Bir şirketin insan
kaynakları yöneticisi ile görüşüyorsunuz.
Her aşama başarı ile
tamamlandı. Son adıma gelmekte olduğunuzu anlıyorsunuz. Birkaç soru daha
sorulacak. Siz hepsine hazırsınız.
Yeterli heyecana ve morale
sahipsiniz. Karnınızdan yukarıya doğru bir sıcaklık esiyor.
Mutlusunuz. Galiba
işi kaptınız.
Ama…
Bir son adım var. O en
zorlu soru… O sırat köprüsü gibi soru…
- Bizden talep ettiğiniz ücret nedir?
Kan ter içinde kalırsınız.
Düşünür durursunuz. Alt ve üst limitler arasında gidip gelirsiniz.
Bir maaş söylediniz.
Görüşmeci bu cevabınıza balıklama atladı. Çıktınız. Kafanızda deli sorular.
Acaba kendinizi ucuza mı sattınız?
Size
bir kötü, bir de iyi bilgi vereyim
Eğer kafanız bu soru ile
uğulduyorsa, kendinizi ucuza sattığınızdan emin olabilirsiniz.
Şirket size daha fazlasını
vermeye hazırdı. Dolayısı ile siz bu konuda dersinizi çalışmadan görüşmeye
gitmişsiniz.
İyi bilgiyi vereyim; evet
bu durumu düzeltmek mümkün.
Aman, sakın geri dönüp,
daha yüksek bir maaş talep etmeye kalkmayın.
Rezil olursunuz.
Tek bir yol var. Başka bir
iş bulacaksınız. O işi sunan şirket ile ilgili çok ayrıntılı bir araştırma
yapacaksınız. Sizden önceki bütçeleri öğrenmek için sıkı bir çalışma
yapacaksınız.
İyi bir iş görüşmesi yaptıktan
sonra, maaş aşamasında çuvallayan ( Başta ben olmak üzere ) birçok yetenekli ve
başarılı yönetici tanıyorum.
Son derece olumlu geçen
bir görüşmenin ardından, işletmeye katacağı artıların karşılık çok düşük bir
maaşa evet diyen birçok yönetici var turizm sektöründe.
Bu konuya farklı yazılarda
ayrıntılı olarak değineceğim. İş görüşmelerinin son aşamasındaki bu
çuvallamaların nedenlerini paylaşacağım. Düşük maaşla işe başlamanın hem
işletmeye, hem de yöneticiye verdiği zararı anlatacağım.
Kimse
size karşı değildir. Herkes kendisinden yanadır
İşveren ile ilgili olarak
bilmeniz gereken bir temel gerçeklik var. Maaş görüşmelerinde ya da farklı bir
konuda, o kendi tarafındadır.
İşi ile ilgili hedeflerine
ulaşabilmek için bazı becerilere ve bilgilere gereksinimi vardır. Bunları en
ekonomik bütçe ile elde etmek ister.
İşletmenin önceliği her
zaman kendi hedefleridir. Açık konuşmak gerekirse, sizin duygularınız ve yaşam
kaliteniz çok sonra gelir.
Diyelim ki, şirketin bu
görev için belirlediği aylık bütçenin 5 bin TL altında bir maaş talep ettiniz.
Sizinle görüşme yapan yöneticinin ağzı sulanacaktır. Bu küçük tasarruf onun
patronundan ya da amirinden bir aferin almasını sağlayacaktır. Sizin, daha
düşük bir maaş nedeniyle yaşam kalitenizin düşmesi onun umurunda bile değildir.
Günümüzde, geçen yüzyıldan
kalma şirketlerin en can alıcı yaşam kriteri, belirlenmiş olan bütçeleri
tutturmaktır.
Biricik hedef budur.
Sizin
ilk sıradaki amiriniz sizi bir insan olarak çok seviyor olabilir…
Tepedeki yöneticiler için, bir bütçe tablosunda, yanına TL ibaresi yerleştirilmiş bir satırdan başka bir
şey değilsiniz.
Birçok şirket yöneticisi
çalışanları üretim sürecinin girdileri arasında kabul ediyor.
İyi yöneticiler,
çalışanlarına hakkaniyetli bir maaş vermeyi tercih ederler.
Bunun çok basit bir
denklemi vardır. Bir yıla varmadan işi bırakan birisinin yerine yeni birisini
aramak, bulmak ve onu işe alıp gerekli eğitimleri vermek çok maliyetlidir.
Şirket bu maliyetten
kurtulmak isterse, elindeki çalışanlarını mutlu etsin, yeter.
Ya
çalışanlar açısından?
Türkiye’de iş görüşmesine
davet edilen profesyonellerin çok büyük bir yüzdesi dersini çalışmadan gidiyor.
Hazırlık yapmadan gittikleri bu görüşmede, birçok aşamayı başarı ile geçseler
bile, maaş sorusunda çuvallıyorlar.
İşe başladıkları gün hemen
çevreyi araştırıyorlar. Kendilerine denk pozisyonlarla aralarında fark olduğunu
öğreniyorlar. Ya da sektör ortalamasının daha yüksek olduğunu görüyorlar.
O dakika mutsuzluk
başlıyor. Verim düşüyor. Uyumsuzluk patlıyor. Yönetici, bir yıla varmadan işten
ayrılıyor. Derken, bir kısır döngü başlıyor.
İş
görüşmesine gidecek arkadaşa tavsiyeler:
Senin için, bu görüşmeden
başarı ve mutlulukla çıkma süreci, çok önceden başlar. Daha, eski işinden
ayrıldığın andan itibaren gong çalmış demektir.
Yani?
İş arama sürecinde maddi
ve manevi olarak güçlü olmak zorundasın.
Seni en az bir yıl
geçindirecek bir zor zamanlar fonun olmalı. Bir yıl, iş arama süreci olarak
uzun bir süredir. Ama sen en kötü senaryoya göre hazırlık yapmalısın.
O halde, çalıştığın zamanlarda
ne yapıp etmeli ve bir fon yaratmalı ve doldurmalısın.
Yaşam kaliteni düşürmeden
hayatını sürdürecek bir fonun varlığı sana güç ve güven verir.
İş görüşmesine başın dik,
omuzların havada gidersin. Böyle bir profil çizersen de, seninle iş görüşmesi
yapacak yetkiliye karşı taktik üstünlük kazanmış olursun.
Gerekirse psikolojik
danışmanlık al. Bu alanda uzman psikologlar var. Seni iş görüşmesinde
yaşayabileceğin gerginliklere hazırlayabilirler. ( Hayır, konunun psikolojik
rahatsızlıkla hiçbir ilgisi yok. Konuyu kişiselleştirmeyelim.)
Diksiyon dersleri al.
Soracağın soruların ve vereceğin cevapların hangi tonda etkili olacağı ile
ilgili olarak alıştırmalar yap. Sesini, mimiklerini, bakışlarını, duruşunu iyi
kullan.
Karşı
tarafı derinlemesine araştır
Şirketin seni tanıma hakkı
var ise, senin de onu tanıma hakkın var.
O seninle ilgili olarak her şeyi araştırıyor. Referanslarını arıyor ve
en ince detaylara kadar soruyor.
Bunları sen de yap.
Piyasayı araştır. Hakkında
en küçük ayrıntıları bile takip et. Kafanda çok net bir fotoğraf oluştuktan
sonra iş görüşmesine git.
Bu şirkette çalışıp
ayrılanlara ulaş. Ayrılma nedenlerini öğren. Maaşlarını sor
Şirketin ödeme gücü
nasıldır? Maaşlar zamanında yatıyor mu?
Müracaat etmeyi düşündüğün
pozisyonun bütçesi ne kadardır? O pozisyon için ödeyebilecekleri en yüksek maaş
nedir? Bu miktar kimlere ödenmiş?
Kurum
Kültürünü araştır
Kurumun yönetiminde
tutarlılık var mı?
Kurum dışarıya karşı
şeffaf mı?
Kurum alanında lider mi?
Müşteriler o kurumla iş
yapmaktan mutlu mu?
Çalışanlar o kurum için
çalışmaktan gurur duyuyor mu?
Kurum hem içeride, hem de
dışarıda başarılı bir iletişim politikası yürütüyor mu?
Kurum varlıklarını
sağlıklı ve şeffaflıkla kullanıyor mu?
Kurum sürdürülebilir bir
karlılık sağlıyor mu?
Kurum kitlelerin saygısını
kazanan sosyal sorumluluk projeleri yürütüyor mu?
Bu soruların cevaplarını
al. Dersini çalış.
Bütün bu ön hazırlıkları
yap. İyi hazırlan ve güçlü bir biçimde pazarla
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder