Bu yıl Davos’ta
düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu, 2019 için en önemli üç sorunu belirledi. Bu
konuları vurgulayan bir video hazırladı.
Üç başlık: İnsan,
çevre ve ekonomi ile ilgili.
Bunların her üçü de
turizmcileri çok yakından ilgilendiriyor.
Konuya turizmin uzun
vadeli bir bakış açısı ile yaklaşırsak, kişisel başlık altında tanımlanan sorun
sektör ile doğrudan alakalı görünüyor.
Kişisel sorun nedir
derseniz: Yalnızlık
Yalnızlık...
Bütün dünyayı teslim
almak üzere olan bir sosyal tecrit olgusu olarak yalnızlık turizm için çok
önemli fırsatlar yaratıyor.
Önce yalnızlık ile
ilgili bilgi paylaşalım.
Tıp, yalnızlığı en az
sigara kadar zararlı görüyor.
İşin kötüsü bu durum
küresel bir tehdit haline geldi. İnsanlar baştan, gönüllü olarak yalnız kalmayı
tercih ediyor. Bir süre sonra bu durumu mutlaklaştırıyor. Çevresine ördüğü
sosyal duvarlarla kesin bir izolasyon sağlıyor. Belli bir süre sonra da geri
dönüşü olmayan bir psikolojik yıkıma maruz kalıyor.
Bunun için suçlanacak
birileri var mı?
Elbette var!
Yalnızlığı seçen insanın kendisi suçludur.
Paris’te yalnız
insanların oranı ytüzde 50’yi buldu. Stokholm’de yüzde 60. İngiltere’de tek
kişilik evlerin sayısı 20 yıl içinde iki katına çıktı.
Birleşik Krallık’ta,
75 yaş üzeri insanların yarısından fazlası tek başına yaşıyor. Bunların içinde,
en az bir ay boyunca hiç kimse ile konuşma olanağı olmayanların oranı da çok
yüksek. Hiçbir yakın arkadaşı olmayanların sayısı da katlanarak büyüyor.
ABD’de, yakın
arkadaşı olmayanları bir araya toplamak fırsatı olsaydı, başlı başına bir ülke
oluşturacak nüfus sayısına ulaşabilirlerdi.
Hem kenttekiler, hem
kırda geri kalanlar yalnızlaştı
Kapitalizm için bir
varoluş nedeni olan kentleşme, dayattığı yaşam modeli ile bundan 100 yıl önceki
canlı, diri ve neşeli insanın da ölüm fermanı oldu.
Aile bağları
konusunda en tutucu ülke sayılabilecek Çin’de bile kırsal nüfus yarıya düştü.
Beraberinde sosyal izolasyon arttı. Hem kenttekiler, hem kırda geri kalanlar
yalnızlaştı.
Bu tehlikeyi, “Ne
olacak canım? Onların yaşam biçimi tercihi bu” diyerek geçiştirmek pek mümkün
görünmüyor. Kafalarımızı kuma gömemeyiz.
Yalnız yaşayanlar
yaşadıkları ülkeye çok büyük bir ekonomik maliyete neden oluyor. İngiltere’de yapılan bir araştırma, yalnız
yaşayanların ekonomiye yılda 6 Bin Sterlin ek maliyet çıkardığını ortaya
koyuyor.
Yalnızlık sendromunun
2018 yılında küresel ekonomiye yüklediği maliyet
Yalnızlık, neden
olduğu fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar vasıtası ile ülkeleri büyük mali
ve sosyal yükler altına sokuyor.
Yalnızlık sendromunun
2018 yılında küresel ekonomiye yüklediği maliyetin 2.45 trilyon Doların
üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Ülkeler yalnızlığı
yenmek için yeni çözüm yolları bulma konusunda çalışmaya başladı.
İtalya'da
öğrencilerin yaşlılarla birlikte yaşaması için onları uygun fiyatlı konut
karşılığında yalnız yaşayan insanların yanına yerleştiren şirketler var.
İngiltere yalnız
yaşayan insanların sorunlarına çözüm bulmak için Yalnızlık Bakanlığı kurdu.
Yalnızlık, sosyal
izolasyon ile birlikte yaşlıları vuruyor
İnsan sosyal
canlıdır. Diğerleri ile kurulan bağlantı bizi ayakta tutar, moral ve fiziksel
olarak güçlendirir. Ama, başta Batı olmak üzere, Dünya hızla yalnızlaşıyor.
Yaşlanan nüfus
toplumsal sahneden çekilmeye zorlanıyor.
Kişisel sınırlarının
gerisine çekilmeye zorlanan yaşlılar sosyal izolasyon ve moral çöküntü ile
karşı karşıya kalıyor.
Bu durum da, bilişsel
gerilemeye, depresyona ve kalp rahatsızlıklarına neden oluyor.
Sosyal izolasyon ve
yalnızlığın sağlığa etkileri
Bilinen gerçeklerdir,
ama kısaca tekrarlayalım. Sosyal izolasyon ve yalnızlık, özellikle yaşlılarda,
yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları, bağışıklık sisteminde zayıflama,
anksiyete, depresyon, algı bozukluğu, Azlheimer ve hatta ani ölümlere bile yol
açabiliyor.
Eşi ya da hayat
arkadaşını kaybeden, arkadaşlarından bir anda kopan, aileden ayrılan yaşlılar
kendilerini bir anda yapayalnız buluyorlar. Emeklilik, hareket kabiliyetini
kaybetmek, ulaşım zorlukları da yalnızlığı tetikleyen etkenler.
Tam tersine, anlamlı
ve üretken aktivitelere yönelen ve diğerleri ile bağlarını koparmayan insanlar
daha uzun yaşıyor, ruhsal dengeleri sağlam oluyor, bir amaç uğruna var olmanın
heyecanını sonuna kadar hissediyorlar. Bilimsel çalışmalar, bu aktiviteleri
devam ettiren insanların sağlıklı bir yaşam sürdürdüğünü kanıtlıyor.
Yalnızlığın tanımı
Genel tanımlamalar
yalnızlığı tek başına kalmak olarak tarif etse de, bu yetersiz kalır. Yalnızlık
bir algı durumudur. Yalnızlık insanlara kendilerini boş, tek başına ve
istenmeyen birisi gibi hissettirir. Yalnız hisseden insanlar genellikle bir
insani temas için yalvarırlar. Ama tek başına kaldıkları algısı onları diğer
insanlarla temas kurma noktasında çok zorlar.
Uzmanlar, yalnızlığı
tek başına kalmak olarak tanımlamıyorlar. Bütün mesele dış etkileri fazlaca
önemseyerek kendini yalnız hissetmekten ibaret.
Bu durumda yalnızlık
olgusu bilincinize işlemeye başlıyor. Mesela bir kafeye giren yaşlı çift,
görevlilerin soğuk yaklaşımından ve çevreden hiç kimsenin kendilerine selam
vermemesinden dolayı bir anda yalnızlık hissine kapılabilirler.
Yalnızlık duygusuna
yol açan etmenler
Yalnızlık duygusuna yol
açan etmenlere değinmiştik. Özellikle, insanın hayatında çok önemli olan
birisini kaybetmek şiddetli bir yalnızlık hissini tetikleyebilir.
Özgüven eksikliği,
dış dünyaya karşı kuşkulu yaklaşım, kendisini değersiz hissetmek de yalnızlık
duygusunu güçlendirir.
Yalnızlık duygusunu
güçlü olarak taşıyan insanlar daha çok alkol tüketir. Daha az hareket eder.
Dengesiz beslenirler. Uyku sorunları vardır. Gün içinde hemen yorgunluk hissine
kapılırlar. Çok sık hastalanırlar. Hastaneleri daha çok meşgul ederler. Daha
çok sağlık harcaması yaparlar.
Yalnızlık bulaşıcı
olabilir
Yalnız ve kendisini
dışlanmış hisseden insanlar ile ilişkide olanlar da bundan etkilenebilir.
Yalnızlık sosyal ağlar vasıtası ile yayılabilir. Bilimsel çalışmalar, yalnız
insanlarla temasta olanların yarıdan fazlasının aynı sıkıntıyı yaşayabileceğini
gösteriyor.
Batı’nın yaşlıları
mutsuz ve sağlıksız
Yetmiş yaş ve üzeri
insanlar artık ülkelerinde sosyal kabul görmüyor.
Gençler ve orta
yaşlılar, yaşlı ve yalnız insanları toplumun sırtında bir yük olarak görüyor.
Yaşlı ve yalnız
insanlar çevrelerinde onlarla konuşacak, onları anlayacak ve zaman paylaşacak
insanlar arıyor.
Aşırı izolasyoncu
kent yaşamı yaşlı ve yalnız insanları boğuyor.
Yaşlı ve yalnız
Batılı doğayı, doğallığı, hayvanları, çiçekleri, böcekleri özlüyor
Yaşlı ve yalnız
insanlar hala üretken ve canlı olduklarını kanıtlamak istiyor.
Türkiye yalnızlara
kucak açabilir
Yaşlı da olsa insanın
en vazgeçilmez gereksinimi iletişim…
Birileri ile
konuşmak. Birilerinin kendisine konuşması…
Dünyanın neresinde
olursa olsun yaşlılar var olduklarını hissetmek, bunu sonuna kadar yaşamak
istiyor. Yaşamakta olduklarını hem kendilerine, hem de herkese kanıtlamak için
her şeyi yapıyorlar.
Bunun için gerekirse
yılda birkaç kez yurtdışına seyahate gidiyorlar. Uzun süre kalıyorlar.
Orada en fazla
yaptıkları şey her fırsatta bol bol personelle konuşmak, şakalaşmak…
Yoksa siz Side
bölgesindeki otellere onuncu, yirminci, kırkıncı kere gelen Almanların
gerçekten de o otelin ‘eşsiz’ kalitesine geldiklerini mi sanıyordunuz?
Yoksa siz ülkelerinde
kış başlarken evini kapatıp Alanya’daki apartlara gelen yaşlı İskandinavların
gerçekten de o apartın ‘eşi benzeri bulunmaz’ hizmet kalitesi için mi orayı
tercih ettiklerini düşünüyordunuz?
Onlar öncelikle
İNSAN’a geliyorlar
Onların ülkelerinde
ve komşularında artık olmayan şeye, İNSAN’a geliyorlar.
İnsan sesine.
Gözlerdeki dost bakışa. Sıcaklığa. Heyecana. Sevecenliğe. Konukseverliğe.
Saygıya. Şefkate. Yaşadıklarını anlamaya, bilmeye, hissetmeye geliyorlar.
Zira geldikleri
ülkelerde insan olduklarından bile emin değiller. Oralarda gençler ve orta
yaşlılar artık onları insan yerine koymuyor.
Türkiye’nin bundan
sağlayacağı fayda nedir?
Türkiye akıllı bir
planlama ile imajını da parlatır, milyonlarca Batılı yalnıza ‘analık, babalık’ da
yapar, hepsini yeniden hayata döndürür.
Bir Batı yaşama
tekrar tutunma cenneti olur.
Öyle aşırı yatırım
bütçelerine gerek yok. Biz olalım yeter. Binlerce yıldır olduğumuz gibi…
Yalnız ve sosyal
izolasyona maruz kalanlara özel projeler
Pilot bölgeler
seçilerek projeler üretilebilir
Bu bölgelerde
yaşayanlar, başta esnaf ve turizm çalışanları olmak üzere, herkes Almanca ve
İngilizce eğitimi almaya teşvik edilir.
Seçilen bölge
Avrupalı yalnızlar için bir sosyalleşme vahasına dönüştürülür. Kentin genel eğitim
seviyesine yatırım yapılarak, yaşayanların kültürel eşiği yükseltilir.
Dünya, sanat, spor,
kültür, müzik, tarih, sosyal yaşam konularında bilgili ve sohbet edebilen
insanlar yetiştirilir. Sokağa çıkan yalnız Avrupalının sohbet edebileceği
insanlar bulabilmesi sağlanmış olur.
Bu bölgelerdeki otel
çalışanlarının genel kültür seviyesin yükseltecek eğitimler verilir. Otel
çalışanlarının bölge, kent hakkında daha fazla güncel bilgi sahibi olmaları
sağlanır. Böylece yalnız konuklara kent hakkında rehberlik yapılabilir.
Yerel yönetimler ve
sosyal kuruluşlar yalnız Avrupalıya kentte, doğada aktviteler düzenler. Yakın
yörelerdeki köyler, mahalleler ziyaret edilebilir. Bu mahalle ve köylerdeki
insanlarla iletişim kurabilmeleri için rehberler verilebilir.
Anadolu’nun
unutulmakta olan meslekleri ve el sanatları kursları ile yalnız Avrupalılara
yeni beceriler kazandırılabilir.
Otellerin içinde ya
da dışında mutfak kursları açılıp, onların katılımı sağlanabilir
Eğer Avrupa’da kimi
tur operatörleri bu alandaki açığı görür ve başlık olarak Sosyalleşme Turları
adı ile bir kategori açarsa, turizm yeni bir mevzi kazanmış olur.
Küresel turizm
hareketi yeni bir alan kazanır. Bu alandan yürüyerek yeni yatırımlar gündeme
gelir. Farklı ürün ve hizmetler ortaya çıkar.
Bu öneriler daha da
geliştirilebilir. Yeter ki, Türkiye turizmcileri bu büyük potansiyeli görsün ve
onlara özel insani projeler geliştirsin.
Bu yıl Davos’ta
düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu, 2019 için en önemli üç sorunu belirledi. Bu
konuları vurgulayan bir video hazırladı.
Üç başlık: İnsan,
çevre ve ekonomi ile ilgili.
Bunların her üçü de
turizmcileri çok yakından ilgilendiriyor.
Konuya turizmin uzun
vadeli bir bakış açısı ile yaklaşırsak, kişisel başlık altında tanımlanan sorun
sektör ile doğrudan alakalı görünüyor.
Kişisel sorun nedir
derseniz: Yalnızlık
Yalnızlık...
Bütün dünyayı teslim
almak üzere olan bir sosyal tecrit olgusu olarak yalnızlık turizm için çok
önemli fırsatlar yaratıyor.
Önce yalnızlık ile
ilgili bilgi paylaşalım.
Tıp, yalnızlığı en az
sigara kadar zararlı görüyor.
İşin kötüsü bu durum
küresel bir tehdit haline geldi. İnsanlar baştan, gönüllü olarak yalnız kalmayı
tercih ediyor. Bir süre sonra bu durumu mutlaklaştırıyor. Çevresine ördüğü
sosyal duvarlarla kesin bir izolasyon sağlıyor. Belli bir süre sonra da geri
dönüşü olmayan bir psikolojik yıkıma maruz kalıyor.
Bunun için suçlanacak
birileri var mı?
Elbette var!
Yalnızlığı seçen insanın kendisi suçludur.
Paris’te yalnız
insanların oranı ytüzde 50’yi buldu. Stokholm’de yüzde 60. İngiltere’de tek
kişilik evlerin sayısı 20 yıl içinde iki katına çıktı.
Birleşik Krallık’ta,
75 yaş üzeri insanların yarısından fazlası tek başına yaşıyor. Bunların içinde,
en az bir ay boyunca hiç kimse ile konuşma olanağı olmayanların oranı da çok
yüksek. Hiçbir yakın arkadaşı olmayanların sayısı da katlanarak büyüyor.
ABD’de, yakın
arkadaşı olmayanları bir araya toplamak fırsatı olsaydı, başlı başına bir ülke
oluşturacak nüfus sayısına ulaşabilirlerdi.
Hem kenttekiler, hem
kırda geri kalanlar yalnızlaştı
Kapitalizm için bir
varoluş nedeni olan kentleşme, dayattığı yaşam modeli ile bundan 100 yıl önceki
canlı, diri ve neşeli insanın da ölüm fermanı oldu.
Aile bağları
konusunda en tutucu ülke sayılabilecek Çin’de bile kırsal nüfus yarıya düştü.
Beraberinde sosyal izolasyon arttı. Hem kenttekiler, hem kırda geri kalanlar
yalnızlaştı.
Bu tehlikeyi, “Ne
olacak canım? Onların yaşam biçimi tercihi bu” diyerek geçiştirmek pek mümkün
görünmüyor. Kafalarımızı kuma gömemeyiz.
Yalnız yaşayanlar
yaşadıkları ülkeye çok büyük bir ekonomik maliyete neden oluyor. İngiltere’de yapılan bir araştırma, yalnız
yaşayanların ekonomiye yılda 6 Bin Sterlin ek maliyet çıkardığını ortaya
koyuyor.
Yalnızlık sendromunun
2018 yılında küresel ekonomiye yüklediği maliyet
Yalnızlık, neden
olduğu fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar vasıtası ile ülkeleri büyük mali
ve sosyal yükler altına sokuyor.
Yalnızlık sendromunun
2018 yılında küresel ekonomiye yüklediği maliyetin 2.45 trilyon Doların
üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Ülkeler yalnızlığı
yenmek için yeni çözüm yolları bulma konusunda çalışmaya başladı.
İtalya'da
öğrencilerin yaşlılarla birlikte yaşaması için onları uygun fiyatlı konut
karşılığında yalnız yaşayan insanların yanına yerleştiren şirketler var.
İngiltere yalnız
yaşayan insanların sorunlarına çözüm bulmak için Yalnızlık Bakanlığı kurdu.
Yalnızlık, sosyal
izolasyon ile birlikte yaşlıları vuruyor
İnsan sosyal
canlıdır. Diğerleri ile kurulan bağlantı bizi ayakta tutar, moral ve fiziksel
olarak güçlendirir. Ama, başta Batı olmak üzere, Dünya hızla yalnızlaşıyor.
Yaşlanan nüfus
toplumsal sahneden çekilmeye zorlanıyor.
Kişisel sınırlarının
gerisine çekilmeye zorlanan yaşlılar sosyal izolasyon ve moral çöküntü ile
karşı karşıya kalıyor.
Bu durum da, bilişsel
gerilemeye, depresyona ve kalp rahatsızlıklarına neden oluyor.
Sosyal izolasyon ve
yalnızlığın sağlığa etkileri
Bilinen gerçeklerdir,
ama kısaca tekrarlayalım. Sosyal izolasyon ve yalnızlık, özellikle yaşlılarda,
yüksek tansiyon, kalp rahatsızlıkları, bağışıklık sisteminde zayıflama,
anksiyete, depresyon, algı bozukluğu, Azlheimer ve hatta ani ölümlere bile yol
açabiliyor.
Eşi ya da hayat
arkadaşını kaybeden, arkadaşlarından bir anda kopan, aileden ayrılan yaşlılar
kendilerini bir anda yapayalnız buluyorlar. Emeklilik, hareket kabiliyetini
kaybetmek, ulaşım zorlukları da yalnızlığı tetikleyen etkenler.
Tam tersine, anlamlı
ve üretken aktivitelere yönelen ve diğerleri ile bağlarını koparmayan insanlar
daha uzun yaşıyor, ruhsal dengeleri sağlam oluyor, bir amaç uğruna var olmanın
heyecanını sonuna kadar hissediyorlar. Bilimsel çalışmalar, bu aktiviteleri
devam ettiren insanların sağlıklı bir yaşam sürdürdüğünü kanıtlıyor.
Yalnızlığın tanımı
Genel tanımlamalar
yalnızlığı tek başına kalmak olarak tarif etse de, bu yetersiz kalır. Yalnızlık
bir algı durumudur. Yalnızlık insanlara kendilerini boş, tek başına ve
istenmeyen birisi gibi hissettirir. Yalnız hisseden insanlar genellikle bir
insani temas için yalvarırlar. Ama tek başına kaldıkları algısı onları diğer
insanlarla temas kurma noktasında çok zorlar.
Uzmanlar, yalnızlığı
tek başına kalmak olarak tanımlamıyorlar. Bütün mesele dış etkileri fazlaca
önemseyerek kendini yalnız hissetmekten ibaret.
Bu durumda yalnızlık
olgusu bilincinize işlemeye başlıyor. Mesela bir kafeye giren yaşlı çift,
görevlilerin soğuk yaklaşımından ve çevreden hiç kimsenin kendilerine selam
vermemesinden dolayı bir anda yalnızlık hissine kapılabilirler.
Yalnızlık duygusuna
yol açan etmenler
Yalnızlık duygusuna yol
açan etmenlere değinmiştik. Özellikle, insanın hayatında çok önemli olan
birisini kaybetmek şiddetli bir yalnızlık hissini tetikleyebilir.
Özgüven eksikliği,
dış dünyaya karşı kuşkulu yaklaşım, kendisini değersiz hissetmek de yalnızlık
duygusunu güçlendirir.
Yalnızlık duygusunu
güçlü olarak taşıyan insanlar daha çok alkol tüketir. Daha az hareket eder.
Dengesiz beslenirler. Uyku sorunları vardır. Gün içinde hemen yorgunluk hissine
kapılırlar. Çok sık hastalanırlar. Hastaneleri daha çok meşgul ederler. Daha
çok sağlık harcaması yaparlar.
Yalnızlık bulaşıcı
olabilir
Yalnız ve kendisini
dışlanmış hisseden insanlar ile ilişkide olanlar da bundan etkilenebilir.
Yalnızlık sosyal ağlar vasıtası ile yayılabilir. Bilimsel çalışmalar, yalnız
insanlarla temasta olanların yarıdan fazlasının aynı sıkıntıyı yaşayabileceğini
gösteriyor.
Batı’nın yaşlıları
mutsuz ve sağlıksız
Yetmiş yaş ve üzeri
insanlar artık ülkelerinde sosyal kabul görmüyor.
Gençler ve orta
yaşlılar, yaşlı ve yalnız insanları toplumun sırtında bir yük olarak görüyor.
Yaşlı ve yalnız
insanlar çevrelerinde onlarla konuşacak, onları anlayacak ve zaman paylaşacak
insanlar arıyor.
Aşırı izolasyoncu
kent yaşamı yaşlı ve yalnız insanları boğuyor.
Yaşlı ve yalnız
Batılı doğayı, doğallığı, hayvanları, çiçekleri, böcekleri özlüyor
Yaşlı ve yalnız
insanlar hala üretken ve canlı olduklarını kanıtlamak istiyor.
Türkiye yalnızlara
kucak açabilir
Yaşlı da olsa insanın
en vazgeçilmez gereksinimi iletişim…
Birileri ile
konuşmak. Birilerinin kendisine konuşması…
Dünyanın neresinde
olursa olsun yaşlılar var olduklarını hissetmek, bunu sonuna kadar yaşamak
istiyor. Yaşamakta olduklarını hem kendilerine, hem de herkese kanıtlamak için
her şeyi yapıyorlar.
Bunun için gerekirse
yılda birkaç kez yurtdışına seyahate gidiyorlar. Uzun süre kalıyorlar.
Orada en fazla
yaptıkları şey her fırsatta bol bol personelle konuşmak, şakalaşmak…
Yoksa siz Side
bölgesindeki otellere onuncu, yirminci, kırkıncı kere gelen Almanların
gerçekten de o otelin ‘eşsiz’ kalitesine geldiklerini mi sanıyordunuz?
Yoksa siz ülkelerinde
kış başlarken evini kapatıp Alanya’daki apartlara gelen yaşlı İskandinavların
gerçekten de o apartın ‘eşi benzeri bulunmaz’ hizmet kalitesi için mi orayı
tercih ettiklerini düşünüyordunuz?
Onlar öncelikle
İNSAN’a geliyorlar
Onların ülkelerinde
ve komşularında artık olmayan şeye, İNSAN’a geliyorlar.
İnsan sesine.
Gözlerdeki dost bakışa. Sıcaklığa. Heyecana. Sevecenliğe. Konukseverliğe.
Saygıya. Şefkate. Yaşadıklarını anlamaya, bilmeye, hissetmeye geliyorlar.
Zira geldikleri
ülkelerde insan olduklarından bile emin değiller. Oralarda gençler ve orta
yaşlılar artık onları insan yerine koymuyor.
Türkiye’nin bundan
sağlayacağı fayda nedir?
Türkiye akıllı bir
planlama ile imajını da parlatır, milyonlarca Batılı yalnıza ‘analık, babalık’ da
yapar, hepsini yeniden hayata döndürür.
Bir Batı yaşama
tekrar tutunma cenneti olur.
Öyle aşırı yatırım
bütçelerine gerek yok. Biz olalım yeter. Binlerce yıldır olduğumuz gibi…
Yalnız ve sosyal
izolasyona maruz kalanlara özel projeler
Pilot bölgeler
seçilerek projeler üretilebilir
Bu bölgelerde
yaşayanlar, başta esnaf ve turizm çalışanları olmak üzere, herkes Almanca ve
İngilizce eğitimi almaya teşvik edilir.
Seçilen bölge
Avrupalı yalnızlar için bir sosyalleşme vahasına dönüştürülür. Kentin genel eğitim
seviyesine yatırım yapılarak, yaşayanların kültürel eşiği yükseltilir.
Dünya, sanat, spor,
kültür, müzik, tarih, sosyal yaşam konularında bilgili ve sohbet edebilen
insanlar yetiştirilir. Sokağa çıkan yalnız Avrupalının sohbet edebileceği
insanlar bulabilmesi sağlanmış olur.
Bu bölgelerdeki otel
çalışanlarının genel kültür seviyesin yükseltecek eğitimler verilir. Otel
çalışanlarının bölge, kent hakkında daha fazla güncel bilgi sahibi olmaları
sağlanır. Böylece yalnız konuklara kent hakkında rehberlik yapılabilir.
Yerel yönetimler ve
sosyal kuruluşlar yalnız Avrupalıya kentte, doğada aktviteler düzenler. Yakın
yörelerdeki köyler, mahalleler ziyaret edilebilir. Bu mahalle ve köylerdeki
insanlarla iletişim kurabilmeleri için rehberler verilebilir.
Anadolu’nun
unutulmakta olan meslekleri ve el sanatları kursları ile yalnız Avrupalılara
yeni beceriler kazandırılabilir.
Otellerin içinde ya
da dışında mutfak kursları açılıp, onların katılımı sağlanabilir
Eğer Avrupa’da kimi
tur operatörleri bu alandaki açığı görür ve başlık olarak Sosyalleşme Turları
adı ile bir kategori açarsa, turizm yeni bir mevzi kazanmış olur.
Küresel turizm
hareketi yeni bir alan kazanır. Bu alandan yürüyerek yeni yatırımlar gündeme
gelir. Farklı ürün ve hizmetler ortaya çıkar.
Bu öneriler daha da
geliştirilebilir. Yeter ki, Türkiye turizmcileri bu büyük potansiyeli görsün ve
onlara özel insani projeler geliştirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder