Bundan tam 9 yıl önce bir hayal kurmuştum.
Antalyaspor’un bir gün Şampiyonlar Ligi Finali oynaması…
E tabi o günün koşullarında, okuyanların çoğunun yüzünde
alaycı bir gülümsemeyi de göze alarak..
Bu gün, genç bir işadamı bu final için yola çıktığını
deklare etti. Verdiği röportajın satır aralarında bu mesajı okudum.
Helal olsun Ali Şafak Öztürk…
http://www.sabah.com.tr/akdeniz/2016/06/12/ucusa-hazir-miyiz
Öğretmenlikten zirveye giden rotanın usta yolcuları
Nurten ve Fikret Öztürk’ün genlerini taşıyan bir genç, Antalyaspor’u da başarıya taşır…
OPET ve Regnum ile tanınan bu başarılı genç zor bir yola
çıkıyor…
Antalya’lı olan… Antalya’da yaşayan… Antalya’dan ekmek
kazanan… Antalya’yı seven herkes kayıtsız şartsız bu genç adama omuz
vermelidir.
Sevgili Hemşerim gurur duydum.. Yolun açık olsun
Bak bu hayali ben yıllar önce yazmıştım…
Antalyaspor-Barcelona
Şampiyonlar Ligi Finali
Günün birinde, ılık bir bahar akşamı, Antalya'da ellibin
kişilik stadyumda keyif içinde oturup doksan dakika nefes almadan bir Şampiyonlar
Ligi finali izler miyiz?İki konuk takımın maçını değil ama... Antalyaspor -
Barcelona arasındaki bir finali.
AddThis Sharing Buttons
Bence evet!
Zahmetli bir yürüyüşün sonunda bu finali izleriz .
Antalya, futbolda devler ligine demir atmakla kalmaz, Dünya Kentleri
hiyerarşisinde de seçkinlerin arasına terfi eder. Şampiyonlar ligi kupası
kazanılırsa da, bundan böyle Antalya tarihi Şampiyonlar Ligi öncesi ve sonrası
olarak yeniden yazılır.
Bu finalden sonra Antalya'nın yaşam kalitesindeki yükseliş
hızının vitesi kaça takılır, yorumunu okura bırakalım. Ama belli ki, böyle bir
finale giden süreçte Antalya turizmi de çağ atlar. Göstermelik bir doluluk
adına piyasada uçuşan abuk sabuk fiyatlar turizm tarihimizde birer anı olarak
kalır. Yıllık turizm geliri herhalde üçe, beşe katlanır.
Eğer bir gün tarihin bir noktasında çılgın bir
yatırımcının girişim tutkusu ile Antalya'nın zincirlerinden boşanma hırsı
kesişirse, biz bu finali izleriz.
Bu uçuk yatırımcı ile Antalya, bütün olasılıkların hesaba
katıldığı, kitlelerin desteğini almış, objektif aklın rehberliğinde, cesur bir
safariye çıkarsa, Avrupa'nın vahşi futbol ormanında bir Şampiyonlar Ligi
finalini avlar.
Böyle bir hedef ile yola çıkacak uçuk yatırımcının
hayallerini bütün Antalya paylaşmalıdır. Sadece futbol dünyası ile sınırlı bir
destek yatırımcıyı Toroslar'ın zirvesine çıkışta nefessiz bırakır. Orada da
olsa olsa geyik avlanır.
Medyada yazılacak birkaç moral yazısından öte benim
kastettiğim. Önce en Batı'da Kalkan'dan en Doğu'da Gazipaşa'ya kadar herkesin
paylaşması gereken bir heyecan fırtınası sarmalı Antalya'yı. Okullarda minik
öğrencilerden dağdaki çobana kadar herkes bu hedefe kilitlenmeli.
Böyle bir heyecan fırtınasını kasırgaya dönüştürecek iklim
var mı?
Bence var.
Antalya'da bir kabına sığamama durumu var. Mevcut ile
yetinmeyen, büyüme hedefini çalışmanın amentüsü sayan bir girişimcilik her
alanda kendini gösteriyor. Belki de yüzlerce uygarlıktan miras kalmış
olağanüstü renkli bir devinim bu. Muhteşem bir hırs. Hiç tükenmeyen bir yırtma
arzusu. Doymak bilmez bir yatırım açlığı. Yeni ve farklı olana ilgi ve kucak
açma. Dinamik bir genç nüfus. Daha ne olsun?
Eskiler buna un, yağ, şeker var. Gelin helvayı pişirin
derler.
O zaman nedir eksik olan?
Öncelikle, statükodan ve kısa vadeli bildik hedeflerden
sıkılmış, hiç olmamış ve olmayacak gibi görünen hayalleri besleyebilecek bir
vizyona sahip uçuk bir işadamı ve cebinde bir yüzelli milyon USD.
Bu işadamına biat edecek, ama uygulamalarında özgür
bırakılacak, gözü kapalı güvenilecek bir teknik adam, Türkiye'nin Alex
Fergusson'u. Yerli ya da yabancı. Aklının bir köşesinde dokuz yıl sonra Devlet
Üstün Hizmet Madalyası almak olmalı.
Bu işadamının, Dünyanın ve Türkiye'nin sayılı futbol
otoritelerinin danışmanlığında oluşturduğu, dokuz yıllık aşamalı projesi.
Bu projeye ikna olacak Antalya futbol kamuoyu. Kayıtsız
şartsız desteğini esirgemeyecek Antalyaspor Yönetimi ve Genel Kurulu.
Kamuoyunun heyecanını sürekli kışkırtacak bir medya
faaliyeti. Her fırsatta bu kutsal hedefe atıfta bulunan, konuya teorik destek
veren bir yazar ordusu. Ateşi besleyen şimşek gibi mesajlar ile okur köşeleri.
Stadyum içi ve dışı mesaisini birkaç kat arttırarak
desteğini akıl almaz boyutlara yükseltecek bir taraftar camiası.
Kentin birkaç noktasında Antalyaspor ürünleri satan büyük,
modern ve tarzı olan mağazalar. Bu mağazaları markalaştırma adına özel bir isim
bulunmalıdır.
Okullarda sempati oluşturma amacıyla, Antalyaspor ürünleri
hediye olarak dağıtılabilir. Taraftarlık ilk ve orta eğitim döneminde maruz
kalınan dış etkilerle oluşan bir tercihtir.
Proje mutlaka okullardaki binlerce genci, çocuğu
kazanmalıdır.
Projenin bilimsel ve tıbbi ayağında rol Akdeniz
Üniversitesinindir. Hedefe giden yolun sosyal ve kültürel kılıfını oluşturmak
rolü ile elbette Üniversite.
Son olarak, muhteşem finale olan sonsuz inanca dayalı bir
SABIR. Dokuz yılın son saatine kadar eksilmeden sürecek aktif bir sabır.
En önemli bileşeni sürecin.
SABIR.
Bütün hepsi bir araya gelince neler olur?
Yelkenler açılınca ve rota belirlenince neler olur?
Gözler , ufuktan aşka susamış bir kadın silüetinde belli
belirsiz gülümseyen final hayaline kilitlenince neler olur?
Hayal edebilen var mı?
Ben her Antalyaspor maçına gittiğimde bunu hayal ediyorum.
Baraka misali trübünleri gördükçe, Kentin içinde,modası geçmişliğinin farkında
bir tevekkülle mahzun duran stadyumu her gördüğümde bu finali hayal ediyorum.
Kentin Akdeniz'e sevdalı tepelerinden birisine
kondurulmuş, elli bin kişilik bir stadyumda. Beş yıldızlı Otelleri aratmayan
kalitede büfeleri ,futbol izlemeyi keyfe dönüştüren rahat locaları, sahaya gök
gürültüleri indiren akustiği ile milenyumun gurur anıtı bir stadyumda...
Cesareti ve ruhu aklının önüne geçmiş bir yatırımcının
hayalleri ile Antalya'nın beklentileri bir kavşakta kesişirse. Hayaller ve
beklentiler kavuşursa.
Antalyaspor ile bu uçuk yatırımcı hedefe ulaşmadan
bitmeyecek bir Katolik nikahına evet derse. Yukarıda saydığımız etkenler bu
nikaha aktif birer şahit olursa.
Ben kendimi şimdiden dokuz yıl sonraki altın finale
hazırlarım.
Zor mu?
Evet.
Ama imkansız değil.
250.000 nüfuslu Liverpool kentinde her maçta tribünleri '
Asla yalnız yürümeyeceksin' diye inleten 45.000 kişi var. Nüfusu beş yıla
kalmadan birkaç milyona varacak olan futbol kentinden, Antalyaspor ile yan yana
yürüyecek 45.000 kişi çıkmaz mı?
Çıkar.
Uçuk yatırımcı gelir.
Antalyaspor A.Ş Yönetimine projesini sunar. Genel Kurul
onay verir. Altyapı yatırımları, transferler ve kurumsallaşma girişimleri için
150 milyon USD'yi bankaya yatırır. Harcama takvimi oluşturulur. Para önemlidir.
Bütçenin uygulamasına sarsılmaz bir disiplin ile nezaret edecek bir kurul
şarttır. Her kuruş Antalyaspor adına ve kılı kırk yararak harcanmalıdır.
Hedefler ve dokuzuncu yılın sonunda varılacak finansal
aşama garanti edilerek Antalyaspor A.Ş. halka arz edilir. 1300 YTL nominal
değerli 100.000 adet hisse satılır. Her bir hissenin dokuzuncu yılsonunda bir
servete dönüşeceğini hisseden Antalyalı bu hisseleri mutlaka kapışacaktır.
Antalya'ya hakim bir tepede bin dönüm arazi alınır.
Antalyaspor kampusü bu araziye kurulur. Kampus diyorum,zira bir kolej havası
şarttır.
Antrenman sahaları. Kondüsyon merkezleri. Kros parkurları.
İnsana mücadele gücü veren mükemmel bir peyzaj. Spa merkezleri. Dokuz yıl sonra
varılacak zirveye yaraşır, prestijli bir Yönetim binası. Çok amaçlı bir
konferans salonu. Kişisel gelişim amaçlı odalar.
Akdeniz Üniversitesi bu aşamada devreye girer. Kulüp
bünyesinde, profesyonel görev yapacak tıp doktorları, fizyoterapistler,
bioenerji uzmanları, diyetisyenler, psikologlar,mentorlar,istatistikçiler,
uluslar arası sertifikalı masörlerden oluşan bir ekip kurulur.
Yapılanlar işin Kulübün asli misyonu ile ilgili boyutudur.
Bir de Kulübü Dünyanın vitrinine taşıyacak ve rekabetin
dilini ve yöntemlerini iyi bilen profesyonel bir ekip gereklidir. Marka
uzmanları, Satış ve Pazarlamacılar, gelecek tahmincileri, araştırmacılardan
oluşan bir beyin takımı.
Rakiplerden bir adım önde başlamanın yolu rakipleri her
yönü ile iyi tanımaktan geçer. Bu ekip rakipleri analiz etmek ve her sezon
başında ayrıntılı bir raporu teknik ekibin önüne koymakla da görevli olacaktır.
Akdeniz Üniversitesi öncülüğünde her yaştan yeteneklerin
eğitileceği spor okulları kurulur. Hem futbol takımına oyuncu kazandırır, hem
ihtiyaç fazlası yetenekli gençleri satarak Kulübe gelir sağlar.
Beşinci yılın sonunda hem Antalya'da, hem de Anadolu'da üç
büyüklerin egemenliğini alaşağı eder. Geçmişteki örneklerinden farklı olarak,
kalıcı Anadolu İhtilalini tamamlar. Torosların zirvesinden gürül gürül bir nara
' Artık ben de varım ' der.
Kalan dört yılda neler olur?
Onu da başka bir yazımıza konu edelim. Okuru sıkmayalım.
Türk Futbolunun üç büyüklerin keyfine göre şekillenen
kısır döngüsü kırılır.
Büyük Yürüyüşün ilk aşaması bu…
Zor ve zahmetli, ama her yürüyüş bir minik adımla başlamaz
mı?
Peki. Böyle uçuk bir yatırımcı bulunabilir mi?
Ya da Türkiye'den, Yurtdışından bir sponsor bulunabilir
mi?
Kim bilir?
Antalya'nın geleceğine güven olmasa bu kadar yatırımcı
koşa koşa gelir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder