Hindistan’ın TAJ Otel
grubu Japonya’dan Mr Masaaki İmai’yi çalışanları için bir workshop uygulamak
üzere davet etmişti.
Bu davetin, çalışanların
pek hoşuna gittiği söylenemezdi. Otellerinin performansı mükemmel idi, otelcilik
sektörü ile alakası olmayan bu Japon onlara ne öğretecekti ki?
Bu hoşnutsuzluğa rağmen
bütün çalışanlar sabah saat 9’da konferans salonunda toplandılar.
Mr Masaaki çalışanlara
takdim edildi. Hiç de öyle bir danışmanda olması gereken parlak özelliklere
sahip değildi. Berbat bir İngilizcesi vardı. Sanki kafasında oluşan cümleleri
Japonca kurguluyor ve sonra da o acemi İngilizce’ye tercüme ediyordu.
“ Günaydın”
“ Haydi çalışmaya
başlayalım”
“ Bana bu çalışmanın bir
workshop olacağı söylenmişti. Bakıyorum ne ‘work’ var ne de ‘shop’
“Haydi o zaman işin gerçekleştiği yere giderek
devam edelim. Binanın zemin katına inelim ve ilk odaya bakalım.”
Mr Masaaki Otel Yöneticileri
ve diğer katılımcılar ile birlikte konferans salonundan çıktı ve belirledikleri
odaya yöneldi. Yanlarında eğitimi kayda alan kamera ekibi de vardı.
Bu oda otelin çamaşır
deposu idi…
Mr Masaaki odaya girdi,
pencereye gitti ve dışarıya hayranlıkla baktı. “ Harika bir manzara”
Çalışanların yüzünde
alaycı bir gülümseme belirdi. Japon danışman ta ülkesinden buraya bu cümleyi
söylemek için mi gelmişti?
“ Böyle güzel manzarası
olan bir odayı çamaşırhane deposu yapmak yanlıştır. Bu odayı müşteri odası
yapın ve çamaşırhane için bodrum katında bir yer ayarlayın”
Aahaa!
Bu güne kadar hiç kimse bu
konuda bir şey düşünmemişti.
Otel Genel Müdürü öne
atıldı.
“ Doğru, yapılabilir”
Mr Masaaki “ E o zaman haydi
yapalım” dedi.
Aahaaa!
Genel Müdür gülümsedi. “
Evet bayım, bunu ajandama not alıyorum. Bu önerinizi workshop ile ilgili olarak
hazırlayacağımız rapora da yazacağız.”
Mr Masaaki şaşırdı.” Özür
dilerim, ama bu işin not alıp rapora yazmakla bir alakası yok ki”
“ Hemen şimdi yapalım”
Genel Müdür şaşırdı; “
Hemen şimdi mi?”
“Evet! Hemen şimdi. Bodrum katında çamaşır
deposu olabilecek bir oda belirleyin ve bütün bu malzemeyi hemen dışarı
çıkartın”
“ Bütün bu işlem birkaç
saatinizi alır öyle değil mi?”
Genel Müdür şaşırmıştı,
sadece “ Evet” diyebildi.
Mr Masaaki devam etti; “
Öğle yemeğinden önce buraya bir kez daha gelelim”
“ Sanırım o saate kadar bütün bu malzeme ve
ekipman boşaltılmış olur. Hızlı
çalışacak bir ekip de halıları, mobilyayı, banyoyu, tuvaleti bitirir. Siz de
hemen bu gün günlük oda fiyatınız olan birkaç yüz doları kazanmaya başlarsınız”
Genel Müdür bu kararlı
adamın kesin ve net önerileri karşısında itiraz edebilecek hiçbir nokta
bulamamıştı. Kısaca “ Evet bayım” diyebildi.
Mr Masaaki sonraki ziyaret
edilecek nokta olarak mutfak bölgesini belirledi.
Grup mutfağa girdi.
Hemen girişte iki büyük
küvette yüzlerce bulaşık tabak birikmişti.
Mr Masaaki ceketini çıkardı
ve tabakları yıkamaya başladı.
Genel Müdür bu kez şoka
girdi.
“ Beyefendi lütfen. Ne
yapıyorsunuz?”
Mr Masaaki sakin ve keyifli
idi.
“ Ne demek ne
yapıyorsunuz? Gördüğünüz gibi bulaşıkları yıkıyorum.”
“ Ama efendim bunu yapmak için personelimiz
var”
Mr Masaaki yıkamaya devam
etti.
“ Küvetler sadece
tabakları yıkamak içindir. Tabaklar raflarda tutulmalıdır. Şimdi buradaki
tabakların da bu raflara konması gerekir.”
Bütün yönetim şaşkındı. Bu
danışman onlara bunları söylemek için mi gelmişti?
Bütün tabakları yıkadıktan
sonra Mr Masaaki Genel Müdür’e kaç tane tabakları olduğunu sordu.
“Çok fazla” dedi. Genel
Müdür… “ En küçük bir sıkıntı yaşamayacak kadar çok fazla”
“ Japonca’da bir sözcük
vardır; Muda” dedi Mr Masai
“Muda, gecikme demektir… Muda aynı zamanda gereksiz
harcama anlamına da gelir.”
“ Bu workshoptan almamız
gereken ilk ders Muda’dan, yani hem gecikmelerden hem de gereksiz harcamalardan
kaçınabilmeyi öğrenmektir.”
“ Eğer yeterinden fazla tabak varsa bunların
yıkanmasında gecikmeler olacaktır”
“ Bu sorunu aşmanın
birinci adımı gereken sayının üzerindeki bütün tabakları göndermektir.”
Genel Müdür bu öneriye de
aynı cevabı verdi; “ Bunu raporumuza koyacağız”
“ Hayır” dedi Mr Masaaki; “
Bu durumu rapora yazarak zaman kaybetmek de bir Muda örneğidir”
“ Hemen bu gün bütün fazlalık tabakları
kutulara doldurmalı ve TAJ Grubun hangi otelinde bir gereksinim varsa oraya
göndermeliyiz.”
“ Şimdi workshopun geri
kalanında otelin neresinde bir Muda var ise onu bulmaya çalışacağız”
Bu sözlerden sonra bütün
çalışanlar otelin neresinde ve hangi süreçte bir Muda varsa onu bulmak ve
gidermek için kafa yormaya başladı.
Son gün Mr Masaaki bir
hikaye anlattı;
Bir Japon ve bir Amerikalı
vahşi ormanda avlanmaya gitmişti. Uzun bir süre dolandıktan sonra av
tüfeklerine fişek almayı unuttuklarını fark ettiler.
Birkaç dakika sonra da bir
aslan kükremesi ortalığı inletti.
İkisi de koşmaya başladı.
Bir ara Japon durdu ve
ağır av ayakkabılarını çıkarıp hafif spor ayakkabılarını giydi.
Amerikalı şaşırmıştı; “ Ne
yapıyorsun?”
“ İlk yapmamız gereken
aracımıza ulaşmak… Hem o ayakkabılarla aslandan hızlı koşabileceğini mi
sanıyorsun?”
“ Hayır” diye cevapladı Japon. “ Senden hızlı
koşayım, yeter”
Hikayeyi dinlemeye dalmış
olan herkes bir anda uyandı. Öyle ya, aslan ilk avını yakaladığı anda koşmayı
bırakacaktı.
“Bu hikayeden çıkarılacak olan ders;
“Bu günün rekabeti çok
acımasızdır. Birkaç adımcık da olsa rakibinizden önde olmak hayati önemdedir.
“Büyük ve adeta bir hediye
gibi size bahşedilen bir ülkeniz var.”
“ Eğer üretim maliyetlerinizi
düşürüp insanlara her zaman en iyiyi ve en değerliyi sunabilirseniz, Dünyanın
diğer birçok ülkesinin kilometrelerce önünde olursunuz”
Bu yazıyı beğeneceğinizi
tahmin ediyorum. www.fropki.com isimli bir siteden tercümedir.
Teşekkürler
2 yorum:
Bu güzel ve zekice öyküye Sevgili Halil OCAKLI'nın yorumunun ne olabileceğini merak ettim şimdi.
Bu güzel ve zekice öyküye Sevgili Halil OCAKLI'nın yorumunun ne olabileceğini merak ettim şimdi.
Yorum Gönder