Ezberlerimiz
bozuldu.
Bakış açılarımız
değişti. Hayatımıza yeni kavramlar girdi. Birçok kavram ise kayboldu.
Hemen bir örnek
vermek gerekirse, Otelcilik Dünyasının içindeki temel değer olan, İnsani Dokunuş,
bilinmez bir meçhul zamana kadar kayboldu.
Bir de bizim için
çok önemli olduğunu yeni anladığımız bir kavram hayatımıza girdi.
Bağlı olmak. Ya da
bağlantılı olmak..
İnsanları
dönüştüren seyahati biliriz.
Amacı olan
seyahatler vardır. Onlar hakkında da fikir sahibiyiz.
Kimi insanlar bir
anlam arayışı ile seyahat ederler. Hayatlarına bir anlam kazandırmak isterler.
Bunun için yol kat ederler.
Ama şu son birkaç
ay boyunca yaşadığımız pandemi şartları ve karantina önlemleri bize çok önemli
bir gerçeği gösterdi.
Çok farklı bir turizm varmış, onu öğrendik.
Bağlantı turizmi
Bağlantı,
hayatımızın en önemli aktivitesidir. Hatta daha da ötesi hayatımızın
anahtarıdır.
Yaşadığımız çağda
insanlarla bağlantıda kalmak akıl ve beden sağlığımız için vazgeçilmez bir
gereksinimdir. Yeryüzündeki insani akışa bağlı kalmak çok önemlidir.
Yaşadığımız
korkutucu deneyim gösterdi ki, başkalarına, doğaya ve kendimize bağlı kalmak
her zamankinden daha fazla önem taşıyor.
Şimdiye kadar hep işimize bağlı durumdaydık.
Finans ile
bağlantılı idik. Maddi yaşama fazlası ile bağlanmıştık. Toplum içindeki
konumumuz ve nasıl göründüğümüz bizim için çok öncelikli idi.
Tek bir yol ve yön
vardı.
İşimize ya da
kurumsal sorumluluklarımıza olması gerekenden çok daha fazla enerji ve zaman
ayırmak… Önceliklerimizi işimize göre belirlemek.
Şimdi bu durum
hızla değişiyor. Bu günlerde her yerde tek bir dilek duyuluyor.
Arkadaşlarla, aile
ile daha fazla zaman geçirmek. Hayatı daha güzel deneyimlemek. Daha az
çalışmak. Ün, şan, şöhret ve güzellik peşinde daha az zaman harcamak.
Hayatımıza anlam
katan gerçek deneyimler yaşamak. Yüzlerimize gerçek bir gülümseme kondurmak.
Yüreklerden gelerek şarkılar söylemek.
Covid19 çevre ile barışmamızı sağlayacak mı?
Eğer insanlık eski
normale çok hızlı bir dönüş yapmaz ise.. Yani Covid19’un insanları zorladığı
yeni normal kalıcı hale gelirse..
Yeryüzünün ve
insanlığın geleceği adına güzel gelişmeler var, demektir.
Virüs yaşattığı
acıların yanında, Dünya’mıza iyilik de yaptı.
Ulaşım ağları
minimuma indi.
Kentler enerji
tüketimini azalttı.
İnsanoğlunun
çevreye dönük vahşeti bitti.
Farklı ve çevre dostu bir model güçlenmeye başladı.
Karbon salınımı
düştü.
Güvenilir kaynaklar
bu yılın Ocak-Nisan döneminde karbon emisyonlarında çok dikkat çekici bir düşüş
olduğunu teyit ediyor. Düşüş oranı yüzde 17 ve bu çok önemli bir gelişme.
New York’ta Mart
ayı bazında çok umutlandıran bir gelişme oldu.
Karbon salınımı,
2019 yılının Mart ayına göre yüzde 50 azaldı.
Çin’de kömür
tüketimi yüzde 40 geriledi. Karbon salınımı ise yüzde 25 düştü. İtalya,
İspanya, İngiltere’de çok olumlu gelişmeler oldu.
Avrupa ve Kuzey
Amerika başta olmak üzere, Dünya’da enerji talebi yüzde 4 azaldı. Kömür
talebinde azalma yüzde 10 civarında gerçekleşti.
Petrol ve benzeri
fosil yakıtlara olan talebin düşmeye devam edeceği tahmin ediliyor. Bunu
Nükleer enerji ve gaz da takip edebilir.
Ama bütün mesele bu
olumlu gelişmelerin kalıcı olması ve bir daha eskiye dönüşün olmaması. Yoksa
kazanımlar kısa zamanda uçup gider.
Artık ofislerde de Doğa ile bütünleşmek zamanı
Doğa ile
bütünleşmek aslında en basit olanı. Bunu doğa ile bağlantıda kalmak olarak da
tanımlayabiliriz. Buna bağlı olarak sizlere yeni bir kavram sunayım.
Biyofilik tasarım
ve deneyim. Bu tasarım size doğadan uzakta olsanız bile onun tam
kalbindeymişsiniz gibi bir deneyim fırsatı sunuyor.
Biyofilik tasarım,
insan sağlığını geliştirmek için doğal sistemleri ve süreçleri çevre tasarımına
dahil etmeyi savunan bir yaklaşımdır.
Bilim, ofislerde
doğallığın yer almasının sağlık üstünde çok olumlu etkileri olduğunu söylüyor.
Doğa ile benzeşen ofisler sağlıklıdır.
Evden çalışmak kalıcı olmalı
Pandemi bütün
Dünya’da evden çalışmayı yaygınlaştırdı. Verimlilikte ve işleyişte hiçbir
akşama olmadı. Süreçler pandemi öncesi gibi yürütüldü.
Uzmanlar, evden (
ya da uzaktan ) çalışmanın kalıcı olacağını öngörüyor.
Bu değişim
gerçekleşirse, çalışanların işyerlerine gitmek için harcadıkları zaman, enerji
ve yakıttan olağanüstü ölçülerde tasarruf edilecek demektir.
Sadece bu bile,
kentlerin arap saçına dönmüş trafiğine belli ölçülerde çözüm sağlayacaktır.
İnternet üzerinden toplantılar sürmeli
Pandemi döneminde,
insanlar ilk şoku atlattıktan sonra, işlerin devam etmesi gerçeğinden hareketle
toplantılara devam ettiler.
Ortak mekanda
toplantılar yerine online toplantılar başladı.
Bu toplantılar
sayesinde araç kullanımı azaldı. Trafik kullanımı önlendi. Daha rahat ve
stressiz toplantılar mümkün hale geldi.
Ulaşımda yeşil akım başlamalı
Eğer uçaklarla,
petrol ile çalışan vasıtalarla seyahat etmeyi sürdürürsek, gelecekte tadını
çıkaracağımız bir gezegen kalmayacak.
Bu kadar sık
seyahat edersek de aynı son ile karşılaşacağız. Yeryüzünü dumana ve karbona
boğan seyahatleri azaltmak gelece olan vicdani borcumuz.
Elektrikli araçlar
ucuzlamalı ve yaygınlaşmalı. Şarj istasyonları da öyle..
Sık sık tatil ya da
başka amaçlı seyahat yerine, daha az sayıda seyahat planlanmalı. Zira her uçak
seyahati atmosferi biraz daha yaşanmaz hale getiriyor.
Yürekten çağrım- Herkes ağaç dikmeli
Kim bilir, belki de
virüslere karşı bu kadar dayanıksız hale gelmemizin arkasında, doğadan kopmuş
olmamız vardır.
Ağaçlardan, doğal
gıdadan, temiz havadan, temiz sudan uzaklaştıkça bakterilere ve virüslere karşı
daha zayıf hale geliyor olamaz mıyız?
O zaman bu işin
anahtarı- Ağaç.
Çaremiz daha çok,
çok daha fazla, milyarlarca ağaçta…
Ağaç, sera gazı
etkisini azaltır.
İklim bozulmasının
önüne geçer.
İşin uzmanlarının
desteğini alarak, her yere ağaç dikelim. Her fırsatta ağa dikelim. Ama yanlış
yere yanlış ağaçları dikme hatasına da düşmeyelim.
Çevremizi
yeşillendirelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder