22 Kasım 2014 Cumartesi

Antalyaspor-Barcelona Şampiyonlar Ligi Finali


Bu yazıyı 2009 yılında kaleme almışım. İçinde yazılanlar benden başka kimseyi heyecanlandırmış mı? Pek sanmam. Ben bu heyecanı koruyor muyum? Kesinlikle. Bir gün mutlaka

Günün birinde, ılık bir bahar akşamı, Antalya'da 35 bin kişilik stadyumda keyif içinde oturup, doksan dakika nefes almadan bir Şampiyonlar Ligi finali izler miyiz? İki konuk takımın maçını değil ama... Antalyaspor - Barcelona arasındaki

 Bence evet!

Zahmetli bir yürüyüşün sonunda bu finali izleriz. Antalya, futbolda devler ligine demir atmakla kalmaz, Dünya Kentleri hiyerarşisinde de seçkinlerin arasına terfi eder. Şampiyonlar ligi kupası kazanılırsa da, bundan böyle Antalya tarihi Şampiyonlar Ligi öncesi ve sonrası olarak yeniden yazılır.

Bu finalden sonra Antalya'nın yaşam kalitesindeki yükseliş hızının vitesi kaça takılır, yorumunu okura bırakalım. Ama belli ki, böyle bir finale giden süreçte Antalya turizmi de çağ atlar. Düşük fiyatlar turizm tarihimizde birer anı olarak kalır.

Eğer bir gün tarihin bir noktasında çılgın bir yatırımcının girişim tutkusu ile Antalya'nın zincirlerinden boşalma hırsı kesişirse, biz bu finali izleriz.

Bu uçuk yatırımcı ile Antalya, bütün olasılıkların hesaba katıldığı, kitlelerin desteğini almış, objektif aklın rehberliğinde, cesur bir safariye çıkarsa, Avrupa'nın vahşi futbol ormanında bir Şampiyonlar Ligi finalini avlar.

Böyle bir hedef ile yola çıkacak uçuk yatırımcının hayallerini bütün Antalya paylaşmalıdır. Sadece futbol dünyası ile sınırlı bir destek yatırımcıyı Toroslar'ın zirvesine çıkışta nefessiz bırakır. Orada da olsa olsa geyik avlanır.

Böyle bir heyecan fırtınasını kasırgaya dönüştürecek iklim var mı?


Bence var.

Antalya'da bir kabına sığamama durumu var. Mevcut ile yetinmeyen, büyüme hedefini çalışmanın amentüsü sayan bir girişimcilik her alanda kendini gösteriyor. Belki de yüzlerce uygarlıktan miras kalmış olağanüstü renkli bir devinim bu. Hiç tükenmeyen bir yırtma arzusu. Doymak bilmez bir yatırım açlığı. Yeni ve farklı olana ilgi ve kucak açma.

Öncelikle, statükodan ve kısa vadeli bildik hedeflerden sıkılmış, hiç olmamış ve olmayacak gibi görünen hayalleri besleyebilecek bir vizyona sahip uçuk bir işadamı ve cebinde bir yüz elli milyon USD.

Bu işadamına omuz verecek, gözü kapalı güvenilecek bir teknik adam, Türkiye'nin Alex Fergusson'u. Yerli ya da yabancı.

Bu işadamının, Dünyanın ve Türkiye'nin sayılı futbol otoritelerinin danışmanlığında oluşturduğu, dokuz yıllık aşamalı projesi.

Bu projeye ikna olacak Antalya futbol kamuoyu. Kayıtsız şartsız desteğini esirgemeyecek Antalyaspor Yönetimi ve Genel Kurulu.

Kamuoyunun heyecanını sürekli kışkırtacak bir medya faaliyeti. Her fırsatta bu kutsal hedefe atıfta bulunan, konuya teorik destek veren bir yazar ordusu. Ateşi besleyen şimşek gibi mesajlar ile okur köşeleri.

Stadyum içi ve dışı mesaisini birkaç kat arttırarak desteğini akıl almaz boyutlara yükseltecek bir taraftar camiası.

Okullarda sempati oluşturma amacıyla, Antalyaspor ürünleri hediye olarak dağıtılabilir. Taraftarlık ilk ve orta eğitim döneminde maruz kalınan dış etkilerle oluşan bir tercihtir.

Proje mutlaka okullardaki binlerce genci, çocuğu kazanmalıdır.


Projenin bilimsel ve tıbbi ayağında rol Akdeniz Üniversitesi'nindir. Hedefe giden yolun sosyal ve kültürel kılıfını oluşturmak rolü ile elbette Üniversite.

Dokuz yılın son saatine kadar eksilmeden sürecek aktif bir sabır.

