Hayatınızda hiç son derece kötü bir karar aldığınız oldu mu?
Ya da, geçmişte çok kötü
kararlar almış olabileceğinizi düşündüğünüz oluyor mu?
Akşam eve dönerken bir
anda bir dürümcüye girip, iki tane dürümü ‘ gömmekten’ bahsetmiyorum. Yani bir
anda diyetinizi yerle bir etmek gibi bir karar değil benim sormak istediğim.
Daha sert ve kalıcı etkisi olan karar ya da kararlar…
“ O kararı almasaydım,
bugün çok farklı yerlerde olabilirdim” diyerek hayıflandığınız bir karar var mı
geçmişinizde?
Bu kararı nasıl aldığınızı
düşünün. Sonra da unutun gitsin. Merak etmeyin, hayat, birçok nedenden ötürü
yanlış kararlar aldığımız ve bedeller ödediğimiz bir süreçtir.
Sormamız gereken asıl soru
şudur;
Bundan sonra doğru
kararları nasıl alabilirim?
Kötü
kararların arkasındaki nedenler
Filozoflar ve hatta
ekonomistler uzun bir zaman insanların kötü kararlar almalarının nefeni olarak
duyguları gösterdiler. İnsanların nedenlere göre değil, duygularına göre karar
almalarının yanlış olduğunu vurguladılar.
Ama psikiyatrideki
gelişmeler sonrasında duygular aklandı. Şimdi, bilim, insanların duyguları ile
de son derece doğru ve başarılı kararlar verebileceğini kabul ediyor.
Mümkün
olanın en fazlasını isteyenler ve ‘Bu da yeter’ diyenler
Karar vericiler iki
kategoriye ayrılır. Mümkün olanın en azamisini talep edenler ile belirli bir
noktayı yakaladığında bunu yeterli bulanlar.
Birinci kategoridekiler
mükemmeliyetçidir. Karar vermeden önce mutlaka farklı seçenekleri dikkate
alırlar. Emin olmak istedikleri bir husus vardır. Her kararlarının
verebileceklerinin en mükemmeli olduğundan emin olmak isterler.
Bu da yeter, diye
düşünenlerin yaklaşımı farklıdır. Genellikle yerine getirilmesini talep
ettikleri belirli kriterleri vardır. Buna karşılık süreç içinde tatmin
oldukları bir noktaya geldiklerinde, eğer yeterli olduğunu düşünüyorlar ise, bu
noktada karar verebilirler.
İşte size hayatımızda
almış olduğumuz kötü kararların ve yanlış tercihlerin nedenleri. Eminim çoğu
size tanıdık gelecektir.
Önünüze
çok fazla seçenek koydunuz
Çok fazla seçenek yükü
bunların arasında paralize olmanıza neden olur
Eğer mükemmeliyetçiyseniz,
muazzam seçenek sayısı sizi bu işin matematiğini kısa zamanda yapmaktan
alıkoyacaktır.
Sonunda karar vermekten
bile vazgeçebilirsiniz.
Eğer bir yetinmeci iseniz
bu kadar seçenek bolluğu arasında yine çok hırpalanacaksınız.
Ortada çok fazla seçenek
var. O zaman, seçenekler arasından sizin kriterlerinizi tam olarak karşılayanı
aramak yerine, sizin için en kolay olanı tercihy edin.
Aşırı seçenek yükü, karar
verseniz de bir süre sonra bundan pişman olma olasılığını arttırır.
Dahası, seçmediğiniz
tercihler için de üzülmeniz mümkün olabilir.
Bu seçeneklerin
paradoksudur.
İlhamın
ve heyecanın zirvesinde değildiniz
Bu ara başlığı atarken,
bir deniz kenarında margaritanız ile oturup keyif yapmakta olduğunuz bir halden
bahsetmiyorum. Ya da bir bahar akşamında şiir yazmak ile ilgikli ilham değil
benim anlatmak istediğim.
Karar almak için en ideal
heyecan ve ilham noktasında olmak, büyümek, atılım yapmak için güçlü bir
duygusal havada olmak demektir.
Başka türlü bir atmosferde
alacağınız kararlar zayıf ve dar açılı olacaktır.
Böyle bir havayı
yakalayabilmeniz için rutininizi terk etmeniz gerekir. Her gün kendinizi
hapsettiğiniz rutinin dışına çıkın. Hafızanızı yenilemeniz ve öğrenmeniz için
optimal olan bir doğal ve sosyal çevreye gidin.
Seçeneklerinizi
çok fazla irdelediniz
Genelde şöyle bir mantık
vardır; ne kadar çok bilgi toplarsan o kadar doğru karar alırsın. Ama bir
noktaya gelirsin ve ondan sonrası sadece kafanı karıştırır.
Bunu da sadece
kararsızlığımızı tetiklediğini düşündüğümüz bilgi boşluklarını doğru
doldurabilmek için yaparız.
Bir konuda kafamız
netleşmeli. Kolayca elimize ulaşan bilgiler o kadar doğru ve yardımcı
olmayabilir. Hatta bizi yanlış yönlendirebilir.
O halde şunu bilmeniz
gerekir;
Olabildiğince çok bilgi
değil, en doğru ve en yararlı bilgi önemlidir.
Her bir tıklamanın yeni
bir keşif sözü verdiği bir Dünyada, hepimiz bağımlı hale gelme riski
altındayız. İki farklı soru kategorisi arasında doğru olanı seçmek zorundayız.
Cevaplarını araştırmaya değer sorular ve cevapsız kalması daha uygun olan
sorular.
Gelecekteki
‘ Siz’ i ya küçümsediniz ya da abarttınız
On yıl önceki halinizi
kolayca hatırlayabilirsiniz.
Gelgelelim, bunu gelecek
için yapmanız gerektiğinde zorlanırsınız. On yıl sonraki ‘ Siz’i kolay kolay
tarif edemezsiniz. İşin burası çok önemlidir.
Gelecekteki ‘ siz’i tahmin
edemeyeceğiniz için gerçekleşmeyeceğini sanabilirsiniz. O gelecekteki siz asla
gelmeyecek ve olmayacak gibidir.
Karar verme aşamasında
duygusal tahmin diyebileceğimiz bir süreci takip ederiz. Aklımızda sadece bu
kararın gelecekte bize nasıl duygular yaşatacağı sorusu vardır.
Sorun tam da buradadır.
Karar verirken bunun etkilerini rutin olarak aşırı abartırız. Bu etkilerin
olumlu ve olumsuz olması fark etmez.
Şundan emin olabilirsiniz.
Bir karar aldınız. Ama
bunun gelecekteki sonuçları ile ilgili olarak kaygılısınız. Merak etmeyin, o
etki sizin endişelendiğinizden çok daha az olacaktır.
Hep
ertelediniz. Herşeyi ertelediniz
Eğer kararsız bir
ertelemeci iseniz, ben sizinle alış verişe gitmem. Daha keskin bir örnek
vereyim. Sizinle uzun vadeli planlar da yapmam.
Siz karar vermekten korkan
bir tipsiniz. Belirli bir seçeneğe karar
verdiğinizde bir çok alternatif tercihi kaybedeceğinizi düşünürsünüz.
Ayrıca, bir seçeneği
tercih ederken, bu konuda bir sosyal baskıya maruz kalıp kalmazıdığınız sorusu
da aklınızı kurcalar.
İçinizde süren savaşın
yarattığı endişe sizi kesin bir karar almaktan alıkoyar. Bunun yerine kafanızı
kuma gömüp bir süre daha beklemeyi seçersiniz.
Sonuçta bir karar
alırsınız. Kendinizi güvende hissettiğiniz en son yeri de kaybetmiş olma
olasılığınız çok yüksektir.
Her zaman bir süre
belirleyin. O süre içinde kararınızı mutlaka alın.
Sistematik
çalışmadınız
Bu da yeter diyenler.
Sözümüz size. Her zaman çalışın ve ev ödevlerinizi tamamlayın.
Bu ev ödevi neler içerir?
Bir mantık kurgusu içinde
bir süreç planlayın. Karar alma yolculuğunuzu buna göre yapın. Bir sistem
olmadan karar almak için her adımda uzun zamanlar harcayacaksınız.
Eğer bir sisteme göre
hareket ederseniz, her opsiyonu olması gereken süre içinde değerlendirip
mutlaka bir sonuca varırsınız.
Mutlu
anlarda karar almak?
Çeşitli çalışmalara göre,
mutlu olduğumuz zamanlarda aşırı iyimserliğimiz ön plana çıkıyor. Bu yaklaşım
ile baktığımız seçenekler içinden de en çok bizi mutlu edecek olan tercihler
bizim için daha çekici hale geliyor.
Biraz üzüntü ya da hafif
bir melankoli durumunda ise, olaylara sistematik bakma yönümüz daha baskın
oluyor. Gerçekçiliği tercih ediyoruz.
Küçük kararlar için her
zaman rasyonel argümanlara ağırlık verin. Karmaşık kararlar öncesinde ise
duygularınıza yaslanın.
Hiç
şeytanın avukatlığına soyunmadınız
Geçmişte birçok sağlıklı
karar aldınız. Bu kararların olumlu sonuçları size biraz aşırı özgüven yükledi.
Kendinizi hep doğru kararlar alan bir usta gibi görmeye başladınız.
Bir süre sonra kendinizi
yanılmaz bir otorite olarak görme aşamasına gelirsiniz. Bu noktadan itibaren
somut ve katı analizlerden ziyade, duygulara daha çok güvenirsiniz.
Tam da bu nokta, yanlış
yargılamaların ve gevşekliğin devreye girmeye başladığı yerdir.
Her kararınızın
onaylanması beklentisi, sizi sadece mevcut inançlarınızı ve teorilerinizi
doğrulayan kanıtlarla sınırlar. Sadece onlara güvenirsiniz. Başka bir ifade ile
ukalalaşırsınız.
Geçmiş deneyimler hep
sizin haklı olduğunuzu onayladı. Bunlara ve geçmişten süzülüp gelen bilgilere
körü körüne güvenmeyin. Sizin de yanılmış olabileceğinizi kanıtlayan bilgilere
odaklanın. Onlar daha fazla yardımcı olacaktır.
Dışarıdan
hiç görüş almadınız
İş arkadaşları, aile,
dostlar, mentörler size doğru kararlar alabilmeniz için yardımcı olabilecek
büyük fikirlere ve bilgiye sahip olabilirler.
Eğer, kararlarınızın
onları da etkilemesi söz konusu ise ve olabildiğince kısa sürede yanınızda
olmaları iyi olacak ise, gecikmeyin. Onları da safınıza çekin.
Eğer herhangi birisine
sormak istemezseniz, ya da ilgililere ulaşamıyorsanız, çevrenizdeki kalabalığa
da danışabilirsiniz. Kalabalıkların sağduyusuna güvenin.
Şunu da aklınızdan
çıkarmayın. Bir yakın arkadaşınız size buna benzer bir konuda bir soru
sorduğunda ya da yardım istediğinde, ona neler söylerdiniz. Bunu hayalinizde
canlandırın.
Böyle yaparsanız, stratejik
noktadan ayrılmış ve biraz daha geniş açıdan bakma şansı elde etmiş olursunuz.
Bu da rahatlık ve esneklik sağlar.
Sonuç
– Sadece bir karar verin
“Kötü bir karar aldım ve
hayatım mahvoldu’ demek işin en kolay tarafıdır. Bunun cazibesine kapılmayın.
Bahanelere sığınmayın.
Şuna inanın, en doğru
karar diye bir saplantı olmamalıdır. Sadece bazı kararlar diğerlerine göre daha
faydalıdır, daha iyi sonuçlar kazandırır.
Siz sadece diğerlerine
göre daha iyi olana odaklanın.
Duygusallık ile sistematik
olmak arasında bir denge kurun.
Şunları
unutmayın ve uygulayın
Seçeneklerinizi
sınırlandırın
En uygun havanızda
olduğunuzda karar alın
Karar almadan önce doğru
bilgileri toplayı
Kararınızın etkisini aşırı
abartmayın
Ertelemeyin
Çevrenizde uzman dostlar
varsa, danışın
Sistematik olun
Duygularınıza sığının ve
güvenin
Psikolojik önyargılara
karşı uyanık olun
Yanlış yolda olduğunuzu
gösteren bilgilere de göz atın
Tavsiyelere açık olun
Kazanmama üzerine kurulu
şartlanmayı kırın
Kaybetmemek kurgusuna sarılın
Sonuçlardan korkmayın.
Karar alın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder