
Bir yıl
sonra Mengenlilerin önüne seçim sandığı gelecek.
Bir
olasılık daha var. Yasal düzenlemeler başarılı olmazsa seçimlerin zamanında
yapılması da ihtimal dahilinde.
Bir ya da
iki yıl sonra Mengenliler oyları ile kentlerinin beş yıllık geleceğini bir
başkan adayına teslim edecekler.
Son dakikada bir şeyler gevelemek yerine şimdiden devreye
giriyorum ve hepinizle birlikte soruyorum;
Mengen’li ne yapmalı?
Önce bir soru sormalı kendisine…
“ 2012 yılındaki Mengen’den memnun muyum?”
Bu soruya cevap evet ise yapılacak şey basit. Yerel
seçimlerde, memnun oldukları Mengen’i kendilerine sağlayanları iş başına
getirmek…
Eğer cevap ‘hayır’ ise…
Yani, 2012 yılındaki Mengen’den memnun değilse… O zaman
nasıl bir Mengen istediğine karar vermek. Şimdiki Mengen’de neleri
beğenmediğini belirlemek ve bunların yerine nelerin olması gerektiğini ortaya
koymak.
Ben biraz yardımcı olayım…
Mengen Türkiye’nin en hızlı ve en yoğun göç veren
kentlerinin başında geliyor.
Gurbetteki Mengen’lilerin sayısının, köyler de dahil olmak
üzere kasabada yaşayanların sayısından birkaç kat daha fazla olduğunu tahmin
etmek zor değil…
2012’de Mengen fotoğrafına bakınca ben bir emekli cenneti
görüyorum. Tabi böyle bir manzaraya cennet demek ne ölçüde doğru, o da ayrı bir
konu…
Tıklım tıkış erkek erkeğe kahvehanelerde al papazı, ver
kızı ile geçen saatler, heba olan toplumsal enerji ve törpülenen gelecek
umutları.
Boşalan mahalleler… Boşalan köyler… İnsan nefesinden ve
kokusundan yoksun kaldığı için küsen, sararan, solan bahçeler, tarlalar…
Sokaklarda yüzlerce genç ve çocuk var.
Her birisi geleceğin gurbetçisi…
Büyük bir çoğunluğu askerliğini yapar yapmaz sahillerdeki
otellerin mutfaklarına doluşacak, bıçaklar, tencereler, tezgahlar arasında ömür
tüketecek.
Çocuklar bu durumda… Peki yaşlılar?
Uzun ve kahırlı gurbet yıllarının ardından köyüne,
kasabasına dönmüş yaşlı emeklilerin hiç şaşmayan günlük rotası var.
Ev ve kahvehane…
Mukadder bir vuslat için sözleşmiş olduğu Mengen
toprağının son çağrısına kadar hep sürecek bir rotada gidip gelmeler…
Velhasılıkelam…
Mengen de insanlık tarihinin saklı kıvrımlarında bir
hatıra olarak yerini almış binlerce tarihi kentten birisi olma yolunda hızla
ilerliyor.
Tıpkı taş ve moloz yığınına dönmüş Likya kentleri gibi…
Lidya kentleri gibi… Frigya gibi… Bitinya gibi… Roma gibi… Selçuklu gibi…
Özetle…
Dostlar ben bana hüzün veren bir Mengen görüyorum her
gelişimde…
İçimi yakan… Üzen. Mutsuz eden bir fotoğraf çıkıyor hep
karşıma…
Gökkuşağının canlı renkleri yerine hep pastel, uyuşuk,
tatsız renkleri çarpıyor gözüme her seferinde…
Bu durum tersine dönebilir mi?
Elbette!
Mengen insanlığın ortak hazinesine büyük değerler yaratan
muhteşem bir Anadolu kasabası olarak hayatını sürdürebilir mi?
Kesinlikle!
Bunun için gereken tarihsel, doğal, sosyal miras var mı?
Fazlasıyla!
Bir sonraki yazıda konuyu sürdüreceğiz. O zamana kadar bu
konuyu daha da ısıtalım isterim. Yazın, eleştirin, yorumlayın.
Gelen seçimler Mengen için bir kırılma anı. Yol ya bitişe
ya da çıkışa çıkacak.
Bir sonraki yazıya kadar kendinize şunu sorun;
Beş yıl sonra nasıl bir Mengen görmek istiyorum? Nasıl bir
Mengen’de yaşamak istiyorum?