Bütün hepsi bir araya gelince neler olur?

Gözler, ufuktan aşka susamış bir kadın silüetinde belli belirsiz gülümseyen final hayaline kilitlenince neler olur?

Hayal edebilen var mı?

Kentin Akdeniz'e sevdalı tepelerinden birisine kondurulmuş, 35 bin kişilik bir stadyumda.

Cesareti ve ruhu aklının önüne geçmiş bir yatırımcının hayalleri ile Antalya'nın beklentileri bir kavşakta kesişirse. Hayaller ve beklentiler kavuşursa.

Ben kendimi şimdiden dokuz yıl sonraki altın finale hazırlarım.

250.000 nüfuslu Liverpool kentinde her maçta tribünleri ' Asla yalnız yürümeyeceksin' diye inleten 45.000 kişi var. Nüfusu beş yıla kalmadan birkaç milyona varacak olan futbol kentinden, Antalyaspor ile yan yana yürüyecek 45.000 kişi çıkmaz mı?

Antalyaspor A.Ş Yönetimine projesini sunar. Genel Kurul onay verir. Altyapı yatırımları, transferler ve kurumsallaşma girişimleri için 150 milyon USD'yi bankaya yatırır. Harcama takvimi oluşturulur. Para önemlidir. Bütçenin uygulamasına sarsılmaz bir disiplin ile nezaret edecek bir kurul şarttır. Her kuruş Antalyaspor adına ve kılı kırk yararak harcanmalıdır.

Hedefler ve dokuzuncu yılın sonunda varılacak finansal aşama garanti edilerek Antalyaspor A.Ş. halka arz edilir. 1300 TL nominal değerli 100.000 adet hisse satılır. Her bir hissenin dokuzuncu yılsonunda bir servete dönüşeceğini hisseden Antalyalı bu hisseleri kapışacaktır.

Antalya'ya hakim bir tepede 10 bin dönüm arazi alınır. Antalyaspor kampusü bu araziye kurulur. Kampus diyorum, zira bir kolej havası şarttır.

Antrenman sahaları. Kondüsyon merkezleri. Kros parkurları. İnsana mücadele gücü veren mükemmel bir peyzaj. Spa merkezleri. Dokuz yıl sonra varılacak zirveye yaraşır, prestijli bir Yönetim binası. Çok amaçlı bir konferans salonu. Kişisel gelişim amaçlı odalar.

Akdeniz Üniversitesi bu aşamada devreye girer. Kulüp bünyesinde, profesyonel görev yapacak tıp doktorları, fizyoterapistler, bioenerji uzmanları, diyetisyenler, psikologlar, mentorlar, istatistikçiler, uluslar arası sertifikalı masörlerden oluşan bir ekip kurulur.

Yapılanlar işin Kulübün asli misyonu ile ilgili boyutudur.

Bir de Kulübü Dünyanın vitrinine taşıyacak ve rekabetin dilini ve yöntemlerini iyi bilen profesyonel bir ekip gereklidir. Marka uzmanları, Satış ve Pazarlamacılar, gelecek tahmincileri, araştırmacılardan oluşan bir beyin takımı.

Rakiplerden bir adım önde başlamanın yolu rakipleri her yönü ile iyi tanımaktan geçer. Bu ekip rakipleri analiz etmek ve her sezon başında ayrıntılı bir raporu teknik ekibin önüne koymakla da görevli olacaktır.

Akdeniz Üniversitesi öncülüğünde her yaştan yeteneklerin eğitileceği spor okulları kurulur. Hem futbol takımına oyuncu kazandırır, hem ihtiyaç fazlası yetenekli gençleri satarak Kulübe gelir sağlar.

Beşinci yılın sonunda hem Antalya'da, hem de Anadolu'da üç büyüklerin egemenliğini alaşağı eder. Geçmişteki örneklerinden farklı olarak, kalıcı Anadolu İhtilalini tamamlar. Torosların zirvesinden gürül gürül bir nara ' Artık ben de varım ' der.

Kalan dört yılda neler olur?

Türk Futbolunun üç büyüklerin keyfine göre şekillenen kısır döngüsü kırılır.

Büyük Yürüyüşün ilk aşaması bu…

Zor ve zahmetli…

Ama her yürüyüş bir minik adımla başlamaz mı? Hayali bile uçurmuyor mu insanı?
Peki. Böyle uçuk bir yatırımcı bulunabilir mi?

Ya da Türkiye'den, Yurtdışından bir sponsor bulunabilir mi? Kim bilir?

Antalya'nın geleceğine güven olmasa bu kadar yatırımcı koşa koşa gelir mi?

Hiç yorum yok: