Okura yaşanmış bir
olayı naklediyorum. Abartma yoktur,unutulanlar vardır.
Check-In (
Müşterilerin girişini ifade eden bir kavram) zamanına üç gün vardır. Konuşma
Genel Müdür ile Satış ve Pazarlama Müdürü arasında geçer.
- Efendim bir sıkıntı var.
- Hayırdır Ahmet?
- Otel biraz shortta efendim.
Genel Müdür
kahkahalara boğulmuştur.
- Ohooo ! Bu mu sıkıntı Ahmet? Aşk olsun. Short ne
zaman Oteller için sıkıntı oldu ki?
- Efendim bu sefer biraz yüksek bir short
oranı var.
- Sıkma canını. Hallederiz. Kaç oda?
Yirmi?
- Biraz daha yüksek Müdür Bey…
- Olabilir Ahmet. Elli mi?
Genel Müdürün gülmesi
yüzünde donmuş kalmıştır.
- Biraz daha yüksek efendim. Bir hayli
yüksek.
- Ahmet meraktan öldürme adamı yahu…Yüz
oda?
- Ehmmm.Öhmmm…Şeyyy..
- Anladım. İşimiz biraz zor gibi. Tahmin
ettim. İkiyüz elli oda fazlamız var..
- Hemen hemen efendim…
Genel Müdürün
tansiyonu fırlamış,yüzü kireç gibi olmuştur.
- Ahmet,bana bin oda
shortta olduğumuzu söylemeyeceksin umarım..
- Efendim ikiyüz elli
odamız tam yedi yüz adet satılmış..
Koltuk bir
tarafta,Genel Müdür bir taraftadır. Hayatı gözlerinin önünden bir film şeridi
gibi hızla akıp gitmektedir.
- Müdür Bey..Müdür
Bey..Sakin olun..Aman..Heyy..Birisi kolonya getirsin çabuk.
Genel Müdüre
şimdilerde musallat olan tansiyon,panik atak,paranoya gibi illetler o günlerden
kalmadır.
İkiyüz elli odaya
karşılık yediyüz rezervasyon.
Giriş gününe üç gün
var.
Çevredeki Otellerin
hepsi kapalı.
Komşu otelleri açtırma
ricaları da kalın bir imkansızlık duvarına çarpıp geri dönmektedir.
İki Otel yardımcı
olmayı kabul eder. Ama pek hatırşinas bir yardımdır bu. Otelin satış fiyatının
50% üstünde bir fiyat
koyarlar masaya.
Yaşanması muhtemel
rezaletin bedeli daha da ağır olacaktır. Kabul edilir.
Gruplardan bir tanesi
aynı bölgedeki 4 yıldızlı bir otele yerleştirilir. Elli oda reklamasyon bedeli çoktan not
defterlerine kaydedilmiştir. Beş yıldızlı bir otele rezervasyon yaptıran grup
doğal olarak tepkilidir.
Bu otel iki gün içinde
açılıp hazır hale gelmiştir. Bu nedenle ne mutfak ekibine housekeeping ekibi ne
de servis ekibi vardır. Sadece kışın otele göz kulak olmaları için çıkışı
verilmeyen birkaç resepsiyonist,bir tane teknik eleman,birkaç tane de güvenlik
görevlisi vardır.
Yemekler shorta düşen
otelde pişer. Servisi otelin garsonları üstlenir. Shorta düşen otelin kat
görevlileri iki otel arasında mekik dokur. Buna karşılık 4 yıldızlı otele yarım
pansiyon konaklama faturası ayıla bayıla ödenir.
Asıl çıngar arife günü
kopar.
Başka bir otele
gitmeyi kabul etmeyen ve mutlaka rezervasyon yaptırdıkları otelde konaklama
saplantısındaki elli oda sakini lobiye gelir, kısa sürede tanışır, kaynaşır ve
örgütlenirler. Komiteler oluşturulur. O yıllarda medyanın körüklediği yaygın
bir inanış vardır. Akdeniz ve Ege Otelleri yerli turisti kazıklamaktadır. Turizmin
ilk atılımını gerçekleştirdiği zamanlarda bir belediye başkanı da verdiği bir
demeç ile bu inanışın yaygınlaşmasına çanak tutmuştur.
Yerli turisti Bodrum’a
istemiyoruz. Karadeniz yaylalarına, kıyılarına gitsinler.
Genel Müdür, otelde
kalıp müşterileri ikna etmeye çabalamak ile başını alıp dağlara kaçmak ikilemi
arasında bocalamaktadır. Katılmış olduğu strese karşı mücadele, baskı altında
verimli çalışma seminerlerinde öğrendiklerini hatırlamaya çalışır. Nafile…
Departman Müdürlerinin
dolduruşu ile bir toplantı düzenler. Bir
fırsatını bulup iki duble votka ile beyninin cesaret üreten hücrelerini
aşka getirir. Yüz müşterinin beklediği salona girer. Giriş o giriş. İçerde ikna
edilebilecek insanlar yerine Moğolistan’dan Anadolu’ya at sırtında gelmiş
Cengiz Han’ın orduları vardır.
- Nerede bu hanın
sahibi? Çabuk bize yatacak yer ve yiyecek yemek versin.
- Hancııııı !!! Çabuk
bana içki,atıma da bol yem …
- Yıkarız burayı…
Yakarız…
Dakika bir gol
sayısız.
- Şimdi efendim, lütfen
beni dinler misiniz?
- Kes…Kes…Bize hikaye
okuma…Odalarımızı ver.
Yerlere fırlatılan kül
tablaları, kafasına gelen domatesle, yumurtalar arasında rakip parti fanatiği
köyden kaçan siyasetçi misali kaybolur…
Ah Patron ah!
Zamanında şu oteli neden dörtyüz odalı inşa etmedin ki?
Akşam da olmamaktadır.
Hain dakikaların her birisi adeta hormonlanmış, saatlere dönüşmüştür. Güneş
bile otelde izlemekte olduğu harala güreleye dalmış, batmayı unutmuş gibidir.
Sonunda tur operatörü
sorunu çözer. Elli odayı yerleştirecek oteller bulmuştur. Güneş kıs kıs gülerek
ufukta kaybolurken, müşteriler de bütün öfkelerini boşaltmış olarak oteli terk
ederler.
Genel Müdür biten
savaşın ardından hemen tuvalete koşar. Heyecan, korku ve stres idrar torbasına
fazla mesai yaptırmıştır. Uzun bir süre kalkamaz klozetin üstünden.
Derken çıkar, ellerini
yıkarken aynaya bakar ve aynadaki aksini görmesiyle canhıraş bir feryat kaplar
tuvaleti…
Yüzüne yeni çizgiler
eklenmiş, gri olan saçlar beyazlaşmış,gözler ufalmış.Bambaşka bir insana
dönüşmüştür.
Nihai darbe ertesi gün
indirilir.
Oteli terk eden
müşteriler bir gazetenin yerel ilavesinin idare merkezine gitmiş,olup bitenleri
bire bin katarak anlatmış ve bir de haberi destekleyecek bir fotoğraf ile
mizanseni tamamlamışlardır;
Manşet;
VİCDANSIZ OTEL YÖNETİMİ HAMİLE KADINI KAPI DIŞARI ETTİ !!!
Altta bir taksinin
şoför mahalline bitik bir yüz ifadesi ile kurulmuş hamile kadın fotoğrafı.
Hanımefendinin karnı şoför mahalline zor sığmaktadır.
Short’un azı karar
çoğu zarar demişler.
2 yorum:
Sayın Adil bey
Ben buna benzer bir olayı 1998 yılında görmüştüm.
Kmerde 5 yıldızlı bir otel Genel Müdür ve F/O Müdürünün birbirinden habersiz komfirme ettiği rezervasyonlardan dolayı Shorta düşmüşlerdi.
Adsız dedi ki...
Sayın Adil bey
Ben buna benzer bir olayı 1998 yılında görmüştüm.
Kmerde 5 yıldızlı bir otel Genel Müdür ve F/O Müdürünün birbirinden habersiz komfirme ettiği rezervasyonlardan dolayı Shorta düşmüşlerdi.
Yorum Gönder