odaklanın.

Duygusallık ile sistematik olmak arasında bir denge kurun.

Şunları unutmayın ve uygulayın

Seçeneklerinizi sınırlandırın

En uygun havanızda olduğunuzda karar alın

Karar almadan önce doğru bilgileri toplayı

Kararınızın etkisini aşırı abartmayın

Ertelemeyin

Çevrenizde uzman dostlar varsa, danışın

Sistematik olun

Duygularınıza sığının ve güvenin

Psikolojik önyargılara karşı uyanık olun

Yanlış yolda olduğunuzu gösteren bilgilere de göz atın

Tavsiyelere açık olun

Kazanmama üzerine kurulu şartlanmayı kırın

Kaybetmemek kurgusuna sarılın

Sonuçlardan korkmayın. Karar alın


Hiç yorum yok: