Dünya Turizm Örgütü – eski – Genel Sekreteri Taleb Rifai ne diyor?
Bir yılın sonunda bazı
gerçekler kendisini acı da olsa hissettirmeye başladı.
Ortada Dünyanın gördüğü en
karmaşık bulmacalardan birisi var. Bu bulmacanın birinci muhatabı da bir bütün
olarak seyahat endüstrisidir.
Başta Batı kurumları olmak
üzere, UNWTO, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği, hiçbir yapı yaşanmakta olan
bu krize doğru bir tanım koyamadı.
Şimdi hayat çok acil bir
görev dayatıyor. Hemen bu günden itibaren, taş üstüne taş koyarak çok taraflı
yeni bir sistem kurmak zorundayız.
Elimizde olanları ve
olmayanları hesap ederek aşırı ihtiyatlı hareket etmek gibi bir lüksümüz de
yoktur. Seyahat tıpkı dün olduğu gibi bu gün de herkesi her yerde buluşturmakla
ilgilidir.
Artık içimizden geçen
duygulara değil, dışarıdaki somut gerçeklere dayanarak çözüm arayışına girmek
zorundayız.
Turizmin Covid19 krizinden
en çok etkilenen sektör olduğuna kuşku yok. Ama bir şanssızlığımız var. Her
hükümet, ülkesinin insanlarını korumak için, kendisi bir takım çözümler
üretmeye çabalıyor ve işin kötüsü en uygun olanın da bu olduğuna inanıyor.
Bu, tahmin edilebilir ve
anlaşılabilir bir aksiyondur.
Bununla beraber, turizm
sektörü olarak yeni, çok taraflı, daha uyumlu, adil ve şık bir sistem
arayışında olduğumuz da bir gerçek. Zira tek tek ülkelerin başarılı olması
Dünya geneli için çok büyük bir önem ifade etmiyor.
Biraz daha açalım. Yerel ve
geçici çözümler yerine daha büyük resmi görmemiz gerekiyor.
Ortada devasa bir dönüşüm
var.
Turizm de, Dünya ile
birlikte bambaşka bir forma doğru dönüşüyor.
Geçici durgunluklar
morallerimizi bozmamalıdır. Daha iyi ve sürdürülebilir bir Dünya hızla ortaya
çıkıyor. En uygun an geldiğinde, geri döndürülemez bir yükseliş başlayacaktır.
Her ülke öncelikle komşuları
ile ortak zeminlerde bir araya gelmeli. Ortak çözümler ve hareket planları
oluşturmalı.
Dünya turizmi için kesin
çözüm ülkelerin tek tek başarısından geçmiyor.
Önce ülkelerin birlikte
oluşturdukları bölgeler ele alınmalı. Bu destinasyonların turistler nezdinde güven
tazelemesi sağlanmalıdır.
Ayağa kalkan destinasyonlar
birlikte bütün Dünyayı toparlayacaktır.
Bir insan bir ülkeden
diğerine güvenle seyahat edemez ise, hükümetlerin yerel başarısının da bir
anlamı olmayacaktır.
Şu anda tam anlamı ile bir
karmaşa hüküm sürüyor.
Bir ülke, gelenlerin
karantinaya alınmasını şart koşarken, diğeri aşı pasaportu istiyor. Bir başka ülke ise, seyahatten 72 saat önce
Covid19 negatif test sonucu talep ediyor.
Avrupa Birliği bu hali ile
bir başarısızlık örneğidir.
ABD de aynı çöküşü
yaşamaktadır. Covid19 ile mücadele açısından bakarsak ABD artık bir Birleşik
Devlet değildir. Her eyalet kendi çözümünü üretmenin peşinde koşuyor.
Bu konuda aşılamayı bir
örnek olarak düşünebiliriz. Bu hızla devam ederse, Dünyanın yüzde 70’ini
aşılamak için en az 5 yıllık bir süre gerekecektir.
Aşılama bittiğinde ve Dünya
birleşik bir modeli yarattığında, Turizmin ileriye doğru çok güçlü bir hamle
yapmasını bekleyebiliriz.
Turizmin doğası şudur; siz
insanları bir yerlere seyahate gönderirsiniz, insanlar da bir yerlerden sizin
ülkenize gelir. Bu nedenle işi getirip tek başına aşılamaya başlamak çok
mantıklı bir çözüm olmayabilir.
Günümüz Dünyasında bütün
ülkeler nüfuslarının tamamını hemen aşılama kapasitesine sahip değiller. Ama bu
dengesizlik bir politik oyuna dönüşmemelidir.
İşin acı tarafı şudur; eğer
aşı olmuş olan nüfus ile henüz olamamışları karşı karşıya getirirsek, hepimiz
kaybederiz.
Böyle bir senaryoda
aşılamasını tamamlamamış ülkelere hiç kimse gitmeyecek ve aşılamasını
tamamlamış hiçbir ülke de, henüz bunu tamamlamış bir ülkeden hiç kimseyi
sınırlarından içeri almayacaktır.
Seyahatin ruhu herkesi her
yerde bir araya getirebilmekle ilgilidir. Ama bu durum, herkes aşılanana kadar
hayata geçmeyecektir. Bu da uzun bir zaman alacaktır.
Bütün ülkelerde makul ve uyumlu
bir test modelini hayata geçirebilmek daha hızlı ve acil bir iyileşme için
mantıklı bir çözüm olabilir.
Ya da, aşılama ve test
sistemlerinin kombinasyonu da etkili olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder