6 Mart 2015 Cuma

Üç kat shorta düşmek bu, boru değil

Okura yaşanmış bir olayı naklediyorum. Abartma yoktur,unutulanlar vardır.

Check-In ( Müşterilerin girişini ifade eden bir kavram) zamanına üç gün vardır. Konuşma Genel Müdür ile Satış ve Pazarlama Müdürü arasında geçer.

-   Efendim bir sıkıntı var.
-   Hayırdır Ahmet?
-   Otel biraz shortta efendim.

Genel Müdür kahkahalara boğulmuştur.

-   Ohooo ! Bu mu  sıkıntı Ahmet? Aşk olsun. Short ne zaman Oteller için sıkıntı oldu ki?
-   Efendim bu sefer biraz yüksek bir short oranı var.
-   Sıkma canını. Hallederiz. Kaç oda? Yirmi?
-   Biraz daha yüksek Müdür Bey…
-   Olabilir Ahmet. Elli mi?

Genel Müdürün gülmesi yüzünde donmuş kalmıştır.

-   Biraz daha yüksek efendim. Bir hayli yüksek.
 Ahmet meraktan öldürme adamı yahu…Yüz oda?
 Ehmmm.Öhmmm…Şeyyy..
-   Anladım. İşimiz biraz zor gibi. Tahmin ettim. İkiyüz elli oda fazlamız var..
 Hemen hemen efendim…

Genel Müdürün tansiyonu fırlamış,yüzü kireç gibi olmuştur.

- Ahmet,bana bin oda shortta olduğumuzu söylemeyeceksin umarım..
- Efendim ikiyüz elli odamız tam yedi yüz adet satılmış..
Koltuk bir tarafta,Genel Müdür bir taraftadır. Hayatı gözlerinin önünden bir film şeridi gibi hızla akıp gitmektedir.
- Müdür Bey..Müdür Bey..Sakin olun..Aman..Heyy..Birisi kolonya getirsin çabuk.

Genel Müdüre şimdilerde musallat olan tansiyon,panik atak,paranoya gibi illetler o günlerden kalmadır.

İkiyüz elli odaya karşılık yediyüz rezervasyon.
Giriş gününe üç gün var.
Çevredeki Otellerin hepsi kapalı.
Komşu otelleri açtırma ricaları da kalın bir imkansızlık duvarına çarpıp geri dönmektedir.

İki Otel yardımcı olmayı kabul eder. Ama pek hatırşinas bir yardımdır bu. Otelin satış fiyatının 50% üstünde  bir fiyat koyarlar masaya.

Yaşanması muhtemel rezaletin bedeli daha da ağır olacaktır. Kabul edilir.

Gruplardan bir tanesi aynı bölgedeki 4 yıldızlı bir otele yerleştirilir.  Elli oda reklamasyon bedeli çoktan not defterlerine kaydedilmiştir. Beş yıldızlı bir otele rezervasyon yaptıran grup doğal olarak tepkilidir.

Bu otel iki gün içinde açılıp hazır hale gelmiştir. Bu nedenle ne mutfak ekibine housekeeping ekibi ne de servis ekibi vardır. Sadece kışın otele göz kulak olmaları için çıkışı verilmeyen birkaç resepsiyonist,bir tane teknik eleman,birkaç tane de güvenlik görevlisi vardır.

Yemekler shorta düşen otelde pişer. Servisi otelin garsonları üstlenir. Shorta düşen otelin kat görevlileri iki otel arasında mekik dokur. Buna karşılık 4 yıldızlı otele yarım pansiyon konaklama  faturası  ayıla bayıla ödenir.

Asıl çıngar arife günü kopar.

Başka bir otele gitmeyi kabul etmeyen ve mutlaka rezervasyon yaptırdıkları otelde konaklama saplantısındaki elli oda sakini lobiye gelir, kısa sürede tanışır, kaynaşır ve örgütlenirler. Komiteler oluşturulur. O yıllarda medyanın körüklediği yaygın bir inanış vardır. Akdeniz ve Ege Otelleri yerli turisti kazıklamaktadır. Turizmin ilk atılımını gerçekleştirdiği zamanlarda bir belediye başkanı da verdiği bir demeç ile bu inanışın yaygınlaşmasına çanak tutmuştur.

Yerli turisti Bodrum’a istemiyoruz. Karadeniz yaylalarına, kıyılarına gitsinler.

Genel Müdür, otelde kalıp müşterileri ikna etmeye çabalamak ile başını alıp dağlara kaçmak ikilemi arasında bocalamaktadır. Katılmış olduğu strese karşı mücadele, baskı altında verimli çalışma seminerlerinde öğrendiklerini hatırlamaya çalışır. Nafile…

Departman Müdürlerinin dolduruşu ile bir toplantı düzenler.  Bir fırsatını bulup iki duble votka ile beyninin cesaret üreten hücrelerini aşka getirir. Yüz müşterinin beklediği salona girer. Giriş o giriş. İçerde ikna edilebilecek insanlar yerine Moğolistan’dan Anadolu’ya at sırtında gelmiş Cengiz Han’ın orduları vardır.

- Nerede bu hanın sahibi? Çabuk bize yatacak yer ve yiyecek yemek versin.
- Hancııııı !!! Çabuk bana içki,atıma da bol yem …
- Yıkarız burayı… Yakarız…

Dakika bir gol sayısız.

- Şimdi efendim, lütfen beni dinler misiniz?
- Kes…Kes…Bize hikaye okuma…Odalarımızı ver.

Yerlere fırlatılan kül tablaları, kafasına gelen domatesle, yumurtalar arasında rakip parti fanatiği köyden kaçan siyasetçi misali kaybolur…
Ah Patron ah! Zamanında şu oteli neden dörtyüz odalı inşa etmedin ki?

Akşam da olmamaktadır. Hain dakikaların her birisi adeta hormonlanmış, saatlere dönüşmüştür. Güneş bile otelde izlemekte olduğu harala güreleye   dalmış, batmayı unutmuş gibidir.

Sonunda tur operatörü sorunu çözer. Elli odayı yerleştirecek oteller bulmuştur. Güneş kıs kıs gülerek ufukta kaybolurken, müşteriler de bütün öfkelerini boşaltmış olarak oteli terk ederler.

Genel Müdür biten savaşın ardından hemen tuvalete koşar. Heyecan, korku ve stres idrar torbasına fazla mesai yaptırmıştır. Uzun bir süre kalkamaz klozetin üstünden.

Derken çıkar, ellerini yıkarken aynaya bakar ve aynadaki aksini görmesiyle canhıraş bir feryat kaplar tuvaleti…

Yüzüne yeni çizgiler eklenmiş, gri olan saçlar beyazlaşmış,gözler ufalmış.Bambaşka bir insana dönüşmüştür.

Nihai darbe ertesi gün indirilir.
Oteli terk eden müşteriler bir gazetenin yerel ilavesinin idare merkezine gitmiş,olup bitenleri bire bin katarak anlatmış ve bir de haberi destekleyecek bir fotoğraf ile mizanseni tamamlamışlardır;

Manşet;

VİCDANSIZ OTEL YÖNETİMİ HAMİLE KADINI KAPI DIŞARI ETTİ !!!

Altta bir taksinin şoför mahalline bitik bir yüz ifadesi ile kurulmuş hamile kadın fotoğrafı. Hanımefendinin karnı şoför mahalline zor sığmaktadır.

Short’un azı karar çoğu zarar demişler.


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sayın Adil bey
Ben buna benzer bir olayı 1998 yılında görmüştüm.
Kmerde 5 yıldızlı bir otel Genel Müdür ve F/O Müdürünün birbirinden habersiz komfirme ettiği rezervasyonlardan dolayı Shorta düşmüşlerdi.

Adsız dedi ki...

Adsız dedi ki...
Sayın Adil bey
Ben buna benzer bir olayı 1998 yılında görmüştüm.
Kmerde 5 yıldızlı bir otel Genel Müdür ve F/O Müdürünün birbirinden habersiz komfirme ettiği rezervasyonlardan dolayı Shorta düşmüşlerdi.