Nihayetinde, turizmin geri dönüşü, aşılamayı ve test sistemlerini olabildiğince hızla bütün Dünyada yaygınlaştırmaktan geçecektir.
Test oldukça hızlı ve kolay
bir sistem. Ama hepsinden önemlisi bütün ülkeler hem ortak bir test uygulaması
hem de aşılama noktasında bir an önce uyum sağlamak zorundalar.
Turizmin geri dönmesi,
insanların kafa karışıklığından kurtulmasına bağlıdır.
Bunu sağladıktan sonra
ikinci şart ise, uluslararası bir sistemin kurulması ve insanların bu sistemin
güvenliğine kesinlikle inanmalarıdır. Hükümetlerin insanlara seyahat
edebilecekleri mesajını vermeleri bile yeterli olmayacaktır.
Aslında her kriz arkasından
fırsatları da getirir. Mevcut duruma göre bu krizin öncelikli kazananları yerel
ve bölgesel turizm olacak.
Özellikle yerel turizm
insanların işlerini korumalarına ve küçük işletmelerin ayakta kalmasına
yardımcı olacak. Önce ülkelerin kendi insanları yerel seyahatlere başlayacak.
Bu da yerel işletmelere
nefes olacak.
İşin doğrusu da budur. Kendi
insanlarının seyahat etmediği ve tadını çıkarmadığı bir ülke, başka ülkelerden
insanlar için de cazip olmayacaktır.
Bu şekilde başlayıp
küreselleşmeyen bir seyahat hareketi olmazsa, mevcut kriz daha uzun sürecektir.
Buna bir ekleme yapmak gerekir.
Turizm artık yeni normalin
dijital teknolojisini, sağlık ve güvenlik kurallarını özümsemeli ve hayata geçirmelidir.
Bu gereksinim sadece konukları değil, çalışanları da kapsamalı ve elbette
onları da korumalıdır.
Bu krizden kimlerin sağlam
çıkacağına da bakalım. Her ne kadar çok yaygın bir ifadeye dönüşmüş olsa da
tekrarlayalım. Yeni bir Dünya kuruluyor.
Bu krizden sonra ortaya çıkacak yeni Dünyanın
daha nazik, daha sakin ve daha sürdürülebilir olacağı aşikar.
İnsanoğlunun muhteşem
zekasına güvenmek gerekir.
Unutmayın, insanoğlu
valizine tekerlek eklemeyi akıl etmeden önce, aya insan indirdi. Buradan çıkan
sonuç, seyahat sektörünün nasıl yavaş ve tutucu olduğu gerçeği olabilir.
Havayolları pazar ile
iletişimini güven temelinde güçlendirmeli. Uçakların temizliği ve hijyen
alanında daha etkili uygulamaları hayata geçirmeli.
Rezervasyon ve iptal
politikalarında daha esnek olmalı.
Oteller, en sadık ve
güvenilir konuklarının kendi ülkeleri ve yakın bölgelerden gelecek insanlar
olduğunu kabul etmeli.
Bu itibarla ulusal tatiller
her zamankinden daha önemli olacaktır.
Dünya artık neredeyse
tamamen dijitalleşiyor.
Buna uyum sağlamaktan başka
çıkar yolumuz yok. Bu güne kadarki bütün iş yapma modellerimizi gözden
geçirmeliyiz.
Turizm şunu anlamalı; artık
sadece toplantılar ya da sunumlar değil, her şey dijital ya da sanal olabilir.
Konserler, büyük mitingler, spor aktiviteleri, kişisel gösteriler. Hepsi.
Yaşamakta olduğumuz acıları
ya da belirsizlikleri bir tarafa bırakıp, gelmekte olana odaklanmalıyız.
Değişimi tanımalı ve kabul etmeliyiz.
Covid19 krizine bağlı
olarak, kabul etmemiz gereken bir gerçek daha var. Artık komşular arasında
acımasız bir rekabet olmamalıdır.
Komşum için yararlı olan
benim için de yararlıdır.
Bu hususa bir çarşı
felsefesi ile bakmalıyız. Bir çarşıda kuyumcular ya da baharatçılar ve daha birçok
esnaf grupları yan yana sıralanır. Bilirler ki, o sokağa gelen bir müşteri
peşinden nicelerini getirir. Komşu turizm destinasyonları için de böyledir.
Özetlersek; Yerel ve
Bölgesel turizmin hayata dönmesi için şu aşamalar vardır.
İşletmeler ayakta kalmalı.
Hükümetler işletmelerin nefes almasını sağlayacak finansal kolaylıkları
sağlamalı. Ancak o zaman işletmeler yeni gerçeğe uyum sağlayabilir.
Buna mukabil, özel sektör de
hızla değişmeli ve dönüşmeli. Yerel ve
bölgesel turistlere yeni olanaklar sunmalı. Bu kaynaklardan sağlayacağı
finansman ile toparlanabilmeli.
Uluslararası seyahatin en
güçlü kaynağı genç dijital göçebelerdir.
Onları da kapsayacak
şekilde, yabancılara özel seyahat sigortası politikaları sunun. Bu
politikaların arkasına hükümetlerin de desteğini alın.
Sonuç: Birleşin. Bu
bataklıktan ancak birlikte çıkabiliriz. Hiçbir ülke bu işi tek başına çözemez.
İstedikleri kadar güçlü ve akılcı planlar geliştirsinler. Tek başına olmaz.
1 yorum:
Yorum Gönder