30 Aralık 2021 Perşembe

Antalya, Sağlık Turizmi Kenti Olmaz!

Neden mi?

Dünya, Antalya’yı, Orta, Orta Üst ve kısmen de Üst gruplara hitap eden bir kitle turizmi kenti olarak biliyor da, ondan.

Bir kent bir kavram ile özdeşleşebilir. Bir özelliği ile akıllarda kalır. Bu özelliği de piyasalar seçer, o kent değil. Tüketicinin zihni tek bir özelliği benimser.

Tatile çıkan insanlar Antalya’yı hesaplı bir tatil kenti olarak tanıdı.

Bir başka açıdan ifade edelim. Türkiye’de, Avrupa’da, Asya’da ve Orta Doğu’da, hesaplı bir tatile çıkmak isteyenlerin aklına gelen ilk seçenek, Antalya’dır.

Bu, algılarla ilgili bir gerçekliktir.

Tıpkı, çok güvenli bir araba satın almak isteyenlerin aklına Volvo’nun gelmesi gibi..

Ya da, kayak tatili yapmak isteyenlerin ilk anda Uludağ seçeneğini düşünmeleri gibi..

Dahası..

Mühendislik denildiğinde, akıllara hemen Almanya’nın gelmesi gibi..

Finans kavramının ABD ile özdeşleşmiş olması..

Moda kavramı ile en yakın ülkenin İtalya olması..

Aynen böyle..

Hesaplı bir tatil beklentisinin adresi de Antalya’dır. Bu kente başka özellikler, başka kavramlar yüklemeye kalkışırsanız, pazarların aklı karışır.

Antalya, bu kavramları daha önceden sahiplenmiş olan kentlerin karşısında başarılı olamaz.

Eğer bu yönde zorlarsanız, tüketicinin aklı karışır. Antalya’yı tanımlamakta zorlanır. O zaman, bu kent, turizmdeki mevcut mevziini de kaybeder.

Dünya’da Sağlık Turizminde köşeleri tutmuş onlarca kent var.

Önemli bir sakatlık geçiren futbolcu..

Tedavi için hangi ülkeye gidiyor?

Kalp operasyonu olacak olan varlıklı bir insan soluğu hangi ülkede alıyor?

İşin sırrı odak denilen kavramdadır.

İnsanlar..

Şirketler..

Kentler..

Ülkeler..

En başarılı oldukları bir alanı sahiplenir. O alanı ifade eden kavram ile özdeşleşir. Bundan sonrası kolaydır. O kavram artık o insanlara, o şirketlere, o kentlere ve o ülkelere aittir.

Evet.

Çok donanımlı hastanelerimiz var.

Alanında çok başarılı hekimlerimiz var.

Ama bunlar, bir kenti sağlık turizmi destinasyonu yapmaya yetmez. Bu alanda yatırımlar olabilir. Hastaneler, klinikler ülke dışından hastalara hizmet verebilir.

Ama Antalya, mevcut algıyı bir anda değiştirip bir Sağlık Turizmi Kenti olmaz. Ya da, Hesaplı bir Tatil Kenti algısının yanına, bir de Sağlık Turizmi Kenti algısını koyamaz.

Tüketicinin beyni böyle çalışmaz.

Tüketici, bir kavramı tek bir marka ile özdeşleştirebilir.  Aynı kavramı sahiplenmeye çalışan diğer markaları da, merdiven misali alt alta sıralar. Yan yana değil.

Şirketler..

Kentler..

Ülkeler..

Hepsinin en büyük yanılgısı, her alanda ilk sırada olmaya çalışmaktır.

Herkesin, her şeyi olmak ancak bir hayaldir. Ama pahalı bir hayal.

Herkesin her şeyi olmak için yola çıkarsınız. Hedef kitleleri belirlersiniz. Ki artık çağımızda bu da tepki çeken bir yöntemdir, sonra ürün geliştirme, reklam, derken devasa bütçeleri harcarsınız. Bu sürecin sonunda da, tüketicinin koşa koşa gelmesini beklersiniz.

Mümkün değil.

Hayal kırıklığı yaşarsınız.

Her ürün ve hizmet pazarından minik minik paylar almak için boğuşmak yerine, en güçlü olduğu ürün ve hizmet pazarında derinleşmek en doğru adım olur.

Minik Pazar payları yerine, hesaplı kitle turizminin en büyük dilimini kapmak.

Antalya buna odaklanmalıdır.

Kaldı ki, bu Pazar hızla büyüyor. Daha Antalya’ya adım atmamış milyarlarca insan var.

Zamanımızı, bilgimizi, enerjimizi bu alana yoğunlaştıralım.

13 Aralık 2021 Pazartesi

Küresel bir marka olamazsınız

Tamamen para odaklı işletme politikalarının devri geçti artık.

Çevre..

Sürdürülebilirlik..

Hayvan hakları..

Açlık ve susuzluk ile küresel mücadele..

İnsan hakları… Çağdaş çalışma ortamları..

Bu konuları gündeminin ilk sırasına almayan işletmelerin işi giderek zorlaşacak.

Eğer tamamen kar odaklı bakışı sürdürürseniz, bundan 15 yıl sonrası için net bir fotoğraf oluşturamazsınız. Sizi nasıl bir geleceğin beklediğini tahmin edemezsiniz.

Ama emin olabileceğiniz net bir gerçek var.

Bu beklentiler ile bir Marriott, bir Hilton, bir Accor olamazsınız.

Bu beklentinin ömrü de, önündeki rota da kısadır. Bu beklentide olanları mutlu eden tek faktör, bilançoların sonundaki kar tablosunun artıda olmasıdır.

Ama bu küresel zincirleri kuranlara gelirsek..

Onlar, bambaşka bir vizyon ile yola çıktılar.

Onlar, çok farklı alanlara odaklandılar.

Onlar, öncelikle çalışanlarına dokundular.

Gerçek anlamda bir aile olarak başladılar. Her bir çalışana bir ailenin parçası oldukların hissini sonuna kadar yaşattılar.

Eğer, turizmden beklentiniz, küresel bir marka olmaksa, çok farklı işler yapmanız gerekiyor.

İlk işiniz, kaynaklarınızı doğru alanlara harcamak için bir planlama yapmak olmalıdır.

Bu doğru alanların başında ise, insan geliyor.

Mobilyaya, oyun alanlarına, ekipmana, bahçeye, havuza, binalara yapılacak yatırım çok sonraki mesele. Bu alanlar, insandan çok sonra geliyor.

İnsana yatırımı sürekli erteleyip, bu alanlara yapacağınız yatırım, Ankara’nın Çin Çin ağzı ile ifade edersek, “ desinler” yatırımı olacaktır.

Yani..

Birkaç turizm profesyoneli..

Birkaç turizm yazarı…

Komşu otellerin yatırımcıları

Otelinizin lüksünü, mobilyasını, havuzunu, kaydırağını birkaç gün konuşur.

Hepsi bu.

Daha profesyonelce ifade edelim..

Bu tarz yatırımların avantajı bir yıldan uzun olmaz.

Rakipleriniz bu yatırımları bire bir taklit eder. Yine başa dönersiniz.

Biraz daha net ifade edelim.

Piyasaları analiz etmeden..

Pazarın nabzını tutmadan..

Tatilcilerin değişmekte olan beklentilerini okumadan yapacağınız bu lüks yatırımların, hayatta bir karşılığı yoktur. Bu nedenle, kaynak israfı yapmayın.

Bunlar size kalıcı ve sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü sağlamaz.

İnsanların, tatil sonrasında, sohbet ettikleri dostlarına ya da kişisel sosyal medya hesaplarında takipçilerine, sizin koltuklarınızı, yataklarınızı, bahçenizi, havuzunuzu, odalarınızı anlattıklarını sanıyorsanız, inanın yanılıyorsunuz.

İşletmenizi, onların aklına ve kalbine nakşedecek etkenler bunlar değil.

Tam tersine..

Çok daha basit..

Çok daha maliyetsiz..

Çok daha uzun ömürlü etkiye sahip birkaç özellik bunun için yeterli olur.

Hepsi bu.

Temiz bir oda..

Lezzetli ve sağlıklı yemekler..

Keyifli bir eğlence..

Saygılı çalışanlar.

Hatta bir tek sihirli sözcük bile, o ekipmandan, mobilyadan, yataktan, odadan daha fazla etki yapar. Bir tek sözcük kalplere daha derin izler bırakır.

Çalışanlarınız müşteri ile iletişimde, “ Efendim” sözcüğünü kullanırsa..

Muhteşem bir etki bırakırsınız.

Başka?

İşletmeniz, sürdürülebilir turizm adına somut adımlar atarsa..

Plastiği kaldırırsa..

Sıfır atık hedefine odaklanırsa..

Karbon ayak izi sorununa işletme boyutunda çözümler ararsa..

Çok büyük bir hayran kitlesi kazanır. Her müşteri gönüllü avukatınız olur.

İyisi mi, siz gelin önceliği şu alanlara verin.

Çalışanlarınıza, mental ve fizik olarak yüklenebileceklerinin üstünde görev ve sorumluluk yüklemeyin. Aksi takdirde verimleri düşer.

Çalışanlarınızı, en az bir dili mükemmel konuşanlardan seçin.

Bunun belirli bir maliyeti olacaktır. Ama getirisinin yanında bu maliyetin hiçbir önemi yoktur. İkinci bir dil olması ballı kaymak olacaktır.

Müşterileriniz üstünde harika bir etki yapar.

Çalışanlarınıza, üzerlerinden dökülen, süklüm püklüm üniformalar değil, en iyi markalardan kıyafetler verin. Kalabalıklar arasında parıldasınlar.

Bakın, göreceksiniz. Hem siz, hem de onlar kendileri ile gurur duyacaklar. Bir ağırlama sanatçısı olmanın verdiği güven ile her yerde dimdik ve gülümseyerek yürüyecekler.

Çalışanlarınıza, müşteri büfelerinden bile daha lezzetli, sağlıklı yemekler sunun.

Onları, tertemiz lojmanlarda, azami 2 kişilik odalarda yatırın. Sağlıklı bir uyku en çok onların hakkıdır. İyi uyumuş çalışan harikalar yaratır.

Ajandanızın en üstünde şu birkaç madde olsun..

Çevre..

Hayvan hakları..

İnsana saygı..

Sürdürülebilirlik..

Rekabetçi yenilikler..

Şeffaflık..

Eğer geleceği şimdiden inşa etmek gibi bir derdiniz varsa..